Hz. Âdem ile başladı insanın yeryüzündeki serüveni. İlk insan, ilk baba, ilk aile sahibiydi o. Hem cennet hem dünya hayatını yaşadı. Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş ilk peygamberdi; ilk hata yapan, ilk örtünen, ilk tövbe eden, ilk tevhid mücadelesi veren, ilk evlat acısı tadan, ilk selamlaşan, ilk toprağı işleyen, bilgide melekleri geçmiş ve kendisine meleklerin secde ettiği insandı Hz. Âdem.
Hz. İdris (as) peygamber, dosdoğru ve yüce bir mevkie yükseltilmiş, sabırlı ve Allah’ın rahmetine kavuşan iyilerdendi. Peygamberlik, hikmet ve sultanlık verilen, şehir kurma sanatkârı, idareci, ilminde uzman, kalem sahibi, terzilikte usta, “şüphesiz o doğru sözlü bir nebi”, “O sabreden” ilahi sözleriyle övülmüş, yüce bir makama yüceltilen kişiydi.
“Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.” diyen ve ikinci Âdem kabul edilen, şekür (çok şükreden) sıfatıyla anılmış, peygamberler içinde en uzun ömürlü ve duası kabul olunmuş kişidir Hz. Nuh (as)... Putçu, zalim, fasık, kötü, vicdansız bir topluma gelmiş, şükreden, duası makbul, kendisinden misak alınmış, sapıkları apaçık ve şiddetle korkutan bir peygamberdi. Neciyullah (Allah ile meşgul olan) bir elçiydi.
Âd milletine gelmişti Hûd (as)... Tevhid mücadelesinde ona uyanlar kurtuldu.
Şirk içinde olan Semud milletine gelmişti Salih (as)… İmansızlık illetinin ilacı vahiyle, imansızların hekîm-i hâzık’ı olmuştu. Ona inananlar kurtulmuş, Semud milletinden geriye sadece çökmüş evler ve alınacak ibretler kalmıştı.
“İnsanlara önder”, “Dünyada seçkin kul”, “Ölüleri dirilten”, Allah’ın “Halilim” dediği, atıldığı ateşi gül bahçesine çeviren, “Rabbim bana salihlerden olacak bir evlat ver!” duasıyla Hz. İsmail’e kavuşan, Allah’a teslimiyetin örneği, Allah’ın evi Kâbe’nin banisi, içli, yumuşak huylu, yüreği yanık, vefakâr, hanif, sadık, ebu’l-edyaf (misafirler babası), kalbini irfana, dilini burhana, bedenini nirana, çocuğunu kurbana, malını dayf u ihsana teslim ve tahsis eden Hz. İbrahim ile devam etti peygamberler silsilesi.
Sapıklığın, ahlaksızlığın, edepsizliğin en adisinin yaygın olduğu dönemde geldi Hz. Lût (as)… “İlim ve hikmet sahibiydi.” “Rahmete erenlerdendi, iyilerdendi.” İbret ve işaret bıraktı geride.
Allah’ın kurbanı, teslimiyet, tevekkül ve samimiyet timsali, hatırına zemzem fışkıran, ıssız vadiyi Mekke’ye çeviren, Kâbe’nin temellerini yükselten, özü doğru, sözü doğru, Rabbinden hoşnut, Rabbinin hoşnutluğunu kazanan, vaadine sadık, “Allah’a yükselen, varlıklar dünyasında üstün bir mevkiye sahip” ve “Sabırlıydı” Hz. İsmail (as)...
Doğmadan doğumu müjdelenen, isminin anlamı “sevinçle güldüren”, salih, hidayete eren ve bereket verilenlerdendi Hz. İshak (as)… Anlayış ve kavrayışı güçlü, “Melekler, İbrahim’i çok bilgin bir oğul ile müjdelediler” ilahi muhatabının sahibiydi İshak (as).
“Kendisine vahiy indirilenlerdendi Yakup (as)”... Bitmeyen güzel bir sabra, halis bir gönüle, salih bir huya sahipti. Allah’ın kuyudan kurtarıp zindanda eğittiği, sonra da Mısır’a sultan yaptığı Hz. Yusuf’un babasıydı Yakup (as). Hz.
