Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan,ELAZIĞ, İDLİP, VANDAKİ ÇIĞ FACİASI VE UÇAK KAZASI
Hepsi üst üste geldi.Bu afetlerde hayatını kayb eden bütün vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar kederli ailelerine sabır diliyorum. Allah benzer felaketlerden ülkemizi ve tüm vatandaşlarımızı muhafaza etsin.
İHMALKARLIK ZİNCİRLERİ HEP ACIYLA SONUÇLANIYOR!
Yalnız bir konuyuda hatırlatmakta fayda var,
Van Bahçesarayda kestirme yol diye yazın kullanılan yol kışın neden kapatılmaz? ikinci çığ tehlikesinine rahmen çığ bölgesine kurtarma amaçlı 200-300 kişiyi sokmak doğru muydu? Burada bir ihmalkarlık yok mu? Depremlerde de hep aynı sıkıntı...
Biz neden hep felaketler olduktan sonra uzmanları Tv kanallarında dinliyoruz? Tedbir veya müdahele öncesinde yetkililer neden uzmanlardan görüş alınmıyor?
İDLİB KRİZİ
Neredeyse hergün, İdlib ve Suriye’de yaşananlarI konuşuyoruz.
Hep akan kan, Müslümanların kanıdır. Bombalanan ve yıkılan yerleşim alanları yine hep Müslümanlarındır. Bu bizi son derece üzmektedir. İdlib’te şu an yaşanan insanlık krizi ise adeta içimizi yakmaktadır.
Tabi bunlar hep sonuçtur. Hep yanlış kararların hep yanlış adımların sonuçları. Gömleğin ilk düğmsi yanlış iliklenirse sona kadar yanlış devam eder ve gömleğin iki yakası yan yana gelmez. Dün Esed'le tatil yapanlar, Abd'nin verdiği gazla bir anda Esed'i düşma ilan etti.
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, 2012'de yaptığı konuşmada, "İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi'nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz" demişti
Ne oldu? Abd ve Rusya'nın izin verdiği kadar girilen bir Suriye ye karşılık 4 milyon Suriye'li Türkiye'ye girdi ve bugün İdlipten de 1 milyon civarında süryeli Türkiye sınırına doğru geldiği söylenmektedir.
Şimdi bu durumda, Türkiye mi Suriyeye girdi yoksa Suriye mi Türkiyeye girmiş oldu?
Biz bugüne kadar hep barışçıl çözümden yana olduk, İlk günden itibaren Türkiye ve İran arabuluculuk yapsın, Abd'nin politikalarına göre heraket edilmesin Abdye güvenilmesin dedik.
Ama maalesef iktidar sakinleri bizi hiç duymadı. “ba'de harabi'l-basra olduktan yani “iş işten geçtikten sonra” “Suriye politikamız yanlıştı” demeye başladılar.
Astana ve Soçi süreci bir nebze de olsa bizi umutlandırmıştı, lakin şu an gerek Rusya’nın gerekse rejimin saldırıları ve askerlerimizin hayatını kaybetmesi, yeni göç dalgası bizi çok ciddi olarak endişeye sevk etmektedir.
Burada en büyük zararı ne yazık ki yine mazlum sivil halk görmektedir.
Bu sebeple İdlib’e rejimin başlattığı operasyonu durdurma çağrısı yapıyor ve tekrar barışçıl çözüm yolları aranmasını umuyoruz.
Çünkü ister Astana ister Soçi olsun burada meydana gelen hadiselerin durması ancak Türkiye’nin Rusya’nın İran’ın ve Suriye Rejimi’nin birlikte takınacağı tavra bağlıdır.
Ağır ve zor da olsa gözlerimizi gerçeklere kapatamayız.
EKONOMİ
Akp'nin ekonomik anlayışı, çok ithalat, az üretim, vatandaşın sırtına, işsizlik, yüksek zam, yüksek eflasyon, yüksek vergi, yüksek borç, bindirirken, vatandaşın maaşına düşük zam yaparak vatandaşımıza hayatı çekilemez hale getirmiştir. Tek örnek verecek olursak, Avrasya tüneline geçtiğimiz hafta %56 oranında zam yapılmıştı. Bu köprüler ve yollar hizmet mi, sömürü mü?
Ekonomiyi düzeltmenin tek çaresi, betonlaşma ve tüketim sevdasından vaz geçerek tarım, hayvancılık, sanayi ve teknolojide yerli üretime ağırlık vermektir.
KUDÜS MİTİNGİ DAVETİ
Hatırlanacağı gibi, ABD Başkanı Trump Filistin meselesinde insanlığın gözünün içine baka baka yüz yılın anlaşması dediği gerçeğinde ise “Kudüsü ve Tüm Filistini ilhak etme” kararına imza atmıştır.
Görüldüğü gibi Trump, BOP projesini ve Arz-ı Mev'ud hayallerini gerçekleştirme yolunda hızla ilerlemek için çaba sarf etmektedir.
