Hicret Haber/ SÖYLEŞİ/ İSTANBUL
Hicret Haber Yazarlarımız İslam ÖZKAN ,Geçen haftalarda Kürdistan Referandumu ve sonrasında Irak ve Bölgede bir takım inceleme ve röportajlar yapmıştı.
Bu izlenimlerini Özgür yazarlar Birliği'nin Düzenlediği Geleneksel söyleşisinde Takipçilerini bilgilendirdi.
İslam ÖZKAN:Doğrusu bende de ırak ve bu bölgeye birkaç kez gitmiştim. Her gittiğimde daha yeni şeyler ile karşılaşıp ve bilgilerimizi tazeleniyor, daha önce Suriye'de Şam da yaşadığım yıllarda, Mısır'da bir yıl kadar kaldığım için Filistin'de İslami hareketler daha çok bizi ilgilendiriyor du,
Bu hareketler üzerine yani İslami hareketleri nedir neler yaparlar biz bunları biliyorduk. Necef ekolü Seyit Fadlallah islami hareketin burada nasıl bir gelişim sergilediğini,Sosyalist hareket ile İslami hareketin biri biri ile nasıl çarpıştığını, mezhep kavgalarının nasıl algılandığını, az çok biliyorduk.
Birçok Ortadoğu uzmanı geçinen şahıslardan daha fazla biliyorduk.
Doğal olarak dil biliyorsanız,İslami hareketlerinde içerisinde bulduysanız zaten biliyorsunuzdur. Özellikle 2014 yılındaki yolculuğumuz Çok faydalı oldu.
Orada katliam bölgelerine kadar gitme fırsatımız oldu. Yani o dönemde El Beşir köyü ne kadar gitme imkanımız oldu.
O zaman 38 -40 kişi Müslüman oldukları için deaş tarafından şehit olmuştu.
Hiç kimse buraya giremiyordum çünkü duingk tuzakları kurulmuştu.
Benden sonra bir operasyon yapıldı ve besir köyüne o zaman haşdi Şabi kurulmamıştı.
Bölgede kerkük’ü bitirdiğinizde herkesin elinde ağır silahlar var,her taraf tarumar bir şekilde duruyor. Böyle militarist bir havayı teneffüs ediyoruz.
Olağanüstü bir durum olduğunu her halükarda görüyoruz. Yani Kerkük'te hiç sivil araç görmedik diyebiliriz, şehir merkezinden ayrıldıktan sonra.
Yani yavaş yavaş silahlı gruplar askeri kişiler teşkil ediyordu.
Zaten kerkük'ten Musul'a gitmek çok büyük cesaret istiyordu ;Musul zaten bütünüyle düşmüş, Kerbela'da, necef te, DAİŞ genelde bombalamalar terör eylemleri olarak yapabiliyordu.
Yani Musul'daki gibi işgal Kendini tamamen ele geçirilme gibi bir olay ile karşılaşmak söz konusu değildi.
Daiş'in komutanları eski Saddam'ın yöneticileri. Askerlik kanadın yöneticilerinin Daha doğrusu, sonra da daeş'in saflarında eylemler yaptılar; mesela Saddam'ın Fedaileri diye bir grup vardı bu grup daha sonra El Kaide'nin Suriye ve Irak’ın El Kaidenin çekirdek yapısını oluşturuyor idi.
Onları sıralayabiliriz örnek diyebiliriz Mesela daha önceden Saddam'ın askerleri iken şimdi daişin strateji uzmanları olmuşlar.
Mesela İlk Düşen yerler tikrit, Felluce, el Ammar buralar sünnilere yakın yerler Ama Bağdat'a çok yakın yerler.
Buradaki şiirlerin sıkıntıları Kürdistan ile Bağdat arasında az bir nüfusa sahip olarak bir tost gibi olmuş olmalarıdır.
Kötü olan daha işten gelebilecek her türlü saldırıları açık olabilmektedir.
Mesela Erbil sınırlarına kadar dayandı.
Erbil'den ve güneyden yapmaya çalıştıkları sızmallardan dolayı ciddi çalışmalar oldu, aslında burada en fazla zayiat veren de yine Sünniler oldu.
