Bu dizilerin milli ve manevi değerler üzerindeki etkisi, toplumsal dinamiklerde derin yaralar açabilecek bir noktaya gelmiş durumda. Dizilerde özellikle aile yapısını hedef alan, bireyler arasındaki güveni zedeleyen ve maddi yaşamı öne çıkaran sahneler, toplumun her kesiminde büyük endişelere yol açıyor.
Televizyon dizileri, toplumun geniş kitlelerine ulaşarak güçlü bir etkinlik yaratıyor. Ancak bu dizilerin devam eden mesajları, özellikle gençlik ve özellikler üzerinde olumsuz etkiler bırakabiliyor. Son dönemde artan eleştiriler, dizilerde işlenen bazı temaların ve karakterlerin toplumsal normlarına ve değerlerine aykırı olduğu yönünde yoğunlaşıyor. Peki, dizilerin verdiği mesajları gerçekten gerçekleştiririz kadar tehlikeli mi
Ahlaki Çöküş: İhanet ve Kaos'u Normalleştirin
Dizilerde tipik talimatlar senaryolardan biri, karakterlerin istemedikleri evliliklerde sadakatsizlik yapmalarının meşru bir davranış olarak belirtilmesi. Evlilik dışı evliliklerin ve zamanaşım sahneleri, aşırı ön planda olduğu bir gerekçeyle doğru gösteriliyor. Bu tür içeriklerin, bakımın normları üzerinde esneten ve sadakatsizliği normalleştirici bir etki bırakması Pek çok dizide, yaşanan travmatik olayların ardından içki içip şiddet içeren karakterlerin adeta bir “zorunluluk” olarak sunulduğu görülüyor. Olumsuz bir durumla başa çıkma yolları arasında sakin bir çözüm arayışından alternatif öfke patlamaları ve çevrenin dağıtılması normalleştiriliyor. Bu tür sahneler, şiddet ve öfkenin bir çıkış yolu olarak benimsenmesine yol açılabilirLüks Hayat: Kapitalizmin Parlak Yüz
Dizilerde sık sık yer alan bir diğer ise, karakterlerin sürekli olarak yeni elbiseler, ayakkabı giyip, lüks mekanlarda vakit geçirmesi. Bu temalar, genç izleyicileri maddiyata yönlendirirken, maneviyattan uzaklaştırıyor. Lüks yaşantılar ve aşırı tüketim kültürü, “başarı” ve “mutluluk” ölçümleri olarak sunuluyor. Orta sınıf ya da işçi karakterlerine yer verilmemesi ise sıradan insanların yaşamları yok sayan bir bakış açısına neden oluyor. Özellikle gençlere yönelik dizilerde, sevgilisi olmayan bir gencin eksik olduğu ya da yalnızlık hissi doğal algısı işleniyor. Henüz lise ve ortaokuldaki genç karakterlerin bile mutlaka bir ilişki yaşaması içeren mesaj veriliyor. Bu, gençlerin erken dönemdeki ilişkilerin baskı altında hissetmesine ve kendi kimliklerini bulma sürecinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olabilirAile Yapısına Zarar Veren Rulo
Dizilerdeki karakterlerin aile ilişkileri de genellikle olumsuz temalarla işleniyor. Anneler baskıcı ve despot, babalar ise sert ve anlayışsız olarak gösterilirken, çocuklar sürekli olarak haklı çıkarılıyor. Kaynanaların kötülüğü ve aile içi entrikalar da sıklıkla yer buluyor. Bu rulo, geleneksel aile yapısına zarar veren ve ailenin bütünlüğünün bozulmasıÇarpık Adalet ve Suç
Başrol oyuncularının şiddet uygulaması, sömürülmesi veya yasadışı işlerle uğraşması, ancak bunu “haklı olarak yürütüyor” gibi bir gösteri, adalet ve etik kavramlarını zedeliyor. İzleyiciler, karakterlerin yasa dışı ya da ahlak koşulları “sevimli” ya da “haklı” olarak algılayKapitalizm ve Maneviyattan Uzaklaştıran Yaşam Tarzı
Dizilerde her zaman lüks mekanlar, pahalı arabalar ve gösterişli yaşam tarzları ön plandadır. Karakterlerin bütçesi her zaman maddi refaha ulaşıyor, lüks villalar ve yalılar satın almak oluyor. Manevi değerlere neredeyse hiç yer verilmiyor. Bu durum, toplumun kapitalizmin dayattığı tüketim kültürünü daha da pekiştiriyorGerçeklikten Kopmak
Diziler, çoğu zaman sıradan insanların yaşadığı zorluklara ya da toplumun gerçek sorunlarından etkilenmekten kaçınıyor. İşçi, esnaf ya da orta sınıf karakterlerinin yerine sadece zengin ve başarılı karakterler üzerinden hikayeler anlatılıyor. Böylece toplumun büyük bir bölümünün hayatı göz ardı ediliyor ve insanlar ya dipte ya da zirvede olmak zorundaymış gibi bir algı yaratılıyor.İşte birçok dizinin dolaylı ya da doğrudan verdiği tartışmalı mesajlar:
- Evlilik ve Sadakat: İstemediğin biriyle evlendiysen, ona ihanet edebilirsin. Bu düşünce, evlilik kurumu ve sadakat kavramının değersizleşmesine yol açıyor. Birçok dizide, aldatma ve yasak aşklar romantize edilerek normalleştiriliyor.
