Darbe, 37 düşük rütbeli subayın önderliğinde ve Tümgeneral Cemal Madanoğlu’nun komutanlığında gerçekleştirilmiş, emir komuta zinciri dışında yapılmıştır. Darbe sonucunda Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Demokrat Parti’nin birçok üst düzey üyesi tutuklanmış, ülke yönetimi Millî Birlik Komitesi tarafından devralınmıştır.
Darbenin Arka Planı ve Nedenleri
1950'de iktidara gelen Demokrat Parti (DP), başlangıçta geniş halk desteğiyle yola çıkmış olsa da, iktidarının ilerleyen yıllarında hem ordu hem de bazı aydın çevreleri tarafından baskıcı ve demokratik değerlere aykırı uygulamalarla suçlanmıştır. Ordunun memnuniyetsizliği, özellikle Adnan Menderes’in orduyu küçümseyen ifadeleri ve bazı laiklik karşıtı uygulamalar, ortamı gerginleştirmiştir.
DP iktidarının basına uyguladığı sansür, üniversite ve muhalefete yönelik baskılar da ülkeyi huzursuz etmiştir. Ayrıca, dış politikada Sovyetler Birliği’ne yakınlaşma girişimleri, dönemin ABD ve Batılı müttefikleriyle ilişkilerde sorun yaratmış ve bu durum darbenin uluslararası boyutları tartışmasına yol açmıştır.
Darbe Süreci
27 Mayıs sabahı, subaylar ülke genelindeki kritik noktaları ele geçirip yönetimi fiilen devralmış, radyodan Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in okuduğu bildiri ile darbe halka duyurulmuştur. Millî Birlik Komitesi (MBK) anayasa ve Meclis’i feshetmiş, siyasi faaliyetleri askıya almıştır.
Darbenin ardından yaklaşık 235 general ve binlerce subay emekliye sevk edilmiş, birçok akademisyen görevden alınmış, üniversiteler kapatılmış ve yargı mensupları tasfiye edilmiştir.
Sonrası ve Etkileri
Darbe sonrası kurulan Yassıada Mahkemeleri’nde, Menderes ve arkadaşları yargılanmış, Menderes idam edilmiştir. 27 Mayıs Darbesi, Türkiye’de askerî müdahalelerin ilk örneği olarak sonraki darbeler için bir emsal teşkil etmiş, demokratik rejim üzerinde derin etkiler bırakmıştır.
Darbenin meşruiyeti ve arka planındaki nedenler hâlâ tartışılmakta olup, dönemin ekonomik krizleri, siyasi kutuplaşma, ordu-DP ilişkileri ve uluslararası gelişmeler bu sürecin karmaşık dinamikleri arasında sayılmaktadır.
Millî Birlik Komitesi: 27 Mayıs 1960 Darbesinin Mimarı Askerî Cunta
Millî Birlik Komitesi, 27 Mayıs 1960 tarihinde Demokrat Parti Hükûmetini darbeyle devirerek Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası yaratan askerî cunta olarak bilinir. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden çıkan ve sonradan başkanlığına Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in getirildiği otuz sekiz kişilik bu komite, siyasi iktidarı ele geçirerek Türkiye’nin yönetimini devralmıştır. Millî Birlik Komitesi’nin oluşumu, amaçları ve Türkiye’nin demokrasi tarihinde bıraktığı etkiler, tartışmaların ve değerlendirmelerin odak noktasını oluşturmuştur.
27 Mayıs Darbesini Yapan Subaylar Kimlerdir?
27 Mayıs 1960 darbesini gerçekleştiren subaylar arasında, 1954 yılında İstanbul’da Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay tarafından kurulan gizli bir komiteye katılan genç subaylar önemli bir rol oynamıştır. Bu komitenin üyeleri arasında Faruk Güventürk, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı ve Necati Ünsalan gibi isimler yer almaktadır. Zamanla genişleyen bu kadro, Türkiye’nin siyasi tarihinde dönüm noktası olan 27 Mayıs darbesinin hazırlanmasında ve uygulanmasında etkili olmuştur.
Alparslan Türkeş 27 Mayıs Darbesinde Ne Rol Oynadı?
Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 darbesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Türkeş, darbe ile ilgili yaptığı açıklamada, “27 Mayıs ihtilalinin fiilen lideri benim. General olmamama rağmen fiilen liderliğini ben yaptım” ifadelerini kullanarak, hareketin öncüsü olduğunu belirtmiştir. Darbenin sabahında radyodan bildiriyi okuyan kişi olarak dikkat çeken Türkeş’in adı, bu olayla birlikte kamuoyunda sıkça anılmaya başlanmıştır.