Daiş’in en fazla katlettiği Müslümanlar oldu, Tabii ki onunla beraber büyük çoğunlukta Sünniler oldu.
Daişin , Şiirlerden çok, Hem fazla Sünni Müslümanların katledildiğini görüyoruz.
Büyük zararı da islami hareketlere ve müslümanlara olmuştur.
Bütün bunları söylerken laik Seküler kesim, bu Hadise'yi küçümseyerek görüyorlar; öyle değil işte Daişin en büyük zararını Müslümanlar gördü,e Müslüman Kardeşler, yahutta El Kaide'nin sıkıntısını İslami fundamentalizme , Müslüman kardeşlere yapıldı. Sünni Müslüman kesim kendilerini bu örgütlerden ayıklamaya çalışırtılar çok zorlandılar.
Tabi bu sıkıntılar yine de kendilerinden kaynaklanıyordu, mesela hem başta bir tepki gösterelim hadi Davutoğlu'nun tavırları, kendini ayırt etmedi ve ‘’Sünni öfke olarak ‘’adlandırıldı.
Bu da sanki Sünni İslami hareketler sanki ile daişe sempati ile bakıyorlar, Bunu açıkça ifade edenler de vardı.
Bu süreçte konuştuğumuz bazı İslami kesimlerdeki Mollalar var mesela, daiş'e açık açık desteklediklerini söylediler, daha sonra olayın iç yüzü anlaşılınca artık buradan Uzaklaştılar.
Aslında genel olarak Müslümanların daiş ile sıkıntısı var idi, bu sıkıntı felsefi dini ve akaidi olarak gözüküyordu.
Ortadoğu da sorun daha da çözümlenmiştir, bu Selefilik İŞİD zihniyeti halen süregelmiştir, bununla ilgili herhangi bir hesaplaşma yapılmamıştır.
Yani daha iyi IŞİD Vahabi cihazıyla ontolojik olarak dünyaya, vahhabi, Selefi mantalitesi ile göre neredeyse insani bir antropometri gören,islam anlayışını da böyle, lahzi olarak gören bir grup olan yanlış bir ideolojiyle Müslümanların hesap görmesi gerekiyor.
müslümanların entellektüel bakımdan sufizm la tasavvufla, yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir sorgulama gerekiyor mesela İbni Arabi ve sufi gelenegini iyicene okuduk mu?
Entellektüel gerçeklik olarak biz bunu okuduk mu? şimdi bunlar yapılmadığı sürece yani Biz İslami düşünceyi iki parçaya ayrılıyoruz
Yani bizim daiş’i yukarıda anlatırken bunları doğuran faktörler elbetteki farklı şekillerde olabilir, Bunun içerisinde Davutoğlu'nun, selefiliğin farklı şekilde sebepleri olabilir. İşte Maliki dönemlerindeki birtakım yanlış uygulamalar, bazı toplumsal kesimlerin taleplerinin yerine getirilmemesi gibi,
diyalogla halledilebilecek bazı meselelerin silahlar ile yürütülmesi gibi ,Bunlar hepsi sıkıntılı olan unsurlar.
Körfez ülkelerinde İslami hareketlerin sorunları adlı kitap Tan yeni öğrendik key Körfez'de böyle bir islami hareket varmış Bu da Müslüman kardeşlerin buradaki bir kolu ve Körfez rengine bürünmüş.
Yani Körfez Müslüman kardeşleri
Irak'ta Petrol 1920'lerde falan bulunuyor ekonomiye katkısı bu tarihlerdedir
Ondan oyuncağı bu toplum geçim olarak tarım ile Aralık'ta geçiniyor daha çok hurma ihracatı yani dünyanın her yerine Irak'tan hurma ihraç ediliyordu
Petrolün en kalitelisi Kerkük'te çıkıyor işte bu yüzden de bütün sorunların kaynağı Kerkük olabiliyor Basra'da da petrol var ama kerkük'teki petrolün maliyeti sıradaki petrolün onda biri.
İşte buradaki bütün mücadeleler Kerkük etrafında oluyor.
