Yapılan basın açıklamasında;
Bir nar ağacı vardır,
Bir de dar ağacı.
Namerde nar ağacı düştü,
Yiğide dar ağacı!
Yalnız kendisine kulluk ettiğimiz ve yalnız kendisinden yardım istediğimiz Rabb’imize hamd olsun. Göklerde olanlarda yerde olanlar da Allah’ındır.
İslam, tüm çağlara ve mekânlara bir tekliftir. İslam, Âlemlerin Rabbinden kendi yarattığı insanoğluna bir tekliftir. İslam, yetim malı yememenin, cana kıymamanın, aklı ve nesli korumanın, inansın yada inanmasın herkesin hukukunu gözetmenin, düşmanlara karşı bile adaletten ayrılmamanın, bir topluluğa karşı kin ve öfke nedeniyle aşırıya gitmemenin teklifidir.
İslam , inanan , inancının gereklerini tutum ve davranışlarıyla yerine getiren , birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye eden , bu uğurda her türlü zorluğa göğüs gererek , mallarıyla , canlarıyla Allah yolunda infak edenlerin yoludur.
Bu yol kendisini öldürmek isteyen kardeşine , “ Andolsun ki sen öldürmek için bana elini uzatsan , ben sana öldürmek için el uzatacak değilim . Ben Alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım .” diyen Habil’in yoludur.
İbn- i Ömer' (r.a.) den rivayet edilir:" Kureyş'ten, bir kuşu hedef dikip ona nişan alan gençlerin yanından geçti. Attıkları oklardan hedefini bulamayanları da kuşun sahibine tahsis etmişlerdi. İbn-i Ömer'i görünce dağıldılar. İbn-i Ömer: "Bunu kim yaptı? Allah böyle yapana lanet eder. Rasûlullah(s.a.v.); canlı bir şeyi hedef yapanı Allah lanetlemiştir, dedi."
Canlı bir kuşu öldürmek bile Allah katında böyleyken, masum sivillere kastetmenin ne kadar kabul edilemez olduğu çok açık.
Mısır’da 16-17 Haziran 2012 yılında %51,73 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Mursi hükümetine darbe yapan Firavunun günümüzdeki sureti Sisi cuntası, meşru hükümeti savunmak için Rabia meydanında oturma eylemi yapan silahsız binlerce insanı katletmişti. Emperyalist dünyanın ve işbirlikçi bazı Arap ülkelerinin desteğini alan Sisi, dünyanın kör vicdanından ve ümmetin sessizliğinden güç alarak gittikçe daha da Firavunlaşmakta, Firavun’un Hz. Musa’nın kavmine yaptıklarının bir benzerini binlerce yıl sonra Mısır’da masum Müslüman kitlelere yapmaktadır.Darbeci Sisi hükümeti bugüne kadar göstermelik yargılamalarla idama mahkûm ettiği 165 masum kardeşimizi idam etti. Mısır zindanlarında her an idam edilmeyi bekleyen 600 kişi var. Üstelik ağır işkenceler eşliğinde ve de çelik kafesler içinde savunma hakkı verilmeksizin yapılan yargılamalar devam ediyor ve kurulan yargı tiyatrosunda yeni idam kararları veriliyor. Cunta yargısı daha geçen Eylül ayında aralarında Muhammed Biltaci’nin de bulunduğu 75 kişiyi daha idama mahkûm etti. İdam kararlarını tüm dünyanın gözleri önünde sessiz sedasız uygulayan Sisi cuntası bu kadar ölümlere rağmen kana doymuyor. Geçtiğimiz günlerde de 9 genç, cunta tarafından haksız yere idam edildi.
Sisi cuntası, arkasına aldığı emperyalist ülkelerin doğrudan, insanlığın sessizliğinin dolaylı desteği ile her gün yeni idamlar gerçekleştiriyor, yeni barbarlıklara imza atıyor. BM’nin idamları durdurma çağrıları boşlukta yankılanıp sönüyor. İdam edilenlerin “ah”ları arş-ı alaya ulaşırken, ailelerinin gözyaşları insanlığımızı boğuyor. Sisi’nin destekçilerinin idamları görmezden gelmek şöyle dursun aksine “terörle mücadele(!)” yalanıyla desteklediği bir vasatı yaşıyoruz.
