-İş tutuş şekillerimiz-
Vatan haini;
"Vatanın yüksek çıkarlarını hiçe sayarak onun aleyhinde iş gören kimse"
İş tutuş şekillerimizin farklı olması bizi "vatan" dediğimiz toprağa karşı ihanet etmiş durumda bırakmaz.
O yüzden "vatan haini' dediğimiz insanlara bu kavramı -etiketi- yapıştırırken basiret, feraset ve adalet duygularımızın kalbimize ve aklımıza hükmetmesi için dua etmeliyiz.
Aslı itibariyle bu kelimeyi kimseye "yakıştıracak" lüksümüz de yoktur.
Bizim medeniyetimizde "münafıkların" dahi ismi açık açık söylenmemiştir.
Durum böyleyken canımız her sıkıldığında ve kafamız her attığında ya da nefsimiz her istediğinde "vatan haini" yaftalaması ile insanları zan altında bırakmaktan itina ile kaçınmalıyız.
Karşımızdaki insanları "yaftalamadan" önce onlarla konuşmaktan, iletişim kurmaktan ve daha iyi empati yapmak gerektiğinde ise tartışmaktan kaçma lüksümüz yoktur.
Birilerinin "maşası olmak" ile "vatan haini" yaftasını pratik kullanım da çok defa 'karıştırır" olduk.
Bu karıştırma hallerimiz ile son dönemlerde "vatan haini" kelimesini "çok sık ve çok rahat kullanır." olmamız diğer insanların konuşma cesaretini kırmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.
Ve dahi vatan haini yaftaları yüzünden müslümanlar arası güven sorunu oluşmakta ve hatta paronoya denilebilecek bir seviye de birbirimize kuşku ile bakma cüretini göstermekteyiz.
Birbirimizin sadece iş tutuş şekli farklılarından dolayı "birçok hayrın içinde var olmaktan kaçınır"olduk.
Bu da sadece şeytanın ve şeytanlaşmış insanların işine yaramaktadır.
Biz ise "sadece Allah rızası güdülerek yapılan ümmet işlerinde" olmama ayıbı ile kendi egolarımızı firavunlaştırmaktayız.
Ümmetin neferi olarak "vatan haini" yaftasını gelişi güzel kullanarak insanların cesaretini kırdığımızda ise bize akıl, gönül ve davranış olarak faydası olacak olan insanları küstürebiliriz.
Bize akıl, gönül ve dahi davranış anlamın da destek olacak kişileri çevremizden uzaklaştırdığımız taktirde yanlışa meyletme ve yanlış davranma olasılığımız yükselir.
Bu da esasta bize ve bizim davamıza gönül vermiş insanların bizden uzak oldukları dönemde çevremizi şakşakçıların kaplaması riski ile beraber yaşamamızı sağlar.
Böyle olunca da yapacağımız bir çok davranış bizi davamızdan fersah, fersah uzaklara savurur.
Çok zararlı ve sıkıntılı süreçlere götürür.
Bu sırada müslümanlar arasındaki oluşan bu türden yaftalamalar ve ihtilaflar yüzünden dışımızda bizi izleyen insanların "müslümanca yaşamaya" soğuk bakmasına da yol açabiliriz.
Ümmetin bir neferi olarak bunun vebali de bizim üzerimizedir.
O yüzdendir ki halkın oyunu ve desteğini almış bir başkan dahi olmamız.
"Vatan haini" kelimesini gelişi güzel
kullanma lüksünü bize vermez.
Dip not 1;
Derin dünya politikasının maşası olmuş olan cemaat ve kanaat önderlerini tabiki bu meseleden ayrı tutmaktayız.
Lakin bir çok nokta da ve hayatın içinde çoğu zaman maşa olarak kullanılanlara dokunmaz yada dokunamaz iken hasbelkader bu işin içinde olanları yargı sürecinde yıpratıyor isek bunun tek bir anlamı vardır.
Kendi ayaklarımıza sıkıyor.
Kendi elimizle ipi kendi boğazımıza geçiriyoruzdur.
Dip not 2;
*Dost acı söyler." gerçeğinden yola çıkarak yazmaya, konuşmaya çalışanlara bir kulp ve yafta yakıştırmadan önce bir dönüp bakmak lazımdır.
Hem kendimize
Hem aynaya
Hem de laf edene
Zaten bu üç unsura bakanın bakışı görecektir.
"Dost acı söylemiştir."
Neden söylemiştir.
Durup biraz bunu akletmek gerekmektedir.
Dip not 3;
Bu yazıyı yazan bir vatan haini değildir.
Sadece Rabbe kul olmaya çalışan bununda "zulme zulm" demekle alakalı olduğunun farkında olan bir fanidir.