SHU Hakan Berktaş, Reisimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ithaf ettiği “Reis’i neden sevdik?” kitabının son aşamaya geldiğini belirterek “En kısa zamanda kitabımı halkımızla buluşturarak Reisimizin hizmetlerinden derlediğim çalışmaları ele alarak bu sevginin kaynağını okuyucularımla buluşturacağım” dedi. Erdoğan’ın liderlik karizmasının “Lider olunmaz doğulur” sözü gereği doğuştan geldiğini ifade eden Berktaş, “21 yaşında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han, nasıl binlerce yıl kuşatılan ama bir türlü fethedilemeyen İstanbul’u “İstanbul elbette fethedilecektir, onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir” Peygamber müjdesine nail olduysa, çağ açıp çağ kapattıysa, ecdadımız Sultan Fatih’n izinden yürüyen Resimiz de küresel emperyalistlerin büyümemesi için elinden geleni yaptığı bu ülkeyi 19 yılda çağ atlatmayı başarmıştır” diye konuştu.
Emperyalistlere karşı dimdik durdu
Türkiye’nin üzerinde emperyalistlerin her zaman oyun oynadığına dikkat çeken Berktaş, “Gezi olayları, 17-25 Aralık olayları ve 15 Temmuz... Eğer bu ülkenin başında başka birisi olsaydı şimdi tam bir müstemleke olmuştuk. Reisimiz ülkemiz üzerinde hayaller kuran tüm emperyalist örümcek kafalılara haddini bildirmiştir. Gezide dış güçlerin finanse ettiği kalkışmayı durdurmuştur. 17-25 Aralık’taki buhtanı durdurmuştur. Darbe heveslilerin 15 Temmuz’da heveslerini kursağında bırakmıştır. Reisimizi canı gibi sevenler, “Halkımız sokaklara, caddelere, havalimanlarına, köprülere çıkmalarını istiyorum” diyen Reislerini üstelik bir televizyon kanalında bir moderatörün elindeki cep telefonundaki konuşmasını dinler dinlemez caddelere, sokaklara çıkmışlar, Hain FETÖ’cülere hadlerini bildirmişlerdir. İşte bu milletin Reisimizi neden sevdiğinin kanıtı budur. O’nun karizması, O’nun sevgisi, O’nun O’nun bir konuşması halkımızı canlarını hiçe sayarak caddelere, sokaklara yığmıştır. Bu vesileyle 15 Temmuz şehit ve gazilerimizi ben de anıyorum, şehitlerimize rahmet diliyorum, gazilerimize sağlık diliyorum. Diğer yandan Reisimizin Güneydoğu’da yaşanan Çukur eylemlerindeki tavrı da, bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyen bölücülere, hainlere en güzel ders olmuştur. Günlerce süren eylemlerde Reisimiz yine karizmasıyla, bu ülkede yaşayan herkesi seven siyasi duruşuyla tereyağından kıl çeker gibi bu meselenin halledilmesini sağlamıştır. Bir de Çukur eylemlerinde harap hale getirilen şehirleri imar etmiştir. Bu ülkede yaşayan herkesin kardeşane olması için çabalarını görmeyenler O’na sadece kuru kuru muhaleet ediyorlar. Türk-Kürt kardeşliği için yaptığı açılımları görmezden geliyorlar. Reisimiz 19 yılda terör politikasıyla hain teröristlerin belini kırmıştır. Reisimizi herkes seviyor... Reisimizi sadece Anadolu’da yaşayan herkes seviyor. AK Parti’nin 19 yılda girdiği seçimlerin sonuçlarına bakın. Reisimiz Doğu ve Güneydoğu’dan oy alan, milletvekili çıkaran, Belediye Başkanlıkları kazanan tek liderdir” değerlendirmesini yaptı.
