Selin Söğütlügil, Atatürk devrimlerinin bir ulusal uyanışını temsil ettiğini belirterek, bu devrimlerin ülkede kazandırıldığı laiklik ve çağdaş eğitim gibi değerlerin bugün de korunması gerektiğini söyledi.
TÜRKİYE MUSTAFA KEMAL'in TÜRKİYESİDİR.
Tarihte her başarının,her yeniliğin,her bilimsel,iktisadi ve sosyal zaferin kökeninde, Dünyanın en zorlu sınavlarının,girişimlerinin ve kazanımlarının ardında istinasız tek bir insan ve onun vazgeçmediği Düş'ü vardır.
Tarihin kendi mantığı ,kendine has çizgisinde Ancak büyük ve eşsiz dehalar, vazgeçmedikleri bu düşleriyle ; Onun bu çizgisine yön verebilirler...
2500 yıllık İnsanlık Tarihinin ilk anti emperyalist savaşçısı ve 4 büyük askeri stratejistinden biri , 20 yy ın en yürekli ,en vizyoner ve dönüştürücü lideri,
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu,Dünya tarihini cesaret ve azimle yeniden yazan büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk işte bu dehaların başında yeralır.
Dünya Savaşında yenilen ,dağılan,yarı teokratik,yarı sömürge Osm.İmp dan kalan viraneler içindeki bir coğrafyada kurtardığı ve kurduğu yeni Türkiye ile Dünya Tarihinin yönünü değiştirmiştir. Türkiye,MUSTAFA KEMALİN TÜRKİYESİDİR!
Modern LAİK Türkiyeyi yaratarak, Dünyadaki mazlum toplumlara egemenlik heyecanını aşılamış, İnsancıl ve Ulusal değerlere dayanan yeni bir toplum düzeni kurarak
Yeni Çağdaş bir Cumhuriyet Toplumu yaratmıştır.
Batının şaşkın bakışları karşısında Hasta Adam Osmanlı Devleti gitmiş, yerine genç dinamik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Çünkü, Mustafa Kemal olabilmenin ruhunda,büyük bir hakikat,yılmaz bir kararlılık,
cesaret ve inşa ruhu vardır.Yarattığı kollektif ruh ise herşeyden önce bir maneviyat birliğidir.Şimdi gelin hepberaber O yıllara gidelim...O yıllarda Tüm yurtta, Büyük bir heyecan ,güven ve umut vardı.Bu heyecanın içinde, Ya İstiklal Ya Ölüm” haykırışlarıyla yazılan,Şehitlerimizin Kanlarıyla sulanan topraklarda,Trablusgarptan 400 yıldır yenilmezlikle övünen Emperyal'leri deviren Çanakkaleye, Zafer getiren Savaş Taktiklerinin literatüre geçtiği İstiklal Savaşından Cumhuriyete,Dünyanın gıpta ederek izlediği Yeni Türkiyeden çelik gibi Atatürk Devrimlerine, TBMM'ne ,Halk Fırkası'na büyük bir varoluş destanı vardı.Bu destanda Seyit onbaşılar,57.Alaylar,Kara Fatmalar,Şerife Bacılar,Yörük Ali'ler ,Halide onbaşılar,Mehmet Akifler de vardı.
Bu heyecanın içinde (Ümmeti Millete dönüştüren bir ideal ve Dünyanın “Mustafa Kemal'in Türkiyesi” dediği bir Vatan vardı.O yıllarda sadakatle korunan ,bahtiyar bir Cumhuriyet bilinci vardı.
Hukuk devriminin,Çağdaş toplumun,tüm inkilapların önkoşulu ve Cumhuriyetin ana omurgası olan Laiklik vardı.
Laiklik ilkesinin etrafında filizlenen Türkiyeye özgü bir Kültür devrimi vardı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının getirdiği Devrimlere ışık tutan“Yaşamın Kutsallığı” inancına,hümanizmaya, aydınlanma felsefesine ve aklı herşeyden üstün tutan bilince itimat vardı. Bu heyecanın içinde, Türk toplumunun yaşadığı bu kültür devrimini dünya sahnesine gururla yansıtan Cumhuriyet Kadınları vardı; ki onların Cumhuriyetin asri yüzü olma payesinin yanısıra,esasen Toplumun başmimarları olma özgünlüğü vardı.
