Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'a yönelik linç girişimi için Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan Yazılı açıklama yaptı;
Değerli Basın Mensupları,
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sn. Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’an’da lanetlendiğini söylemesinden dolayı Ankara baraosu bir dava başvurusunda bulunmuş. Hedefe konan Sn. Ali Erbaş değil İslam’ın kendisidir.
Bu ilke, emir ve yasakların hatırlatılması hem dini bir vecibedir hem de tarihi bir sorumluluğu yerine getirmektir.
Dini bir vecibeyi yerine getirmek üzere aile hayatının kutsallığını, neslin muhafaza edilmesi gerektiğini ve İslam’ın evrensel ahlaki ilkelerini bir hutbe vesilesiyle hatırlatmak asla nefret suçu olarak değerlendirilemez.
İslam bir bütündür ve gayesi bütün insanlığın iki cihan saadetidir. Ortaya koyduğu ilkeler, getirmiş olduğu emir ve yasaklar açık ve nettir.
Diyanet işleri başkanımız, Allah’ın koymuş olduğu hükümleri söylemiş, bu ilk defa söylenen bir yasakta değildir. Allah inancı olan kişilere bu emir ve yasaklara teslim olmak düşer. Bilinsin ki Allah’ın koyduğu nasla sabit olan helal ve haramlar konusunda hiç kimsenin farklı bir görüş ortaya koyma hakkı ve yetkisi yoktur. Bu sadece zinada değil faiz, kısas, hırsızlık, rüşvet, israf, gasp, kul hakkı, miras gibi hayatımızın her alanını ilgilendiren tüm konular için geçerlidir.
Akp iktidarının Avrupa Birliğine girme aşkı yüzünden Kur’an-ı Kerim’de lanet edilen zinanın, AB uyum yasaları çerçevesinde suç kapsamından çıkartılmasının, ardından özellikle Lutilik ve türevleri dernek açma, medyaya yansıyan gösterişli evlilikler ve İstanbul’da yürüş yapma gibi eylemlerle Türkiye’deki çalışmaları hız kazandı.
Zinanın ve eşcinselliğin birey, aile ve topluma verdiği zararları ortadayken insan hakları bahane edilerek bu ahlaksızlığı savunmak kabul edilemez. Elbette her insanın hatta her canlının yaşama hakkı vardır ve insan insan olarak herkesle eşittir ve aynı haklara sahiptir. Ama hiç kimsenin hak veya özgürlükler adı altında topluma zarar veren ahlaksızlıklarını da yayamaz.
Biz Sn Diyanet İşleri Başkanımızın yanındayız çünkü biz İslam’ı kuralların yanındayız.
Ama diğer taraftan şunu görmemiz gerekir. Ali Erbaş hocayı şikâyet edenleri gördüğümüz gibi Allahın zina ve diğer yasaklar hakkında AKP iktidarı bu yasakların neresinde durduğunu da göreceğiz.
*Bunlara dernek kurduran kim?
*G...evlerinden vergi alan kim?
*İst Sözleşmesini imzalayan kim?
*Tv'lerde ahlaksız dizilere müsade eden kim? Elbette bunun cevabı Akp iktidarlarıdır.
Ali Erbaş Hocaya açılan davaya gösterilen haklı tepkiyi Akp'ye karşı niye göstermiyoruz? Bu zemini oluşturan Akp iken bunu görmemezlikten gelip, dava açanlara karşı tepki göstermek çözüm değildir.
Faiz de Allah ve Resulüne savaş açmak değil mi? Bunun hesabını AKP’den soran var mı? O zaman gerçek darbenin nereden geldiğini doğru görmeliyiz.
Her şeyden önce, STK, dernek, cemaat veya brey olarak herkes icranın başı olan AKP iktidarından inanç değerlerimize ters olan, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere her türlü kanun, yasa ve yönetmelikleri kaldırmasını istemesi, baskı yapması gerekir ve AKP’nin samimiyetini test etmiş olurlar. Eğer dikkate almazsa, vatandaşlar ilk seçimde AKP’ye gerekli dersi vermesi lazımdır. 28.04.2020
Fesih Bozan
Saadet Partisi İl Başkanı
Değerli Basın Mensupları,
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sn. Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’an’da lanetlendiğini söylemesinden dolayı Ankara baraosu bir dava başvurusunda bulunmuş. Hedefe konan Sn. Ali Erbaş değil İslam’ın kendisidir.