Savunma sanayiinde çağ atlattı
Diğer yandan Reisimizin savunma sanayiindeki atılımlarıyla denizlerimizi tekrar Barbaros Hayrettin Paşa gibi kendi coğrafyamız haline getirdiğine ayrı parantez açmalıyız. Gemilerimiz yoktu, deniz altılarımız yoktu, kruveze saldırı gemilerimiz yoktu. Hep başka ülkelerden satın alıyor, onların ellerine bakıyorduk. Şimdi kendi tersanelerimizde kendi gemilerimizi kendimi üretiyoruz. Donanma gemilerimizdeki füzelerimizi kendimiz üretiyoruz. Savunma sanayimizin her alanında üretimlerimizle Reisimiz göğsümüzü kabarttı. Tanklarımızı yapıyoruz, obüslerimizi yapıyoruz, kendi silah mühimmatımızı üretiyoruz. Tüfeklerimizi yapıyoruz. Yıllarca sadece küçük silah üretimi yapan Ankara’daki MKE’yle övünürdük. Şimdi bunları geçtik, artık SİHA’larımızı, İHA’larımızı, TİHA’larımızı yapıyoruz. İhraç ediyoruz. Şu anda 13 ülkeye SİHA ihraç eder hale geldik. Yiğidi öldürün ama hakkını verin... Reisimizi eleştirirken memleketteki gelişmelere bir bakın kronik muhalefet.
Reisimiz darmadağın hale getirilmiş Türki Cumhuriyetlerimizin tekrar birleşmesini, kaynaşmasını ve kardeşlik ülküsüyle kucaklaşmasını sağladı. Yoğun programlarının arasında Azerbaycan’a, Özbekistan’a defalarca giderek kardeş ülkelerimizin birbirleriyle olan kardeşliklerini hatırlattı. Yıllarca işgal altında olan Karabağ meselesinde Azerbaycanlı kardeşlerimize SİHA’larımızla destek vererek, diplomatik destek vererek bu işgalin sonlandırılmasını sağladı. İlham Aliyev’le buluştuğu platformlarda can Azeraycanımızla kardeşlik hukukumuzu pekiştirdi. Reisimiz Uygur Türklerinin dertlerini, sıkıntılarını gündeme getirdi. Ve hepsinden önemlisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hain EOKA artığı, Pontus zihniyetli Yunanistan’a karşı haklarını, hukuklarını koruyan tek lider oldu. Kıbrıs üzerinde hak iddia edenlere karşı “Biz buradayken kardeşimize hiç bir şey yapamazsınız” mesajı verdi. Kıbrıs Barış Harekatından sonra yıllarca kapalı kalan Maraş’ı açarak, ilk defa emperyal devletlere karşı “Biz size rağmen herşeyi yaparız” mesajı vermiş oldu. Fransa’nın güdümündeki Yunanistan, Ege’de, Akdeniz’de sürekli ülkemizi zor durumda bırakmaya çalışıyor. Reisimiz, onlara hadlerini bildiriyor. Libya ile yaptığı anlaşmayla Akdeniz’de çizdiği deniz hattıyla densiz Miçotakis’in elini kolunu bağladı. Son dönemde Mısır’la ve diğer Arap ülkeleriyle daha da güçlenen diplomatik temaslarla ABD ve AB ülkelerinin desteğini arkasına alarak Türkiye’yi kışkırtmaya kalkışan Yunanistan’ ı tamamen devreden çıkaracaktır. Buna inanıyoruz... Zira hadsiz Yunanlıların Ege’de, Akdeniz’de çözüm istemediklerini biliyoruz. Onlar çözümsüzlük çözümdür anlayışıyla Türkiye’yi sıkıştırmaktan başka bir siyaset yapmıyorlar. Ama karşılarında Dünya Lideri Reisimiz olduğunun farkında değiller.
Yunanistanla yapılan istikşafi (durum değerlendirme) görüşmelerinde hep ülkemize dayatma yapmaya çalıştılar, masadan kendileri kaçtılar. Arsızlar bir ara Ege’deki adalarının dibine kadar kıta sahanlıklarını genişletmeyi gündeme getirmişlerdi. Yutmak zorunda kaldılar. Kardak krizini çıkaranlar da bu densizler değil miydi?” açıklamasını yaptı.
