Hicret Haber Merkezi
Başkalarının bize isim koymasına kesinlikle müsaade etmeyiz
Fatih Akıncıları Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin, Siyasal İslam´ın gündemde olduğu daha fazla karşılık bulduğu bir süreç içerisinde olunduğunu, kimilerine göre dünyanın her tarafında bu konunun revaçta olduğunu kimilerine göre ise Siyasal İslam´ın bitişinin yaşandığının düşünüldüğü söyledi. Asıl meselenin Siyasal İslamcılık kavramına ne yüklemek olduğunun altını çizen Şahin, “Ne yazık ki ümmet olarak iyi bir süreçten geçmiyoruz. İslam coğrafyasında kan sürüyor. Küresel güçlerin oyunları ve tezgahları her gün farklı boyutlarda güncellenerek yenilerek ortaya konuyor. Bu tezgahlar sonucu üzülerek ifade ediyorum ki Müslüman olduğunu söyleyen insanlar birbirlerini öldürmekte tereddüt bile etmiyorlar. Bu hadiseler bizi üzüp etkilediği gibi sadece üzmekle kalmıyor, İslam´ın yeniden sorgulanmasına sebep oluyor” ifadelerini kullandı.“SİYASİ İRADEDEN 15 TEMMUZ´A DAİR BELİRGİNBİR TAVIR ORTAYA KOYMASINI TALEP EDİYORUZ”Türkiyeli Müslümanların da iyi günler geçirmediğini belirten Şahin, “15 Temmuz ´da fiilen şahit olduğumuz gibi küresel güçlerin saldırılarına maruz durumdayız. 15 Temmuz´da halkımızın bu direnişinin ardından siyasi iradenin ortaya koyması gereken net tavır henüz daha belirginleşmedi. Bir yılı aşkın bir zaman geçti. Biz 15 Temmuz Direnişi´ni bizzat gerçekleştiren insanlar olarak siyasi iradeden bu tavrın artık ortaya koyulmasını daha fazla kulak tıkayıp göz kapamamalarını talep ediyoruz.” Diye konuştu.“İSLAM´IN HAYATA DAİR TALEPLERİ SİYONİSTLERİ VE İŞBİRLİKÇİLERİNİ HÜKÜMSÜZ KILMAKTADIR”Devrimcilik, Radikallik, Kültürel ve Siyasal İslamcılık başlığı altında değerlendirmelerini dile getiren Şahin, “Devrimcilik genel anlamda kendi dünya görüşü ve idealleri doğrultusunda toplumda kökten değişim isteyen ve değiştirmeye çalışan kişi, kişiler ya da düşünce akımlarıdır. Radikalizm ise Devrimciliğe benzer bir izahla “köktencilik” anlamına geliyor. Aşırı şekilde değişikliği savunan görüşlere karşılık geliyor. Bizi asıl ilgilendiren konu bu noktada nerede durmamız gerektiğidir. Siyasal İslamcılığa gelince kimileri böyle bir olgunun olduğunu iddia ederken kimileri de İslam´ın başka isimlerle nitelendirildiğinin doğru olmadığını öne sürüyorlar. Bu konuyla ilgilenen entelektüellerimiz ve camialar farklı yorumluyorlar. Örneğin genel kabul; İslam dininin dünyaya dair taleplerinin ideolojik hale gelmesi ve siyasal iktidara talip olunmasıdır. Yani Müslümanların hayata dair taleplerinin olmasıdır. Başka bir yorum da şu olabilir, Batı´nın İslamologlar aracılığıyla Müslümanları ötekileştirip belli bir hedefe kilitlemesi anlamına geliyor. Küresel güçlerin başındaki her yönetici, ‘Biz İslam´a bir şey demiyoruz, ama radikal İslam yada siyasal İslam tehlikeli’ anlamında sözler sarf ediyorlar çünkü onlar İslam´ın temelinde özünde olan hayata dair taleplerini gördüklerinde endişe ediyorlar” diyerek sözü geçen taleplerin gerçekleşmesiyle Siyonistlerin ve işbirlikçilerinin hiçbir hükmünün kalmayacağının ve bu taleplerin aynı zamanda Amerika´nın dünyaya yönelik planlarına aykırı olduğuna vurgu yaptı.