27 Mayıs Darbesi Sonrası Kurulan Partiler Hangileridir?
27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası demokrasiye dönüş sürecinde, kapatılan Demokrat Parti’nin (DP) geniş halk tabanını temsil etmeyi amaçlayan iki yeni parti kuruldu. Bu partiler, Adalet Partisi (AP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP) oldu. Adalet Partisi, daha çok Demokrat Parti’nin mirasını sahiplenirken, Yeni Türkiye Partisi ise daha merkezde bir siyaset anlayışı benimseyerek öne çıkmaya çalıştı. Bu partiler, Türkiye’nin yeniden şekillenen siyasi hayatında önemli roller üstlenmiştir.
27 Mayıs 1960 Darbesi: Orta Rütbeli 38 Subayın Tarihi Müdahalesi
27 Mayıs 1960’ta Türk siyasi tarihinin seyrini değiştiren askerî darbe, askeri komuta zinciri dışında hareket eden 38 orta rütbeli subay tarafından gerçekleştirildi. Cemal Madanoğlu’nun fiili liderliğinde bir araya gelen bu genç subaylar, mevcut iktidarı devirmek ve ülkede yeni bir düzen kurmak amacıyla harekete geçti.
Cemal Madanoğlu ve arkadaşlarının öncülük ettiği bu darbe, Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin en kritik kırılma noktalarından biri olarak hafızalara kazındı. 38 kişilik ekip, dönemin siyasi atmosferinde halkın ve ordunun bir bölümünün desteğini de arkasına alarak 27 Mayıs sabahında yönetime el koydu.
27 Mayıs darbesi, yalnızca bir iktidar değişimi değil, aynı zamanda Türkiye’de demokrasi ve hukuk anlayışının tartışılmasına yol açan tarihi bir olay olarak kayıtlara geçti.
27 Mayıs Darbesi Sonrası Asılanlar Kimlerdi?
27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından kurulan Yassıada Mahkemeleri’nde yargılanan Demokrat Partili siyasetçiler arasında idam cezaları verilen isimler, Türkiye tarihine derin bir iz bıraktı.
İdam cezasına çarptırılanlar arasında dönemin Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan gibi üst düzey isimler yer aldı.
Ancak bu kararların tamamı infaz edilmedi. Celâl Bayar’ın cezası yaş haddi nedeniyle müebbet hapse çevrilirken, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamları infaz edildi.
Türkiye’de demokrasi tarihinin kara sayfalarından biri olarak anılan bu olay, siyasi hesaplaşmaların acı yüzünü gözler önüne serdi.
'27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi' nasıl oldu? Darbeye giden süreçte neler yaşandı?
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs 1960 tarihinde yaşananlar ve öncesinde meydana gelen olaylar. Cunta subaylarının darbeye gösterdikleri gerekçeler.
Modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihindeki ilk darbe olan ve gerçekleştiği günün tarihi ile anılan '27 Mayıs Askeri Müdahalesi' veya '27 Mayıs İhtilali' 1960 yılında yaşandı.Emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmemiş olan darbe düşük rütbeli subaylardan oluşan 37 kişilik bir grubun planlaması ile sabah erken saatlerde uygulandı.Darbeye hazırlık olarak kritik noktalara kendine bağlı askerleri yerleştiren bu grup, hızlı bir şekilde üst komuta kademesini etkisiz hale getirdi ve ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Demokrat Parti (DP) lideri Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkililerini tutukladı.Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.Bu tutuklamaların yanı sıra 235 general ve 3 bin 500 subay emekli edildi. 147 öğretim görevlisinin işine son verildi ve 520 hakim ve yargıç görevden alındı.Bu 37 subayın oluşturduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) ülke yönetimine geçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ile anayasa feshedildi.RelatedCIA'den 'yüzyılın istihbari darbesi': Türkiye ve onlarca ülke nasıl dinlendi?
Darbeye giden süreçte neler oldu?
