Türkiye ve Dünya Ölçeğinde Müslümanların Trump Küstahına ve İsrail Terörizmine Tepkiler dinmemektedir.
Cuma namazı sonrası kitlesel gösteriler yapıldı,Bursa Erbakan Vakfı Gençlik Kollarıda Basın Toplantısı ile Trump’u kınadı.
Kudüs’ün ABD Başkanı Trump ve İsrail
Yönetimi Tarafından
Başkent İlan Edilmesine Yönelik ERBAKAN VAKFI BURSA Gençlik Kollarının
Basın Açıklaması
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Yüce Rabbimizin Kuran-ı Kerim’de, İsra Suresi 1. Ayet-i Kerime’de ‘’Bir kısım
ayetlerimizi kendisine gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i
Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı
yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.’’ diye
buyurarak Kutsal kıldığı, Hz. Peygamber’in Hadis-i Şerif’inde ‘’Ziyaretler
ancak üç mekana yapılır. Mekke’deki Mescidu’l Haram’a, Medine’deki benim bu
mescidime (Mescid-i Nebevi’ye) ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.’’ diyerek
müjdelediği Kudüs (Beytu’l Makdis) ve Mescid-i Aksa yıllardır gözlerimizin
önünde işgal ediliyor. Kudüs ve Mescid-i Aksa ki, Hicret’in 16. Ayına kadarki
süreçte, 14 yıl boyunca, Hz. Peygamber’in ve Müslümanlar’ın kıble olarak
yöneldiği yerdir.
Tarih boyunca birçok Peygambere ev sahipliği yapan ve Tevhid dini ve inancının
merkezi olan, Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın İsra ve Miraç mekanı olan
Kudüs biz Müslümanlar için daima kutsaliyetine inandığımız bir beldedir. İslam
tarihinde ilk olarak 638 yılında Hz. Ömer döneminde fethedilen Kudüs, 1099
yılına kadar İslam beldesi olarak kalmıştır. 1099 yılında Haçlı ordularınca
işgal edilen kutsal Kudüs, 88 yıl boyunca 1187 yılına kadar boynu bükük
kalmıştır. Büyük İslam kumandanı Selahaddin Eyyubi 1187 yılında bu işgale son
vermiş ve Kudüs’ü tekrar İslam beldesi haline getirmiştir. Bu şekilde 63 yıl
Eyyubiler, 264 yıl Memlükler yönetiminde kalan Kudüs 1516 yılında Yavuz Sultan
Selim tarafından fethedilmiş ve tam 400 yıl boyunca ecdadımız Osmanlı
tarafından bir barış şehri olarak temsil edilmiştir. Hem Hz. Ömer ve Selahaddin
Eyyubi dönemleri hem de Osmanlı süreci Kudüs tarihi’nin en huzurlu dönemleri
olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak 1918’de Birinci Dünya Savaşı’nın sona
ermesiyle başlayan İngiliz işgali adım adım Kudüs’ü Siyonistlerin kontrol
ettiği bir mekan haline getirmiştir.
1897 yılında Siyonist ideolog Theodor Herzl’in başkanlığında Basel’de toplanan
1. Siyonist Kongre tarafından alınan kararlar doğrultusunda, İngilizler
Filistin’e Yahudi göçleri başlatmış ve Filistin’de Yahudilerden müteşekkil olan
birtakım işgal örgütlerini kurmuştur. Haganah çetesi, Stren çetesi ve İrgun
Çetesi olarak anılan bu terör örgütleri Filistin halkına yönelik sistematik
işkenceler ve soykırımlar uygulamıştır. Bölgenin nüfus yapısı bu soykırımlar ve
Yahudi göçleri yoluyla değiştirilmiş ve 14 Mayıs 1948’de işgalci İsrail devleti
ilan edilmiştir. Her geçen gün artan işgaller vasıtasıyla İsrail haritasını
sürekli genişletmiş ve adım adım Siyonistlerin hayali olan Büyük İsrail’e giden
yol açılmıştır.