Toplumsal adaletin nasıl olduğunu Saddam döneminde Biz gitmemiştik bilmiyorum, ama gördüğüm Bağdat'ta dilencilerin sayısının çok fazla olduğunu gördük Bağdat bitmiş bir havası da vardı yani her an bir çatışma olabilir bir terör saldırısı olabilir havası var idi aşırı güvenlik havası vardı
Maalesef toplumda gördüğümüz büyük bir cehalet var maalesef insanların yönlendirilmesine müsaade ediliyor
Irak'ta Devleti'nin toplumsal ihtiyaçları karşılayacak bir pozisyonunun olmadığını gördük.
Kerkük başka Kerkük'ün hem statüsü diğer şehirlerden farklı hem de burada sosyal hayat pırıl pırıl tertemiz bir havası var.
Mesela elektrik kesintisinin hemen hemen hiç olmadığını gördük su kesintisi olmamış lokantalar tertemiz hoteller Tertemiz bağdat'taki o kargaşalık o huzursuzluk burada yoktu.
Bunun sebebi de Kerkük'ün özel bir statüsü var Irak anayasasına göre bağımsız bir birimde Yani bu Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi gibi diyebiliriz.
Kendisine göre bir yönetimi var Bu yönetim mesela kendi valisini seçebiliyor Irak'taki yönetim buradaki seçimi müdahale etmiyor.
Temel hakikatı söyleyemiyor iseniz Demek ki hiçbir söyleyemezsiniz. İşte yalanlarla yaşayan bir toplum haline getirilmiştir. İşte Hak ve Hakikat temeli olmadığı zaman iki yüzlü insanlar ve toplumlar üretilmiş olur.
İşte Irak'taki bu diktatör yönetimler ikincisi ile Amerikan işgali ile olan olaylardır.
İşte Amerika'nın burayı işgal etmesiyle Irak'taki bütün toplumsal dengeleri altüst etmiştir.
Saddam dönemindeki diktatörlük zorba yönetim Elbette ki birçok sıkıntıları kovulmuştur yaşatmıştır ama bir devlet var idi bu kurumlar ıslah edilerek de Forumu edilerek devam edilebilirdi ama Amerikan işgali bütünüyle devlet kurumlarına ortadan kaldırdı Posta teşkilatı bile lağvedildi,Maliye Bakanlığı bile lağvedildi işgalden sonra İran tarihi arşivi ekonomi her şeyi tarihsel değerleri Talan edildi ve kendisini yabancılaşmış bir toplum oluştu.
Sözde 2018'de Amerika'nın buradan fiili olarak çekilmesi. Daha sonrası bir sürü olaylarının olması ve 2014'te da daiş'in eylemleri Toplumsal olayları zaten zıvanadan çıkarmış oldu.
Referandum sonrası Kürdistan yurtseverler Birliği ,Kerkük sorumlusu olsun,Asıf Mehmet ile röportaj yaptık, Ondan sonra haşdi şabinin Türkmen subaylarının temsilcileriyle meccar oğluyla görüştük.
Irak rafı hareketi bunlarda Türkmen yardımcısı ile görüştük Bunlar tecrübelerini bize anlattılar,
Kerkük'te bunu gördüm, Kürtler ile Türkmenler arasında toplumsal bir gerginlik yok.
Özellikle röportaj yaptığımızda soruları sorduk operasyon yapıldığı gün nüfusun önemli bir kısmı Erbil'e geçmiş haşdi Şabi buradan çekildikten sonra Kürt nüfus iki üç gün içerisinde geri dönmüş.
Kdp bürosu önünden geçtik mesela kapalıydı bunların üzerinde talabani'nin fotoğrafları vardı kapısında da bir grup ırak askerini gördük.
Büyük ölçekte Biz burada kdp’yı gördük Kdp nin ofisine, erbil'deki ofisini de gördüm,Kerkük teki ile neredeyse birbirinden hiçbir farkı yoktu, İkisi de devasa bir kompleks idi.