Bugün bütün İslam dünyası benzer bir saldırı altında.
Bangladeş hükümeti Müslüman âlimleri ve önderleri idam ediyor; dünya sessiz.
Çin’de Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz idam ediliyor, bir milyon Doğu Türkistanlı kamplarda işkence görüyor; dünya sessiz.
Filistin’de her gün siviller, masumlar katlediliyor; dünya sessiz.
Arakan’da idamlar, katliamlar, sürgünlerle soykırım uygulanıyor; dünya sessiz.
Yemen’de masumlar katledilip, halk açlığın soğuk ellerine terk ediliyor; dünya sessiz.
Suriye’de her gün varil bombaları, kimyasallar, işkence ve tecavüzlerle insanlık yok ediliyor; dünya sessiz.
İslam dünyasının neresine bakarsanız kan, savaş, katliam, idam…
Mısır’da yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki dünyada saflar nettir. Bir tarafta emperyalizm ve onların işbirlikçi kuklaları; diğer tarafta sömürülen ve ezilen kitlelerle onların sesi olma onurunu canlarıyla ödeyen vicdanlı insanlar. Demokrasi, insan hakları ve özgürlük nutku çekenlerle İslam dünyasını kana bulayanlar aynı safta ve aynı kesimler.
Mazlum toplumların ve Müslümanların haklarını savunanlar ise dünyada yalnızlaştırılmaya, itibarsızlaştırılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Demokratik seçimlerle gelen ve halkın büyük kısmının desteğini alan liderlere kolaylıkla “diktatör” diyenler, cuntacı Sisi’yi başkentlerinde ağırlamak için birbirleriyle yarışıp, onu demokrasi kahramanı ilan edebiliyorlar. Bu ikiyüzlülüğü saklama ihtiyacı bile duymuyorlar.
Zulüm ister Doğu’dan ister Batı’dan gelsin , karşısındayız.
Zulüm kimden gelirse gelsin , karşısındayız.
Mazlum kim olursa olsun , yanındayız.
Açıklamasını ardında Tüm islam alemi için dualar yapıldı
Bir nar ağacı vardır,
Bir de dar ağacı.
Namerde nar ağacı düştü,
Yiğide dar ağacı!
Yalnız kendisine kulluk ettiğimiz ve yalnız kendisinden yardım istediğimiz Rabb’imize hamd olsun. Göklerde olanlarda yerde olanlar da Allah’ındır.
İslam, tüm çağlara ve mekânlara bir tekliftir. İslam, Âlemlerin Rabbinden kendi yarattığı insanoğluna bir tekliftir. İslam, yetim malı yememenin, cana kıymamanın, aklı ve nesli korumanın, inansın yada inanmasın herkesin hukukunu gözetmenin, düşmanlara karşı bile adaletten ayrılmamanın, bir topluluğa karşı kin ve öfke nedeniyle aşırıya gitmemenin teklifidir.
İslam , inanan , inancının gereklerini tutum ve davranışlarıyla yerine getiren , birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye eden , bu uğurda her türlü zorluğa göğüs gererek , mallarıyla , canlarıyla Allah yolunda infak edenlerin yoludur.
Bu yol kendisini öldürmek isteyen kardeşine , “ Andolsun ki sen öldürmek için bana elini uzatsan , ben sana öldürmek için el uzatacak değilim . Ben Alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım .” diyen Habil’in yoludur.
İbn- i Ömer' (r.a.) den rivayet edilir:" Kureyş'ten, bir kuşu hedef dikip ona nişan alan gençlerin yanından geçti. Attıkları oklardan hedefini bulamayanları da kuşun sahibine tahsis etmişlerdi. İbn-i Ömer'i görünce dağıldılar. İbn-i Ömer: "Bunu kim yaptı? Allah böyle yapana lanet eder. Rasûlullah(s.a.v.); canlı bir şeyi hedef yapanı Allah lanetlemiştir, dedi."
Canlı bir kuşu öldürmek bile Allah katında böyleyken, masum sivillere kastetmenin ne kadar kabul edilemez olduğu çok açık.