Bu heyecanın içinde,Atamızın bilimi,mantığı ve aklı işaret ettiği asli hedefi olan
“ulusal siyaset *vardı.Ulusal Siyasetin temelinde;ulusal sınırlarımız içinde,ulusal üretim ve kuvvetimize dayanan,ulusal varlığımızı koruyarak,ulusal mutluluk ve refahımız için çalışmak ülküsü vardı.Bu vizyon kapsamında;siyasi,mali,adli,askeri ve kültürel anlamda tam serbestliği muhafaza edecek olan,“Tam bağımsızlık,tam serbestliktir “ilkesi vardı.
Topyekün Ulusal ,“devletin iç örgütü “ile uyumlu ,belirli ,saygın ve kararlı bir “Dış Siyaset” vardı.Dünya siyasi arenasında yüksek itibar gören bir Türkiye vardı.Umut dolu bir Eğitim seferberliği vardı,Ulusalcı,devrimci ve halkçı bir eğitim sistemi vardı.
Eğitimin ideoloji ve inançlara göre değil,evrensel ve bilimsel normlara göre sürdürüldüğü bir müfredat vardı.Türkiyeye ,bu eşsiz dehanın eserini görmeye gelen krallar,şahlar ve padişahlar vardı.Çorak ve kurak,savaşlarla insanları bile azalmış Anadolu da fabrikalar ve demiryolları vardı.Ulusal ekonomik eğemenliği şart koşan İktisad kongreleri ,Sinai ve Zirai kalkınma plan ve programları vardı.Bu heyecanın içinde ,Tüm dünyayı etkileyen "Yurtta sulh cihanda sulh “kararlılığı vardı.Alev gibi bir vatanseverlik ve Yaratılan esere kusursuz bir mantık yapısı ve birliği kazandıran özhakimiyet anlayışı vardı.Mazlum Devletleri umutla aydınlatan bir özgürlük pusulası vardı.Tıpkı kuş kafeslerinin açılması gibi peçe ve çarşaftan kurtulan kadınlar vardı.Cumhuriyetin teslim edildiği Türk Gençliğinin entellektüel üretimine gerçek bir açılım kazandıran Türk Alfabesi vardı.
Ulusu aynı ülküye bağlı bir kitle yapmak,kır-kent,köylü-aydın ayrımını azaltmak ve çağdaş bir ulusun yapılanması için okul eğitiminin yanısıra halk eğitimini desteklemek için Halkevleri,Halkodaları vardı. Topyekün bir aydınlanmanın eş zamanda yurdun herbir noktasına ulaşması ve Türk köylüsünün,Kırsal eğitimcilerle uygar varoluş koşullarına tamamen uyum sağlayabilmesi için Köy Enstitüleri vardı.Üçte ikisi hasta olan Toplumu iyileştirmek ve salgınlarla mücadele için Sağlık teşkilatları ,hıfzı sıhha enstitusü ve hastaneler vardı.Türkiye Cumhuriyetinin asil yaradılışını ,azmini ve potansiyelini Tüm dünyaya göstermeyi
hedefleyen ,dünyanın ilk yüzen fuarı ,Karadeniz Vapuru ile aşılan kıtalar vardı.15 yılda Yurdun dört bir yanında açılan ,Kültür devriminin taçlandığı 30 Müze vardı.O heyecanın içinde, Özsoy Operası,Olimpiyat Madalyaları, Senfoni Orkestraları,Cumhuriyet Baloları,Bilim adamları,dünyanın ilk kadın Savaş pilotu ve Kadın Milletvekilleri vardı.
Hepsinin üstünde geleceğe güven vardı... Ülkeyi yöneten ve yürüten insanların dürüstlüklerine,iyi niyetine ve yeteneklerine sonsuz itimat vardı.On yılda 15 milyon genç ! Ve ozamana dek yapılan her savaştan açık alınla çıkılan zaferler vardı.O günlerden, bugünlere geldiğimizde,Türkiye,1938 öncesi edindiği zenginliği ,yıllar içinde karşılaştığı ağır politik fırtınalar ve devrimlerin getirdiği asli değerlerin, art arda unutturulmaya çalışılması ile kaybeder oldu.
