Bosna Gazileri Kara Kuğu'ların Davetiyle Bosna'ya GittilerTürkiye'den 1990'lar da Bosna'da Mücadeleye Giden Gazi ve şehadet mertebesine varan Dünyadan Müslümanlar vardı.Türkiyeden 22 Öüslüman gencin şehid olduğu ve o zaman ki Gençlerin olduğu kara kuğu birliği halen devam eden bir yapı ve her yıl geleneksel yıldönümü ile anılarını tazelerler,Dünyadan Cihad'a Katılan gazi,şehid yakınlarını davetli olarak misafir ederler.Türkiyeden'de Fatih Akıncıları, Onursal Başkanı Mehmet Şahin,Şehid ve tutuklular ile dayanışma platformu sözcüsü,Recai Yurdan,Yazar Mehmet Ali TEKİN,Bosna gazileri Katıldılar.Bosna Şehidi Selami YURDAN,ve Diğer şehidleri ziyaret ettiler.Bosna ve Cihadın Efsane Birliği Kara Kuğular (CRNİ LABUDOVİ)Boşnak halkın savaş sırasında farkına vardığı İslami kimliğin içi boşaltılmakta, bilinçli projelerle Boşnak gençler İslamdan uzaklaştırılmaktadır. Ümmet olarak ve özelde Türkiyeli Müslümanlar olarak Bosna’ya ve Boşnak halka karşı sorumluluklarımızın savaşla birlikte bitmediğini ve devam ettiğini düşünüyoruz. Bu sorumluluğumuzun gereği olarak da bu yazı kaleme alınmıştır.Bosna’da neler olmuştu? Hatırlayarak başlayabiliriz:Yugoslavya’nın dağılmasıyla başlayan süreç, Hırvatların, Slovenlerin, Boşnakların ve Makedonların, bağımsızlık talepleriyle büyük katliamların yaşanacağı acımasız ve dengesiz bir savaşa dönüşmüş, 1992 yılında Aliya İzzetbegoviç’in başkan seçilmesi ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin bağımsızlık kararı alması, Sırpları ve Hırvatları çileden çıkarmış, acımasız bir şekilde Boşnak Müslümanlara saldırılar başlamıştı.Yugoslavya zamanında ordu ve polisin, Sırp ve Hırvatların kontrolünde olması, bu ayrışma döneminde bütün silah ve cephanelerin Sırpların ve kısmen Hırvatların elinde kalması sonucunu getirmişti.Boşnaklar kendilerini savunacak silah ve askeri bilgiden yoksun bir şekilde hem Sırpların hem Hırvatların saldırılarına maruz kalıyor, toplu cinayetler, tecavüzler ve esir almalar, Avrupa’nın göbeğinde her gün şiddetini artırarak devam ediyordu.1992 yılında başlayıp 14 Aralık 1995 yılına kadar süren savaşta yaklaşık 200 bin Boşnak öldürüldü. 2 milyon insan evlerinden sürüldü, 50 bin Müslüman kadına tecavüz edildi. 1463-1878 yılları arasında 415 yıl Osmanlı idaresinde kalıp Müslümanlığı seçen Boşnak halk, yalnızca bağımsızlık talep ettiği için, böylesine ağır bir bedeli de ödemiş oldu.Savaş o kadar acımasız ve adaletsizdi ki Birleşmiş Milletler tarafından Bosna’da güvenli bölgeler ilan edilen Srebrenitza, Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde, Bihaç bölgesi saldırılara maruz kalacak, Srebrenitza’da silahları toplanan Müslümanlar, Hollandalı askerler eliyle Sırplara teslim edilecek, kadın, çocuk ve yetişkin 8300 kişi işkencelerle öldürülecekti. Öldürülenlerin cesetleri parçalanıp yakıldı.Tüm dünyanın ve Birleşmiş Milletler’in gözü önünde cereyan eden bu hadiseler, tüm dünya Müslümanlarının tepkisini çekecek, dünyanın dört bir yanından yardımlar ve gönüllü savaşçılar Bosna’ya akacaktı.Aliya İzzetbegoviç gibi bir bilge insanın liderliğinde yok edilmek istenen bir millet, ümmet ve kardeşlik bilinciyle yeniden ayağa kalkacak ve kendi kimliğine sahip çıkacaktı.Müslümanlar savaşı kendi lehlerine çevirdiklerinde