- Kriz Yönetimi ve Alkol: Karşılaşılan kötü olaylar karşısında hemen içkiye sarılmak ve etrafı dağıtmak, problemleri çözmenin bir yolu gibi gösteriliyor. Bu da sağlıksız başa çıkma yöntemlerinin yaygınlaşmasına neden olabiliyor.
- Başkalarının İlişkisine Müdahale: Sevdiğin kişi başkasıyla evlendiyse, onların evliliğini bozmak normal bir davranış olarak sunuluyor. Bu mesaj, başkalarının ilişkilerine saygı gösterme gerekliliğini göz ardı eden bir yaklaşım ortaya koyuyor.
- Güçlü Kötüler ve Zayıf İyiler: Birçok dizide kötüler her zaman güçlü, iyiler ise ezilmeye mahkum olarak gösteriliyor. Bu, adalet duygusunun zedelenmesine ve kötülüğün meşrulaştırılmasına zemin hazırlıyor.
- Lüks Hayat Özendirmesi: Dizilerde sürekli yeni kıyafetler, lüks alışveriş mekanları, pahalı yaşamlar ön plana çıkarılıyor. Bu da izleyicilere, maddi değerlerin manevi değerlerden daha önemli olduğu mesajını veriyor.
- Erkek Egemen Roller: Evde ilgi görmeyen bir adamın dışarıda karısını aldatması, kadının suçlanarak erkeğin masum gösterilmesi, toplumsal cinsiyet rollerini ve kadınların konumunu olumsuz etkiliyor.
- Gençlik İlişkileri: Gençlerin mutlaka bir sevgilisi olmalı ve bu ilişki, hatta liseye veya ortaokula kadar indirgenmeli gibi bir mesaj veriliyor. Bu, genç bireylerin ilişkilere aşırı odaklanmalarına neden olabiliyor.
- İkiyüzlülük ve Entrika: İnsanların birbirlerinin kuyusunu kazdığı, maskelerle dolaştığı ve suçun bir iki kişinin üzerine yıkıldığı hikayeler, güven duygusunu sarsan ve toplumsal ilişkilerde samimiyetsizliği teşvik eden bir tablo çiziyor.
- Kahramanların Suçlu Olması: Başrolde yer alan karakterlerin şiddet, hırsızlık, gasp gibi suçları yakışıklı veya güzel bir şekilde göstermesi, bu suçları haklı nedenlerle yapılmış gibi sunuyor.
- Sert Anne Babalar ve Haklı Çocuklar: Anneler despot, babalar ise sert ve anlayışsız olarak gösteriliyor. Çocuklar ise her zaman haklı ve mazlum. Bu da aile içi dengeleri olumsuz etkileyen bir mesaj veriyor.
- Kötü Kaynanalar: Kaynanalar sürekli kötü rol oynayarak damat veya gelinlerinin hayatlarını zorlaştırıyor. Bu klişe, aile ilişkilerini olumsuz etkileyen bir bakış açısı oluşturuyor.
- Kolay Kazanç, Cömert Harcama: Dizilerde, paranın nereden geldiği belli olmaksızın cömert harcamalar yapılıyor. Bu da izleyicilere kolay yoldan para kazanma ve sorumsuzca harcama yapma mesajını verebiliyor.
- İşçi ve Esnaf Yok, Rezidans Var: İş yerleri hep modern rezidanslar olarak gösteriliyor. İşçi veya esnaf rolleri neredeyse hiç yok. Bu da, orta ve alt sınıf yaşamlarının göz ardı edilmesine yol açıyor.
- Ortalama Bir Hayat Yok: Dizilerde ya dibe vurmuş bir hayat ya da zirvede bir yaşam gösteriliyor. Bu da, sıradan bir hayatın yok sayıldığı, uçlarda yaşanan bir dünya algısını besliyor.
- Haklı Gençler: Gençler her zaman haklı çıkmalı, başına buyruk hareket etmeli ve aşk meseleleri dışında başka dertleri olmamalı. Bu, gençlerin sorumluluklarını ve hayatın gerçekliklerini göz ardı eden bir mesaj veriyor.
- Lüks ve Maddiyatın Özendirilmesi: Dizilerde sürekli olarak lüks hayat, yalılar ve villalar özendiriliyor. İnsanlar manevi değerler yerine maddi zenginlik peşinde koşmaya teşvik ediliyor. Bu da kapitalist sistemin bilinçli bir şekilde desteklenmesine yol açıyor.
- Toplumsal Problemlerin Göz Ardı Edilmesi: Dizilerde çoğu zaman toplumsal sorunlar işlenmiyor, her şey yolunda gösteriliyor. Bu da gerçeklikten kopuk bir dünya sunuyor ve sorunların üzerinin örtülmesine neden oluyor.