KURAN-I KERİM
Okumak bazısı için bir tutku bazısı için ise bir mecburiyettir.
İster tutku ister.
Mecburiyet olsun.
Okumanın bireye kattıkları yadsınamaz.
Her insanın okudukları ise onun hayata bakısı ile ilgilidir.
İnsan olmamız sebebiyle bu ilgilerimizle orantılı şeyler okumamız ise kaçınılmazdır.
Ve bu okumalarımız sırasında da kimseye hesap vermeyiz.
Kul olmak ise işin başka yönüdür.
Birey “kul” olarak ise hesap gününde Rabbiyle yüzleşecektir. Bu yüzden dünya hayatında yaptıklarımız önemlidir.
Kuran; kul olan, kul olduğunun farkında olan her bireyin itirazsız okumasının gerekli olan bir kitaptır. Ve çok nasipliyiz ki; Türkçeye çevrilmiş birçok mealimiz vardır.
Meal farklılıklarını bir sıkıntı olarak algılamaktan vazgeçip her mealin Kuran’ın farklı bir yönüne hitap edeceğini yada her mealden insan oluşumuzun faklı bir yanının etkileneceği kulluğumuzun başka bir “bam telini” harekete geçireceğinden yola çıkarak meal okumaları yapsak ve meal piyasasını bir rant alanı haline getirmesek.
Hepsi hoş ve halis niyetler ile yapılmış bu çalışmaları kapitalist beyinlerimizle linç etmesek,
Tüm meal çalışmalarından kazançlı çıkacak olan biz okuyucularızdır.
Genelde meal çalışması yapanların bu çalışmalarından azami faydalanmak yerine şeytanlarımızı çalıştırmamızın kimseye faydası olmadığını görmek istemiyoruz.
Meal çalışmaları yapanların kazancı ise onları “ahrette” bulacaktır. Eğer niyetlerini şer noktada bozmuşlarsa da “ahret inancı” olan bireyler olarak hesabını vereceklerdir.
Kuran üzerine kafa yormuş bedel ödemiş bizim gibi bir resmi tarihe sahip ülkenin evlatlarının birbirini “yemeğe” hele de meal yazımları üzerinden “yeme lüksü” yoktur.
Durum böyle olunca da kitabımız olan Kuran’ın meal çalışmaları kafamıza uymasa olsa da okunmalıdır.
Hatta “devamlı ve istikrarlı bir şekilde tekrar, tekrar okunacak tek kitap” bilinciyle okunacak tek kitaptır.
Mushaf’ımız