1991 yılında İstanbul Üniversitesi End. Elektronikten mezun oldugum sene hic vakit kaybetmeden is basvuruları yapmaya basladım.
Özellikle okul yıllarında tesettür sıkıntısı yasamadık.
Hatta rahmetli Özal sebebi ile Avcılar kampüsünde cok rahat bir sekilde derslere giriyorduk.
Lakin 1.sınıf stajında özellikle zorlandık.
Ögrenci olarak tesettürlü olabiliyorduk.
Özel sektörde zor,kamu da ise imkansızdı.
Tesettürlü olmak.
2.sınıf stajımı bir televizyon üretim fabrikasında yaptım.
Gerek teknik kadroda gerekse üretim kademesindeki calıdanlar ile problem yasamadık.
Sanırım bundan cesaret alarak personel müdürümüze mümkünse kalmak devam etmek istegimizi dile getirdik.
Personel müdürümüz bizden ve calismamızdan memnun oldugunu belirtmekle birlikte üretim kademsinde olabilecegini lakin teknik kadrado bunun mümkün olmadıgını cesitli argümanlardan örnek vererek bizi acıklamaya calıstı.
Cünkü elemana ihtiyac vardı.
Ve kendisi bizi üretim kademesinde bizi istihdam etmek istiyordu.
Sanırım hem gencligin,hemde teknik eleman olmanın verdigi özgüven ile anlasamadık.
Ve biz mezun olur olmaz is bulabilecegimizde cok emindik.
Sonrasında bircok is basvurusunda bulundum.
Arkadasım da
Lakin her seferinde "biz size dönecegiz." seklinde bir taktik ile kapıyı gosteriyorlardı.
(Hatırladıgım iki yer sadece daha kapıdan "tesettürlü elaman calıstırmadıklarını" belirtmisti.)
Calısmak zorunda idim.
Ve bir tesktil pazarlama firmasında bilgisayar-on muhasebe- sekreter arası bir kademesinde 3 yıl çalıstım.
Is aramalarım sırasında bir gazete ilanı ile gittiğim is görűsmesì ve sonrasında yasadıklarım aslında simdi geriye baktıgımda 28 Şubat'ın postal sesleri imis.
Yıllar icinde 28 Subatın icinde savrulusumuzun .... onume sundu.
Telefonla görüstümde i bir cok isyerinde yüzyüze görüsmeye cagırdılar.
Tesettürlü oldugumuz icin birden elemana ihtiyacları olmadıkları akıllarına geliyordu.
Gerek notlarım iyi oldugu icin gerekse End. Elektronik bölümünün ogünün sartlarında is bulması zaten hic zor degildi.
Gorusmeye gittigimizde bir bayan form doldurttu.
Personel müdürünün sekreteri imis yıllar sonra tevafuken ögrendim.
Personel müdürünün su an olmadıgını ve görusme icin cagıracaklarını soylerek megersem beni savusturmus.
Tabi kapılar böyle bir bir kapanınca tesktil firmasında 3 yıl calıstım.
İnsanın sevdigi isi yapmasının nasıl bir elzem olduğunu o yıllarda ögrendim.
Meslek lisesi cıkıslı oldugumdan meslek yüksek okulundan hem iyi bir not ile mezun olmus hemde staj tecrubelerimden dolayı kalifiyeli sayılabilecek nitelikte bir elemandım.
Tek engel tesettürüm imis yıllar icinde tefavuken ögrendim.
Ve her basvurum geri cevrildikce zaman icinde ister istemezmeslekten kompa ve bir yetersizlik hali hayatıma hükmetmeye basladı.
Sanırım hem calısmayı sevdigimden hem de bir kendini ispat etme derdine düsmekten once cocuk egitimi sonrasında dikis-nakıs kursuna gittim.
Hrr kursta ayrı bir heyecan ve kendini ispat derdi.
Yıl 1995 idi.
Halk egitimin nakıs kursuna devam ediyordum.
Kursta tanıstıgım bir arkadas daha ilk günden "abla ben seni bir yerden hatırlıyorum.Ama nerden cıkaramıyorum" dedi.
Bir sabah kursa geldim.
Kız "abla ben seni nerden tanıdıgımı buldum."
Ilginc olan ben kızı hic tanımıyor ve hatırlamıyordum.
"Nerden"
"Sen ............. is basvurusu yapmıstın.Ben o zaman orada ticaret lisesi satajımı yapıyordum.Sana bir sey itiraf etmem lazım. Senin formun hic personel müdürürüne verilmedi.Verilse mutlaka olurdu.
Personel müdürü öyle bir adam degildi.
Lakin sekreter senin formu direk cöpe attı.
Biz bir iki kisi itiraz edince -bu tarz insanlar gitsin evinde ceyiz islesin.- diyerek bizi susturdu.Abla ya hakkını helal et."
Ve ben sözün bittigi yerdeyim.
O günden beri hep merak ederim.
O ismini cismini bilmedigim hatun basını yastıga koyunca rahat bir uyku ile uyuyabiliyormudur?
Bu kadar hoyratca,haddini bilmeden ve hatta haddini asarak verdigi bir kararın agırlıgını tasıyabilmiş midir?