Fakat “bedeli ne olursa olsun Müslüman’ca yaşamanın haysiyetine talip olanlar” bu projenin sonuna kadar karşısında olacaktır. Müslüman halklar ne gerekiyorsa yapmak için hazırdırlar.
Çünkü Kudüs demek Mekke, Medine, Şam, Diyarbakır, İstanbul... demektir.
Ancak Biz;
1897 Basel'de yapılan 1. Yahudi Kongresini” bilmezsek bugün ki hadiseleri doğru yorumlayamayız.
1917 Balfour Deklarasyonu’nun nereden çıktığını anlamazsak bugün ki hadiseleri doğru yorumlayamayız.
1948'de İsrail’in BM tarafından ne kadar garip gerekçelerle kurulduğunu anlamazsak bugün ki hadiseleri anlayamayız.
1991 SSCB’nin dağılması ile Siyonizm dünyayı tek başına şekillendirme adımları atmaya başlamıştır.
Bu tarihte alınan ilk karar hedefin artık komünizm değil İslam âlemi olduğunu vurgulamışlardır.
Ve 11 Eylül hadiseleri sonrası ABD Başkanı kendi ağzından Haçlı seferi ilan etmiştir.
Bunlar tesadüf olarak olmuş olaylar değildir, belirli bir hedefe yönelmenin getirdiği bir süreçtir.
Bu sebeple dünya Siyonizmine kararlılığımızı göstermek için 9 Şubat Pazar Günü Saat 14:00 te İstanbul/Yenikapı’da Büyük Kudüs Mitingi’ni hep birlikte icra edeceğiz.
Bugün Kudüs için bütün kimliklerden sıyrılıp tek bir yürek olma günüdür.
Bugün Kudüs için ihtilaflarımızı bir kenara bırakma ittifak etme günüdür.
Çünkü, Küresel güçler, Müslümanları öldürürken Türk, Kürt, Arap, Sünni Şii, Hanbeli, Şafi, Hanefi şu parti bu parti diye ayırt etmiyorlar.
Artık, İslam dünyası içinde bulunduğu tartışmalardan sıyrılmalı Siyonizm’e ve Batılı Küresel güçlere karşı tek bir yürek olmayı başarmalıdır.
Siyasi görüşü, partisi, ideolojisi, inancı ne olursa olsun, başta İstanbul'daki vatandaşlarımız olmak üzere, aziz milletimizin her bir ferdini ayrı ayrı bu mitinge davet ediyoruz.
Pazar günü güçlü bir sesle haykırmalı, bunun sadece Saadet Partisi’nin değil Türkiye’nin tavrı olduğunu hep birlikte göstermeliyiz
Hepsi üst üste geldi.Bu afetlerde hayatını kayb eden bütün vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar kederli ailelerine sabır diliyorum. Allah benzer felaketlerden ülkemizi ve tüm vatandaşlarımızı muhafaza etsin.
İHMALKARLIK ZİNCİRLERİ HEP ACIYLA SONUÇLANIYOR!
Yalnız bir konuyuda hatırlatmakta fayda var,
Van Bahçesarayda kestirme yol diye yazın kullanılan yol kışın neden kapatılmaz? ikinci çığ tehlikesinine rahmen çığ bölgesine kurtarma amaçlı 200-300 kişiyi sokmak doğru muydu? Burada bir ihmalkarlık yok mu? Depremlerde de hep aynı sıkıntı...
Biz neden hep felaketler olduktan sonra uzmanları Tv kanallarında dinliyoruz? Tedbir veya müdahele öncesinde yetkililer neden uzmanlardan görüş alınmıyor?
İDLİB KRİZİ
Neredeyse hergün, İdlib ve Suriye’de yaşananlarI konuşuyoruz.
Hep akan kan, Müslümanların kanıdır. Bombalanan ve yıkılan yerleşim alanları yine hep Müslümanlarındır. Bu bizi son derece üzmektedir. İdlib’te şu an yaşanan insanlık krizi ise adeta içimizi yakmaktadır.
Tabi bunlar hep sonuçtur. Hep yanlış kararların hep yanlış adımların sonuçları. Gömleğin ilk düğmsi yanlış iliklenirse sona kadar yanlış devam eder ve gömleğin iki yakası yan yana gelmez. Dün Esed'le tatil yapanlar, Abd'nin verdiği gazla bir anda Esed'i düşma ilan etti.
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, 2012'de yaptığı konuşmada, "İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi'nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz" demişti
Ne oldu? Abd ve Rusya'nın izin verdiği kadar girilen bir Suriye ye karşılık 4 milyon Suriye'li Türkiye'ye girdi ve bugün İdlipten de 1 milyon civarında süryeli Türkiye sınırına doğru geldiği söylenmektedir.
Şimdi bu durumda, Türkiye mi Suriyeye girdi yoksa Suriye mi Türkiyeye girmiş oldu?
Biz bugüne kadar hep barışçıl çözümden yana olduk, İlk günden itibaren Türkiye ve İran arabuluculuk yapsın, Abd'nin politikalarına göre heraket edilmesin Abdye güvenilmesin dedik.
