GÜNDEM
26 Kasım 2019 - 18:39
STK'lar Suriyeliler ile ilgili yalanlara karşı birleşti
Ülkemizde yaşayan 3.5 milyon Suriyeli ile ilgili medya ve sosyal medyadaki yalanlara karşı STK'lar ortak bir basın açıklaması düzenledi.
GÜNDEM
26 Kasım 2019 - 18:39
Ülkemizde yaşayan 3.5 milyon Suriyeli ile ilgili medya ve sosyal medyadaki yalanlara karşı STK'lar ortak bir basın açıklaması düzenledi. Hepimiz Göçmeniz Platformu ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneğinin organize ettiği, suriye Dernekler Platformu, Mülteciler Derneği, Bilgi üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Medipol Üniversitesi Akdeniz Araştırmaları Merkezi Göç Araştırmaları'nın imzacı olduğu basın toplantısında Suriyeliler ile ilgili doğruların anlatıldığı kamu spotu paylaşıldı.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ve hepimiz göçmeniz Platformu kamuoyunda yer alan Suriyeliler hakkında doğru bilinen yanlışlar ile ilgili bir ünlü isimlerin de yer aldığı bir kamu spotu oluşturarak basın açıklaması düzenledi.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ve Hepimiz Göçmeniz Platformu Taxim Hill Hotel’de Suriyeliler hakkında doğru bilinen yanlışlarla ilgili bir basın açıklaması düzenledi. Hepimiz Göçmeniz Platformu ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneğinin organize ettiği, Suriye Dernekler Platformu, Mülteciler Derneği, Bilgi üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Medipol Üniversitesi Akdeniz Araştırmaları Merkezi Göç Araştırmalarının imzacı olduğu basın toplantısında ortak açıklamayı okuyan Hepimiz Göçmeniz Platformu aktivisti Yıldız Önen, Türkiye'deki göçmenlere yönelik ayrımcılığın devam ettiğini, dillerini bilmedikleri bir ülkede, alışık olmadıkları bir kültürle karşılaşan insanların hedef gösterilmeye devam edildiğini söyledi.
Suriyelilerin bayramlardaki çatışmasızlık ortamını fırsat bilerek sınırın diğer tarafına geçip birkaç gün sonra geri gelmelerinin "tatile gidiyorlarmış" gibi yansıtılarak Türkiye'den geri gönderilmelerine bahane edilmek istendiğini ifade eden Önen, göçmenlerin yılbaşında Taksim'de birçok insan gibi eğlenmek istemelerinin de suç gibi gösterilmeye çalışıldığını savundu.
YALANLAR NE YAZIK Kİ SONUÇ VERMEYE BAŞLADI
Suriyeliler hakkındaki yalanların sonuç vermeye başladığını, kayıtlı göçmenlerin bile "gönderilebiliriz korkusuyla evlerinden çıkamaz hale geldiğini" öne süren Önen, şunları kaydetti: "Kampanyamıza katılan tüm kurum ve bireyler olarak geri göndermelere Suriye'de kalıcı ateşkes ilan edilmeden ve göçmenler kendi rızalarıyla dönme kararı vermedikleri sürece karşıyız ve böyle bir gelişmeye izin verilmemelidir. Rusya ve rejim güçleri sürekli sivil yerleşim yerlerini bombalamaya devam ederken bu insanları can güvenliğinin olmadığı bölgelere geri göndermek en bariz insan hakları ihlalidir. Özellikle Suriyeli göçmenler bağlamında ayrımcılık ve ırkçılık, sosyal medyada ve başka mecralarda dolaşıma sokulan bir dizi gerçek dışı bilginin ön yargıları pekiştirmesinden besleniyor. Suriyelilerin devletten maaş aldıkları, dükkân açan esnafın vergi vermediği, istedikleri üniversiteye sınavsız girdikleri, öğrenci olanların devletten burs aldıkları, hastanelerde sıra beklemedikleri, elektrik, su, doğal gaz faturası ödemedikleri, seçimlerde oy kullandıkları gibi birçok gerçek dışı iddia, yıllardır bıkmadan usanmadan tekrarlanıp duruyor. Göçmenlerle ilgili faaliyet yürüten STK, dernek ve platformlar olarak bu yalanlarla mücadele etmek için yoğun bir çaba gösteriyoruz. Hazırladığımız videolarla bu anlatılanların gerçek olmadığının altını çizmek istiyoruz."
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir ise Türkiye'nin "açık kapı politikası"nın çok insani olduğunu ve bundan rahatsız olan kimselerin, bu politikayı eleştirerek Suriyelilere karşı ırkçılığı körüklediğini ifade ederek, bu ırkçılığa karşı mücadele edeceklerini dile getirdi.
