Gençlik bir milletin geleceğe ait ümitleridir.
Gençlik bir milletin yaşadığı zamana güvenidir.
Gençlik bir millete hayat veren can damarıdır.
Gençlik bir milletin duruşu ve haysiyetidir.
Gençlik bir milletin onuru ve şahsiyetidir.
Gençlik bir milleti ayakta tutan temel sütunlardan biridir.
Gençlik bir milleti istikbale taşıyan köprüdür.
Geleceğe emin adımlarla yürümek isteyen toplumlar önce gençlerini yetiştirmeli ve sonra onlara geleceği teslim etmelidirler.
Yüce Mevla’mız dünyevi ve uhrevi sıkıntılardan ilk korumamız gereken kişileri sıralarken kendimizden sonra çocuklarımızı, yani gençlerimizi zikretmiştir. Yüce Mevla “Ey iman edenler! Gerek kendinizi ve gerekse evladüıyalınızı öyle bir ateşten koruyun ki onun yakacağı, insanlar ve taşlardır.” (Tahrim/6) buyururken gençliğin kıymetini, ruhen ve bedenen yetiştirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Peygamber Efendimiz İslam dinini gençlerin omuzlarında yükseltmiştir. Muharebelerde sancağı gençlere verir, onları her zaman alenen överdi. Vahiy kâtiplerini onlardan seçer, gençleri yabancı dil öğrenmeye teşvik ederdi. Kıyamet gününde arşın gölgesinde serinleyecek olanların başında Allah sevgisi ve ibadeti ile dolu gençler olacaktır. İbadetlerin en makbulü bile genç iken yapılan ibadetlerdir.
Gençliğini iyi yetiştiremeyen toplumlar huzursuzdur.
İnançlarından, örflerinden ve kültürlerinden soyutlanarak yetişen gençlik gelecek adına tehlikelerle doludur. Maddi ve manevi cehalete sürüklenen gençlikle sağlam bir gelecek kurmak mümkün değildir. Başıboş yetişen bir nesille istikbal kapılarının refaha açılma ihtimali yoktur.
Tarihe baktığımızda bir milleti yıkmak ve yok etmek isteyen güçlerin ilk hedefinin gençlik olduğunu görürüz.
Açıkça ifade etmek gerekir ki, Allah fikrine ters, peygamber inancına aykırı, Kelamullah anlayışına yabancı, caminin yolunu bilmeyen, secde hazzını tatmamış, ilim tahsilinden uzak, fikir teatisinden nasipsiz, tarihine ve kültürüne düşman, dini ve milli değerlerine saygısı olmayan bir nesilden vücuda gelecek toplumların insanlık adına üreteceği, terörden başka bir şey olmayacaktır.
Dininden ve diyanetinden bîhaber yetişen neslin oluşturacağı toplumda telafisi imkânsız hasarlar oluşacak, iman ile ibadet, ilim ile irfan, ahlak ile fazilet birbirinden kopacak, aile bağları zayıflayıp anne baba ile çocuklar birbirinden uzaklaşacak, kadın ile koca arasına nifak girecek, kardeş ile kardeş birbirine düşman olacak, komşu ile komşu birbirine kinlenecek, Müslüman ile Müslüman arasına dünyevi hırslar perde olacak, ruh ile cisim birbirinden ayrılacaktır. Et ile tırnağın ayrılışı gibi birbirleri için var olmuş değerler unutulduğunda cemiyette manevi patlamalar baş gösterecek ve ruhumuzda ıstırap volkanları kaynayacaktır.
Pırlanta misali tertemiz bir şekilde önümüzde duran gençliğimizi, televizyonların şaşaalı ekranlarına, meydanların terör eylemlerine, gazetelerin aldatıcı manşetlerine, teknolojinin dayanılmaz çekiciliğine, nefislerin karşı koyulamaz arzularına, küfrün acımasız saldırılarına, cehaletin öldürücü darbelerine, gafletin uyuşturucu havasına, taklitçilerin yabancı hayranlığına, hiçbir düstur tanımayan din istismarcılarının himmetlerine teslim etmememiz gerekir.
Özünde ve sözünde hak olan, geleceğimizi korkmadan ve endişe duymadan teslim edebileceğimiz bir nesli yetiştirmek bizim birinci görevimizdir.
Yaradılış gayemize uygun bir gençlik vücuda getirebilme yükünü omuzlarımızda hissetmemiz gerekir.
Bunun için yeteri kadar ilim ve irfan yuvalarının açılması adına gereken sivil ve bürokratik desteğin verilmesi şarttır. Dünyevi makam ve hırslardan uzak, gösteriş ve riya çirkefine bulaşmayan, günübirlik siyasi çekişmelerin tuzağına düşmeden yetiştireceğimiz imanlı, ehliyetli ve dürüst bir gençlik bizim kurtuluş reçetemiz olacaktır. Dini ve dünyevi bilgilerle mücehhez, hak ve adalet timsali, ahlaken parmakla gösterilen, sevgi ve kardeşlik örneği, ölçüsü takva, gayesi Hak olan bir gençlik yetiştirdiğimiz zaman hem kendimizi ve hem de geleceğimizi bela ve musibetlerden kurtarmış olacağız. Bu neslin methini duyduk hatıralarda… Bu neslin tarihini okuduk kitaplarımızda…
Bu neslin hayalini kurduk yıllarca...
Bu neslin müjdesini okuyorum gözlerinizde…
Bu neslin geleceğini görüyorum yüzlerinizde…
Bu neslin ayak seslerini duyuyorum kulaklarımda…
Yıllardır hasretle beklediğimiz yarınları yakalama eşiğindeyiz bugün…
Hak adına değişim başlatmış bir millet olarak, gelecekle ilgili ümitlerimiz çoğaldı. Hayallerimizi yakalama arifesinde iken daha da azimli ve istikrarlı olmamız gerekir. Ülke olarak gerçekleştirdiğimiz dönüşümle birlikte gençliğimizi de aynı derecede eğittiğimizde; gün bizim, yarın bizim, dünya ve ahiret saadeti hepimizin olacaktır.