ise Batı’nın ve Amerika’nın aklı başına gelecek, Müslüman savaşçılar, Bosna’daki Sırpların başkenti sayılan Banyaluka’ya 20 km mesafe yaklaşması sonucu Dayton Antlaşması ve ateşkes, Müslümanlara dayatılacak; Bağımsız Bosna-Hersek kurulamadan Hırvatların ve Sırpların ortak olduğu bir federasyon kurulacaktı.Bütün bir dünyanın körlüğüne ve sağırlığına rağmen Müslüman Boşnaklar, ümmetin verdiği destekle bir destan yazmışlardı. Bu şanlı destanın en önemli unsurları, sivillerin oluşturduğu Milis Kuvvetlerdi. Normal hayatta esnaf, işçi, çiftçi, öğrenci olan bu insanlar; vatanlarını korumak için büyük bir destanın kahramanı olmuşlardı.Bu noktada Bosna cihadının efsanevi milis birliği Kara Kuğular’dan söz etmemek olmaz. Kara Kuğular;Savaşın hemen başında Senad Mehdin Hodzic ve birkaç arkadaşının Konjic bölgesinde ellerinde ilkel silahlarla düşmana karşı başlattıkları direnişte adı konan ve daha sonra savaş boyunca Hırvatlara ve Sırplara ağır darbeler vuran bir efsane birliğin adı olacaktı. İlk komutan Senad, telsizle konuşurken kendisini Kara Kuğu olarak tanıtırdı. Bu şekilde başlayan efsane, daha sonra bu önemli direniş grubunun adı oldu. Senad şehit olunca yerine komutan Hayro Mesic geçti. Birlik, az sayıda askeriyle gerilla savaşına devam etti. Hayro Mesic de şehit edilince yerine Hase Tiriç komutan oldu. Hase’nin komutasındaki Kara Kuğular, Bosna Cihadı boyunca tehlikeli ve riskli bölgelerde gerilla savaşı taktikleriyle düşmana ağır kayıplar verdirdiler. Türkiye’den giden bir grup gönüllünün katılımı ile daha da güçlendiler. Başlangıç dönemlerinde 70-80 askere sahip olan Kara Kuğular, ateşkes olduğunda 1500 askere sahip mükemmel bir birlik konumundaydı. Konjic, İgman, Jablanica, Kakenj bölgelerinde konuşlanmış mobil birlik durumundaydılar.Kara Kuğular aynı zamanda Aliya’nın SDA Partisi’nin gençlik hareketi olarak biliniyorlardı. Düşman tarafından Aliya’nın özel muhafız alayı olarak tanındılar. Karargahta, cephede toplu namaz kılan ve İslami değerlere bağlı hemen hemen tek Boşnak birliğiydi. Askerleri 16-25 yaş arası tamamen gençlerden oluşmuştu.Bosna Cihadı boyunca pek çok zafere imza atan Kara Kuğular, kurucu komutanları dahil çok sayıda şehit ve gaziye sahiptir. Ateşkesten birkaç hafta önce Bihaç bölgesinde efsane komutan Atıf Dudakovic’in beşinci korpuzu Bosanski Petrovac ve Sanski Most arasındaki ormanlık alanda Sırpların en cani ve acımasız birliği olan Arkanlar ile savaşa tutuşmuş ancak gerilla savaşını iyi bilen Arkanlar’a üstünlük sağlayamamıştı. Bunun üzerine Kara Kuğular, Kakanj Bölgesi’nden yaklaşık 600 askerini buraya göndermiş, söz konusu ormanlık alanda Arkanlar’la müthiş bir çatışmaya girmişti. 2 hafta içinde Arkanlar geri çekilip kaçmak zorunda kalmışlar ve Sanski Most Kasabası’nı Kara Kuğular’a teslim etmişlerdi. Orta Bosna’daki Sırpların başkenti kabul edilen Banya Luka’ya 20 km olan bu şehrin Sırplardan alınması, Amerika ve Batı’yı korkutmuş, hemen ateşkes ilan edilmişti. Bu savaşta Sırpların “Yenilmez” dediği Arkanlar, Kara Kuğular karşısında bozguna uğramıştı. Kara Kuğular, Bosna Cihadı’nın nesilden nesile anlatılacak bir efsanesi olarak, tüm Boşnak halkının ve Müslümanların kalbinde yaşayacaklardır.Türk gönüllülerin Bosna Cihadı’na