Ülkemizin haysiyetini, onurunu yükseltti
Berktaş, “Reisimiz 19 yılda uyguladığı ince ve stratejik dış politikasıyla ülkemizin haysiyetini, onurunu yükseltmiştir. Hainlere hain muamelesi yapmıştır. Mısır’da Mursi’yi şehit eden darbeci Sisi’yle kendisini aynı yemek masasında buluşturmaya kalkışanların oyununa gelmemiş, bu hainin bulunduğu masaya oturmamıştır. Halkına zulmeden, iç savaşta yüzbinlerce insanı katleden Esad’ı düşman ilan ederek en doğru hamleyi yapmıştır. İç savaş sonrası yurtlarını terk etmek zorunda kalan Suriyeli mültecileri topraklarımızda, vatanımızda ağırlamaktadır. Bugün dünyada en çok mülteci barındıran ülke Türkiye’dir. AB ülkeleri mültecileri sınır dışı etmektedir. Yunanistan, adalarına geçmeye çalışan mültecileri sopalarla Türk karasularına itmektedir, ateş etmektedir, batırmaktadır. Mülteci dramının simgesi olan Aylan Bebeğin deniz kenarındaki fotoğrafını gösterdiği, Suriyeli mültecilerin durumunu dile getirdiği Birleşmiş Milletler konuşmasında Dünya 5’ten Büyüktür diye haykıran tek liderdir. Adaletsiz bu dünya düzeninde, “Biz adaletimizle varolmak istiyoruz” diye haykıran tek liderdir. Dünyanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını bölüşenlere, “Dünyanın zenginliğini sizin değil” diye karşı duran tek liderdir. Churchil’in “Bir damla petrol, bir damla kandan değerlidir” sömürge anlayışına karşı duran, Afrika’yı, Ortadoğu’yu petrolü için sömürenlere tek başına direnen tek liderdir. Reisimizin ufkuna anlayabilmek için, O’nun her alandaki yaptıklarına bakmak gerekir. Ekonomide, kültürde, sanatta, sporda... 19 yılda futbolda dünya 3’ncüsü olduk, Eurovizyon’da 1’nci olduk. Bu başarılar elbette o jenerasyonun başarılarıdır. Ama yükselen değer Türkiye’ye ülkelerin saygı duymasını sağlayacak bir zemin oluştuğu için bu başarılar gelmiştir. Zira Reisimiz kültür-sanatta, sporda herkesin önünü açmış, onları başarıya odaklamıştır. Başarı veya başarısızlıkta Reisimiz onları tebrik etmiş, gönüllerini almıştır. Voleybolcu kızlarımız Olimpiyatlarda önüne geleni devirirken Reisimiz onları tebrik etmiştir. Mete Gazoz, hedefi 12’den vurup Olimpiyat Şampiyonu olduğunda Reisimiz onu ilk arayan olmuştur. Boksör kızımız Olimpiyat Şampiyonu olduğunda Reisimiz onu ilk arayan olmuştur. Olimpiyat kafilesini ağırlayarak hepsinin gönlünü almış, bu ülkenin başındaki insanın sporculara nasıl değer verdiğini otaya koymuştur. Cumhurbaşkanlığı kültür-sanat ödülleriyle her sene sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz, sinemacılarımız ödüllendiriliyor. Reisimiz milletimizi başarıya odaklıyor. Nerede ödül töreni varsa, orayı şereflendirerek, ödülleri bizzat kendi elleriyle takdim ediyor. İletişim ödülleri, kültür-sanat ödülleri, spor ödülleri. Ekonomik sivil toplum örgütlerinin kongrelerine katılıyor, onlara üretim, yatırım, istihdam ve ihracat için yol gösteriyor... MÜSİAD’ın genel kuruluna katılarak Türkiye’nin ekonomik vizyonunu ve işadamlarımdan beklentilerini dile getirdi” ifadelerini kullandı.