Kdp nin söylediklerine göre Asım Mehmet de bunu söyledi,ilk çatışanlar Kdp peşmergeleriymiş,
Daha sonradan geri çekildikleri ve anlaşıldığı gibi Irak ordusu ile anlaşmaya gidildi gözlendi.
Talabani'nin vefatından dolayı Kerkük'te gördüğümüz ,Hani o siyah çelenkler ve siyah zemin üzerine başsağlığı dileklerini, Talabani pankartlarını gördüm, Çok fazla vardı daha öncesinde de bulunan Talabani fotoğraflarına karışilmamisti.
Çatışmalarda şehit olan Kdp, Peşmerge şehidlerinin, resimlerini asmışlardı.
Bu çatışmalardan sonraki köyün önemli Kürt mahallelerinde ciddi bir tedirginliğin etkinliğin olduğu belli nereden belli hem Kerkük Valisi hem de burada görüştüğümüz Bazı insanlar in söğüdün söylediklerinde bunu görüyorsunuz.
Tabi bu tedirginlik giderek azalıyor toplumsal bir çatışmaya dönüşme ihtimali olmadığını gördük.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Irak yönetimi arasındaki durumun açık olduğu Aşikardır
Kerkük'ün üzerinde baktığımız zaman öyle bir tedirginlik yok diyebiliriz.
Alsu Mehmet ve konuştuğumuz birçok insanlar röportajlarımızda yayınlandı, barzani'yi birçok kez uyardıklarını söylediler.
Yani böyle bir girişimin yapılmasının sıkıntı olacağını ve acele edilmemesi gerektiğini söylediklerini söylediler
Bazı tartışmalı bölgelerde şaibeli seçimler yapıldığını Kürdistan'da referandumun yapılmış olmasına kimsenin karşı çıkmayacağını, ama tartışmalı bölgeler de yapılacak olan seçimlerde sıkıntılar olacağını söyledik; ifadelerini kullandılar bunun kanıtlarının olduğunu , yüzyüze görüştüklerini ve kendisine mektup yazdıklarını söylediler.
Bir Halkın kendi kaderini tayin etme hakkı doğaldır, olmalıdır tabiidir. Tabii ki Kürt halkı da kendi kaderini tayin etme hakkı vardır.
Sürecine girdiği zaman işte buradaki Goran aşireti İslami hareket ve partisi itiraz ettiler sonunda bir takım ayrişmalar oldu.
Sonuç olarak bakıldığında, yani analiz yapildığında Barzani'nin büyük bir hata yaptığı görülüyor. Bu süreçten
Zararlı çıktığı, bu süreçten Yani bu süreci daha dengeli bir şekilde götürme yolu vardı.
Aktörler ile yani Kürdistan'da dengeleri koruyabilir di, Goran'la Kyb ile,empati kurulabilir di .
Saddam döneminde Kürt nüfusu genelde sürülmüştür, buralar araplaştırılmıştır.
Arap nüfus buraya yerleştirilmiştir, 2013'teki işgalden sonra anayasaya böyle bir ibare yerleştirilmiştir.
O da Kürt nüfusun geri gelmesi Arapların da geri gitmesi’dir,Tabii ki bunlar kolay şeyler değildir.
Kerkük halen normalleştirilmemiş bir şehirdir
Yani referandumun yapılamaması da belki ona bağlı olabilir.
Barzani'nin bu süreçte kendisini zor bir dönemeyece koyduğunu görüyoruz.
Ben bunu canlı yayında Kudüs tv ‘de açıklamıştım. Kürdistan'ın kendi bağımsızlığını kazanması en doğal ve tabii hakkıdır.
Ama benim Barzani yönetimine eleştirim, Yani bu İsrail meselesi çok fazla abartıldığı gibi, ben nasıl ki AK Parti’yi, israil ile anlaştı zaman yahutta Mavi Marmara ile ilgili, bir satış gerçekleştirdiği için eleştiriyorsam . Barzani'ye de aynı eleştiriyi yaparım,
Nasıl ki İslam dünyasında yüzlerce Ulus devlet kuruluyorsa Kürdistan'da bir bağımsız devlet elbette ki olsun, Benim arzum komşuları ile uyum içerisinde ve barış içerisinde yaşamasıdır.