“BİZİ İFADE EDEN KELİME ASLINDA “İNKILABİLİK” OLMALIDIR”İslam toplumlarında iki büyük algının olduğunu dile getiren Mehmet Şahin, “Birincisi, kültürel/ritüel İslam denen anlayış. Ferdi esas alan, din adına iktidar veya dünyaya dair herhangi bir talebi olmayan bir anlayış. Türkiye´de bunun örneğini şu şekilde verebiliriz; beş vakit namaz kılmayıp Cuma namazını kaçırmamak bununla beraber Cuma kılmayanları ayıplamak. Ramazan´da da teravi kılıp kılmayanları ayıplamak, kültürel İslam böyle algılanıyor. Ülkemizde yaşayan insanların büyük çoğunluğu bu anlayışa sahiptir. Siyasal İslam dediğimiz anlayış ise iktidarı din adına ele geçirmek isteyen ve yaşama dair talepleri olan ve hak iddia eden bir anlayıştır. Bize kimileri radikal kimileri devrimci kimileri de İrancı diyorlar. Biz bir coğrafyayla anılmak istemiyoruz. Ne Türkiyeci ne de İrancıyız biz sadece Müslüman´ız! Kendi adımızı başkalarının koymalarına izin vermeden kendi duruşumuzu ifade eden ismi kendimiz koymamız gerekiyor. Başkalarının bize isim koymasından bıktık. Köklü değişim talep ediyoruz bu yönüyle Radikaliz. Bu değişim adına hareket ediyoruz. Aksiyon halindeyiz öyle ise Devrimciyiz. Bizi ifade eden kelime aslında “İnkılabilik” olmalıdır. Türkiye´de ne yazık ki İslami camiaların kafaları karışık durumda elmalarla armutlar birbirine karışmış durumda. Radikal mi Devrimci mi nasıl tavır sergileyeceklerine karar veremiyorlar. Tek şeritli bir otoban düşünün. Ne hızınızı kesebilirsiniz ne yol verebilirsiniz. Ne sollama yapabilirsiniz. İşte bu Radikalizm´dir. İnkılabilik ise üç şeritli bir otobandır. Hareket etme kabiliyetiniz vardır. Esas Devrim budur. Ülkemizde Radikallik adına hareket eden kardeşlerimiz ne yazık ki büyük yanlışlar yapıyorlar. Bu büyük yanlışlar da onlarla sınırlı kalmıyor. Hepimizin hareket kabiliyetini kısıtlıyor. Yaptıkları şeyin bana göre Ümmetçi bir bakış açısından bakıldığında dikkat edilmesi gereken tarafları var. Biz bu duruma müdahale etmezsek Radikalleşmekle kalmaz marjinalleşiriz. İslam adına yapılan ritüel İslam dediğimiz adetleri doğru bir manaya getirmenin ve bu düşünceye mensup insanların bakış açılarını daha sağlıklı hale getirmenin yollarını arayalım” dedi.
“TÜRKİYE´DE İLK DEFA İSLAMCI İFADESİNİMÜSLÜMAN GENÇLER KULLANMIŞTIR”Müslümanların kendilerini İslamcı olarak nitelendirebileceğini hatırlatan Şahin, “Ancak bizim daha çok çizgimizin İnkılabi bir çizgi olduğunu ifade etmemiz gerekir. 70li yıllarda Sol ve Sağ çatışmaları sürerken bize Siyasi bir bilinç kazandıran adam Erbakan olmuştur. Bizim durduğumuz bu çizgide Ali Şeriati´nin, Mevdudi´nin, Seyyid Kutub´un olduğu kadar rahmetli Erbakan´ın da büyük katkısı vardır. Ülkücü Gençlik ya da Devrimci Gençlik başlıklı bildiriler dağıtılıyordu. Biz kendimizi nasıl ifade etmeliydik. Türkiye´de ilk defa İslamcı ifadesini Müslüman gençler kullanmıştır. Akıncılar ve MTTB hareketine mensup gençler olarak, kendimizi ifade etmek anlamında dünyaya dair taleplerimizin olduğunu belirtmek adına “İslamcı Gençlik” imzasını koymuştuk. Bu gün bulunduğumuz nokta İnkılapçı ve kuşatıcı bir çizgi olmalıdır. Ötekileştirici olmamalıyız. Fotoğrafın her yönünü görmeliyiz. Hizipçilikten uzak durmalıyız. Algılarımızı doğruya ve hakikate doğru geliştirmeliyiz. Eğer bunu yapmazsak bizi kandırır ve küresel bir projenin parçası haline getirirler. Bütün yaptıklarımıza dikkat etmek gibi bir sorumluluk ve zorunluluğumuz var” diye konuştu.