Dilipak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistin topraklarına yönelik saldırılarını "acımasız yöntemler" olarak tanımlayarak, bu saldırılara dur diyebilecek bir güç olmadığını ifade etti. Bu nedenle İsrail'in, işgal ettiği bölgeleri kendi iradesi doğrultusunda genişlettiğini ve bunu stratejik bir oyun çerçevesinde gerçekleştirdiğini belirtti.
Dilipak'ın analizine göre, İsrail'in işgal politikası kalıcı bir yerleşim amacı taşımıyor. Aksine, işgal ettiği bölgeleri daha sonra boşaltarak, kendi topraklarındaki Filistinlileri bu bölgelere yerleştirmeyi planlıyor. İsrail'in bu şekilde hem işgale devam ettiğini hem de geri çekildiğini iddia ederek uluslararası kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını savunan Dilipak, bunun Filistin halkına yönelik bir tehcir planı olduğunu öne sürdü.
Öte yandan, Dilipak, İsrail'in işgal ettiği topraklara sadece Filistinlileri değil, aynı zamanda kendi içindeki gayrimüslim unsurları da yerleştireceğini belirtti. Bu süreçte, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün laik ve seküler bir yapıya sahip olduğu için Gazze konusunda Arap dünyasından farklı bir tutum izlediğini ifade eden Dilipak, işgalin geçici olduğu ve nihai amacın Ortadoğu'nun demografik yapısını değiştirmek olduğunu vurguladı.
Dilipak ayrıca İsrail'in Suriye, Ürdün ve Lübnan'a yönelik saldırılarını genişletmeye devam ettiğini, bu bölgelerdeki varlığını kalıcı kılmak için stratejik adımlar attığını dile getirdi. Gazeteci, İsrail'in hedeflerinin sadece Filistin topraklarıyla sınırlı olmadığını, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında sınırların ve rejimlerin yeniden şekillendirilmeye çalışıldığını ifade etti.
İsrail'in Ortadoğu'daki genişlemesinin sadece askeri boyutta değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda ilerlediğini belirten Dilipak, bu süreçte İsrail'in Azerbaycan ve Arnavutluk ile geliştirdiği yakın ilişkilerin de dikkat çekici olduğunu söyledi.
Dilipak'ın konuşmasında öne çıkan bazı noktalar şunlardır:

- Azerbaycan ve Bölgesel Dinamikler: Dilipak, Yukarı ve Aşağı Azerbaycan’ın birleşip birleşmeyeceği konusunda belirsizlikler olduğunu vurguladı. Özellikle İran’daki Yahudi, Ermeni ve Mecusi lobilerinin etkisinin güçlü olduğunu belirtti. Ayrıca, bölgede Kürt unsurlarının da bulunduğunu ve Sünni, Şii, Türk ve Kürt bölgeleri arasında bir ayrımın yapıldığını ifade etti.
- Şii Koridoru ve Türkiye: Türkiye’nin doğusundaki Şii toplulukların, Necef bölgesinde kutsal bir Şii devleti kurma hedefi olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, Doğu Akdeniz’e açılacak bir Şii ve Kürt koridorunun Türkiye’yi köşeye sıkıştırma potansiyeline sahip olduğunu belirtti.
- Güvenlik Sorunları: Z kuşağı mafyasının bir milli güvenlik sorunu haline geldiğini, gençlerin yüksek öz güvenle hareket ettiğini ve kontrolsüz göçmen unsurlarının uyuşturucu ile yayılmasının tehlikeli olduğunu vurguladı. Bu durumun, organize suç grupları ve istihbarat örgütleri ile bağlantılar kurabileceği uyarısında bulundu.
- Teknolojik Gelişmeler: Alçak irtifa uyduları ve dronlar üzerine yapılan deneylerin, istihbarat ve saldırı amaçlı kullanılabileceğini dile getirdi. Özellikle bu teknolojinin, askeri amaçlarla kullanılabilecek potansiyeline dikkat çekti.
- Çalışma Süreleri ve Eğitim: Çalışma sürelerinin kısaltılmasına yönelik bir değişiklik yapılmadığını belirterek, evden çalışma ve uzaktan eğitim gibi yöntemlerin benimsenmesi gerektiğini ifade etti. Eğitimdeki gün ve saatlerin azaltılmasının, işsizliği azaltmaya katkı sağlayabileceğini öne sürdü.
- Kudüs'ün Fethi: Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesinin yıldönümü vesilesiyle, bu başarıdan çıkarılması gereken dersler olduğuna vurgu yaptı.