ONLAR DA VATANLARINA DÖNMEK İSTİYOR
Güvenli bölgenin bu ay içinde 31 defa bombalandığına dikkat çeken Suriyeli Dernekler Platformu Başkanı Mehdi Davut, “Türkiye sınırına yakın yerler misket bombasıyla bombalandı. Kırka yakın ölü ve yaklaşık 50 yaralı var. Bahsedilen güvenli bölge oluşmadıkça insanların oraya dönmesi imkansız. Oluştuğu zaman da buradaki Suriyeliler hiçbir baskıya gerek duyulmadan vatanlarına geri dönecektir. Herkesin bildiği gibi buradaki Suriyelilerin yüzde 70’i daha Türkçe öğrenmedi çünkü ülkelerine dönme umutları var” dedi.
PROBLEM KÜRESEL SİSTEM
Problemin göçmenler değil, insanları göç etmeye, iltica etmeye zorlayan küresel sistemin ta kendisi olduğunu kaydeden Hepimiz Göçmeniz Platformu Üyesi Doç. Dr. Ferda Keskin, “Bugün göçün ve ilticanın nedeni daha iyi bir yaşam kurma değil, hayatta kalma mücadelesidir. Savaş, iklim değişikliği, açlık sınırının altında yaşam ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
ALANDA ÇOK YALNIZIZ
Suriyeli mültecilere ilişkin doğru bilinen yanlışlar üzerine mücadele yürüttüklerinin altını çizen Mülteciler Derneği Genel Koordinatörü Halil İbrahim Akıncı, “Alanda çok yalnızız. Mülteci konusunda alanda bir dayanışma eksikliği yaşamaktayız. Parçalanmış ceset, kan vs. yaşandığında çarşaf çarşaf paylaşılıyor. 9 yaşında bir çocuk intihar ettiğinde herkes duyarlı oluyor ancak tüm bunlar yaşanmadan önce kimsenin sesi çıkmıyor” şeklinde konuştu.
GÖÇ HEP VAR OLACAK
Medipol Üniversitesi Akdeniz Araştırmaları Merkezi Göç Araştırmaları Koordinatörü Kenan Şahin, “Hepimiz Göçmeniz kuru bir ifade değil. Birileri bu dünya bizim tapulu malımız sanıyor. Tapulu mal olunca da birilerine hisse verme, tapu verme gibi bir gaflet yaşıyorlar. Dünyada insanlar sadece kaygıları nedeniyle göç etmiyorlar. Umut için de göç edenler var. Göç tarih boyunca hep var olacak” ifadelerini kullandı.
YANLIŞLARLA İLGİLİ VİDEO ÇEKİLDİ
Toplantıda oyuncu ve şarkıcı Deniz Türkali, avukat Gülden Sönmez, oyuncu Bahan Gönce, oyuncu Tuğba Çelik, yazar Tuna Emren, Doç. Dr. Ferda Keskin, Doç. Dr. Polat Alpman, aktivist Yıldız Önen, gazeteci-yazar Osman Atalay, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ve avukat Abdullah Resul Demir'in Suriyeliler ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattığı kamu spotu da kamuoyuyla paylaşıldı.
STK’ların bir araya gelerek hazırladıkları basın açıklaması ise şu şekilde;
Türkiye’deki göçmenlere yönelik ayrımcılık ve ırkçılık 2019 yılında da devam etti. Milyonlarca insanın buradaki varlığının sorgulanması ve sakıncalı bulunması gerektiğine dair basınç arttı. Göçmenlerin günlük hayatlarında yaptıkları daha fazla sorgulandı. Dillerini bilmedikleri bir ülkede, alışık olmadıkları bir kültürle karşılaşan insanlar hedef gösterilmeye devam edildi.
Suriyelilerin bayramlardaki çatışmasızlık ortamını fırsat bilerek sınırın diğer tarafına geçip birkaç gün sonra geri gelmeleri, sanki tatile gidiyorlarmış gibi bir havayla, onların Türkiye’den geri gönderilmelerine bahane edilmek istendi. Göçmenlerin yılbaşında Taksim’de birçok insan gibi eğlenmek istemeleri suç gibi gösterilmeye çalışıldı. Yerel seçimlerdeki atmosferin ardından, kimi belediyeler, göçmenlerin sahillere girişini yasaklamaya çalıştılar. Kamuoyunda oluşan yoğun tepki olmasaydı, bu yasaklar yaygınlaşma eğilimindeydi.
Ancak siyasiler ve medya eliyle yukarıdan aşağı pompalanan yalanlar sonuçlarını vermeye başladı. Temmuz ayından itibaren, İstanbul’da kaydı olmayan göçmenler, kayıtlı oldukları şehirlere yollanmaya veya sınır dışı edilmeye başlandı. Kayıtlı göçmenler bile gönderilebiliriz korkusu ile evlerinden çıkamaz hâle geldiler.
İçişleri Bakanlığı’nın Ekim ayı sonunda yaptığı açıklamaya göre, 365 bin göçmen, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarının yapıldığı bölgelere geri döndüler. Her ne kadar bunların “gönüllü” geri dönüşler olduğu söylense de, insan hakları örgütlerinin raporlarına ve medyaya yansıyan bilgiler, çok sayıda kişinin istek ve iradesi dışında geri gönderildiğini ortaya koyuyor.