Ama maalesef iktidar sakinleri bizi hiç duymadı. “ba'de harabi'l-basra olduktan yani “iş işten geçtikten sonra” “Suriye politikamız yanlıştı” demeye başladılar.
Astana ve Soçi süreci bir nebze de olsa bizi umutlandırmıştı, lakin şu an gerek Rusya’nın gerekse rejimin saldırıları ve askerlerimizin hayatını kaybetmesi, yeni göç dalgası bizi çok ciddi olarak endişeye sevk etmektedir.
Burada en büyük zararı ne yazık ki yine mazlum sivil halk görmektedir.
Bu sebeple İdlib’e rejimin başlattığı operasyonu durdurma çağrısı yapıyor ve tekrar barışçıl çözüm yolları aranmasını umuyoruz.
Çünkü ister Astana ister Soçi olsun burada meydana gelen hadiselerin durması ancak Türkiye’nin Rusya’nın İran’ın ve Suriye Rejimi’nin birlikte takınacağı tavra bağlıdır.
Ağır ve zor da olsa gözlerimizi gerçeklere kapatamayız.
EKONOMİ
Akp'nin ekonomik anlayışı, çok ithalat, az üretim, vatandaşın sırtına, işsizlik, yüksek zam, yüksek eflasyon, yüksek vergi, yüksek borç, bindirirken, vatandaşın maaşına düşük zam yaparak vatandaşımıza hayatı çekilemez hale getirmiştir. Tek örnek verecek olursak, Avrasya tüneline geçtiğimiz hafta %56 oranında zam yapılmıştı. Bu köprüler ve yollar hizmet mi, sömürü mü?
Ekonomiyi düzeltmenin tek çaresi, betonlaşma ve tüketim sevdasından vaz geçerek tarım, hayvancılık, sanayi ve teknolojide yerli üretime ağırlık vermektir.
KUDÜS MİTİNGİ DAVETİ
Hatırlanacağı gibi, ABD Başkanı Trump Filistin meselesinde insanlığın gözünün içine baka baka yüz yılın anlaşması dediği gerçeğinde ise “Kudüsü ve Tüm Filistini ilhak etme” kararına imza atmıştır.
Görüldüğü gibi Trump, BOP projesini ve Arz-ı Mev'ud hayallerini gerçekleştirme yolunda hızla ilerlemek için çaba sarf etmektedir.
Fakat “bedeli ne olursa olsun Müslüman’ca yaşamanın haysiyetine talip olanlar” bu projenin sonuna kadar karşısında olacaktır. Müslüman halklar ne gerekiyorsa yapmak için hazırdırlar.
Çünkü Kudüs demek Mekke, Medine, Şam, Diyarbakır, İstanbul... demektir.
Ancak Biz;
1897 Basel'de yapılan 1. Yahudi Kongresini” bilmezsek bugün ki hadiseleri doğru yorumlayamayız.
1917 Balfour Deklarasyonu’nun nereden çıktığını anlamazsak bugün ki hadiseleri doğru yorumlayamayız.
1948'de İsrail’in BM tarafından ne kadar garip gerekçelerle kurulduğunu anlamazsak bugün ki hadiseleri anlayamayız.
1991 SSCB’nin dağılması ile Siyonizm dünyayı tek başına şekillendirme adımları atmaya başlamıştır.
Bu tarihte alınan ilk karar hedefin artık komünizm değil İslam âlemi olduğunu vurgulamışlardır.
Ve 11 Eylül hadiseleri sonrası ABD Başkanı kendi ağzından Haçlı seferi ilan etmiştir.
Bunlar tesadüf olarak olmuş olaylar değildir, belirli bir hedefe yönelmenin getirdiği bir süreçtir.
Bu sebeple dünya Siyonizmine kararlılığımızı göstermek için 9 Şubat Pazar Günü Saat 14:00 te İstanbul/Yenikapı’da Büyük Kudüs Mitingi’ni hep birlikte icra edeceğiz.
Bugün Kudüs için bütün kimliklerden sıyrılıp tek bir yürek olma günüdür.
Bugün Kudüs için ihtilaflarımızı bir kenara bırakma ittifak etme günüdür.
Çünkü, Küresel güçler, Müslümanları öldürürken Türk, Kürt, Arap, Sünni Şii, Hanbeli, Şafi, Hanefi şu parti bu parti diye ayırt etmiyorlar.
Artık, İslam dünyası içinde bulunduğu tartışmalardan sıyrılmalı Siyonizm’e ve Batılı Küresel güçlere karşı tek bir yürek olmayı başarmalıdır.
Siyasi görüşü, partisi, ideolojisi, inancı ne olursa olsun, başta İstanbul'daki vatandaşlarımız olmak üzere, aziz milletimizin her bir ferdini ayrı ayrı bu mitinge davet ediyoruz.
Pazar günü güçlü bir sesle haykırmalı, bunun sadece Saadet Partisi’nin değil Türkiye’nin tavrı olduğunu hep birlikte göstermeliyiz