Malazgirt Zaferi’nin 954. Yıl Dönümü
26 Ağustos 1071’de Sultan Alp Arslan komutasındaki Türk ordusunun Bizans’a karşı kazandığı Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun kapılarını Türklere açan büyük bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Bugün, bu kutlu zaferin 954. yıl dönümü gurur ve coşkuyla anılıyor.Malazgirt Meydan Muharebesi (1071)
11.yüzyıl, Orta Doğu ve Anadolu’nun kaderini değiştiren olaylara sahne oldu. Bu dönemde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Horasan’dan Anadolu’ya uzanan bir güç hâline gelirken Bizans İmparatorluğu da doğudaki topraklarını korumak için büyük çaba harcıyordu. İki imparatorluğun karşılaşması ise 26 Ağustos 1071’de, tarih sahnesine “Malazgirt Meydan Muharebesi” olarak kazındı. Bu savaş yalnızca bir askeri çatışma değil, aynı zamanda Anadolu’nun etnik, siyasi ve kültürel yapısını kökten değiştiren bir dönüm noktası oldu.Savaş Öncesi Gelişmeler
Selçuklu Sultanı Alp Arslan, 1060’lardan itibaren Anadolu’ya akınlar düzenlenmesine izin veriyor, Türkmen boylarının yerleşmesini teşvik ediyordu. Bu durum Bizans için büyük bir tehdit anlamına geliyordu. 1070 yılında Selçuklular Malazgirt ve Erciş kalelerini ele geçirerek bölgedeki Bizans hâkimiyetini sarstılar. Aynı dönemde Afşin Bey Halep’i alarak Selçuklu nüfuzunu daha da genişletti.
Bizans tahtında ise güçlü bir komutan olarak tanınan Romen Diyojen bulunuyordu. Türk akınlarını durdurmak amacıyla 200.000 kişilik (bazı kaynaklarda abartılı biçimde 1 milyon olarak verilen) devasa bir orduyla 1071 yılının baharında yola çıktı. Bu ordu yalnızca Rumlardan değil, Frank, Alman, Slav, Ermeni, Gürcü, Peçenek ve Uz gibi farklı topluluklardan oluşuyordu. Haziran ayında Erzurum’a ulaşan Bizans ordusu, buradan Van Gölü’nün kuzeyine ilerleyerek Malazgirt Ovası’na yöneldi.
Alp Arslan ise Halep’te konakladığı sırada Bizans’ın büyük bir sefer hazırlığında olduğunu öğrenmişti. Ordusunu hızla kuzeye çekti ve Bitlis üzerinden Malazgirt Ovası’na ulaştı. Burada savaş meclisini toplayarak meşhur “Kurt Kapanı” taktiği üzerinde anlaştı. Savaş öncesinde askerlerinin moralini yükseltmek için kefene benzeyen beyaz elbiseler giydi, atının kuyruğunu bağlattı ve “Şehit olursam vurulduğum yere gömün” diyerek maneviyatı artırdı.
Meydan Muharebesi
26 Ağustos Cuma günü Alp Arslan, Bizans’a barış teklif ettiyse de Romen Diyojen bunu reddetti. Öğleye doğru Selçuklu atlılarının ok yağmuru ile başlayan savaşta, Türkler planlı bir şekilde geri çekilmeye başladı. Bu, Orta Asya bozkırlarında sıkça uygulanan sahte ricat (yanıltıcı geri çekilme) taktiğiydi.
Bizans ordusu, Selçukluların gerçekten kaçtığını düşünerek bütün düzenini bozup takibe girişti. Ancak bu sırada hilal şeklinde yayılan Türk birlikleri kanatlardan saldırıya geçti. Yorgun ve ağır zırhlı Bizans askerleri kısa sürede kuşatıldı. Kaçmaya çalışan birlikler panik içinde dağıldı, ordunun büyük kısmı imha edildi.
Akşam saatlerine doğru Bizans ordusu tamamen çökmüş, imparator Romen Diyojen de omzundan yaralanarak esir düşmüştü. Bu, tarihte ilk kez bir Bizans imparatorunun Müslüman bir hükümdarın eline esir düşmesi anlamına geliyordu.
Sonuçlar ve Tarihsel Etkiler
Zaferin ardından Alp Arslan, Diyojen’e beklenmedik bir şekilde merhamet gösterdi. Ona iyi davranarak bir barış antlaşması yaptı. Antlaşmaya göre Bizans, Selçuklulara büyük miktarda fidye ödeyecek, her yıl düzenli vergi verecek ve Anadolu’daki bazı stratejik şehirleri (Antakya, Urfa, Malazgirt, Ahlat) Selçuklu’ya bırakacaktı.
Her ne kadar bu şartlar Bizans’ta tahta çıkan yeni yönetim tarafından reddedilmiş olsa da, savaşın sonuçları kalıcı oldu. Bizans, doğudaki askeri ve moral gücünü büyük ölçüde kaybetti. İç karışıklıklar imparatorluğu zayıflatırken, Selçuklu ve Türkmen boyları hızla Anadolu’nun içlerine doğru yayıldı. 1080 yılına gelindiğinde Selçuklular Orta Anadolu’da 78.000 kilometrekarelik bir alanı ele geçirmişti.
Malazgirt, yalnızca bir askeri zafer değil; Türklerin Anadolu’daki kalıcı hâkimiyetinin başlangıcı olarak tarihe geçti. İngiliz tarihçi Thomas Asbridge’in ifadesiyle “Malazgirt Bizans için acı verici bir başarısızlık” iken, Türkler için Anadolu’nun kapılarının ardına kadar açıldığı bir dönüm noktasıydı.