DOĞRULUK MU ? CESARET Mİ ?
Bugün bir milletin dertleriyle dertlenmek,sorunlarıyla ilgilenmek yetmemiş,dur durak bilmeden bir il başkanını 2 gün uyumadığı için yorgun olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle geride durduğu için ve katıldığı programa gelen yaşlı insanları göstererek bu insanlar yorulmamışken buralara geliyorlarken ne senin için,ne de benim "Yorulma hakkına sahip değiliz." diyerek görevden alınan bir il başkanını tanırım.Her gün 16 saat 17 saat mesai harcayan ailesine sevdiklerine zaman ayıramayan bir insana bu ülkede yapılan haksızlıklar son derece ağır ithamlardır.
Bir yöneticinin yaptıkları profesyonel ve tecrübeleri göz önüne alınarak yaptığı uygulamalar bazen eleştirilebilir,bazen anlaşılamayabilir de.Burada samimiyet içerisinde bir olay vukuu bulur.İnsan olan beşer de şaşar da...Mevzu bahis konu memleket meselesi ise bu durum önemsenecek derecede ciddiyet gerektirir.Yapılanlar insani duygulardır.İnsan olan duygusal olarak yapılan yanlışları değerlendirir,hatasını anlamaya çalısır.Bu doğruluk göstergesidir ama yanlış anlaşılmalar neden olabilir.Bunun için iyice incelemek gerekmez mi?Kişisel ikili ilişkilerde bu durumla devlet yönetmek arasındaki farkı iyi anlamamız gerekir.
Bugün kutuplaşan yurdumun insanı nedensizce bu hale gelmemiştir maalesef.Bunu anlamak zor değil.Geçmiş siyasi vizyonların ahlaki kuralları vardı.Siyaset bugün evimize hatta yatak odalarımıza kadar girdi.Hayatın her anlamında siyasi bir tartışmanın ortasında kalmak mümkün.Burada her türlü ilişki yıpratılmakta.Oysaki bugün bir futbol taraftarı gibi,kulüp tutar gibi siyasi partiyi desteklemek anlamsızca geliyor bana...Toplumu birbiri ile kışkırtmak ayrıştırmak,kesimlere ayırmak,koşulsuzca itaat etmek bir fikre sahip olduğunu göstermez.Oysaki bir fikri sahiplenmek,o fikrin vizyonu olarak kendini değerlendirmenin en kolay yoludur.Kişisel bilgiler bir bütünlüğü sergiliyorsa toplumsal bütünlüğü sergilemesinde sakınca uyandırmaz nedensel olarak bunu sorgulamak mümkün.
Bireysel ilişkilerin üstünde tutulan siyasi kuramlar anlayış bakımından kişisel ahlaki değerleri üstüne çıkmıştır.Bir bireyin nedensizce sahip olduğu fikre karşı olan iddialar koşulsuzca savunmaya neden oluyor yanlışa yanlış,doğruya doğru demek gerektirirken yanlışa doğru demek bir basiret meselesi haline geliyor.
Ülkemizdeki mevcut siyasi aktörler bu vazifeyi yerine getirebiliyorlar mı? Siyasi ahlak ne demek bunu anlamak algılamak tartışılamayacak seviyede gruplara bölünmüş olmamız yeterli veri oluşturuyormu?Her siyasi otorite kendi içinde yürütülen işleyişi hakkında eleştiri göreni ihraç ederken birilerinin adamı olmak bu milletin yükü üzerlerindeyken vebal altında kalmıyorlar mı? Birilerinin adamı olmak mecazen adam yerine konulabilir mi?
Bu milletin yükü ağırdır,hakkı gözetmek zordur.Siyasi sahneye çıkan bu karakterler kendilerini bu millete yeterince anlatabiliyorlar mı acaba?Şayet bugün birbiri ile kavga etmek siyaset yaptıklarını göstermez.Oluşturdukları davranışları politik irade sahip olduğunu hiçbir şekilde göstermiyorken,bugün temiz bir siyaset ihtiyaç duydugumuz kanaatindeyim.
Siyasi ahlakın yerde olduğu ülkemizde bunun nedenleri siyasi partilerin ülke menfaatleri mi, yoksa koltuk sevdaları mıdır?İktidar partisinin ülke için iyi bir düşünce içersinde hareket ettiğini iddia etmesi,muhalefet partilerinin ise koşulsuzca muhalif kimlik taşımazı içerde ve dışarıda her konuda eleştiriye açık bir şekilde konuya dahil olması ülkemizin en büyük sorunudur.