Yusuf (as), Kur’an’da “Ahsenü’l-Kasas” olarak geçen “kıssaların en güzeli”nin sahibiydi. Rüya tabirini Mevla’dan öğrenmiş, ihlâslı, ilim ve hikmet sahibi, zindandan saraya uzanan bir hayat ile başlayan peygamberlik dönemi ve kendinden sonrakilere nice ibretlerle dolu bir hayat yaşayan nebi...
Medyen halkına peygamber olarak gönderilmişti Şuayb (as)…
Kemale ermiş iki kadından biri olarak övülen Asiye’nin elinde büyüdü Hz. Musa (as)... Medyen şehrinde yetişen, asa sahibi, sihri mucizeyle yenen, sihirbazları secdeye kapayan, “Kelimullah” (Allah ile konuşan), küfrü denizde boğan, zillet içinde yaşayan bir milletten hürriyetle yetişen ve izzetle yaşayan bir nesil meydana getiren ve Arz-ı Mukaddes’e sokan bir peygamber...
Musa ve Harun: Peygamber iki kardeş...
Allah’a dönük, güç ve kuvvet sahibi, Allah katında yakınlık, makam ve ilim sahibi, dağlara ve kuşlara hükmeden, davudi sese sahip, zırh yapma ustası, demiri kumaş gibi dokuyan, ibadete düşkün, namazı övülmüş, orucu sevimli kılınmış, Zebûr’un peygamberi. Hem peygamber hem hükümdar Hz. Davud’un (as) şiarı nimete şükür, kâfire lanet idi.
Davud’dan sonra gelen peygamber Hz. Süleyman’dı (as). İnsan ve cinlere hükmedebilen, hayvanların dilinden anlayan, Mescidi Aksa’nın (Beyt-i Makdis) banisi, mülk ve saltanat sahibi, rüzgâra hükmedebilen, bakır madenini işleyen, kuşdiline vakıf, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduya sahip, saltanatı kadar adaletiyle de nam salmış, ölümü ayakta karşılayan peygamber...
Varlıktan yokluğa düşürülen, bütün vücudu yara içindeyken sabrını ve Allah’a bağlılığını yitirmeyen, sabrıyla imtihanı kazanan ve tekrar eski sağlığı, ailesi ve servetine kavuşan, Allah’a dönük, güzel ve iyi bir kuldu Hz. Eyyûb (as)… “İbadet ehline” ve “akıl sahiplerine” örnek insandı.
Allah’ın rahmetine kattığı, sabırlı ve iyilerdendi Hz. Zülkifl (as)…
Adı Kur’an’da bir sureye isim olarak verilen, balığın yutuşu nedeniyle “Zu’n-nûn” denilen, milleti ümitsizlik halinde tövbe eden ve imanı Allah katında makbul olan... Sabrı balığın karnında öğrenen peygamber, Hz. Yunus (as)…
Hak ölçülerince “kubbede bir hoş sada” bırakan ve hidayete eren Hz. İlyas (as), âlemlere üstün ve iyilerden olan Hz. Elyesa (as), Süleyman’ın neslinden, duası makbul, sanatkâr bir peygamber olan Hz. Zekeriyya (as) ve muttaki, ana babasına itaatkâr, milletinin efendisi olan Hz. Yahya (as) ile devam etti nebiler silsilesi.
Kur’an’da adı geçen dört aileden biri olan Al-i İmran ailesinden, annesi tarafından Beyt-i Makdis’e adanmış, iffetli, faziletli, doğru, üstün, seçilmiş Meryem’in mucize doğumla dünyaya getirdiği, beşikte iken konuşan, salih, hikmet sahibi, ilahi nimete ermiş, “Allah’ın Kelimesi”, Allah’ın kendi katına yükselttiği ve Hz. Muhammed’i müjdeleyen peygamber, Hz. İsa (as)…
Ve “Allah’ın Resulü, peygamberlerin sonuncusu”, “Âlemlere rahmet olarak gönderilen” Hz. Muhammed…