12 Temmuz-15 Kasım arasındaki denetimlerde ise 43 bin göçmen sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezlerine, 6 bin 500’e yakın Suriyeli göçmen ise kayıtlı oldukları Geçici Barınma Merkezlerine yollandılar. Ne göçmenlerin Suriye’de gönderildikleri bölgeler, ne de Suriye’nin herhangi bir yeri güvenli şu anda. “Hepimiz Göçmeniz” kampanyası olarak, geri göndermeler ilk başladığında, yine İstanbul’da geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenleyerek görüşlerimizi ifade etmiştik. Kampanyamıza katılan tüm kurum ve bireyler olarak geri göndermelere Suriye'de kalıcı ateşkes ilan edilmeden ve göçmenler kendileri kendi rızalarıyla dönme kararı vermedikleri sürece karşıyız ve böyle bir gelişmeye izin verilmemelidir. Rusya ve rejim güçleri sürekli sivil yerleşim yerlerini bombalamaya devam ederken bu insanları can güvenliğinin olmadığı bölgelere geri göndermek en bariz insan hakları ihlalidir.
Bugün bu görüşlerimizi tekrar ederken yeni kampanyamızı duyurmak istiyoruz. Göçmenlerin Türkiye’de hangi koşullarda yaşadıkları konusunda farkındalık yaratmaya yönelik bir kampanya başlatıyoruz.
Özellikle Suriyeli göçmenler bağlamında ayrımcılık ve ırkçılık, sosyal medyada ve başka mecralarda dolaşıma sokulan bir dizi gerçek dışı bilginin önyargıları pekiştirmesinden besleniyor.
Suriyelilerin devletten maaş aldıkları, dükkân açan esnafların vergi vermediği, istedikleri üniversiteye sınavsız girdikleri, öğrenci olanların devletten burs aldıkları, hastanelerde sıra beklemedikleri, elektrik-su-doğalgaz faturası ödemedikleri, seçimlerde oy kullandıkları gibi birçok gerçek dışı iddia, yıllardır bıkmadan usanmadan tekrarlanıp duruyor. Göçmenlerle ilgili faaliyet yürüten STK, dernek ve platformlar olarak bu yalanlarla mücadele etmek için yoğun bir çaba gösteriyoruz. Bu kez de, hazırladığımız videolarla bu anlatılanların gerçek olmadığının altını çizmek istiyoruz.
Göçmenlerle ilgili asıl harcamaların BM ve AB’den sağlanan fonlar ile yapıldığının altını çiziyor ve göçmenlere Türkiye yurttaşlarına nazaran ayrıcalıklı davranıldığı iddiasının tamamen yanlış olduğunu bir kez daha yeniliyoruz. Ayrımcılığa, ırkçılığa ve yalanlara karşı göçmenlerle dayanışma içerisindeyiz. Tıpkı kendimiz için olduğu gibi, onlara sağlanan hizmetlerin de iyileştirilmesini ve en yoksulların faydalanabileceği şekilde ücretsiz olmasını talep ediyoruz.
Suriyelilerin çalışma hayatında, kaçak, güvencesiz, ağır sömürü koşullarında yoksulluğa mahkûm edilmelerine karşı çıkıyoruz. Kasım ayında 3 bin 419 işyerinde yapılan denetimlerde, 265 civarında göçmen işçinin, bunun yanında 906 Türkiye vatandaşının kaçak çalıştırıldığı ortaya çıktı. Kaçak işçi çalıştırmanın faturasının emekçilere kesilmesi, onlara yönelik yaptırımlara gerekçe yapılması doğru değil. Suriyeliler de ekonomiye, çalışma hayatına Türkiyeli işçilerle eşit koşullarda katılabilmeliler.
Bunlar ve daha pek çok yalanı teşhir etmek için hazırladığımız videoların, göçmenlerle ilgili önyargıların kırılması konusunda faydalı olacağını umut ediyoruz. Göçmenlerin geri dönüşlerinin durdurulması, Türkiye’de eşit haklar temelinde sosyal hayata katılabilmeleri, sağlık eğitim barınma gibi hizmetlerde insanlık onuruna yakışır bir konuma kavuşturulmaları, çalışma hayatında eşitliğin sağlanmasını talep ediyoruz. Özgürlüklerden yana olan herkesi bu çabaya omuz vermeye, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı göçmenlerle dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.
9 yaşındaki bir çocuğu intihara sürükleyen yaşam koşulları değişmelidir. Göçmenlerle bağlar kuran bir toplum, kendi sorunlarını halletme konusunda da daha güçlü olacaktır. Bu günden itibaren videolarımızı #HepimizGöçmeniz hastagı ile sosyal medyadan paylaşacağız. Bunu yaygınlaştırmamıza yardımcı olmanızı bekliyoruz.
Hepimiz Göçmeniz: www.gocmeniz.org
uluslararası mülteci hakları derneği: www.umhd.org.tr