MBK açıklamasında "Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" ileri sürüldü ve ana gerekçe olarak bu gösterildi.1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti dönemi çeşitli ekonomik ve siyasi çalkantılarla geçti. İki kez develüasyon yaşayan ülkede Başbakan Adnan Menderes'in orduyu kışkırtan bazı açıklamaları olduğundan da bahsedilir. Ancak Menderes bu iddiaları hep yalanladı.Örneğin "Ben bu orduyu yedek subaylarla da yönetirim" dediği iddiası MBK tarafından darbenin meşrulaştırılması için sıkça kullanıldı.Cunta yönetiminin darbeyi meşru gösterme gerekçeleri arasında Menderes hükûmetinin uygulamaları, çıkarılan yasalar ve laiklik ilkesine aykırı adımlar vardı. Subaylar DP hükümetinin rejimi tehdit ettiğini düşünüyordu.Menderes'in bir parti meclis grubu konuşmasında vekillere "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" demesi açık tehdit olarak sayıldı ve DP anayasa ihlallerinde bulunmakla suçlandı.Seçim öncesi muhalefetin birlik olmasını engelleyen yasal düzenleme
1957 seçimleri de son derece sert bir atmosferde geçti. DP seçimler öncesinde yasal düzenlemeler yaparak, muhalefetin seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi.Seçiler sırasında da usul ve işlemlere ilişkin ülkenin çeşitli noktalarında kavgalar ve bazı skandallar yaşandı.Kavgalar, iddialar ve tartışmalı olaylar
Örneğin Gaziantep'te radyo ve gazeteler CHP'nin zafer kazandığını duyurdu ancak daha sonra 'köyden geldiği' söylenen oylar ile seçimi DP'nin kazandığı açıklandı. CHP duruma itirazı etti ve oylar yeniden sayım için Gaziantep Adliye binasına getirildi. Ne var ki, burada da yangın çıktı ve adliye ile birlikte oy pusulaları da yandı. Bu olaya ilişkin haberlere de yayın yasağı getirildi.1957 seçimlerinde CHP'nin -daha önce yüzde 35 olan- oy oranının seçim sırasında yaşanan tartışmalı hadiselere rağmen yüzde 41'e çıkmış olmasının da cuntayı planlayan subayları motive ettiği düşünülüyor.DP ise yüzde 57 olan oy oranında kayıp yaşayarak yüzde 47'ye düşmüştü. DP ile CHP oy oranları arasındaki fark çok az olmasına rağmen yürürlükteki 'çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi' sayesinde DP 424 milletvekili ile meclise girerken CHP yalnızca 178 sandalye sahibi olabilmişti.Seçime birlikte girmek isteyen ancak bunu yapmalarına engel olunan muhalif partilerinin toplam oy oranı DP'den daha yüksek olduğu için darbeci askerlerin gözünde DP iktidarı bir azınlık hükümetiydi.28 Şubat darbesini hatırlatan Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi: "Sen darbecisin"İsmet İnönü yaralanıyor
1959'un Nisan ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı. CHP'liler bu geziyi "Büyük Taarruz" diye isimlendirdi. Ancak daha ilk durağı olan Uşak'ta İnönü taşlı saldırıya uğradı ve başından yaralandı.İçişleri Bakanının da emriyle Uşak Valisi İnönü'nün gezisini engelledi. İnönü daha sonra gezi dönüşünde de Topkapı'da bir trafik memuru tarafından durdurulduğu sırada orada bulunan halkın saldırısına uğradı. Polisin müdahale etmediği olaya askerlerin müdahale ederek İnönü'nün zor kurtarıldığı aktarıldı.Çeşitli anılarda aktarılanlara göre de İnönü'nün fiziken saldırılara uğraması darbeci subayların adım atmasında etkili oldu.Muhalif basın sansüre uğradı
'Besleme basın' tabiri ilk olarak DP döneminde kullanıldı. O dönem basını kısıtlayıcı pek çok düzenleme yapıldı ancak özellikle 1956 yılında çıkarılan iki yasa hepsinden daha fazla etkili oldu.Bu yasalardan biri “Yayın Yoluyla ve Radyo ile İşlenen Suçlar Kanunu”na eklenen yeni maddelerdi. Aralarında en çarpıcı olan şu maddeydi:"Kötü niyetle veya özel maksada dayanan yayında bulunmak veya devletin veya hükümetin dışarıdaki itibar veya nüfuzunu kıracak şekilde asılsız, mübalâğalı veya özel maksada dayanan haberlerin dışarıda yayınlanmasına sebeb olmak…"İkincisi de basın kanununda yapılan değişiklikler oldu. Örneğin bu değişikliklerden biri "gizli yapılan toplantılardaki görüşmelerin veya alınan kararların yazılmasının yasaklanması” idi. Bu madde ile gizli komisyon toplantılarındaki görüşmelerin basına sızdırılmasının önüne geçilmek istendi.Bir başka değişiklikte de "Memleket ahlâkını, aile düzenini bozacak şekilde heyecan uyandıracak tafsilât vermek" suç sayıldı ve gazeteci sanıkların basın yoluyla işlenen suçlarda tutuksuz yargılanmasını sağlayan madde çıkarıldı.Geniş şekilde yorumlanabilecek bu yasalar nedeniyle sansür ve otosansür hiç olmadığı kadar arttı. Bazı gazeteler sansür nedeni ile protesto için boş beyaz sayfalarla çıkartıldı.