Yabancı kaynaklardan yardım gören gizli etler, Mustafa Kemalin getirdiği devrimlere ışık tutan “yaşamın kutsallığı” inancına,hümanizmaya, aydınlanma felsefesine ve aklı herseyden üstün tutan bilincin yerine, Geçmişin karanlıkları içinden padişah hortlağını,Hilafet hayalini çıkarttılar, Yıllar boyu milletin suyu ve ekmeğinden ayrılan birikimlerle oluşturulan ekonomik değerler,yerlerine hiçbirşey konulmaksızın kaldırıldı.
Zamanında kendi kaynaklarıyla kalkınmayı başaran Türkiye,yeniden Osmanlıda olduğu gibi ağır borçlar altına girdi.Birlik beraberlik dayanışma felsefesi yerine, ayrımcı yaklaşımlar ön plana geçti...
Bugun 1938 öncesinin ruhu devam etseydi, Mustafa Kemal Atatürk'ün “Akılcı” felsefesinden ayrılınmamış olsaydı, ılımsız radikal tuzaklara düşülmeseydi,herşey çok daha farklı olacaktı.Ama kimsenin kuşkusu olmasın !!! “Ne mutlu Türküm diyene” coşkusu ile haykıran Türk kollektif dehası, çok yakın gelecekte Yeni bir diyalektik süreçe girerek Mustafa Kemal Atatürkün açtığı yolda ,gösterdiği hedefe ,hiç Durmadan yürüyecektir! —
Türkiye büyük umutların,haklı bekleyişlerin ,Görkemli başarıların ,eşsiz devrimlerin ve ebedi sancağımız Atamız; Mustafa Kemal'in ülkesidir. Fiziken ebediyete intikalinin 86.yılında özlemimiz onun ışığı ile yüreğimizde titrerken;Atamıza minnetimiz sonsuzdur!
Seni Sevmek,Seni Anlamak ve Seni Yaşatmak Milli bir İbadettir! Aklımızda Fikirlerin;
Kalbimizde Sevgin hiç bitmeyecek; İlelebet
Unutmayacağımız ve unutturmayacağımız tek gerçek;
TÜRKİYE MUSTAFA KEMAL'İN TÜRKİYESİDİR!..
Selin Söğütlügil, Satır başları;
10 KASIM 2024 Küçükçekmece Belediyesi Meclis KonuşmasıTÜRKİYE MUSTAFA KEMAL'in TÜRKİYESİDİR.
Tarihte her başarının,her yeniliğin,her bilimsel,iktisadi ve sosyal zaferin kökeninde, Dünyanın en zorlu sınavlarının,girişimlerinin ve kazanımlarının ardında istinasız tek bir insan ve onun vazgeçmediği Düş'ü vardır.
Tarihin kendi mantığı ,kendine has çizgisinde Ancak büyük ve eşsiz dehalar, vazgeçmedikleri bu düşleriyle ; Onun bu çizgisine yön verebilirler...
2500 yıllık İnsanlık Tarihinin ilk anti emperyalist savaşçısı ve 4 büyük askeri stratejistinden biri , 20 yy ın en yürekli ,en vizyoner ve dönüştürücü lideri,
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu,Dünya tarihini cesaret ve azimle yeniden yazan büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk işte bu dehaların başında yeralır.
Dünya Savaşında yenilen ,dağılan,yarı teokratik,yarı sömürge Osm.İmp dan kalan viraneler içindeki bir coğrafyada kurtardığı ve kurduğu yeni Türkiye ile Dünya Tarihinin yönünü değiştirmiştir. Türkiye,MUSTAFA KEMALİN TÜRKİYESİDİR!
Modern LAİK Türkiyeyi yaratarak, Dünyadaki mazlum toplumlara egemenlik heyecanını aşılamış, İnsancıl ve Ulusal değerlere dayanan yeni bir toplum düzeni kurarak
Yeni Çağdaş bir Cumhuriyet Toplumu yaratmıştır.
