Doğan Bekin, D-8 Ekonomik İş Birliği Teşkilatı'nın 27. Yılında Yeni Strateji Beklentilerini Dile Getirdi

Yeniden Refah Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan BEKİN , yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dış politikasında yeni bir stratejiye ihtiyaç duyulduğunu belirtirken, D-8'in bu anlamda önemli bir rol oynayabileceğini vurguladı. Türkiye'nin, bölgesel iş birliğini güçlendirecek ve ekonomik kalkınmayı adım adım atması ifade etti.

D-8'in, Türkiye'nin uluslararası alanda korunmasını ve bölgesel düzeyde çözümü bulmada önemli bir platform sağladığını belirten Bekin, Türkiye'nin bu teşkilata daha fazla önem vermesi gerektiği belirten Bekin'in açıklamalarına göre, Türkiye'nin AB ve BRICS gibi platformlara yönelmek yerine, iş bölgesinin birliğini güçlendirecek ve Türkiye'nin çıkarlarına daha düşecek uygun olan D-8'e odaklanılacak.

Basın toplantısında ayrıca, Türkiye'nin D-8'deki rolünün ve yeni algoritmaların belirlenmesi için çalışmalara başlanması gerektiğinin altı çizildi.

Yeniden Refah Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan BEKİN Basın Toplantısında “Dış politikada programların karşılanmadığı ve günün ağırlaştığı gayet aşıktır. Büyük dış ortamda bulunan siyasi parti artık vakit kaybetmeden, güçlü bir şekilde bir araya gelen köyler yoluyla bir çıkış yolu bulabilmesi için acil çözüm odaklı önlemlere başvurması büyük ehemmiyetten oluşmaktadır. Dış politikada güven artırıcı politikalar ortaya koymak yerine, mevcut kangrenleşmeye yüz tutmuş iç ekonomik sorunları unutturmak adına palyatif çözüm anlayışlı gündem değiştirmeye yönelik BRICS gibi oluşumlardan medet umarak dikkatleri başka yönlere yönlendirme ve millet çıkarlarına ters bir durum ortaya koymaknu ifade etmek. Bu arada Türkiye'nin yıllardan beri kapısında beklediği Avrupa Birliği de Avrupa'da artık siyasi arenada söz sahibi olan ve yabancı düşmanlığı retorikleriyle ön planda ortaya çıkıyor, radikal siyasi akımların depolandığı Türkiye'yi bağrında barındırması söz konusu değil. Avrupa'da hızlı bir yükseliş trendinde olan söz konusu aşırı akımlar ve aralıklı hareketler, Avrupa-Atlantik karşılaştırmana da dip etkisi yapmaktadır. Özellikle, iktidardaki partilerin aşırıcılıkla mücadele etme yerine, oy getirebilecek benzer açıklamalara politikalarının payanda yayınlanması, yeni tutarsızlıkların ve siyasi oluşumların ortaya çıkması neden oluyor. Batı'da hızla yayılan radikalleşme hareketleri, etnik, siyasi ve dini uçakta devşirilen yeni fikir akımlarıyla, siyasi bileşimlerde daha da karmaşık gelişmelerin ortaya çıkmasından oluşur. Aşırı mücadeleyle yetersiz kalan Avrupa parlamentoları ve hükümetleri, İslamofobi (İslam düşmanlığı) ile ortaya çıkan bu hareketlerin bumeranglarının kendilerine yönelebilecekleri katamadıkları için genel bir örnek mücadelenin ortaya çıkmasından uzak olanlardı. Avrupa Birliği'nin yasama organı olarak faaliyetini gösteren Avrupa Parlamentosu'nda yapılan seçimler sonucunda oluşan yeni sandalye görünümüne bakıldığında Türkiye'ye karşı izlenecek politikalarda lehte bir açılım politikasının beklenmesi mümkün görülmemektedir. Bu son süreçte Türkiye-AB'nin daha fazla karamsar bir durumun ortaya çıkmasının neden olabileceğini açıkça ifade etmesi gerekir. Türkiye'nin, Avrupa ile bütünleşme konusunda sürekli olarak konulan Kıbrıs, Güneydoğu, göçmenler sorunları gibi kronikleşmiş sorunlarla, günlük ülke muamelesi görüldüğünde uzak bir çizgide tutulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, AB ile iş birliğini güçlendirmek için her yolu denerken AP'nin oğul seçimleri konusunda ısrarla, Türkiye'nin “Europhoria” umutlarının iyice azaldığını ortaya koyuyor. Avrupa Parlamentosu'nun yeni yapısıyla bundan böyle Türkiye'nin Avrupa Birliği isteğine daha müdahil bir politikanın ortaya çıkacağı kesindir.Ez cümle, AB'nin Türkiye'nin egemenliklerini aşındırmaya yönelik ve yerine getirilebilmesi mümkün olmayan ve en kritik içeriklerde ciddi sorunları barındıran istekler var, mevcut AB konusunda ısrarcı olup olmadığının fayda getirip getirmeyeceği artık neşe aşikardır. Bu cümleden olarak, D-8 Ekonomik İş birliği Teşkilatının 27. Yıldönümünde D-8 yapısı üzerine şekillendirilecek yeni dış politik anlayışlar ile Türkiye, çevreleri boyunca ateş hattının odak noktasından çok, çözümün ana unsur olması pekâlâ mümkündür. Sonuç olarak, hükümetin bir yandan AB konusunda olduğu gibi BRICS konusunda da zaman tüketmek yerine, 15 Haziran 1997'te 54. hükümetin Başbakanı Prof. ifade etmek istiyoruz.