katılma serüveni ise savaşın hemen başında Bosna’ya giden ve şehit olan Selami Yurdan’la başladı. Bu kutlu şehadetten sonra yüzlerce gönüllü Türkiyeli akın akın cihada destek vermek için Bosna’ya gitti. Çarpışmalarda 21 Türk şehit oldu. Bu şehitlerimiz: Selami Yurdan, Edip Sadioğlu, Adil Balat, Ebubekir Arıcı, Bahattin Aslan, Ahmet Demirer, Ahmet Pınar, Ramazan Çelik, Renda Tosuner, İlhan Atlı, Mustafa Çolak, Ali Pınarbaşı, Mehmet Özdemir, Ömer Taşar, Muammer Aslantaş, Ahmet Şamil, Abdulmetin, Ebumüslim, Çanakkaleli Yusuf’tur. Rabbim şehadetlerini kabul etsin.Bugünkü Bosna’ya geldiğimizde ise ne yazık ki acı gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. Müslüman Boşnakların askeri alanda başarılı olmasına karşı, Dayton (1995) Antlaşması sonucu, bağımsız bir Boşnak Devleti kurulamamış, Boşnaklar; Sırpların ve Hırvatların da ortak olduğu bir federasyona razı olmak zorunda bırakılmıştı.Söz konusu federasyon, dönem başkanlıkları şeklinde yönetilmekte ve kantonlara ayrılmış durumdadır. Hırvatlar, Sırplar ve Boşnaklar kendi kantonlarında söz sahibidir. Hırvat ve Sırp kantonları Batı’dan gelen yardımlarla zenginleşmişken, Boşnak kantonlar ne yazık ki işsizliğe, yoksulluğa mahkum bırakılmış durumdadır. Ve gün geçtikçe ekonomik koşullar daha da kötüye gitmektedir. Boşnak halkın savaş sırasında farkına vardığı İslami kimliğin içi boşaltılmakta, bilinçli projelerle Boşnak gençler İslamdan uzaklaştırılmaktadır.Savaş sırasında Bosna Cihadı’na en büyük yardımı ve desteği veren İran, savaştan sonra tabiri caiz ise ceketini alıp gitmek zorunda bırakılmıştır. Türkiye’nin yardımları ise daha çok tarihi eserlerin ihyası boyutunun üstüne çıkamamaktadır.Savaş sırasında Bosna’ya gelip yerleşen El-Kaide çizgisindeki tekfirci gruplar, kimi Arap ülkelerinden aldıkları mali destekle ve otorite boşluğundan istifade ederek bugün dahi Bosna’da örgütlenmelerini sürdürmekte, karşılıksız dağıttıkları paralarla işsiz Boşnak gençlerini kendilerine bağlamaktadırlar. Şirketler ve kendi anlayışlarında mescitler kurarak Bosna genelinde yaygınlaşmayı sürdürmektedirler.Söz konusu bu mevcut durum Kara Kuğular’ı yeniden önemli hale getirmektedir. Şöyle ki savaştan sonra bütün Boşnak milis kuvvetler dağılmış ancak Kara Kuğular kendi varlıklarını zor da olsa koruyabilmişlerdir. Bugün bizdeki dernek veya vakıf benzeri bir kurumsallaşma sürecini başarıyla sürdürmekte, Boşnak gençlere yönelik milli ve manevi değerleri yeniden kazandırmak adına projeleri hayata geçirmeye gayret etmektedirler.Tekfirci sapkın akımlara ve İslamsızlaştırma politikalarına karşı tek sağlıklı Boşnak yapılanması durumundadırlar. Bu gerçekten yola çıkarak, savaş sırasında olduğu gibi bir Ümmet dayanışması ile Kara Kuğular’a maddi ve manevi tüm destekler yeniden verilmelidir. Aksi takdirde Suriye’nin içine düştüğü gibi bir Bosna manzarasıyla karşı karşıya kalmamız an meselesidir.9 ve 11 Mayıs aralığında bir grup Türkiyeli Bosna gazisi ile Kara Kuğular’ın 26. kuruluş yıldönümü ve şehitlerini anma programına katılmak üzere Bosna’ya gideceğiz. Umarım bu yolculuğumuz hayra vesile olur, Boşnak kardeşlerimizin doğru yerde durmasına ufak da olsa bir katkımız olur. Bu bağlamda tüm kardeşlerimizden dua bekliyoruz vesselam.