Bir çatışma içerisinde olmamasıdır.
Devletler'de savaşıyor çatışıyor
İran ile Suudi Arabistan yemen de çatışıyor, Filistin ile İsrail çatışıyor,Tabii İsrail'in meşru bir devlet olarak biz görmüyoruz ,o ayrı mesele.
Tabii benim İsrail üzerindeki durduğum nokta insan hakları ve demokrasi meşruiyet devşiren, yahut insan haklarını önemseyen özgürlükleri önemseyen insanların ve Kürdistan'ın Meşrutiyet’inin İsrail'i göz ardı etmemeleridir.
Eleştirdiğimiz konu İsrail'i arkasına alarak meşrutiyet etmesidir.
Eğer ki edilirse o zaman bağımsızlık özgürlük insan hakları havada kalır
Ama İsrail'den uzak, aynı zamanda yardım almaz ise, ya da bir dersek istemez, o zaman Kürdistan kurulabilir. Bağımsız bir devlet tekrar olabilir, hele biz Müslümanlar olarak bu mevcut devletin,güvenlik kaygıları ile hareket etmemeliyiz.
Bir Müslüman olarak hiçbir tehdit bizi kaygılandırmaz.
Devletin suriye politikasını,Ben bir müslümanlarak benimsemiyorum,bizim PYD ye bakış açımız hükümetin ,Suriye'deki Kürtlere bakış acısını hiçbir şekilde önemsemiyorum.
Çok farklı davranışlar içerisinde olunsaydı Suriye'de, belki PYD Amerika'nın kucağında olmazdı rakka'da sonuçlar çok farklı olabilirdi Afrin'de pozisyonlar çok farklı olabilir di yani Rojava'da farklı olabilirdi.
PYD nin komutanları Biz de burada Türkiye'nin bir subayı pozisyonundayız açıklamalarında bulunmuşlardı.
Ama Türkiye'nin içerisindeki o derin devletin refleksleri işte 10 yıllardır PKK takıntısı ideolojik Kürt takıntısı, Suriye'de tekrar yükseltti çözüm süreci, meydana gelen tartışmalar ortaya koydukları bazı meseleler bir istisnaydı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir iki yıllık bir süreç açılmıştı.
İşte Nevruz kutlamaları yapıldı, TRT Kürdi’nin açılması birçok rahatlatıcı eylemlerin olmasıydı.
İşte parantezin’in dışına çıktığımızda 1990'lardaki olan MHP çizgisi, devlet refleksinin tekrar yükseldiğini,dolayısıyla Suriye'de, Irak'ta da benzeri şeyler tekrar tekrar hortuluyor.
Benim için İsrail gayri meşrudur, hayatım boyunca da bu gasip zihniyetle mücadele edeceğim ve bunun yanında bununla beraber olan yandaşı olan kim olursa, olsun ister Ahmet olsun ,isterse Mehmet olsun,hiç fark etmez bunlarla da aynı mücadeleyi sürdürecegim.
Hicret Haber:Üstad sizde gittiğiniz bu coğrafyada İsrail lehine herhangi bir bayrak yahut destekleyici bir materyal gördünüz mü?
Hayır ! ben zaten, Kürdistan bölgesine gitmedim,Kerkük'te de böyle bir şeye denk gelmedim. İsrail ile ilgili herhangi bir bir destekleyici görsel görmedim, rast gelmedim.
Kardeşlikten, ümmet bilincinden bahsederken çok dikkatli olmalıyız, Kur'an'ın emrettiği gibi adaletten ayrılmamalıyız, yani burada ulus-devlet olarak 4 devlet maalesef ve bunun ortasında Kürtlerin en çok olduğu bir kardeş toplumda var, 100 yıldır 4 ayrı devletin bağımsızlığı mevcuttur, sıra Kürtlere biraz gelince işte kabul etmiyoruz ve istemiyoruz. Bura da hak ve adaletten ve kardeşlikten tam vurmaya gerek yoktur.
Bizim özlemimiz sınırsız bir toplum olarak bütün bir ümmeti bir arada görmektir elbette.