Nefislerimizi terbiye etmeye çalıştık.
"Günahlar bizim için tercih olamaz.
Ne zamandan beridir günahın adı "tercih" diye isimlendirilir oldu."
En'am Suresi -3-
Erdemli Ergenlerimiz ile En'am Suresini çalışmaya devam ediyoruz.
Allah mushafında Mekkeli Müşriklerin tavırlarına Hz. Peygamber(s.a.s)'e "Deki" kalıp ifadesi ile cevap veriyor.
Ve Hz. Peygamber ile Mekkeli müşrikler arasında Allah' ın şahit olarak yeteceğini söylüyor.
Peygamberini kendi şahitliği ile destekliyor.
Hz.Peygamber(s.a.s) tebliğ vazifesini en iyi şekilde yaptığını onu örnek almak durumunda olan bizlerinde tebliğ vazifesini en iyi şekilde yapıp İslam farkındalığı olmayanlara farkındalık kazandırmakla mükellef olduğumuza işaret ediliyor.
İnsanın Allah'a karşı hâli hür köledir.
Rabbimiz bizi tercih hususunda serbest bırakmıştır.
Lakin İslam farkındalığı olmayan, İslamdan bi haber yaşayanların hiçbir şekilde hür olamadıkları sadece ve sadece Allah'a iman edenlerin özgür oldukları gerçeği ile yüzleştiğimiz ayetler ile muhatap olmak Erdemli Ergenlerimize iyi geliyor.
Devam ediyoruz.
Ayetlerle yoldaşlığa
Allah ayetlerini yalanlayanları "zâlim" diye isimlendiriyor.
Kendi nefislerimize "zalim" olup olmadığımızı sorduk.
Allah'ın ayetlerini yalanlamanın ne demek olduğunu idrak etmeye çalışarak nefislerimizi terbiye etmeye çalıştık.
Kıyamette yaşayacağımız hadiselerin Mushafta bize anlatılması Kurani bir usluptur.
Günah işlemeyi göze alan nefislerimize günahlarımızın ahirette önümüze serileceği mushafta anlatılıyor.
Bizim toplumumuzda mushaf okuyan biz kulların bu kadar rahat günah işleme handikabımızın sebebibi üzerine kafa yorduk. Erdemli Ergenlerimiz ile farkına vardık ki azgınlaşmış nefislerimizin rüzgarına kapılmışız.
Ve ilgin olan bunun farkında dahi değil bir çoğumuz.
Nefislerimizin azgınlaşmasına şahit olmanın acısının dahi yaşanmadığı bir zaman diliminde müslüman kalabilme çabası bu yüzden çok kıymetlidir.
Erdemli Ergenlemiz için
Mushafta çoğu kez Müslüman kalabilme çabası olmayanların da halleri izah ediliyor.
Allah nefislerimize kanmış olma halimizi tekrar tekrar yüzümüze vuruyor.
Ve at gözlüğü takmış insanların hidayet isteselerde hidayetten hissedar olamazlar sebebi ise;
1-Bu konuda talebsizlikleri
2-Mevcud hayatındaki istikrarı, günahtaki istikrarı ve yaşadıkları hayatı doğru bilme halleri
Allah'ın rahmetini sebep gösterek günahta ısrar etme halleri bir süre sonra bu insanların kulaklarına sağırlık, kalplerine ise ağırlığa sebebiyet verir.
Günahta ısrarcı olmaya devam edersek Allah kalbimizi örter.
Ve hiç bir mucize bizim İslam'a olan mesafimizi azaltmaz.
Bi nevi bildiğimiz hakikati ertelersek.
Rabbimizde bizim hidayet vesilelerimizin önünü kapatır.
Günahlar bizim için tercih olamaz.
Ne zamandan beridir günahın adı "tercih" diye isimlendirilir oldu.
En'am Suresinin ayetlerinde ilerler iken
"Günahlarımdaki pişmanlığım sahte mi?
Ey nefsim!"
sorusu ile kendimizi muhatap ettik.
"Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca, bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize!” diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!"
(EN'ÂM SURESİ, 31. Ayet )
ayetinde belirtilen ahiretteki pişmanlıklarımızdan yola çıkarak dünya hayatındaki pişmanlıklarımızın gerçekliğini sorguladık.
Eğer dünya hayatında günahlarımız konusunda pişmanlığımız gerçek ise neden günah işlemeye devam ediyoruz.
Günahı umursamıyoruz.