DÜNYA
10 Mayıs 2018 - 17:36
Bosna Gazileri Bosna'da Şehidleri Ziyaret Ediyorlar
DÜNYA
10 Mayıs 2018 - 17:36
Bosna Gazileri Kara Kuğu'ların Davetiyle Bosna'ya GittilerTürkiye'den 1990'lar da Bosna'da Mücadeleye Giden Gazi ve şehadet mertebesine varan Dünyadan Müslümanlar vardı.Türkiyeden 22 Öüslüman gencin şehid olduğu ve o zaman ki Gençlerin olduğu kara kuğu birliği halen devam eden bir yapı ve her yıl geleneksel yıldönümü ile anılarını tazelerler,Dünyadan Cihad'a Katılan gazi,şehid yakınlarını davetli olarak misafir ederler.Türkiyeden'de Fatih Akıncıları, Onursal Başkanı Mehmet Şahin,Şehid ve tutuklular ile dayanışma platformu sözcüsü,Recai Yurdan,Yazar Mehmet Ali TEKİN,Bosna gazileri Katıldılar.Bosna Şehidi Selami YURDAN,ve Diğer şehidleri ziyaret ettiler.Bosna ve Cihadın Efsane Birliği Kara Kuğular (CRNİ LABUDOVİ)Boşnak halkın savaş sırasında farkına vardığı İslami kimliğin içi boşaltılmakta, bilinçli projelerle Boşnak gençler İslamdan uzaklaştırılmaktadır. Ümmet olarak ve özelde Türkiyeli Müslümanlar olarak Bosna’ya ve Boşnak halka karşı sorumluluklarımızın savaşla birlikte bitmediğini ve devam ettiğini düşünüyoruz. Bu sorumluluğumuzun gereği olarak da bu yazı kaleme alınmıştır.Bosna’da neler olmuştu? Hatırlayarak başlayabiliriz:Yugoslavya’nın dağılmasıyla başlayan süreç, Hırvatların, Slovenlerin, Boşnakların ve Makedonların, bağımsızlık talepleriyle büyük katliamların yaşanacağı acımasız ve dengesiz bir savaşa dönüşmüş, 1992 yılında Aliya İzzetbegoviç’in başkan seçilmesi ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin bağımsızlık kararı alması, Sırpları ve Hırvatları çileden çıkarmış, acımasız bir şekilde Boşnak Müslümanlara saldırılar başlamıştı.Yugoslavya zamanında ordu ve polisin, Sırp ve Hırvatların kontrolünde olması, bu ayrışma döneminde bütün silah ve cephanelerin Sırpların ve kısmen Hırvatların elinde kalması sonucunu getirmişti.Boşnaklar kendilerini savunacak silah ve askeri bilgiden yoksun bir şekilde hem Sırpların hem Hırvatların saldırılarına maruz kalıyor, toplu cinayetler, tecavüzler ve esir almalar, Avrupa’nın göbeğinde her gün şiddetini artırarak devam ediyordu.1992 yılında başlayıp 14 Aralık 1995 yılına kadar süren savaşta yaklaşık 200 bin Boşnak öldürüldü. 2 milyon insan evlerinden sürüldü, 50 bin Müslüman kadına tecavüz edildi. 1463-1878 yılları arasında 415 yıl Osmanlı idaresinde kalıp Müslümanlığı seçen Boşnak halk, yalnızca bağımsızlık talep ettiği için, böylesine ağır bir bedeli de ödemiş oldu.Savaş o kadar acımasız ve adaletsizdi ki Birleşmiş Milletler tarafından Bosna’da güvenli bölgeler ilan edilen Srebrenitza, Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde, Bihaç bölgesi saldırılara maruz kalacak, Srebrenitza’da silahları toplanan Müslümanlar, Hollandalı askerler eliyle Sırplara teslim edilecek, kadın, çocuk ve yetişkin 8300 kişi işkencelerle öldürülecekti. Öldürülenlerin cesetleri parçalanıp yakıldı.Tüm dünyanın ve Birleşmiş Milletler’in gözü önünde cereyan eden bu hadiseler, tüm dünya Müslümanlarının tepkisini çekecek, dünyanın dört bir yanından yardımlar ve gönüllü savaşçılar Bosna’ya akacaktı.Aliya İzzetbegoviç gibi bir bilge insanın liderliğinde yok edilmek istenen bir millet, ümmet ve kardeşlik bilinciyle yeniden ayağa kalkacak ve kendi