Sosyal Hizmet Uzmanı ve Alzheimer-Demans-Parkinson Hasta ve Hasta Yakınları Derneği Genel Başkanı Hakan Berktaş ile sosyal hizmetlerin ülke yönetimindeki önemiyle ilgili bir röportaj gerçekleştirdik. Berktaş, yaşadığımız deprem felaketiyle birlikte sosyal hizmetlerin kucaklaması gereken insan sayımızın neredeyse 50 milyona dayandığını belirterek, “Yaralarımızı saracağız, ayağa çok daha diri şekilde kalkacağız. Çünkü biz çok büyük bir ülkeyiz. Başı okşanmadık hiçbir felaketzede bırakmayacağız” dedi.Siz bir Sosyal Hizmet uzmanısınız. Sosyal Hizmetler’in ülkemiz için önemini anlatır mısınız? Bu noktada yapılan çalışmaları özetler misiniz?Öncelikle sorunuza bütüncül bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum. Sosyal hizmetler, sosyolojik olarak bir ülkenin bel kemiğini oluşturmaktadır. Ülkemizde sosyal hizmetler kavramının içine giren her şeyi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde üretilen hizmetler kapsamında değerlendirmemiz gerekiyor. Daha önce SHÇEK bünyesinde üretilen sosyal politikalar 29 Haziran 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak ihdas edildi. Ancak Sosyal Hizmetlerin tek bakanlıkta olmasının yeterli gelmediği görülerek, diğer bakanlık bünyelerinde de sosyal hizmetler birimleri art arda açılmaya başlandı.. Böylece Sosyal Hizmetler, devlet içindeki tüm kurumlarda varlığını hissettirdi.Sosyal Hizmetlerin ilgilendiği kesimler kimlerdir?Korunmaya Muhtaç çocuklar, Suça bulaşmış veya suç mağduru çocuklar, çalışmak zorunda kalan çocuklar, şiddet mağduru kadınlar, engelli vatandaşlar ve onların aileleri, Kronik hastalıkları olan hastalar ki bunlarda kendi arasında ayrılıyor. Çalışamayacak derecede hasta ve engelliler bakım ihtiyacı olan hastalar kısmi veya ağır bağımlı hastalar ve onların aileleri. Dul kadınlar, yaşlılar, bakım hastaları, düzenli geliri olmayan, sigortalı işi olmayan vatandaşlar. Yaşlılar, afetzedeler, savaş mağduru insanlar, göçmenler, mülteciler, özel öğretime muhtaç engelli çocuklar....vs. Kurumlar olarak Huzurevleri, Yaşlı Bakım Merkezleri, Engelli Bakım Merkezleri, Kreşler ve Gündüz Bakım Evleri, Aile Danışmanlığı Merkezleri, Çocuk Yuvaları, Yetiştirme Yurtları, Kadın Konukevleri…Adalet Bakanlığı bünyesinde gerek mahkemelerde gerekse cezaevlerinde sosyal hizmetler alanında birimler kurulmuş ve istihdamlar sağlandığını da eklememiz gerekiyor. Gençlik Ve Spor Bakanlığı Bünyesinde Sosyal Hizmet Birimleri kurulmuş KYK’ larda ve gençlik merkezlerinde etkinler yapılarak gerek önleyici hizmetler….vs konularda öğrencilere bu çerçevede destek olunmaktadır. Belediyeler bünyesinde oluşturulan sosyal hizmet birimleri ve beyaz masalar sayesinde daha çok insana ulaşılmaya çalışılmaya başlanmıştır. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki emniyet il müdürlüklerinde birimler kurulmuştur.. Hastanelerde Tıbbi Sosyal Hizmet Birimleri, Hasta Hakları, Çalışan Hakları, Evde sağlık Birimleri kurulmuş bu alanlarda Sosyal Hizmet Uzmanları kadro bulmuşlardır. Sağlık Bakanlığı bünyesinde toplum Ruh Sağlığı Merkezleri kurulmuş, insanlarımıza bu çerçevede hizmet verilmesi sağlanmıştır.Türkiye’de sosyal hizmetler kavramını ilgilendiren kişi sayısı nedir? Açıklar mısınız?Benim erişebildiğim rakamlara göre bugün, 535 bin kişi evde bakım aylığı almaktadır. 8 bin engelli bakım merkezlerinde devlet ödemeli şekilde kalmaktadır. 277 bin 553 kişi engelli aylığı almaktadır. Ülkemiz 500 bin göçmen ve mülteciyi ağırlamaktadır. 25 bin yakın istismar mağduru çocuk ve 100 bine yakın onların aileleri vardır. 450 bin suça bulaşan çocuk bulunmaktadır. 22 milyon 876 bin 798 çocuktan268 bin 843'ü babası yoktur. 81 bin 239'ün annesi yoktur. Ayrıca; Hem annesi hem de babası vefat etmiş çocuk sayısı ise 4 bin 649. Özellikle son 20 yılda ülkemizde sosyal devlet anlayışı iyice yerleştirilmeye çalışılmıştır. Cezaevlerinde mahkum olarak 297 bin 860 kişi ve bunların aileleri bulunmaktadır. 