İktidar huzursuzluktan CHP'yi sorumlu tuttu
Menderes'in ülkede yaşanan huzursuzluk ortamından CHP'yi sorumlu tutan açıklamalar yapmış olması, basın üzerinde sansür ve baskı araçları kullanmasının darbe sürecini hızlandıran adımlar olduğu aktarılıyor.MBK lideri Cemal Gürsel'in "Demokrat Parti'nin memlekete yaptığı en büyük kötülüklerden biri orduyu ihtilale zorlaması olmuştur." şeklinde bir açıklaması bulunuyor.Darbeden bir ay önce 27 Nisan günü Tahkikat Komisyonu'nu eleştiren İnönü'ye on iki oturum TBMM toplantılara katılmama cezası verildi ve o gün kararı protesto eden CHP vekilleri Meclis'ten polis zoruyla çıkarıldı.Tahkikat Komisyonu ise DP tarafından Nisan 1960'ta kurulan 15 üyeli bir Meclis komisyonuydu ve görevi muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesiydi. Komisyon üyelerinin tamamı DP vekiliydi.Dış politika ve ülke ekseninin rolü
DP iktidarının son yıllarında ABD'den Marshall Planı kapsamında alınabilen kredilerde azalma yaşandığı için Menderes Sovyetler Birliği ile yakınlaşmaya başladı. Soğuk savaşın en gergin yıllarında yapılan üst düzey ziyaretler sonrası yatırım anlaşmalarının imza hazırlıkları yapıldı ancak darbe nedeniyle bu anlaşmalar havada kaldı.Bu durum darbenin arkasında ABD ve CIA olduğu teorilerine zemin hazırladı. Cüneyt Arcayürek'in 'Darbeler ve Gizli Servisler' isimli kitabında, darbeden 28 yıl sonra, 1988 yılında CIA'in darbeye dahil olup olmadığı 27 Mayıs'ın generallerinden Cemal Madanoğlu’na sorulduğu ve Madanoğlu’nun, “CIA işe sonradan el attı ve ordunun içine girdi." olduğu belirtiliyor.ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Dairesi'nin 1961 tarihli değerlendirme raporunda şu ifadeler geçiyor:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nce yapılan kansız darbe, Türkiye dışında genellikle ağırlık taşıyan; 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin apolitik olduğu ve ciddi bir siyasi bunalımda müdahale etmeyeceği' yolundaki inanışı yıkmıştır."O sıralarda meydana gelen ve darbeyi tetiklediği düşünülen diğer olaylar
28 Nisan'da İstanbul'da 29 Nisan'da Ankara'da çıkan öğrenci olayları şiddetle bastırılması. Çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi. Menderes olaylar sonrası öğrencileri kendisine karşı kışkırttığını düşündüğü üniversite hocalarından 'Kara Cübbeliler' diye bahsetmesi gerginliği daha da arttı.'Kanlı Perşembe'1960 Öğrenci Olayları
1958 yılı sonlarına doğru muhalefetin güçlendiğini ve halk desteğinin arttığını gören Menderes'in muhalefet partileri arasındaki ittifaklar karşılığında 'Vatan Cephesi' adlı bir sivil toplum örgütlenmesi kurarak, bu örgüte katılanların isimlerini her gün düzenli şekilde radyodan yayınlattı. Bu uygulamanın da darbenin önemli gerekçelerinden biri oluşturduğu aktarılır.İktidar ve muhalefet partileri arasındaki cepheleşmenin ciddi şekilde halka yansıdığı iddiaları da darbenin gerekçeleri arasında sayıldı. Dönemi yaşayanların aktardıklarına göre, özellikle köylerde DP ve CHP'lilerin gittikleri kahveleri ayırdıkları, aynı camilere gitmedikleri ve çocuklarını evlendirmedikleri iddialar arasında.Yassıada duruşmaları
