12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye'nin demokrasi tarihindeki en karanlık dönemlerden birini oluşturmuş ve uluslararası ilişkilerde de derin yankılar uyandırmıştır. ABD ve NATO'nun bu darbedeki rolü, çeşitli belgeler ve tanıklıklarla gün yüzüne çıkmıştır.
ABD'nin Rolü
Amerikan belgeleri ve dönemin tanıklıkları, ABD'nin 12 Eylül darbesine dolaylı da olsa destek verdiğini göstermektedir. Özellikle CIA'nın Ankara İstasyon Şefi Paul Henze'in, darbe sonrası dönemde "Ankara'dakiler başardı" şeklinde bir mesaj ilettiği iddia edilmiştir. Ancak Henze, bu ifadeyi reddetmiş ve "Bu tamamen bir efsane, bir mit" demiştir . Yine de, dönemin ABD yönetiminin darbeyi engellemeye çalışmadığı ve hatta bazı durumlarda desteklediği yönünde görüşler bulunmaktadır.
Ayrıca, darbe sonrası ABD'nin Türkiye'ye yönelik askeri ve ekonomik yardımlarını artırdığı, NATO ile işbirliğini güçlendirdiği ve Türkiye'nin stratejik önemini vurguladığı gözlemlenmiştir .
NATO'nun Etkisi
NATO'nun Türkiye üzerindeki etkisi, özellikle Soğuk Savaş döneminde belirginleşmiştir. Türkiye, NATO'nun güney kanadının önemli bir üyesi olarak, Sovyetler Birliği'ne karşı stratejik bir tampon bölge işlevi görüyordu. Bu bağlamda, Türkiye'deki siyasi istikrarsızlık, NATO için endişe kaynağıydı.
Darbe sonrası, NATO'nun Türkiye'ye yönelik askeri altyapı yatırımlarını artırdığı ve özellikle Batman ve Muş meydanlarını yeni baştan inşa ettiği bilinmektedir. Bu yatırımlar, NATO'nun bölgedeki stratejik hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir
12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturuyor. Bu darbe, sadece siyaseti değil, aynı zamanda hukuk, adalet, özgürlük ve insan onurunu da derinden etkileyerek, ülkenin toplumsal yapısında kalıcı izler bırakmıştır.
Darbeyi Gerçekleştirenler
Darbe, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) üst düzey komutanları tarafından gerçekleştirilmiştir. Darbenin başını çeken isimler arasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya öne çıkmaktadır. Bu iki isim, darbenin ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmışlardır.
Darbenin Sebepleri
Darbe öncesi Türkiye, siyasi istikrarsızlık, artan şiddet olayları ve ekonomik krizlerle mücadele ediyordu. Sol ve sağ görüşlü gruplar arasındaki çatışmalar, ülkede kaos ortamı yaratmıştı. Bu durum, orduyu müdahale etmeye zorlamış ve 12 Eylül darbesine zemin hazırlamıştır.
Ekonomik Zarar
Darbe, Türkiye ekonomisini derinden etkilemiştir. Resmi verilere göre, darbe sonrası yaklaşık 650.000 kişi gözaltına alınmış, 230.000 kişi askeri mahkemelerce yargılanmış ve 1.683.000 kişi fişlenmiştir. Ayrıca, cezaevlerinde işkence sonucu 171 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu durum, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısında kalıcı hasarlara yol açmıştır.
️ Ulucanlar Cezaevi ve Vahşet
Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan Ulucanlar Cezaevi, 12 Eylül döneminin en karanlık izlerini taşıyan mekanlardan biridir. Cezaevinde, özellikle sol görüşlü tutuklulara yönelik ağır işkenceler uygulanmış, birçok kişi hayatını kaybetmiştir. "Taş Medreseli Ülkücüler" olarak bilinen grup, darbe döneminde burada idam edilen ülkücüleri anmak amacıyla düzenledikleri etkinliklerle, bu karanlık dönemin unutulmaması gerektiğini vurgulamaktadır.