Batının şaşkın bakışları karşısında Hasta Adam Osmanlı Devleti gitmiş, yerine genç dinamik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Çünkü, Mustafa Kemal olabilmenin ruhunda,büyük bir hakikat,yılmaz bir kararlılık,
cesaret ve inşa ruhu vardır.Yarattığı kollektif ruh ise herşeyden önce bir maneviyat birliğidir.Şimdi gelin hepberaber O yıllara gidelim...O yıllarda Tüm yurtta, Büyük bir heyecan ,güven ve umut vardı.Bu heyecanın içinde, Ya İstiklal Ya Ölüm” haykırışlarıyla yazılan,Şehitlerimizin Kanlarıyla sulanan topraklarda,Trablusgarptan 400 yıldır yenilmezlikle övünen Emperyal'leri deviren Çanakkaleye, Zafer getiren Savaş Taktiklerinin literatüre geçtiği İstiklal Savaşından Cumhuriyete,Dünyanın gıpta ederek izlediği Yeni Türkiyeden çelik gibi Atatürk Devrimlerine, TBMM'ne ,Halk Fırkası'na büyük bir varoluş destanı vardı.Bu destanda Seyit onbaşılar,57.Alaylar,Kara Fatmalar,Şerife Bacılar,Yörük Ali'ler ,Halide onbaşılar,Mehmet Akifler de vardı.
Bu heyecanın içinde (Ümmeti Millete dönüştüren bir ideal ve Dünyanın “Mustafa Kemal'in Türkiyesi” dediği bir Vatan vardı.O yıllarda sadakatle korunan ,bahtiyar bir Cumhuriyet bilinci vardı.
Hukuk devriminin,Çağdaş toplumun,tüm inkilapların önkoşulu ve Cumhuriyetin ana omurgası olan Laiklik vardı.
Laiklik ilkesinin etrafında filizlenen Türkiyeye özgü bir Kültür devrimi vardı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının getirdiği Devrimlere ışık tutan“Yaşamın Kutsallığı” inancına,hümanizmaya,
Bu heyecanın içinde,Atamızın bilimi,mantığı ve aklı işaret ettiği asli hedefi olan
“ulusal siyaset *vardı.Ulusal Siyasetin temelinde;ulusal sınırlarımız içinde,ulusal üretim ve kuvvetimize dayanan,ulusal varlığımızı koruyarak,ulusal mutluluk ve refahımız için çalışmak ülküsü vardı.Bu vizyon kapsamında;siyasi,mali,adli,askeri ve kültürel anlamda tam serbestliği muhafaza edecek olan,“Tam bağımsızlık,tam serbestliktir “ilkesi vardı.
Topyekün Ulusal ,“devletin iç örgütü “ile uyumlu ,belirli ,saygın ve kararlı bir “Dış Siyaset” vardı.Dünya siyasi arenasında yüksek itibar gören bir Türkiye vardı.Umut dolu bir Eğitim seferberliği vardı,Ulusalcı,devrimci ve halkçı bir eğitim sistemi vardı.
Eğitimin ideoloji ve inançlara göre değil,evrensel ve bilimsel normlara göre sürdürüldüğü bir müfredat vardı.Türkiyeye ,bu eşsiz dehanın eserini görmeye gelen krallar,şahlar ve padişahlar vardı.Çorak ve kurak,savaşlarla insanları bile azalmış Anadolu da fabrikalar ve demiryolları vardı.Ulusal ekonomik eğemenliği şart koşan İktisad kongreleri ,Sinai ve Zirai kalkınma plan ve programları vardı.Bu heyecanın içinde ,Tüm dünyayı etkileyen "Yurtta sulh cihanda sulh “kararlılığı vardı.Alev gibi bir vatanseverlik ve Yaratılan esere kusursuz bir mantık yapısı ve birliği kazandıran özhakimiyet anlayışı vardı.Mazlum Devletleri umutla aydınlatan bir özgürlük pusulası vardı.Tıpkı kuş kafeslerinin açılması gibi peçe ve çarşaftan kurtulan kadınlar vardı.Cumhuriyetin teslim edildiği Türk Gençliğinin entellektüel üretimine gerçek bir açılım kazandıran Türk Alfabesi vardı.