kimliğine sahip çıkacaktı.Müslümanlar savaşı kendi lehlerine çevirdiklerinde ise Batı’nın ve Amerika’nın aklı başına gelecek, Müslüman savaşçılar, Bosna’daki Sırpların başkenti sayılan Banyaluka’ya 20 km mesafe yaklaşması sonucu Dayton Antlaşması ve ateşkes, Müslümanlara dayatılacak; Bağımsız Bosna-Hersek kurulamadan Hırvatların ve Sırpların ortak olduğu bir federasyon kurulacaktı.Bütün bir dünyanın körlüğüne ve sağırlığına rağmen Müslüman Boşnaklar, ümmetin verdiği destekle bir destan yazmışlardı. Bu şanlı destanın en önemli unsurları, sivillerin oluşturduğu Milis Kuvvetlerdi. Normal hayatta esnaf, işçi, çiftçi, öğrenci olan bu insanlar; vatanlarını korumak için büyük bir destanın kahramanı olmuşlardı.Bu noktada Bosna cihadının efsanevi milis birliği Kara Kuğular’dan söz etmemek olmaz. Kara Kuğular;Savaşın hemen başında Senad Mehdin Hodzic ve birkaç arkadaşının Konjic bölgesinde ellerinde ilkel silahlarla düşmana karşı başlattıkları direnişte adı konan ve daha sonra savaş boyunca Hırvatlara ve Sırplara ağır darbeler vuran bir efsane birliğin adı olacaktı. İlk komutan Senad, telsizle konuşurken kendisini Kara Kuğu olarak tanıtırdı. Bu şekilde başlayan efsane, daha sonra bu önemli direniş grubunun adı oldu. Senad şehit olunca yerine komutan Hayro Mesic geçti. Birlik, az sayıda askeriyle gerilla savaşına devam etti. Hayro Mesic de şehit edilince yerine Hase Tiriç komutan oldu. Hase’nin komutasındaki Kara Kuğular, Bosna Cihadı boyunca tehlikeli ve riskli bölgelerde gerilla savaşı taktikleriyle düşmana ağır kayıplar verdirdiler. Türkiye’den giden bir grup gönüllünün katılımı ile daha da güçlendiler. Başlangıç dönemlerinde 70-80 askere sahip olan Kara Kuğular, ateşkes olduğunda 1500 askere sahip mükemmel bir birlik konumundaydı. Konjic, İgman, Jablanica, Kakenj bölgelerinde konuşlanmış mobil birlik durumundaydılar.Kara Kuğular aynı zamanda Aliya’nın SDA Partisi’nin gençlik hareketi olarak biliniyorlardı. Düşman tarafından Aliya’nın özel muhafız alayı olarak tanındılar. Karargahta, cephede toplu namaz kılan ve İslami değerlere bağlı hemen hemen tek Boşnak birliğiydi. Askerleri 16-25 yaş arası tamamen gençlerden oluşmuştu.Bosna Cihadı boyunca pek çok zafere imza atan Kara Kuğular, kurucu komutanları dahil çok sayıda şehit ve gaziye sahiptir. Ateşkesten birkaç hafta önce Bihaç bölgesinde efsane komutan Atıf Dudakovic’in beşinci korpuzu Bosanski Petrovac ve Sanski Most arasındaki ormanlık alanda Sırpların en cani ve acımasız birliği olan Arkanlar ile savaşa tutuşmuş ancak gerilla savaşını iyi bilen Arkanlar’a üstünlük sağlayamamıştı. Bunun üzerine Kara Kuğular, Kakanj Bölgesi’nden yaklaşık 600 askerini buraya göndermiş, söz konusu ormanlık alanda Arkanlar’la müthiş bir çatışmaya girmişti. 2 hafta içinde Arkanlar geri çekilip kaçmak zorunda kalmışlar ve Sanski Most Kasabası’nı Kara Kuğular’a teslim etmişlerdi. Orta Bosna’daki Sırpların başkenti kabul edilen Banya Luka’ya 20 km olan bu şehrin Sırplardan alınması, Amerika ve Batı’yı korkutmuş, hemen ateşkes ilan edilmişti. Bu savaşta Sırpların “Yenilmez” dediği Arkanlar, Kara Kuğular karşısında bozguna uğramıştı. Kara Kuğular, Bosna Cihadı’nın nesilden nesile anlatılacak bir efsanesi olarak, tüm Boşnak halkının ve Müslümanların kalbinde yaşayacaklardır.Türk