Ülkemize, insanımıza, insanlığımıza, vicdanımıza ve irfanımıza saldırılıyor. Bir çok taraftan, türlü taarruzun açık “hedefindeyiz.”
Emperyalizmin içimizdeki “beşinci kolu” kalkışma hazırlığı yapmış, bir ihanet şebekesi olarak iştutmaktadır. Geniş bir toplumsal alanda hareket ediliyor ve topyekün “kuşatma altına” alınmak isteniyoruz.
*
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kasteden “yeni bir gezi kalkışması” denendi. Bir grup akademisyen; Pkk terör örgütüne karşı yapılan operasyonları katliam olarak kabul ve takdim ederek, devletimizi; Kürtleri katletmek ve onları göçe zorlamakla, töhmet altında bırakan bir “bildiri yayımladı”. Bazı aykırı zihniyetli gruplarda onlara eklemlenerek destek sundular.
Kimler mi?
Bir kısım akademya mensubu, Türkçe fukarası edebiyatçılar, bir kısım teknik insanlar ve her daim karşısındakine küfretmekle prim arayan sinemacı tayfası, yine aykırı sağlıkçılar ve bunlara örtülü destek sunan “bir kısım zevat.”
Bunlar; tam manasıyla bağlı, bağımlı, köle zihniyetli, bazıları ise algı seviyesi düşük “artniyetli” muhterislerdir.
Bu zihni prangalılar; terör taraftarlığını bize ifade ve akademik özgürlük diye “hayâsızca” yutturmaya çalışıyorlar.
*
En temel insan hakkı olan yaşama hakkına kasteden Pkk'ya bir kelâm etmeden “taraf tutup” devleti suçlamak ne demektir?
Terör ve teröriste taraf olmak; Her türlü suçun, katliamın, ahlâksızlığın, ihanetin içinde olan ve bunları yöneten suç şebekesinin taraftarı olmak demektir.
Aşikârdır ki; bildiriyi yazanlar, imzalayanlar ve reklâm edip yayanlar, Pkk'yı “desteklemişlerdir.”
Hendekler kazıp kardeşliğimizi içine gömmeye teşebbüs eden Pkk’yı masum ve haklı göstermek için yayımlanan bildiri asla ve kat’â “kabul edilemez.”
Devletimizin hedef alınması oldukça “manidardır.”
*
Terör örgütünü destekleyici bildiri yayımlayanlar “eğer” iyi niyetli olsalardı;
Geçmişte, 28 Şubat sürecinde ülkeyi ve milleti soyan zenginler, bürokratlar, akademisyenler, gazeteciler, medya patronları ve siyasetçiler aleyhinde bildiri yayımlar onları eleştirirlerdi. Lakin o dönemde kıllarını bile kıpırdatmayıp “bir kelime bile” etmediler.
“Yine” iyi niyetli olsalardı;
İçine patlayıcı yerleştirilmiş tüpleri, örgüt karargâhlarını ve cephaneliklere çevrilmiş konutları, mühimmat üretim ve depolama mahallelerini ve malum hendekleri görmezden gelmezlerdi. Pkk'nın işlediği insanlık suçlarını “anlatır”, vatandaşlarımıza yaptıkları zulümleri ve işkenceleri,“şehit” edilen güvenlik güçlerini, ağlayan anaları, yetim kalan evlatları anlatırlardı.
Bunu yapma yerine terörü destekleyip devleti suçlamak ve terörü masum göstermeye çalışmak “aydın geçinen” zevata yakışır mı?
*
Bu bildiri tam bir teröre destek bildirisidir.
Mütareke dönemine heveslenenlerin “müstemleke aydını” gibi davranan bu insanlar, temel fikri bahanesi kadar sahte bu bildiriyle; birlikte yaşama hukukunu yıkma teşebbüsünde bulunuyorlar.
Milletimiz için yapılan güvenlik çalışmasını sınırsız yalan eşliğinde kötülüyor, devletimize olan “güven duygusunu zedeleme” gayreti içine giriyorlar.
Milletin kendilerini “sevmesini” ve kucaklamasını bekleyen bu şahıslar; devlet imkânı ve kamu maaşları ile geçinen bu aydın kisveli kişiler, nerede bölücü faaliyet var ise “ortaya fırlıyor”, milletin ne kutsalı varsa sövüp sayıyor, millet ve ülke aleyhinde ne kadar kirli iş varsa hepsine girip çıkıyorlar. Yine de milletten teveccüh bekliyorlar.
“Vicdanları ölmüş”, kalemi kirli bu kişiler; terör sorununu uluslararası hale getirmek istiyor.
Ülkesine başka güçleri “davet eden” hiç bir teşebbüs masumane kabul edilebilir mi?
*
Bu dahi biline;
Millet ve memleket yararına görevini layığıyla yapan, insanımıza ve onun değerlerine saygılı akademisyenlerin başımız üzerinde yeri var. Onlar ki nesillerin yetişmesine, devletimiz gelişmesine katkı sunan vatan evlatlarıdır.
Şu da;
Bu bildiriyle gelecek nesillerimizi kimlere “emanet” ettiğimizin ve bu ülkede terörün “niçin” bir türlü bitirilemediği sorusunun başka bir cevabı olarak da tarihe geçmiş durumda.
Çocuklarımızı, taze dimağ evlatlarımızı bu küflü zihniyete eğitim için teslim ediyoruz.
Sonrası malum.
*
Bir de şöyle;
Vatanımızın birlik ve beraberliğini, bölünmez bütünlüğünü hedef alan her türlü terör faaliyetini ve girişimini şiddetle kınıyor, bu tür faaliyetlere destek verenlere karşı asla müsamaha gösterilmeyeceğini “defaten dile getiriyoruz.”
Neden mi tepki gösteriyoruz?
Çünkü;
“Kötüye müsamaha göstermek, iyiye zulmetmektir.”
.
Bu hadise, bize tabiatın boşluk kaldırmadığını bir kez daha göstermiştir. Bu musibet bize “ders olmalı.”
.
Akademik dünyada; yapılacak çok iş, verilecek çok karar, alınacak uzun yol var demektir.
.
Bizim “safımız”, vatanını ve milletini sevenlerin, Din-i İslâma inananların ve insan sevgisi olanların safıdır, zinhar bu ve benzeri zevatın yanı olamaz.
.