Bir dünya kadın, Suriyeli kadınlar için yola çıktılar
Tam 7 yıl oldu Suriye savaşı başlayalı. Yüz binlerce insan bütün dünyanın gözleri önünde canlı yayında katledildi. 15 bin çocuk can verdi. Bombalar bedenlerini parçaladı, tonlarca enkaz altında kaldı, klor/sârin/kimyasal gazları çırpına çırpına soludular. Kimisinin küçücük bedeninde işkence metotları denendi. Tespit edilebilen 13 bin 581 kadın Suriye rejiminin zindanlarında işkence ve diğer zalimane muamelelere maruz kaldı ve tecavüze uğradı.
Şu an 417’si kız çocuğu olmak üzere tespit edilebilen 6 bin 736 kadın halen bu vahşeti yaşıyor, Suriye rejiminin zindanlarında ölmeyi bekliyor. Tecavüz ve işkence mağduru kadınlardan bazıları intihar etti. Bu hapishanelerden kurtulanlardan bazıları aramızda ve bir gün kendilerine yapılanların hesabının sorulması umuduyla yaşama tutunmaya çalışıyor.
Kadınlara yönelik cinsel saldırı, işkence, hukuksuz tutulma, uluslararası hukuka göre savaş suçu ve insanlığa karşı suç niteliğindedir. Bilinen tek gerçek şudur ki Suriye rejimi, kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullanmaktadır.
Vicdan Konvoyu
bugün yola çıkıyor
Bir Dünya Kadın, yaşanan bu zulümlere dikkat çekmek, Suriye hapishanelerindeki kadınların özgürlüklerini talep etmek ve vicdanları harekete geçirmek için Türkiyeli kadınların öncülüğünde Vicdan Konvoyu’nda bir araya geldi.
Ruanda, Güney Afrika, Mısır, Tunus, Fas, Arjantin, Brezilya, Şili, Moğolistan, Malezya, Endonezya, Pakistan, Afganistan, Ukrayna, Irak, Filistin, Bosna, Doğu Türkistan, Çeçenistan ve Japonya gibi 55 ülkeden farklı din, dil, ırk ve kültürlerden oluşan kadınlar, otobüslerle yola çıkarak Hatay’ın yolunu tuttu.
İstanbul’daki kadınlar ise bugün Yenikapı’dan Hatay’a doğru hareket ediyor.
Bu vicdan konvoyunun en anlamlı yolcuları, Suriye mazlumlarını ve mağdurlarını en iyi anlayan kadınlar, hiç şüphesiz Bosnalı kadınlardır. Boşnak kadınlar ve genç kızlar, ilk çağrıyı yapan ve ilk destekleyen grup olarak Srebrenitsa başta olmak üzere ülkenin birçok bölgesinden beş otobüs ile yola çıktılar.
Dünyanın farklı şehirlerinden otobüslerle hareket eden ve Suriye sınırında, Hatay’da bir araya gelecek olan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Suriyeli kadınların acılarını ve feryadını dünyaya duyurmak için hep birlikte seslerini yükseltecekler.
Suriyeli Majd Izzet al-Chourbaji,
esir hayatını anlattı
Bu konvoyun katılımcıları arasında Suriye hapishanelerinde işkence görmüş kadınlar da var. 7 ay boyunca Suriye hapishanelerinde işkence gören ve zindanda eşini kaybeden Suriyeli kadın Majd Izzet al-Chourbaji, 150 kadınla birlikte açlık grevi başlattıktan sonra esir takası vesilesiyle serbest kaldı.
Chourbaji, işkence günlerini şu şekilde ifade etti:
“Suriye’nin Dera kentinde yaşıyordum. 2013 yılında tutuklandım ve 7 ay Suriye zindanlarında kaldım. Eşimle birlikte gözaltına alındım. İşkenceden dolayı eşim hayatını kaybetti. Benim gözaltına alındığım günlerde annemi ve çocuklarımı da gözaltına aldılar. Onları neden gözaltına aldıklarını kimse öğrenemedi. Gözaltına alınma sebebim de barışçıl gösterilere katılmamdı. Şam’da gözaltına alındığım günlerde bana işkence yapmalarının tek sebebi, gösterilerin yapıldığı Sahra Hastanesi’nin yerini biliyor olmamdı. Hastanenin yerini tam olarak söylememi istiyorlardı. Gözaltına alındığımda eşimi gözümün önüne getirdiler ve sürekli ona işkence yaptılar. Bunu da sırf hastanenin yerini söylemem için yapıyorlardı. 10 gün sonra bizi başka bir hapishaneye götürdüler. Eşimi son defa o nakil esnasında orada görmüştüm. Ellerinden ve yüzünden kanlar akıyordu. Daha sonra işkenceye dayanamayıp öldüğünü öğrendim.”
