Batı'nın Stratejik Hamlesi: İslam'ı Zayıflatmak
Misyonerlik, Batı'nın Müslüman toplumlar karşısındaki başarısız askeri hamlelerine alternatif olarak geliştirdiği bir strateji olarak ortaya çıktı. Altın, Batı'nın İslam'ı askeri yöntemlerle alt edemediğini fark edince, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırma amacıyla misyonerlik faaliyetlerini devreye soktuğunu vurguluyor.
Özellikle 1935 Kudüs Misyonerlik Konferansı’nda Rahip Samuel Zwemer'in, Müslümanları vaftiz etmek yerine, İslam'dan uzaklaştırma üzerine yaptığı açıklamalar bu stratejinin bir parçası olarak değerlendirilmiştir.
“İslam’ı Yok Edemedik, Onları İslam’dan Koparalım”
Rahip Zwemer’in sözleri, Batı’nın İslam’a karşı yürüttüğü gizli savaşın bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor: “Müslümanları Hristiyan yapmak için boş yere çabalayıp durmayalım. Bunun yerine, onlara Hristiyan adetlerini, kültürünü ve ahlakını aşılayalım. Böylece İslam’dan uzaklaşsınlar.” Bu açıklama, misyonerlerin gerçek amacının, Müslümanların inançlarını zayıflatıp, kimliklerini kaybetmelerini sağlamak olduğunu gösteriyor.
Misyonerlerin Sinsi Planları ve Sonuçları
Murat Altın, misyonerlerin asıl amacının Müslüman toplumları İslam’dan uzaklaştırarak zayıflatmak olduğunu belirtiyor. Bu amaç doğrultusunda misyonerler, Müslümanların dinlerine bağlılıklarını koparmak, ahlaki ve kültürel değerlerini yozlaştırmak için türlü yollar denemiştir. Batılı süper güçlerin bu sinsi planlarının sonucunda, İslam ümmeti zayıflamış, parçalanmış ve Batı’nın ekonomik ve kültürel hegemonyası altına girmiştir.
Batı’nın Kültürel Saldırısı: Misyonerlik Faaliyetlerinin Etkileri
Altın’ın eserinde, misyonerlik faaliyetlerinin kültürel bir saldırı olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle film ve medya sektörleri aracılığıyla Batı, İslam’ın değerlerini sarsan, Hristiyan kültürünü yücelten bir propaganda yürütüyor. Filmlerde ve dizilerde, Müslümanlar sahtekar ve cahil karakterlerle temsil edilirken, Hristiyan papazlar dürüst, yardımsever ve kahraman figürler olarak sunuluyor. Bu tür propaganda yöntemleri, misyonerlik faaliyetlerinin daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlıyor.
Misyonerlik, İslam Ümmetinin Zayıflaması İçin Bir Araç
Altın, misyonerlik faaliyetlerinin İslam dünyasını parçalamak ve bölmek için kullanılan bir araç olduğunu savunuyor. Batı’nın İslam birliğinin uyanmaması için sürekli yeni oyunlar kurduğunu belirtiyor ve bu faaliyetlerin başarıya ulaşmasının temel nedeninin Müslüman toplumların bölünmüşlüğü olduğuna dikkat çekiyor. İngiliz misyoner Lawrance Brawne’in şu sözleri bu gerçeği ortaya koyuyor: “Müslümanlar bir İslam imparatorluğunda birleşirse, bu batı için bir felaket olur. Eğer parça parça kalırlarsa, etkisiz bir şekilde yaşamaya devam ederler.”
İslam Ümmetinin Uyanışı Gerekli
Batı’nın İslam’a karşı yürüttüğü bu misyonerlik faaliyetlerinin başarıya ulaşmasının en büyük nedeni, Müslüman toplumların birlik olamaması ve parçalanmışlık içinde yaşamalarıdır. Murat Altın, İslam dünyasının bu tehlikeye karşı uyanması ve bir araya gelmesi gerektiğini vurguluyor. Misyonerlik faaliyetlerinin İslam dünyasını daha fazla bölmesine izin vermemek için, Müslümanların dini değerlerine sıkı sıkıya sarılmaları ve kültürel saldırılara karşı bilinçli bir duruş sergilemeleri gerekmektedir.
Batı’nın yüzyıllardır süregelen bu büyük yalanı karşısında, İslam ümmetinin birlik içinde hareket etmesi ve kültürel kimliğini koruması, bu tehlikeli planlara karşı en güçlü silah olacaktır.