Elizabeth Taylor, 1976’da vuku bulan ünlü Entebbe baskınında harekete geçerek, İsrail’in ABD nezdindeki büyükelçisi Simcha Dinitz’i ziyaret ederek, kendisinin rehineler yerine takas edilmesini teklif etmişti.
Bu arada, Birleşmiş Milletlerin 1975’teki “Siyonizm Irkçılıktır” kararına karşı durarak büyük çaplı lobi faaliyetleri içerisinde yer almıştı. Keza soykırım ile ilgili film için de Simon Wiesenthal Merkezi’nin sözcülüğünü üstlenmişti.
Elizabeth Taylor’dan hareketle, Hollywood’da yıldızları Siyonist destekli film şirketleri tarafından parlatılan birçok aktörün dünya üzerinde nasıl Siyonizm propagandası için çaba içerisinde oldukları bilinen bir gerçektir.
Amerika’nın en büyük kazanç sahibi (lucrative) olan Siyonist sermaye çevreleri ve endüstriler, Holywood ‘a egemen güç olan Siyonistlere önemli politik güç vermektedirler.
Los Angeles Times yazarı Yahudi asıllı Joel Stein, 19 Aralık 2008 tarihli “How Jewish is Hollywood?” adlı makalesinde; “Amerikan halkının; haber medyası, Hollywood, Wall Street veya hükümeti yönlendirdiğimizi düşünmesine pek aldırmıyorum, aldırdığım tek şey, bu kuruluşları yönlendirmeye devam etmemizdir” ifadesiyle İsrail’in Amerika’daki etkinliğini ortaya koymaya çalışmıştı.
11 Eylül saldırısından sonra, Müslümanları aşağılayan Hollywood patentli yüzün üzerinde film yapıldı. News Corps, Paramount Pictures, Walt Disney Co. Warner Bros, CBS Corp, NBC, AMC, Tri-Star Films, Universal Pictures, MCA, Metro-Goldwyn-Mayer (MGM), Loews Pictures, Columbia Pictures, Twentieth Century Fox gibi film şirketlerinin büyük çoğunluğu Siyonist asıllı güçlerin kontrolü altında olup, büyük oranda Hollywood yapımlarını domine etmektedirler.
Bütün dünyada ahlaki erozyonun sebebi olan bu film şirketleri ve film yapımcılarının bundan böyle Covid-19 virüsü sonrası nasıl bir politika izleyeceği doğrusu merak konusudur.
Doğan BEKİN
Siyasetçi – Yazar – Çevirmen