27 Mayıs darbesi sonrası yapılan yargılamalarda 15 yargıç ve 9 savcı görev yaptı. Yüksek Adalet Divanı’nın başkanlığını Salim Başol'un yaptığı duruşmalar Yassıada Spor Salonu'nda görüldü.Celal Bayar 1 numaralı sanık olurken dönemin Başbakanı Menderes ise onun yanındaki sandalyede oturdu. İlk davalar "bebek" ve "köpek" duruşmalarıyla görüldü. Dönemin Başbakanı Menderes’in opera sanatçısı Aynur Aydan’dan olan çocuğunu bilerek öldürttüğü iddiası, sanatçının savunmasıyla düştü. çürütüldü.Köpek davasında ise Celal Bayar, değeri bilirkişi tarafından bin lira olarak tespit edilen hediye köpeğin, 20 bin liraya hayvanat bahçesine satılmasıyla suçlandı.288 sanık için idam istendi
Tarihe geçen Yassıada'da yargılamaları, 14 Ekim 1960'ta başladı ve 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Tutuklu sanıklar "vatana ihanet, meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir'in ilçe yapılması, CHP’nin mallarına el koymak"tan hüküm giydi.Duruşmalarda 592 sanıktan 288'i için idam istendi. Yüksek Adalet Divanı ise 15 sanığın idam cezasına çarptırılmasına hükmetti.Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı. Bayar hakkındaki idam kararı kararı, yaş haddi nedeniyle müebbet hapse çevrildi.Üç idam kararı infaz edildi
Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı.Yabancı ülkelerden idam kararlarının uygulanmaması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine birçok çağrı yapıldı. Artan baskıların ardından Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti.Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, merhum Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi.27 Mayıs Darbesi - Özet ve Önemli Bilgiler
Tarih: 27 Mayıs 1960
Türü: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen ilk askerî darbe
Diğer İsimleri:
27 Mayıs Askerî Müdahalesi
27 Mayıs İhtilali
27 Mayıs Devrimi
Darbenin Gerçekleşme Şekli
Emir-komuta zinciri dışında, 37 düşük rütbeli subay tarafından planlandı.
Tümgeneral Cemal Madanoğlu liderliğinde yürütüldü.
Hükümet üyeleri, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve diğer DP’li yetkililer tutuklandı.
235 general, 3.500 subay emekliye sevk edildi.
147 akademisyen görevden alındı, 520 yargı mensubu görevden uzaklaştırıldı.
Anayasa ve TBMM feshedildi, siyasi faaliyetler askıya alındı.
Darbeyi Gerçekleştiren Yapı
Millî Birlik Komitesi (MBK) adıyla anıldı.
Başında emekli Orgeneral Cemal Gürsel vardı.
Darbe bildirisi Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından radyodan okundu.
Darbe Gerekçeleri
DP’nin laikliği zedelediği, baskı rejimi oluşturduğu ve kardeş kavgasına zemin hazırladığı iddiaları.
DP’nin Kemalist değerlere zarar verdiği ve Menderes’in hilafetin geri getirilmesini ima eden sözleri.
Ezanın Arapça okunması, dini eğitimlerdeki artış gibi uygulamalar.
Basın sansürü, muhalefete baskı ve seçim usulsüzlükleri.
DP’nin Sovyetler Birliği ile yakınlaşma girişimleri (özellikle sanayi yatırımları için).
Dış Faktörler
ABD ve Batılı ülkeler ile ilişkiler tartışmalıydı.
CIA’in darbeye dolaylı etkisi olduğu iddiaları (General Cemal Madanoğlu: "CIA işe sonradan el attı ve orduya sızdı.")
Sovyetler ile kredi görüşmeleri ve ABD’nin tavrı.
Öncesindeki Kritik Olaylar
1957 seçimleri: DP %47 oy ile iktidarını sürdürdü, seçimlere yönelik usulsüzlük iddiaları.
Dokuz Subay Olayı (1958): Bir darbe girişimi teşebbüsü olarak ortaya çıktı, ancak başarısız oldu.
CHP Kurultayı ve İlk Hedefler Beyannamesi (1959): Anayasa değişikliği taleplerini içeren siyasi manifesto.
Darbe Sonrası
Yassıada Yargılamaları başladı.
DP’liler yargılandı ve idam cezaları verildi (Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan).
1961 Anayasası hazırlandı.
Yeni seçimler düzenlendi, Adalet Partisi yükseldi.
Türkiye'de darbe geleneğinin başlangıcı sayıldı.
27 Mayıs darbesi, Türkiye’de sonraki yıllarda yaşanacak askerî müdahaleler için bir milat olarak kabul edilirken, Yassıada’da gerçekleştirilen yargılamalar sonucu Başbakan Adnan Menderes idam edilerek, ülke siyasetinde derin yaralar açtı. Bugün hâlâ tartışılan bu dönem, Türkiye’nin demokrasi tarihinin en kritik ve sancılı sayfalarından biri olarak anılıyor.