28 Şubat sürecinde oynadığı rolle dönemin politikasını dizayn etmeye çalışan kıymeti kendilerinden menkul statükocu (status quo) generaller tarafından ödüle layık görülen 40 gazeteci arasında yer alan Uğur Dündar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu ve AKP'nin adayı Binali Yıldırım'ın bir araya geleceği programda inisiyatif alıp moderatörlük yapması beklenirken ; "her iki adaya ve demokrasimize zarar verebilecek bir takım hazırlıklar yapıldığını görüyorum “şeklindeki içi doldurulmayan cinsten boş verbal ifadesi son derece ilginçlik ortaya koymaktadır.
Oysaki aynı Uğur Dündar’ın 28 Şubat sürecinde, Cevat Akkanat’ın ifadesiyle; “3 Ekim 1996-12 Haziran 1997 tarihleri arasında yaptığı 30 arena programında” nasıl yanlı gazetecilik örneği ortaya koyduğu halen hafızalarda canlı olarak yer almaktadır. Dündar, bir yandan demokratizasyondan dem vururken, diğer yandan vesayetçi 28 Şubat’a verdiği açık destekle ön planda yer alırken ve bu süreçte yaptığı kasıtlı ve yanlı programlarla ve kullandığı ürkütücü jeneriklerle birçok insanın mağduriyetine çanak tutarken ilerleyen zaman içerisinde ise, 28 Şubat mağduru olduğunu beyan ederek kendisini bu kategoriye dâhil etmesi akla ziyan bir yaklaşım olsa gerek.
Fadime Şahin olayında da başrol oynayan ve kendisiyle en çok röportaj yapan gazeteci olduğunu büyük bir gururla ifade eden Dündar, daha sonra bu olayla ilgili gerçekler bir bir ortaya çıkarken ise kendisini savunmak adına Habertürk’ten Balçiçek İlter’e; “Fadime Şahin olayının perde arkasında olan biteni bilemezdik” ifadesini kullanarak işin içinden en ucuz yoldan sıyrılmaya ve kendisini savunmaya çalışması anlaşılabilir cinsten bir gerçek olmasa gerek.
Oysaki aynı dönemde benzer yaklaşım içerisinde olan Mehmet Ali Birand ise; 28 Şubat süreciyle ilgili daha sonra yaptığı özeleştiride, kargaşa ve huzursuzluk yaratmaya yönelik politik maşinasyonun medya ayağıyla manipüle edilmesi konusunda yaptığı katkılardan dolayı nedamet duyarak, “yatacak yerimiz yok” ifadesiyle yaptığı asılsız ve gazetecilik mutfağında her türlü etikten uzak davranışla marine edilerek servis edilen haberlerin itirafçısı olmuştu.
Ezcümle Uğur Dündar, İBŞ adaylarının moderatörlüğü konusunda fikrini açıklarken; “her iki adaya ve demokrasimize zarar verilebilecek bir takım hazırlıklar yapıldığını görüyorum ” ifadesinin ne kadar samimi olduğu ortadadır.
Aynı Uğur Dündar’ın, 28 Şubat Arena programlarındaki tavrı ise tamamen bu yaklaşımını çürütücü nitelikte olsa gerek.
Doğan Bekin/Hicrethaber.com
Oysaki aynı Uğur Dündar’ın 28 Şubat sürecinde, Cevat Akkanat’ın ifadesiyle; “3 Ekim 1996-12 Haziran 1997 tarihleri arasında yaptığı 30 arena programında” nasıl yanlı gazetecilik örneği ortaya koyduğu halen hafızalarda canlı olarak yer almaktadır. Dündar, bir yandan demokratizasyondan dem vururken, diğer yandan vesayetçi 28 Şubat’a verdiği açık destekle ön planda yer alırken ve bu süreçte yaptığı kasıtlı ve yanlı programlarla ve kullandığı ürkütücü jeneriklerle birçok insanın mağduriyetine çanak tutarken ilerleyen zaman içerisinde ise, 28 Şubat mağduru olduğunu beyan ederek kendisini bu kategoriye dâhil etmesi akla ziyan bir yaklaşım olsa gerek.
Fadime Şahin olayında da başrol oynayan ve kendisiyle en çok röportaj yapan gazeteci olduğunu büyük bir gururla ifade eden Dündar, daha sonra bu olayla ilgili gerçekler bir bir ortaya çıkarken ise kendisini savunmak adına Habertürk’ten Balçiçek İlter’e; “Fadime Şahin olayının perde arkasında olan biteni bilemezdik” ifadesini kullanarak işin içinden en ucuz yoldan sıyrılmaya ve kendisini savunmaya çalışması anlaşılabilir cinsten bir gerçek olmasa gerek.
Oysaki aynı dönemde benzer yaklaşım içerisinde olan Mehmet Ali Birand ise; 28 Şubat süreciyle ilgili daha sonra yaptığı özeleştiride, kargaşa ve huzursuzluk yaratmaya yönelik politik maşinasyonun medya ayağıyla manipüle edilmesi konusunda yaptığı katkılardan dolayı nedamet duyarak, “yatacak yerimiz yok” ifadesiyle yaptığı asılsız ve gazetecilik mutfağında her türlü etikten uzak davranışla marine edilerek servis edilen haberlerin itirafçısı olmuştu.
Ezcümle Uğur Dündar, İBŞ adaylarının moderatörlüğü konusunda fikrini açıklarken; “her iki adaya ve demokrasimize zarar verilebilecek bir takım hazırlıklar yapıldığını görüyorum ” ifadesinin ne kadar samimi olduğu ortadadır.
Aynı Uğur Dündar’ın, 28 Şubat Arena programlarındaki tavrı ise tamamen bu yaklaşımını çürütücü nitelikte olsa gerek.
Doğan Bekin/Hicrethaber.com