Konuşmasının devamında Suriye hapishanelerinde işkencenin nasıl işlendiğini anlatan Chourbaji,
“Suriye hapishanelerindeki işkence şu şekilde işliyor: Sizi zincirlerle duvara asıyorlar ve kendinizden geçene kadar demirlerle size vuruyorlar. Oradaki insanlık dışı vahşeti özetlemek adına çok özür dileyerek ilk olarak şunu eklemem gerekiyor: Hapishanelerde kadın hastalıkları meydana geliyordu. Arkadaşlarımızdan kadın pedi isteyenler oluyordu. Onlara cevap olarak ‘Eşyalarınızı yırtın ve ihtiyacınızı giderin’ deniliyordu. Kadınsal sıvılar her yere yayılıyordu ve bununla birlikte meydana gelen mikroplardan kendimizi korumaya çalışıyorduk. İkinci olarak hatırıma gelen şu insanlık onurunu ayaklar altına alan işkenceden bahsetmek istiyorum: Yan hücremizde genç erkekler grubu vardı. İçlerinden bir tanesi tuvalet ihtiyacı olduğunu söylüyordu ama gardiyanlar buna müsaade etmediler. ‘Çok sıkıştıysan altına yaparsın’ dediler. Çocuk dayanamadı ve altına yaptı. Onunla dalga geçmeye başladılar. Bunları anlatmaktan ben de çok utanç duyuyorum ama o gence, yaptığı dışkısını yemesini söylediler. Ve onu buna mecbur ettiler. Genç hem ağlıyor hem de utanç duyuyordu. Artık biz, bunları yapanların insan olmadıklarına kanaat getirmiştik. Hamile kadınlar vardı bizim hücremizde. Hapishanede zor şartlar altında doğum yaptılar. Daha sonra da yaşanan işkence ve yetersiz beslenmeden dolayı bu bebekler hayatlarını kaybetti. Olaylar başladığında ben yurt dışındaydım. Daha sonra süreci izlemek için yurduma, Suriye’ye döndüm. Az önce arkadaşımızın da anlattığı gibi içerideki kadınların yaşadığı sorunlar dışında şunu söyleyebilirim: Hapishanelerde işkence dışında cinsel istismar da var ne yazık ki.”
VİCDAN KONVOYU NE İSTİYOR
Suriyeli kadınların tümünün bir an önce serbest kalmaları gerekiyor. Ve kendilerinden haber alınamayan kadınların da acil olarak nerede olduklarının ortaya çıkartılması ve insani yardım desteğinin sağlanması gerekiyor.
Bu kötülüklere maruz kalan kadınlar, hangi uluslararası mekanizmanın, hangi devletin, hangi sivil kurumun, hangi merciinin masasında gündem edilmekteler?
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından kadınlar, Suriye hapishanelerinde hukuka aykırı olarak tutulan ve işkence edilen kadınların sesini bütün dünyaya duyurmak ve serbest bırakılmalarını talep etmek için ‘Kadınlar İçin Vicdan Konvoyu’nu yola çıkarıyor.
-Kadınların, Suriye’de savaşın başından bu yana işkence, tecavüz, infaz, hapis ve mültecilikle büyüyen dramlarına dikkat çekmek.
-Suriye’de savaş sebebiyle haksız bir şekilde tutulan tüm kız çocukları ve kadın mahpusların serbest bırakılması için çağrı yapmak ve girişim başlatmak.
-Tüm insanlığı savaşlarda kadınların korunması için etkili tedbirler almaya davet etmek
İçin Vicdan Konvoyu, 6 Mart 2018 tarihinde sabah basın açıklaması ile İstanbul’dan otobüslerle yola çıkacak ve sırasıyla İzmit, Sakarya, Ankara, Adana şehirlerinden geçerek Suriye sınırına ulaşacak. “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” sabahı Hatay’dan dünyaya seslenecek. Sembolü olan 6 bin 536 adet oyalı yazmayı mahpus kadınlar adına taşıyacaklar. Suriyeli mahpus kadınlar için yola çıkacak olan uluslararası nitelikli ve sadece kadınlardan oluşan ‘Vicdan Konvoyu’na herkes davetlidir.
‘Vicdan Konvoyu’ Suriye’deki mazlum kadınların sesidir.
Sizler de sesleri olun ve sesiniz zindanların duvarlarını yıksın!