Sporcularımıza, sanatçılarımıza destek çıktı
Berktaş, sözlerini şöyle bitirdi: “Reisimiz programlarının arasına Milli Maç takvimlerini koyarak, zaman zaman Milli Takımımızın maçlarını izlemektedir. Yenilseler de yenseler de hemen soyunma odalarına gidip onları terik etmekte, gönüllerini almaktadır. Daha önceki siyasetçilerin böyle adetleri var mıydı? Reisimiz sanatçılara özel önem vermektedir. Onları ağırlayarak hal hatır etmektedir. İmparator İbrahim Tatlıses’e yapılan silahlı saldırıdan sonra hastanede ziyaret eden tek liderdir. Bozkırın tezenesi Türk Halk Müziği’nin abdallık geleneğinin son temsilisi Neşet Ertaş babanın cenazesine iştirak etmiş, tabutuna omuz vermiş, daha sonraki süreçte Neşet Ertaş’ın mezarını ziyaret ederek dua eden liderdir. Reisimizin bu halka olan sevdasını sadece hizmet felsefesinden okumayalım. O herkesin yanındadır... Diyarbakır annelerinin yanındadır, eşleri tarafından katledilen kadınlarımızın ailelerinin yanındadır. İstanbul Sözleşmesini kendi ayrıksı hayatları için kullanmak isteyenlerin ise karşısındadır. Reisimiz Yeşilay’cıdır, nerede bir sigara içen vatandaşını görse, cebinden paketini alarak kendisine söz vermesini istemiştir. Hatta kendisini takip eden gazetecilere, sanatçılara bile bunu yapmıştır. Reisimiz, ezilenin yanındadır, hor görülenin yanındadır, sanatçılarımızın, sporcularımızın, kültür elçilerimizin, işçilerimizin, memurlarımızın, emeklilerimizin, asgari ücretlilerimizin yanındadır. İşadamlarımızın, üreticilerimizin, tarım ve hayvancılarımızın, üzüm üreticilerimizin, kayısı üreticilerimizin, fındık üreticilerimizin, ayçiçek buğday üreticilerimizin yanındadır. Geçim darlığı çekenlerimizin yanındadır, fahiş gıda artışlarıyla milletin cebine göz diken zincir marketlerin karşısındadır. Reisimiz memleketteki her problemin çözümünü sağlayan, bu noktada bakanlarını yönlendirerek insanların dertlerini, sıkıntılarını gideren müthiş bir dehaya sahiptir. Böyle bir lider döneminde yaşıyor olmaktan inanın ben çok mutluyum”
Emperyalistlere karşı dimdik durdu
Türkiye’nin üzerinde emperyalistlerin her zaman oyun oynadığına dikkat çeken Berktaş, “Gezi olayları, 17-25 Aralık olayları ve 15 Temmuz... Eğer bu ülkenin başında başka birisi olsaydı şimdi tam bir müstemleke olmuştuk. Reisimiz ülkemiz üzerinde hayaller kuran tüm emperyalist örümcek kafalılara haddini bildirmiştir. Gezide dış güçlerin finanse ettiği kalkışmayı durdurmuştur. 17-25 Aralık’taki buhtanı durdurmuştur. Darbe heveslilerin 15 Temmuz’da heveslerini kursağında bırakmıştır. Reisimizi canı gibi sevenler, “Halkımız sokaklara, caddelere, havalimanlarına, köprülere çıkmalarını istiyorum” diyen Reislerini üstelik bir televizyon kanalında bir moderatörün elindeki cep telefonundaki konuşmasını dinler dinlemez caddelere, sokaklara çıkmışlar, Hain FETÖ’cülere hadlerini bildirmişlerdir. İşte bu milletin Reisimizi neden sevdiğinin kanıtı budur. O’nun karizması, O’nun sevgisi, O’nun O’nun bir konuşması halkımızı canlarını hiçe sayarak caddelere, sokaklara yığmıştır. Bu vesileyle 15 Temmuz şehit ve gazilerimizi ben de anıyorum, şehitlerimize rahmet diliyorum, gazilerimize sağlık diliyorum. Diğer yandan Reisimizin Güneydoğu’da yaşanan Çukur eylemlerindeki tavrı da, bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyen bölücülere, hainlere en güzel ders olmuştur. Günlerce süren eylemlerde Reisimiz yine karizmasıyla, bu ülkede yaşayan herkesi seven siyasi duruşuyla tereyağından kıl çeker gibi bu meselenin halledilmesini sağlamıştır. Bir de Çukur eylemlerinde harap hale getirilen şehirleri imar etmiştir. Bu ülkede yaşayan herkesin kardeşane olması için çabalarını görmeyenler O’na sadece kuru kuru muhaleet ediyorlar. Türk-Kürt kardeşliği için yaptığı açılımları görmezden geliyorlar. Reisimiz 19 yılda terör politikasıyla hain teröristlerin belini kırmıştır. Reisimizi herkes seviyor... Reisimizi sadece Anadolu’da yaşayan herkes seviyor. AK Parti’nin 19 yılda girdiği seçimlerin sonuçlarına bakın. Reisimiz Doğu ve Güneydoğu’dan oy alan, milletvekili çıkaran, Belediye Başkanlıkları kazanan tek liderdir” değerlendirmesini yaptı.
