Eski milletvekili ve siyasetçi Altan Tan, anayasanın 4. maddesi etrafında kopan tartışmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Tan, anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilemez olduğuna dair hükmü ele alarak, Türkiye’de Anayasa yapma sürecinin 200 yılı aşkın bir süredir devam ettiğini ve bu süreçte toplumun tamamını kucaklayan bir anayasanın bir türlü oluşturulamadığını vurguladı.
Tan, konuşmasında anayasanın 4. maddesinin Türkiye'deki 1980 askeri darbesi sonrasında, Kenan Evren ve darbe yönetiminin hazırladığı 1982 Anayasası'na dahil edildiğini hatırlatarak, bu hükmün bir dayatma niteliğinde olduğunu savundu. "Anayasalar bir toplumun birlikte yaşama şeklini belirleyen toplumsal uzlaşma metinleridir. Eğer toplumun büyük bir kısmı bu anayasadan memnun değilse, bu anayasa dayatmadır," dedi.
Konuşmasında anayasanın ilk üç maddesini de ele alan Tan, devletin şeklinin cumhuriyet, dilinin Türkçe ve başkentinin Ankara olduğu gibi değiştirilemez unsurların tartışılması gerektiğini savundu. "Devletin dili olmaz, resmi dili olur. Kürtçe ve diğer diller de resmi dil olarak kabul edilebilir," diye konuştu. Laiklik kavramının da doğru tanımlanmadığını belirten Tan, devletin halkla barışması gerektiğine dikkat çekti.
“Anayasalar Toplumsal Uzlaşma Metinleridir”
Tan, Türkiye’nin uzun bir anayasa geçmişine sahip olduğunu ve anayasa tartışmalarının Osmanlı döneminden itibaren var olduğunu ifade etti. 1808'den bu yana anayasa yapma çabalarının sürdüğünü belirten Tan, "Toplumun geniş bir kesimini memnun edecek bir anayasa yapma konusunda hala başarı sağlanamadı. Anayasalar, bir toplumun birlikte yaşama şeklini belirler ve uzlaşmayı sağlamalıdır" dedi.
1982 Anayasası ve 4. Madde Eleştirisi
Altan Tan, anayasanın 4. maddesinin kökenine inerek, bu maddenin 1980 darbesi sonrasında Kenan Evren ve generaller tarafından hazırlanan 1982 Anayasası ile kabul edildiğini hatırlattı. Tan’a göre, bu madde, halkın iradesine konulan bir kısıtlama olarak görülmeli:
"Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir anayasa, milletin iradesine kayıt ve şart koyamaz. Bu madde Kenan Evren’in faşist darbesinin bir ürünüdür."Laiklik ve Atatürk Milliyetçiliği Tartışmaları Tan, Laiklik ve Atatürk milliyetçiliği kavramlarının da tartışılması gerektiğini ifade etti. Bu kavramların topluma dayatılmadan, demokratik bir şekilde tartışılması gerektiğini belirten Tan, Türkiye’nin farklı kesimlerinin ve sorunlarının dikkate alınmadığı sürece anayasa değişikliklerinin yeterli olmayacağını söyledi:
"Atatürk milliyetçiliği tabu değildir. Demokratik bir ortamda her şey tartışılabilir, yeter ki halkın tamamı dikkate alınsın."Anayasanın 4. maddesinin 1980 darbesi sonrasında, Kenan Evren ve dönemin askeri liderleri tarafından konulduğunu hatırlatan Tan, bu maddenin halkın iradesine kısıtlamalar getirdiğini söyledi. "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aitse, milletin anayasa üzerinde değişiklik yapma hakkı olmalıdır" diye konuştu. “Milletin İradesi Kayıt Altına Alınamaz” Tan, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu belirterek, "Anayasanın değiştirilemez maddeleri, milletin iradesine kısıtlama getirir. 1921'deki ilk anayasamızda böyle bir kısıtlama yoktu, fakat 1982 Anayasası ile bu madde getirildi" dedi. Ayrıca, devletin laiklik ilkesi ve Türkçenin resmi dil olması gibi konularda da esneklik gerektiğini savunan Tan, Kürt meselesi ve Alevi sorununun çözülmediği bir anayasanın toplumsal barışı sağlayamayacağını belirtti. Tartışmalar Sakin Bir Şekilde Yürütülmeli Altan Tan, anayasa tartışmalarının sakince ve demagojiden uzak bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. "Anayasa tartışmaları, halkın iradesi ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Bu tartışmalar ideolojik çatışmaların ötesine geçmeli ve gerçek çözümler üretilmelidir" dedi. Tan, özellikle laiklik, Atatürk milliyetçiliği gibi konuların da demokratik bir çerçevede tartışılması gerektiğini ekledi.