700 bin kişiye yakın madde kullanan bağımlı ve onların mağduriyetini yaşayan aileleri söz konusudur. Bunların dışında kayıtlarımız içinde 1 milyona yakın Alzheimer Demans Parkinson hastası ve bunların etkilediği 10 milyon hasta yakını aile vardır.2 milyon felçli hasta, 600 bin şizofren ve 2 milyon da bipolar hasta bulunmaktadır. Bu sayı 85 milyon nüfusluk ülkemizde toplam 34 milyon 71 bin.942 kişiye ulaşan çok büyük bir kitleyi karşımıza getiren, sosyolojik ve demografik olarak sosyal hizmetlerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir kitledir. Ayrıca son olarak afetzedeleri de bu tablo içerisinde yerleştirecek olursak, 15 milyon kişi daha bulunmakta, sonuç olarak 50 milyona yakın bir sayı karşımıza çıkmaktadır. Verdiğiniz rakamlar ışığında Türkiye nüfusunun yarısından fazlasını ilgilendiren sosyal hizmetlerin meclis çatımız altında çok daha yüksek bir biçimde temsil edilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?Yukarıda ifade ettiğim gibi son yaşadığımız deprem felaketiyle birlikte sosyal hizmetlerin kapsadığı nüfus boyutu 50 milyonluk bir kitleye ulaşmıştır. Bu çerçevede daha etkin, daha kapsayıcı, daha kuşatıcı politikalar üretilmesi gerektiği açıktır. Bunlar yapılmıyor mu? Elbette yapılıyor… Bugün bünyesinde sosyal hizmetleri barındıran her kurum ve kuruluş, şu ya da bu şekilde kendi uhdelerinde bulunan vatandaşlarımızın dertlerini kuşanmak, sıkıntılarını çözebilmek için çabalamaktadır. Bu noktada devletimizin ve hükümetimizin yaptığı tüm çalışmalara gönülden teşekkür etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ama ülkemiz nüfusunun yarısından fazlasını doğrudan ilgilendiren sosyal hizmetlerin, bölük pörçük birimler halinde devlet kurumları içinde temsil edilmesi ve hizmet üretmesinden çok daha fazlasının yapılması gerektiği kanaatini de taşıyorum. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gerekirse ikiye ayrılarak, Aileden sorumlu bakanlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurulması fikrini seslendirmek istiyorum. Bu çerçevede, sosyal hizmetlerin önemini bilen ve sosyal hizmetler kökenli yöneticilerin önünün açılarak devlet kademelerinde çok daha aktif ve sorumluluk bilincini taşıyan yetkilerle donatılmasını arzu ediyorum. Sosyal Hizmetler, ülkemizin sosyolojik nitelikteki tüm gerçeklerini kuşatmaktadır. Bu sosyolojik karşılığın meclis çatısı altında da temsil edilmesi gerektiği çok açıktır. Bahsettiğim sorunları bilen, insanımızı tanıyan yöneticiler, daha çok insiyatif alarak, bu sorunların çözümü noktasında devlet ve millet buluşmasını sağlayacaktır.Bir sosyal hizmet uzmanı gözüyle yaşadığımız felaketin yaralarının sarılması noktasında neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?Sorunuzun tek cevabı var aslında: “Moral ve motivasyon”…Asrın felaketini yaşamış deprem bölgelerindeki insanlarımızın öncelikle morale ihtiyaçları var. Hayata daha sıkı sıkı sarılabilmeleri için de motivasyona ihtiyaçları var. Bugün felaket bölgelerinde kurulan sahra hastanelerinde, hizmet üretilen hastanelerde psikologlar deprem felaketine uğramış insanlarımızın yıpranmış psikolojilerini onarabilmek için var güçleriyle çabalıyorlar. Enkazdan kurtarılmış, depremi iliklerine dek hissetmiş insanlarımızın yaşadığı bu travmayı atlatabilmeleri için onlarla sağlıklı bir iletişim kurarak, hayata tutunmalarını sağlıyorlar. Bu kadar büyük bir afetin depremzedelerin zihinlerindeki izlerini silebilmek elbette kolay değil. Ama bunu sağlamak için bizim de elimizden gelen herşeyi ortaya koymamız gerektiğini düşünüyorum. Şunu unutmayalım: Bu travmayı el ele aşacağız. Depremi yaşamış insanlarımıza maddi yardımlarımızın yanında manevi olarak nasıl kol kanat gerebileceğimiz konusunda da seferberlik çağrısı yapmamız gerekiyor. Moral ve motivasyon ile anlatmak istediğim şey budur.
RÖPORTAJ
02 Mart 2023 - 14:19
Sosyal hizmetlerin kucaklaması gereken insan sayımız 50 milyona ulaştı
Sosyal Hizmet Uzmanı Hakan Berktaş çarpıcı açıklamalar
RÖPORTAJ
02 Mart 2023 - 14:19