Savunma sanayiinde çağ atlattı
Diğer yandan Reisimizin savunma sanayiindeki atılımlarıyla denizlerimizi tekrar Barbaros Hayrettin Paşa gibi kendi coğrafyamız haline getirdiğine ayrı parantez açmalıyız. Gemilerimiz yoktu, deniz altılarımız yoktu, kruveze saldırı gemilerimiz yoktu. Hep başka ülkelerden satın alıyor, onların ellerine bakıyorduk. Şimdi kendi tersanelerimizde kendi gemilerimizi kendimi üretiyoruz. Donanma gemilerimizdeki füzelerimizi kendimiz üretiyoruz. Savunma sanayimizin her alanında üretimlerimizle Reisimiz göğsümüzü kabarttı. Tanklarımızı yapıyoruz, obüslerimizi yapıyoruz, kendi silah mühimmatımızı üretiyoruz. Tüfeklerimizi yapıyoruz. Yıllarca sadece küçük silah üretimi yapan Ankara’daki MKE’yle övünürdük. Şimdi bunları geçtik, artık SİHA’larımızı, İHA’larımızı, TİHA’larımızı yapıyoruz. İhraç ediyoruz. Şu anda 13 ülkeye SİHA ihraç eder hale geldik. Yiğidi öldürün ama hakkını verin... Reisimizi eleştirirken memleketteki gelişmelere bir bakın kronik muhalefet.
Reisimiz darmadağın hale getirilmiş Türki Cumhuriyetlerimizin tekrar birleşmesini, kaynaşmasını ve kardeşlik ülküsüyle kucaklaşmasını sağladı. Yoğun programlarının arasında Azerbaycan’a, Özbekistan’a defalarca giderek kardeş ülkelerimizin birbirleriyle olan kardeşliklerini hatırlattı. Yıllarca işgal altında olan Karabağ meselesinde Azerbaycanlı kardeşlerimize SİHA’larımızla destek vererek, diplomatik destek vererek bu işgalin sonlandırılmasını sağladı. İlham Aliyev’le buluştuğu platformlarda can Azeraycanımızla kardeşlik hukukumuzu pekiştirdi. Reisimiz Uygur Türklerinin dertlerini, sıkıntılarını gündeme getirdi. Ve hepsinden önemlisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hain EOKA artığı, Pontus zihniyetli Yunanistan’a karşı haklarını, hukuklarını koruyan tek lider oldu. Kıbrıs üzerinde hak iddia edenlere karşı “Biz buradayken kardeşimize hiç bir şey yapamazsınız” mesajı verdi. Kıbrıs Barış Harekatından sonra yıllarca kapalı kalan Maraş’ı açarak, ilk defa emperyal devletlere karşı “Biz size rağmen herşeyi yaparız” mesajı vermiş oldu. Fransa’nın güdümündeki Yunanistan, Ege’de, Akdeniz’de sürekli ülkemizi zor durumda bırakmaya çalışıyor. Reisimiz, onlara hadlerini bildiriyor. Libya ile yaptığı anlaşmayla Akdeniz’de çizdiği deniz hattıyla densiz Miçotakis’in elini kolunu bağladı. Son dönemde Mısır’la ve diğer Arap ülkeleriyle daha da güçlenen diplomatik temaslarla ABD ve AB ülkelerinin desteğini arkasına alarak Türkiye’yi kışkırtmaya kalkışan Yunanistan’ ı tamamen devreden çıkaracaktır. Buna inanıyoruz... Zira hadsiz Yunanlıların Ege’de, Akdeniz’de çözüm istemediklerini biliyoruz. Onlar çözümsüzlük çözümdür anlayışıyla Türkiye’yi sıkıştırmaktan başka bir siyaset yapmıyorlar. Ama karşılarında Dünya Lideri Reisimiz olduğunun farkında değiller.