gönüllülerin Bosna Cihadı’na katılma serüveni ise savaşın hemen başında Bosna’ya giden ve şehit olan Selami Yurdan’la başladı. Bu kutlu şehadetten sonra yüzlerce gönüllü Türkiyeli akın akın cihada destek vermek için Bosna’ya gitti. Çarpışmalarda 21 Türk şehit oldu. Bu şehitlerimiz: Selami Yurdan, Edip Sadioğlu, Adil Balat, Ebubekir Arıcı, Bahattin Aslan, Ahmet Demirer, Ahmet Pınar, Ramazan Çelik, Renda Tosuner, İlhan Atlı, Mustafa Çolak, Ali Pınarbaşı, Mehmet Özdemir, Ömer Taşar, Muammer Aslantaş, Ahmet Şamil, Abdulmetin, Ebumüslim, Çanakkaleli Yusuf’tur. Rabbim şehadetlerini kabul etsin.Bugünkü Bosna’ya geldiğimizde ise ne yazık ki acı gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. Müslüman Boşnakların askeri alanda başarılı olmasına karşı, Dayton (1995) Antlaşması sonucu, bağımsız bir Boşnak Devleti kurulamamış, Boşnaklar; Sırpların ve Hırvatların da ortak olduğu bir federasyona razı olmak zorunda bırakılmıştı.Söz konusu federasyon, dönem başkanlıkları şeklinde yönetilmekte ve kantonlara ayrılmış durumdadır. Hırvatlar, Sırplar ve Boşnaklar kendi kantonlarında söz sahibidir. Hırvat ve Sırp kantonları Batı’dan gelen yardımlarla zenginleşmişken, Boşnak kantonlar ne yazık ki işsizliğe, yoksulluğa mahkum bırakılmış durumdadır. Ve gün geçtikçe ekonomik koşullar daha da kötüye gitmektedir. Boşnak halkın savaş sırasında farkına vardığı İslami kimliğin içi boşaltılmakta, bilinçli projelerle Boşnak gençler İslamdan uzaklaştırılmaktadır.Savaş sırasında Bosna Cihadı’na en büyük yardımı ve desteği veren İran, savaştan sonra tabiri caiz ise ceketini alıp gitmek zorunda bırakılmıştır. Türkiye’nin yardımları ise daha çok tarihi eserlerin ihyası boyutunun üstüne çıkamamaktadır.Savaş sırasında Bosna’ya gelip yerleşen El-Kaide çizgisindeki tekfirci gruplar, kimi Arap ülkelerinden aldıkları mali destekle ve otorite boşluğundan istifade ederek bugün dahi Bosna’da örgütlenmelerini sürdürmekte, karşılıksız dağıttıkları paralarla işsiz Boşnak gençlerini kendilerine bağlamaktadırlar. Şirketler ve kendi anlayışlarında mescitler kurarak Bosna genelinde yaygınlaşmayı sürdürmektedirler.Söz konusu bu mevcut durum Kara Kuğular’ı yeniden önemli hale getirmektedir. Şöyle ki savaştan sonra bütün Boşnak milis kuvvetler dağılmış ancak Kara Kuğular kendi varlıklarını zor da olsa koruyabilmişlerdir. Bugün bizdeki dernek veya vakıf benzeri bir kurumsallaşma sürecini başarıyla sürdürmekte, Boşnak gençlere yönelik milli ve manevi değerleri yeniden kazandırmak adına projeleri hayata geçirmeye gayret etmektedirler.Tekfirci sapkın akımlara ve İslamsızlaştırma politikalarına karşı tek sağlıklı Boşnak yapılanması durumundadırlar. Bu gerçekten yola çıkarak, savaş sırasında olduğu gibi bir Ümmet dayanışması ile Kara Kuğular’a maddi ve manevi tüm destekler yeniden verilmelidir. Aksi takdirde Suriye’nin içine düştüğü gibi bir Bosna manzarasıyla karşı karşıya kalmamız an meselesidir.9 ve 11 Mayıs aralığında bir grup Türkiyeli Bosna gazisi ile Kara Kuğular’ın 26. kuruluş yıldönümü ve şehitlerini anma programına katılmak üzere Bosna’ya gideceğiz. Umarım bu yolculuğumuz hayra vesile olur, Boşnak kardeşlerimizin doğru yerde durmasına ufak da olsa bir katkımız olur. Bu bağlamda tüm kardeşlerimizden dua bekliyoruz vesselam.