Ulusu aynı ülküye bağlı bir kitle yapmak,kır-kent,köylü-aydın ayrımını azaltmak ve çağdaş bir ulusun yapılanması için okul eğitiminin yanısıra halk eğitimini desteklemek için Halkevleri,Halkodaları vardı. Topyekün bir aydınlanmanın eş zamanda yurdun herbir noktasına ulaşması ve Türk köylüsünün,Kırsal eğitimcilerle uygar varoluş koşullarına tamamen uyum sağlayabilmesi için Köy Enstitüleri vardı.Üçte ikisi hasta olan Toplumu iyileştirmek ve salgınlarla mücadele için Sağlık teşkilatları ,hıfzı sıhha enstitusü ve hastaneler vardı.Türkiye Cumhuriyetinin asil yaradılışını ,azmini ve potansiyelini Tüm dünyaya göstermeyi
hedefleyen ,dünyanın ilk yüzen fuarı ,Karadeniz Vapuru ile aşılan kıtalar vardı.15 yılda Yurdun dört bir yanında açılan ,Kültür devriminin taçlandığı 30 Müze vardı.O heyecanın içinde, Özsoy Operası,Olimpiyat Madalyaları, Senfoni Orkestraları,Cumhuriyet Baloları,Bilim adamları,dünyanın ilk kadın Savaş pilotu ve Kadın Milletvekilleri vardı.
Hepsinin üstünde geleceğe güven vardı... Ülkeyi yöneten ve yürüten insanların dürüstlüklerine,iyi niyetine ve yeteneklerine sonsuz itimat vardı.On yılda 15 milyon genç ! Ve ozamana dek yapılan her savaştan açık alınla çıkılan zaferler vardı.O günlerden, bugünlere geldiğimizde,Türkiye,1938 öncesi edindiği zenginliği ,yıllar içinde karşılaştığı ağır politik fırtınalar ve devrimlerin getirdiği asli değerlerin, art arda unutturulmaya çalışılması ile kaybeder oldu.
Yabancı kaynaklardan yardım gören gizli etler, Mustafa Kemalin getirdiği devrimlere ışık tutan “yaşamın kutsallığı” inancına,hümanizmaya,
Zamanında kendi kaynaklarıyla kalkınmayı başaran Türkiye,yeniden Osmanlıda olduğu gibi ağır borçlar altına girdi.Birlik beraberlik dayanışma felsefesi yerine, ayrımcı yaklaşımlar ön plana geçti...
Bugun 1938 öncesinin ruhu devam etseydi, Mustafa Kemal Atatürk'ün “Akılcı” felsefesinden ayrılınmamış olsaydı, ılımsız radikal tuzaklara düşülmeseydi,herşey çok daha farklı olacaktı.Ama kimsenin kuşkusu olmasın !!! “Ne mutlu Türküm diyene” coşkusu ile haykıran Türk kollektif dehası, çok yakın gelecekte Yeni bir diyalektik süreçe girerek Mustafa Kemal Atatürkün açtığı yolda ,gösterdiği hedefe ,hiç Durmadan yürüyecektir! —
Türkiye büyük umutların,haklı bekleyişlerin ,Görkemli başarıların ,eşsiz devrimlerin ve ebedi sancağımız Atamız; Mustafa Kemal'in ülkesidir. Fiziken ebediyete intikalinin 86.yılında özlemimiz onun ışığı ile yüreğimizde titrerken;Atamıza minnetimiz sonsuzdur!
Seni Sevmek,Seni Anlamak ve Seni Yaşatmak Milli bir İbadettir! Aklımızda Fikirlerin;
Kalbimizde Sevgin hiç bitmeyecek; İlelebet
Unutmayacağımız ve unutturmayacağımız tek gerçek;
TÜRKİYE MUSTAFA KEMAL'İN TÜRKİYESİDİR!..