Pişmanlıklarımız dahi sahte mi?
Eğer pişmanlıklarımız sahte ise ve istikrarlı bir şekilde günah işlemeye devam ediyor isek nefsimizin "kafir" kategorisine girme ihtimali çok yüksektir.
Oysaki Rabbimiz bizden tevbede istikrarlı olmamızı istemektedir.
Ve biz Erdemli Ergenler olarak insanların yüreğine dokunma derdimiz olmalıdır.
Hakk olanı da doğru şekilde yaşayarak kıyamet vaktinde pişmanlık yaşayanlardan olmayalım.
Ayette belirtilen "yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!" kısmına ayrıca dikkat kesildik.
Erdemli Ergenlerimiz;
"günahların yüklenilmesi kavramını dünyadaki eylemlerimiz ile uhrevî-ahiret- bağının kopması ve bu kopmanın sebep olduğu hallerimiz bizlerin ayette belirtildiği gibi" vay halimize" diyerek günahlarımızla yüzleşeceğiz.
"Dünya hayatı sadece oyun ve eğlence - oyalanmadır-. Ahiret yurdu ise Allah'tan korkanlar için elbette daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?
(En'am Suresi, 32. Ayet )
Dünya hayatının "oyun eğlence" olması Rabbimiz tarafından bize hatırlatılıyor.
Bizi oyalayan hesap duygusunu unutturan oyun ve eğlenceler ile âhiret bilincimiz yitirdik.
Ayette Rabbimizin bize sorduğu
"Ahiret yurdu ise Allah'tan korkanlar için elbette daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?"
sorusunun muhatapları olarak günahlarımızı yüklenip Rabbimizin karşısına çıkacağımız o gün için hazırlık yapma derdinde olmayı önemsemediğimizin farkına vardık.
Estağfurullah!!!!!
" Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor."
( EN'ÂM SURESİ,34. Ayet )
" Sen davandan eminsen onların senden ne istediği mühim değil"
davandan ne kadar eminsin?
Bulunduğun durumdan ne kadar mutmainsin?
İslâm'dan ne kadar eminiz? (ciddiyetsiz olduğumuz, yapamadığımız amellerde düşünce tarzımız bu olmalı)
Allah'tan emin olmak ve bunu hissedebilmek
Allah'tan emin olmayan insanların safsatalarının bir kulağımızdan girip bir kulağımızdan çıkması çok önemlidir.
Üzerinde durulmayacak, konuşulmaya değer olmayacak mevzuların gündemizi işgal etmesine izin vermeyeceğiz ki Allah'tan emin olmayanlar gücün kendilerinde olduğunu sanmasınlar.
Güç ve kudret sadece ve sadece Rabbimizindir.
Mekkeli Müşrikler ve kafirler her daim Resulullah'ın(s. as.) kalbine şüphe indirmeye çalışıyorlar.
Ve her daim bir mucize talepleri var.
Oysaki idrak edemiyorlar ki Mushaf'ın kendisi başlı başına bir mucizedir.
Ve Rabbimiz ilerleyen ayetlerde "günahlarını sırtlanıp ahirete gitmeye yüzün varsa nefsinin oyunlarına alet olmaya devam et. Hiç pişmanlık duyma yada sahte pişmanlıklar ile kendini kandırmaya devam et şeklinde bir uyarı ile Allah bize haddimizi bilmemizi teklif ediyor.
Çünkü Allah kullarını akletme ve irade gibi özellikler ile donatmıştır.
İrademiz ve akletme yetilerimiz ile bizler seçme hakkınada sahip varlıklarızdır.
Seçim özgürlüğümüzün bedeli ise Cennet yada Cehennem
şeklinde ahiret hayatında bizi karşılar.
Allah'ı inkâr edenler karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsiz insanlar gibidirler.
O yüzdendir ki insanın iradesini doğru kullanması çok önemlidir.
Ve irade hür bırakılmıştır.
Hür irademizle yapacağımız seçimlerimiz için hem hayr hem de şer kapısı açıktır.
Hangi kapıdan gireceğimize karar vermemiz kulluğumuzun Rabbimize sunulmasıdır.
Ve her fıtratın Allah'la bağlantısı vardır.
En bozulmuş fıtrat dahi bile zor durumlarda Rabbi ile kulluk bağlantısını kurar.
Hayattaki esas mesele Rabbimizle kalmaktır.
Rabbi ile kalan hidayetten hissedar olur.