Kurulduğu günden beri ABD’nin sınırsız desteğini alan, bugün pervasızca, hiçbir
uluslar arası anlaşmayı tanımadan, yaşayan Filistin halkının egemenlik
haklarını çiğneyerek yoluna devam eden İsrail maalesef bölge ülkelerinden ve
Müslümanlardan gereken cevabı bir türlü alamamıştır. Filistin meselesi ne ABD,
ne Rusya ne de Avrupa Birliği’yle çözüme kavuşturulamaz. Çünkü bu ülke ve
birliklerin yönetimleri Siyonistler lobiler tarafından etrafı çevrilmiştir ve
bundan dolayı Filistin ve Kudüs sorununda hiçbir gerçekçi adım atılamamaktadır.
Özellikle Amerika’da yönetim ister Demokrat ister Cumhuriyetçi olsun, adı ister
Truman ister Bush isterse de Trump olsun ABD yönetimleri asla İsrail aleyhinde
adım atamazlar. Dolayısıyla ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü başkent ilan edip, ABD
Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma fikri yeni oluşan bir durum değildir. Zaten, ABD
yönetimlerinin 1995’teki Kudüs Büyükelçilik Yasası’na göre Tel Aviv’deki
elçiliği Kudüs’e taşıması öngörülüyordu. Ancak bu yasa, 22 yıldır Bill Clinton,
George Bush ve Obama yönetimleri tarafından ‘’ulusal güvenlik’’ gerekçesiyle
erteleniyordu. Bundan dolayı Donald Trump sadece malumun ilanını göstermiş
oldu.
Diğer taraftan Müslüman ülke yönetimleri büyük ölçüde İsrail ile müttefik
olmuş, en büyük silah ve ticaret anlaşmalarını imzalamış ve yıllardır süregelen
işgale karşı göstermelik bazı söylemlerden öte adım atamamışlardır. Edebiyat ve
siyaset kürsülerinden atılan İsrail karşıtı söylemler maalesef Türkiye başta
olmak üzere tüm bölge ve Müslüman ülkelerinin acizlik ve ikiyüzlülüğünü ortaya
koymaktadır. Siz istediğiniz kadar Kudüs’ün başkent ilan edilmesine karşı
çıkın, eğer İsrail ile yaptığınız sözde barış anlaşmasında Kudüs’ü başkent
olarak kabul ederseniz buna Siyonist yönetim güler geçer. Buna benzer durumlar
maalesef pek çok Müslüman ülke yönetimlerinin hastalığı ve teslimiyeti haline
gelmiştir.
Bizler Erbakan Vakfı Gençlik Kolları olarak, Milli Görüşçüler olarak buradan
açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz ki: ‘’Bırakın İsrail ile Mavi
Marmara’nın Tazminatının Usulüne ilişkin anlaşma imzalayıp burada Kudüs’ü
başkent olarak tanımayı, biz Tel Aviv’i bile tanımıyoruz. Biz İsrail’i bir
devlet olarak görmüyoruz. İsrail ancak masumların kanı üzerine kurulu bir işgal
ve TERÖR devletidir. Hem Türkiye’de hem de tüm Müslüman ülkelerde, yönetimlere
çağrımız şudur: Derhal İsrail’i tanımaktan vazgeçin. Yaptığınız tüm anlaşmaları
feshedin. İnancınızın gereğini yapın. Ecdadınıza layık olun. Hz Ömer’in
yolundan, Selahaddin Eyyubi’nin izinden gidin Osmanlı’nın torunlarına uygun
davranın. Unutmayın! İsrail ancak güçten anlar!..’’ve inşallah gün gelecek
İSRAİL’i haritadan sileceğiz ve sabah namazını Özgür Mescid-i Aksa’da
kılacağız.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin ve tüm inananların üzerine
olsun.
ERBAKAN VAKFI BURSA
Gençlik Kolları Başkanı
Muhammed Fatih ŞAHİNLER