Akıl ve zeka
Akıl da zeka da asıl itibarıyla bir kabiliyettir.
İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz.
Ama zekayı asla.
Akıl bir bütündür.
Akıl; mantık, sağduyu, bilgi, ahlak, inanç gibi parçaların bütünüdür.
Dolayısıyla akıl bu parçaların sinerjisiyle büyük bir güç olarak ortaya çıkar.
Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır.
Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir.
Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur.
İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır.
Akıl da insan olgunlaştıkça da değişebilen bir durum mümkündür.
Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir.
Bir şeyin içeriğini anlamamak ‘akıl erdirememek’ olarak nitelendirilirken,
Başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye ‘bir tek o akıl etti’ denilir.
Birine bir yol göstermek ona ‘akıl vermek’tir.
Bir şeyi hatırlamak, unutmamak ‘akılda tutmak’tır.
‘Akılsız’ tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında kullanılır.
Akıl insan için hayati önem taşıyan ve bir anlamda insanı insan yapan en önemli özelliklerinden birisidir.
Akıl insan hayatının her alanında kendini belli eden bir ayrıcalık ve üstünlüktür.
Akıl sayesinde doğru ile yanlısı yalan ile gerçeği iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebiliriz.
Ayrıca aklımızı kullanarak bir konuda düşünce yürütebilir fikir beyan edebiliriz.
Kendi davranışlarımızı bilir ve kontrol ederiz.
Derin düşünmek, incelikleri kavrayabilme, hikmetli konuşabilmek ancak akıl sayesinde mümkün olabilir.
Akıl biz insanlara bir yol göstericidir.
Akılla ilgili beyinde bir bölge yoktur.
Bir hastalık olmadığı surece herkesin aklı vardır.
Akıl;
insanın kendi başına hayatını devam ettirebilmesi, kendini dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyabilmesi, kendisi için neyin faydalı neyin faydasız olduğunu algılayabilmesi için "olmazsa olmaz" öğedir.
------------
Zekâ ise kişiye özeldir.
Ve her insanın kendisine mahsustur.
Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir.
Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir.
Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır.
Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir.
Lakin her iki zeka türü de sinir sistemi ile ilgilidir.
İnsanı hayvandan ayıran konuşabilmesi, dik durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir sistemidir.
Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına da gelmez.
Örneğin bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içersinde en karışık eserleri aklıyla değil,
Zekası sayesinde oluşturur.
Biz bu kişilere ‘müzik dehası’ diyoruz.
Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini dahi çözemeyebilirler.
Sonuç olarak zeka;
ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor.
Ve akıl somut olarak ölçülemez iken zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle ölçülmeye çalışılıyor.
Zekâ bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama, açıklayarak çözme, düşünme, gerçekleri algılama, sonuç çıkarma yeteneklerin tamamıdır.
İlk kez karşılaşılan ya da aniden gelişen olaylara uyum sağlayabilme, anlama, öğrenme, öğrenme hızı analiz yeteneği, beş duyunun,dikkatin ve düşüncenin yoğunlaştırılması, ayrıntılara dikkat edilmesi, iki veya daha fazla olay hakkında bağlantı kurulması, hiç kimsenin göremediği çok ufak fakat can alıcı noktaları görebilme hep zekâ sayesinde gerçekleşir.
Akıl öğrenme yeteneği,
zekâ olaylar karsısında aklı çalıştırma hızlıdır.
Zekâ ise çok çeşitlilik arz eden yetenektir, doğuştan vardır.
20'li yaslara kadar gelişir ve çalışma ile arttırılabilir.