Uyuşturucu Bataklığındaki Kardeş İçin Ablasından Zeynebi Feryat
Uyuşturucu Bataklığındaki Kardeş İçin Ablasından Zeynebi Feryat
Recai YurdanHer geçen gün daha da çok büyüyen bonzai tehlikesinden bir nebzede olsa bahsetmeye çalışmıştım bu köşede. Ölüm haberleri artarak gelmeye devam ediyor. Anlatılan hikayeler birikiyor sürekli. İnsana yatırım yapmanın kenara bırakıldığı, şehre yatırımın çoğaldığı günlerden geçiyoruz.Bir kardeşimin sizlerle paylaşmak için bana yönlendirdiği acının ve çaresizliğin tüm satırlara işlendiği mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte o satırlar:
Ablası Yasemin’in mektubu şöyle:“Kardeşim Emrullah, özünde çok temiz, merhametli, yüreği güzel bir çocuk olmasının yanı sıra eli çok açık, arkadaş canlısı, kimseye hayır diyemeyen birisidir. Bu huyunun ona 16’lı yaşlarında ızdırap olacağını kendisi de dahil hiç kimse bilemezdi. Evin en küçük oğlu olduğundan dolayı biraz şımarık büyüdü. Her istediği alındı, her istediği yapıldı. Benimle arasında 12 yaş olmasına rağmen ben bile kıskandım kardeşimi. Ona harçlık veriliyor, ona giysi alınıyor, en güzel şeyler hep onaydı. Yeter ki iyi bir çocuk olsun, okusun, büyük adam olsun diye koleje bile gönderdi ailem ama olmayınca olmuyor işte. Lise terk şu anda. Velhasıl bu uyuşturucu müptelasına lisenin ilk yıllarında başlamış ama biz o zamanlar bilmiyoruz, belki de konduramıyoruz, o bizim biricik Emrullah’ımız… Çok uzun boylu, yakışıklı, gösterişli, herkesin dilinde o zamanlar Emrullah, basket de oynuyor. Hem de iyi bir basketçi! Hatta o kadar iyi oynuyor ki, Ülker’in alt yapısına bile girmeyi başarmıştı o yıllarda. Ülker’in ünlü basketbolcularıyla antrenman yapıp para bile alıyordu. Hayaller kocamandı… Anneme, ‘hep seni saraylarda yaşatacağım’ diyordu. Anneme çok düşkündü Emrullah, o yüzden de sürekli anneme bu tarz güzel hayallerinden sık sık bahsediyordu.Aslında hayalinin de gerçeğe dönüşmesine çok az kalmıştı ki sürekli yanından ayrılmayan arkadaşları onun basket antrenmanına gelip onu oradan alıp ‘boş ver bugün de oynama, gel eğlenelim’ diyerek, bir sürü tuzaklarla dolu yaşamlarına kardeşimi ittiler. İşte hayatının kararması böyle başladı kardeşimin! Buradan sonrası karanlık hem de çok karanlık. Tam 10 yıl 10 koca sene bitmişliğin, bütün ailenin yıkılmışlığının, tam on koca senesi…Neresinden başlasan orasından üzüleceğin, gözlerinin önünde çürüyen, gencecik bir çocuğun yavaş yavaş ölmesinin, 10 koca senesi…Şu anda Emrullah 27 yaşında ama ona sorarsanız 80… O kadar mutsuz, o kadar umutsuz, o kadar yıkık ki ve bu durumun ona ızdırap olduğunun o kadar farkında ki…Tabii bu on sene zarfında neler olmadı ki öncelikle biz ailenin bütün fertlerinin bu olayı anlaması zaman aldı. Çünkü daha önce kimsenin bilmediği bir meret bu uyuşturucu! Eee tabii bir de asla konduramamak var. Benim çocuğum yapmaz klişesi ama yaparmış. Hem de dibine kadar yapınca anlıyorsunuz! Zor, çok zor Allah kimseyi düşürmesin bu merete… Bir de kimse duymasın olayı var. Acıyı hep içinizde yaşıyorsunuz, velhasıl içiniz öyle bir bulanıyor ki, bütün aile sürekli mutsuz! Emrullah’ı düşünüyoruz 7 gün 24 saat onu nasıl kurtarabiliriz bu uyuşturucu maddesinden diye…Öncelikle biz ilk duyduğumuzda Emrullah’ın bu uyuşturucuyu yaklaşık 4 sene kullanmış olması, tabi arada 12 ay askerlik de var. Biz askerden gelince anladık tüm ailesi olarak! Çünkü öncesinde sürekli arkadaşlarında kalmaya başladığından ya da bir üst katta bekar dayı var, sürekli onun yanında durmasından mütevellit, kimse anlayamamış, anlayanlara da inanılmamıştı zaten! Malum ‘benim oğlum yapmaz’ durumundan mütevellit, velhasıl anladığımızda çocuğun üstüne ailecek gittik, fırçaladık, bağırdık, ağladık, sızladık ilk etapta öncelikle çokça nasihat bırakmalısın nasihati… O kadar çok konuştuk ki bizi dinleyen, hiçbir şey içmeyen biri bile olsa bir şeyler içmeye başlardı yaniii!