Bu ilke, emir ve yasakların hatırlatılması hem dini bir vecibedir hem de tarihi bir sorumluluğu yerine getirmektir.
Dini bir vecibeyi yerine getirmek üzere aile hayatının kutsallığını, neslin muhafaza edilmesi gerektiğini ve İslam’ın evrensel ahlaki ilkelerini bir hutbe vesilesiyle hatırlatmak asla nefret suçu olarak değerlendirilemez.
İslam bir bütündür ve gayesi bütün insanlığın iki cihan saadetidir. Ortaya koyduğu ilkeler, getirmiş olduğu emir ve yasaklar açık ve nettir.
Diyanet işleri başkanımız, Allah’ın koymuş olduğu hükümleri söylemiş, bu ilk defa söylenen bir yasakta değildir. Allah inancı olan kişilere bu emir ve yasaklara teslim olmak düşer. Bilinsin ki Allah’ın koyduğu nasla sabit olan helal ve haramlar konusunda hiç kimsenin farklı bir görüş ortaya koyma hakkı ve yetkisi yoktur. Bu sadece zinada değil faiz, kısas, hırsızlık, rüşvet, israf, gasp, kul hakkı, miras gibi hayatımızın her alanını ilgilendiren tüm konular için geçerlidir.
Akp iktidarının Avrupa Birliğine girme aşkı yüzünden Kur’an-ı Kerim’de lanet edilen zinanın, AB uyum yasaları çerçevesinde suç kapsamından çıkartılmasının, ardından özellikle Lutilik ve türevleri dernek açma, medyaya yansıyan gösterişli evlilikler ve İstanbul’da yürüş yapma gibi eylemlerle Türkiye’deki çalışmaları hız kazandı.
Zinanın ve eşcinselliğin birey, aile ve topluma verdiği zararları ortadayken insan hakları bahane edilerek bu ahlaksızlığı savunmak kabul edilemez. Elbette her insanın hatta her canlının yaşama hakkı vardır ve insan insan olarak herkesle eşittir ve aynı haklara sahiptir. Ama hiç kimsenin hak veya özgürlükler adı altında topluma zarar veren ahlaksızlıklarını da yayamaz.
Biz Sn Diyanet İşleri Başkanımızın yanındayız çünkü biz İslam’ı kuralların yanındayız.
Ama diğer taraftan şunu görmemiz gerekir. Ali Erbaş hocayı şikâyet edenleri gördüğümüz gibi Allahın zina ve diğer yasaklar hakkında AKP iktidarı bu yasakların neresinde durduğunu da göreceğiz.
*Bunlara dernek kurduran kim?
*G...evlerinden vergi alan kim?
*İst Sözleşmesini imzalayan kim?
*Tv'lerde ahlaksız dizilere müsade eden kim? Elbette bunun cevabı Akp iktidarlarıdır.
Ali Erbaş Hocaya açılan davaya gösterilen haklı tepkiyi Akp'ye karşı niye göstermiyoruz? Bu zemini oluşturan Akp iken bunu görmemezlikten gelip, dava açanlara karşı tepki göstermek çözüm değildir.
Faiz de Allah ve Resulüne savaş açmak değil mi? Bunun hesabını AKP’den soran var mı? O zaman gerçek darbenin nereden geldiğini doğru görmeliyiz.
Her şeyden önce, STK, dernek, cemaat veya brey olarak herkes icranın başı olan AKP iktidarından inanç değerlerimize ters olan, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere her türlü kanun, yasa ve yönetmelikleri kaldırmasını istemesi, baskı yapması gerekir ve AKP’nin samimiyetini test etmiş olurlar. Eğer dikkate almazsa, vatandaşlar ilk seçimde AKP’ye gerekli dersi vermesi lazımdır. 28.04.2020
Fesih Bozan
Saadet Partisi İl Başkanı