İktidar partisinin kurduğu hükümette icraat yapmasının beklenilmesi gayet normal.Nitekim dış politika da yalnız bırakılması bir bakıma hataya yönelmesine sebep olabilir.Farklı bir anlayışla da bu ikilem bir inat uğruna milletin bela sorunu oluşturmasına sebebiyet vermesi söz konu ise kutuplaşan toplum iktidarı yıkması söz konusu olduğunda ekonomiyi yavaşlatma hatta durdurma buradan kriz çıkartıp hanesine puan alma çabaları kimlerin işine geleceğini anlatmayla bitmez.Tek yapmamız gereken birlik ve beraberliktir.
Devlet mekanizması,bireysel düşünceler gibi aynı işleyişe sahip olmasını beklemek ne kadar doğrudur.Bir milletin bekası için bazen yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler gelecek için gerekli hamleler gerektirebilir.Bu nedenle yapılan her şeye yüzeysel eleştirmek doğru bir tespit yapabildiğimizi göstermez.
Ak Parti'nin kurulması nedensel olarak ele alalım Milli görüş kimliği ağır bir ideolojidir.Taviz katiyen olamaz.Ak Partinin gömlek değiştirmesi bu yüzdendir.Ülkemizdeki yapılan adımlar kandırıldık diyebilecek kadar verilmiş olan tavizler bir milletin gelecekdeki bekası için yapılmış olan adımlar oluşturulmuş olan mekanizmalar gelecek için konulmuş hedefler için gerekli bir neden olabilir.Bunu anlamak bazen zor bazen yüzeysel olarak ilgilenmedigimizi gösterir .Dededen toruna geçen bir siyasi parti tutma alışkanlıgımız koşulsuz itaat etmeyi öneriyorsa burada bir yanlış bir düşünce oldugunu gösterir.
Hükümet kanatının yaptığı bugüne kadarki doğrusuyla ve yanlışıyla yürüttükleri politika ne kadar doğru ya da yanlış tartışılır.Gerçek bizlerin neye doğru diyor olmamız nelere yanlış diye kurguladıgımız fikirlerimiz insani bir duygudur.Bu nedenle bugün iktidar partisinin kurduğu hükümet,şeytanla pazarlığa oturması gerektiğinde bundan çekinmeden o masada pazarlıklar yaptığını gördük.Milletin bekası için verilen tavizler bugün dahi yanlış anlaşılmalara neden olabiliyorken bu insanlar her şeye rağmen yılmadan yıkılmadan yoluna devam ediyor bu neden ile bir gün bile kontrolü elinden düşürmüyor.Bu yüzden ülkemizdeki siyasi ahlak yerlerde,çirkef politika ağır bir itham olsada gerekli görüldüğü için bugün gruplaşmalar nedensizce oluşuyor.Muhalefet cephesi nefes aldırmadan eleştirilerini durdurmamalarının sonucu bugün bizleri birbirimize düşürmeyi yetiyor.
Doğruluk,bir yöneticinin yanlış yaptığı hatayı rahatlıkla söyleyebilmesini gerektirirken,hataya mehal vermeden tam dikkat edilmesini gerektiğini,dedigim gibi tavizsiz bir politika ile ne kadar büyür,ne kadar gelişir;bağımsız olduğumuzu düşündüğümüz yıllarda başkalarının özgür olduğumuzu istediği kadar özgür olduğumuzu anlamak ne kadar zor olabilir?Bugün milli mücadelenin ilk yılları olsaydı ve ilk parti ve ilk hükümet Ak parti olsaydı bugün daha farklı bir anlayış sergilenebilirdi.Ancak koşulların oluşması yeni anlayışların ülkemizde bir araya gelmesi bir şahsın üstüne olan düşmanlık bugün ülkemin vatandaşlarının bir çoğunu yanlış bir yöne sevk ettigini düşünüyorum.
Doğruluk bizlerin algımızla alakalı oldugunu anlasak ya da anlamayamamış olmamız birilerinin ülke menfaatleri için çaba sarf etmelerini gerçek bir cesaret göstergesi olduğunu gösterebilir.Bu nedenle devlet mekanizması işleyişini eleştirebilmek için yüzeysel bir bilgi analiz yapmamız için yeterli olmadığı kanaatindeyim.Ülkemizde herkes siyasetçi herkes analist olabiliyorsa ele aldıkları verileri ne kadar değerlendirebildikleri konusunda biraz daha çalışmalarını öneriririm.