Yesevi Alperenler Ocağı Genel Başkanı Mican, "İmamoğlu'nun 145 yıl söylemi vicdanları sızlatmıştır. Beş bin yıllık devlet ahlakımıza zıt böyle bir izahat, Anadolu topraklarındaki varlığımızdan rahatsız olan Avrupa'ya ait bir söylemdir." dedi.
Yesevi Alperenler Ocağı Genel Başkanı Kürşat Mican, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun "145 yıl" söyleminin vicdanları sızlattığını belirterek, "Beş bin yıllık devlet ahlakımıza, adabımıza, teamüllerimize gelenek ve göreneklerimize taban tabana zıt böyle bir izahat, iki asırdır bu memleketi hizaya getirmek isteyen, Anadolu topraklarındaki varlığımızdan rahatsız olan Avrupa'ya ve Avrupalılara ait bir ağızdır, söylemdir." dedi.
Mican, Eyüp'teki Yesevi Alperenler Ocağı'nda düzenlediği basın açıklamasında, 31 Mart seçimlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonuçlarıyla alakalı yaşanan şaibeli durumun milleti gerdiğini ifade etti.
Yapılan Basın Açıklaması;
Malumunuz 31 Mart Mahalli seçimlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonuçlarıyla alakalı yaşanan şaibeli durum tüm milletimizi germiş durumdadır. YSK’nın ve Türk Yargısının en doğru ve en adil kararla süreci neticelendireceğine dair inancımız tamdır.
Lakin süreç yasal zeminde devam ederken hoş bulmadığımız açıklamalar, tavırlar, tahrik ve tehdit içeren konuşmalar, tutumlar hem kamu vicdanını hem de vatan sevdalılarını derinden üzmektedir..
Öncelikle İstanbul seçimleri sonuçlanmadan, mazbatasını almadan, daha evvel örneğine rastlanmamış bir şekilde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Anıtkabir’i ziyaret ederek, hatıra defterine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı titrini kullanması, devlet gelenek ve göreneklerimize aykırı bir tutum olmakla beraber, ne yapmak istendiği hususunda bizi hassasiyetle düşündürtmüştür.
Ayrıca Sayın İmamoğlu her konuşmasında iyilikten, nezaketten, zarafetten, hoşgörüden, sevgiden, barıştan, birlikten, sağduyudan dem vururken, bu süreç içerisindeki bir açıklamasında siyasi adaba yakışmayacak bir üslupla bazı medya kuruluşlarını ve ailelerini hedef alarak üstü örtülü bir biçimde adeta tehdit etmesi oldukça vahim bir çelişkidir..
Gene seçim sonrası hemen her açıklamasında Avrupalı Dostlarının desteğinden bahsediyor oluşu ve seçimlerden ‘farklı bir sonuç çıkar veya yeniden bir seçime gidilirse biz de Avrupalı Dostlarımızla farklı yollar izleriz,’ gibi gayri milli, Türk Milletini ve Devletini tahkir edici, küçümseyici, Türk Adalet ve Hukuk sistemimizi yok sayıcı beyanatları göstermektedir ki; Ekrem İmamoğlu bu talimatları Avrupa’dan ithal etmektedir..
Biz de kendisine; “ Boş arsaların, arazilerin bile mesken gibi gösterilerek, İstanbul seçiminde bu ve buna benzer uygulamalarla yapılan sahtekarlıklar, usulsüzlükler ayan beyan ortadayken, madem ki yasal zeminde işleyen sürece isyan ediyorsun Türk Hukuk sistemine güvenmiyorsun, o vakit Ey Ekrem İmamoğlu çocuklar gibi mızmızlandığın mazbatanı git de Avrupa’dan al,” diyoruz.
Değerli Basın Mensupları;
Malumunuz İmamoğlu gene bir açıklamasında; “Demokrasi sadece kazanılarak temin edilemez. İstanbul seçimini sadece İstanbullu değil, tüm dünya izliyor... 145 yıldır biz demokrasi için mücadele ediyoruz. “diyerek, kalbinde olanı izhar etmiş, dilindeki baklayı çıkarmış, gerçek kimliğini ortaya sermiştir...
Ekrem İmamoğlu’nun; milli, yerli olan herkesin kalbini sızlatan ve Osmanlı’nın her yönden siyasi hücuma maruz kaldığı ve nihayetinde Sultan Abdülaziz’in kanı dökülerek şehid edildiği talihsiz bir dönemi kast ederek 145 yıl öncesini işaret eden söylemi ile 1. Kosova savaşı sonrası Murat Hüdavendigar hanı şehid eden cani, katil Miloşun adı başta olmak üzere tüm Türk-İslam düşmanlarının adını silahına kazıyarak motive olan yeni Zelanda’daki caninin eylemi arasında fark yoktur.
Beş binyıllık devlet ahlakımıza, adabımıza, teamüllerimize, gelenek ve göreneklerimize taban tabana zıt böyle bir izahat, iki asırdır bu memleketi hizaya getirmek isteyen, Anadolu topraklarındaki varlığımızdan rahatsız olan Avrupa’ ya ve Avrupalılara ait bir ağızdır, söylemdir!
Bu dil Büyük Türk Milletine, Milli Tarihini özümsemiş ve benimsemiş Anadolu insanına, 3 kıtayı adaletle, şefkatle, merhametle, liyakatle yönetmiş, dünyaya 72 milleti asayişle bir arada tutmanın dersini vermiş Şanlı ecdadımızın torunlarına ait olan bir dil, bir üslup ve bir dimağ değildir..
BİZLER ŞANLI ECDADIMIZLA GURUR DUYUYORUZ.!
Bizlere demokrasi dersi vermeye kalkan VAHŞİ BATININ kanlı tarihini de, kirli yüzünü de, iğrenç sömürgeci düzenini de çok iyi biliyoruz..!
Hiç kimsenin hangi saikle olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devletine demokrasi dersi vermeye kalkması haddi değildir! Buradan Sayın İmamoğlu’na tavsiyemiz; birilerinin gazına gelmemesi, sükunetini muhafaza etmesi, akl- selim içerisinde hareket etmesidir!
Herkes şunu iyi bilsin ki; bu ülke kimsenin babasının tapulu malı değildir.. Bu kutlu toprakları karıştırmak, kaosa sürüklemek, fırsattan nemalanmak isteyenlerin hevesi daima kursağında kalmıştır ve kalacaktır..
Aziz Milletimiz bu kurnazlara engin ferasetiyle asla müsaade etmeyecek, İslam’ın ve Türklüğün son kalesi Cennet Vatanımız üzerinde kimsenin farklı hesaplar içine girmesine izin vermeyecektir.
Biz Yesevi Alperenleri olarak Devletimizin Bekası, Milletimizin birliği, kardeşliği, huzuru ve selameti için son nefesimize kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yüce Allah Devletimizi, Milletimizi korusun ve yüceltsin.
Kürşat Mican
Yesevi Alperenler Vakfı
Genel Başkanı