Mısır’da 16-17 Haziran 2012 yılında %51,73 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Mursi hükümetine darbe yapan Firavunun günümüzdeki sureti Sisi cuntası, meşru hükümeti savunmak için Rabia meydanında oturma eylemi yapan silahsız binlerce insanı katletmişti. Emperyalist dünyanın ve işbirlikçi bazı Arap ülkelerinin desteğini alan Sisi, dünyanın kör vicdanından ve ümmetin sessizliğinden güç alarak gittikçe daha da Firavunlaşmakta, Firavun’un Hz. Musa’nın kavmine yaptıklarının bir benzerini binlerce yıl sonra Mısır’da masum Müslüman kitlelere yapmaktadır.Darbeci Sisi hükümeti bugüne kadar göstermelik yargılamalarla idama mahkûm ettiği 165 masum kardeşimizi idam etti. Mısır zindanlarında her an idam edilmeyi bekleyen 600 kişi var. Üstelik ağır işkenceler eşliğinde ve de çelik kafesler içinde savunma hakkı verilmeksizin yapılan yargılamalar devam ediyor ve kurulan yargı tiyatrosunda yeni idam kararları veriliyor. Cunta yargısı daha geçen Eylül ayında aralarında Muhammed Biltaci’nin de bulunduğu 75 kişiyi daha idama mahkûm etti. İdam kararlarını tüm dünyanın gözleri önünde sessiz sedasız uygulayan Sisi cuntası bu kadar ölümlere rağmen kana doymuyor. Geçtiğimiz günlerde de 9 genç, cunta tarafından haksız yere idam edildi.
Sisi cuntası, arkasına aldığı emperyalist ülkelerin doğrudan, insanlığın sessizliğinin dolaylı desteği ile her gün yeni idamlar gerçekleştiriyor, yeni barbarlıklara imza atıyor. BM’nin idamları durdurma çağrıları boşlukta yankılanıp sönüyor. İdam edilenlerin “ah”ları arş-ı alaya ulaşırken, ailelerinin gözyaşları insanlığımızı boğuyor. Sisi’nin destekçilerinin idamları görmezden gelmek şöyle dursun aksine “terörle mücadele(!)” yalanıyla desteklediği bir vasatı yaşıyoruz.
Bugün bütün İslam dünyası benzer bir saldırı altında.
Bangladeş hükümeti Müslüman âlimleri ve önderleri idam ediyor; dünya sessiz.
Çin’de Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz idam ediliyor, bir milyon Doğu Türkistanlı kamplarda işkence görüyor; dünya sessiz.
Filistin’de her gün siviller, masumlar katlediliyor; dünya sessiz.
Arakan’da idamlar, katliamlar, sürgünlerle soykırım uygulanıyor; dünya sessiz.
Yemen’de masumlar katledilip, halk açlığın soğuk ellerine terk ediliyor; dünya sessiz.
Suriye’de her gün varil bombaları, kimyasallar, işkence ve tecavüzlerle insanlık yok ediliyor; dünya sessiz.
İslam dünyasının neresine bakarsanız kan, savaş, katliam, idam…
Mısır’da yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki dünyada saflar nettir. Bir tarafta emperyalizm ve onların işbirlikçi kuklaları; diğer tarafta sömürülen ve ezilen kitlelerle onların sesi olma onurunu canlarıyla ödeyen vicdanlı insanlar. Demokrasi, insan hakları ve özgürlük nutku çekenlerle İslam dünyasını kana bulayanlar aynı safta ve aynı kesimler.
Mazlum toplumların ve Müslümanların haklarını savunanlar ise dünyada yalnızlaştırılmaya, itibarsızlaştırılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Demokratik seçimlerle gelen ve halkın büyük kısmının desteğini alan liderlere kolaylıkla “diktatör” diyenler, cuntacı Sisi’yi başkentlerinde ağırlamak için birbirleriyle yarışıp, onu demokrasi kahramanı ilan edebiliyorlar. Bu ikiyüzlülüğü saklama ihtiyacı bile duymuyorlar.
Zulüm ister Doğu’dan ister Batı’dan gelsin , karşısındayız.
Zulüm kimden gelirse gelsin , karşısındayız.
Mazlum kim olursa olsun , yanındayız.
Açıklamasını ardında Tüm islam alemi için dualar yapıldı