Yunanistanla yapılan istikşafi (durum değerlendirme) görüşmelerinde hep ülkemize dayatma yapmaya çalıştılar, masadan kendileri kaçtılar. Arsızlar bir ara Ege’deki adalarının dibine kadar kıta sahanlıklarını genişletmeyi gündeme getirmişlerdi. Yutmak zorunda kaldılar. Kardak krizini çıkaranlar da bu densizler değil miydi?” açıklamasını yaptı.
Ülkemizin haysiyetini, onurunu yükseltti
Berktaş, “Reisimiz 19 yılda uyguladığı ince ve stratejik dış politikasıyla ülkemizin haysiyetini, onurunu yükseltmiştir. Hainlere hain muamelesi yapmıştır. Mısır’da Mursi’yi şehit eden darbeci Sisi’yle kendisini aynı yemek masasında buluşturmaya kalkışanların oyununa gelmemiş, bu hainin bulunduğu masaya oturmamıştır. Halkına zulmeden, iç savaşta yüzbinlerce insanı katleden Esad’ı düşman ilan ederek en doğru hamleyi yapmıştır. İç savaş sonrası yurtlarını terk etmek zorunda kalan Suriyeli mültecileri topraklarımızda, vatanımızda ağırlamaktadır. Bugün dünyada en çok mülteci barındıran ülke Türkiye’dir. AB ülkeleri mültecileri sınır dışı etmektedir. Yunanistan, adalarına geçmeye çalışan mültecileri sopalarla Türk karasularına itmektedir, ateş etmektedir, batırmaktadır. Mülteci dramının simgesi olan Aylan Bebeğin deniz kenarındaki fotoğrafını gösterdiği, Suriyeli mültecilerin durumunu dile getirdiği Birleşmiş Milletler konuşmasında Dünya 5’ten Büyüktür diye haykıran tek liderdir. Adaletsiz bu dünya düzeninde, “Biz adaletimizle varolmak istiyoruz” diye haykıran tek liderdir. Dünyanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını bölüşenlere, “Dünyanın zenginliğini sizin değil” diye karşı duran tek liderdir. Churchil’in “Bir damla petrol, bir damla kandan değerlidir” sömürge anlayışına karşı duran, Afrika’yı, Ortadoğu’yu petrolü için sömürenlere tek başına direnen tek liderdir. Reisimizin ufkuna anlayabilmek için, O’nun her alandaki yaptıklarına bakmak gerekir. Ekonomide, kültürde, sanatta, sporda... 19 yılda futbolda dünya 3’ncüsü olduk, Eurovizyon’da 1’nci olduk. Bu başarılar elbette o jenerasyonun başarılarıdır. Ama yükselen değer Türkiye’ye ülkelerin saygı duymasını sağlayacak bir zemin oluştuğu için bu başarılar gelmiştir. Zira Reisimiz kültür-sanatta, sporda herkesin önünü açmış, onları başarıya odaklamıştır. Başarı veya başarısızlıkta Reisimiz onları tebrik etmiş, gönüllerini almıştır. Voleybolcu kızlarımız Olimpiyatlarda önüne geleni devirirken Reisimiz onları tebrik etmiştir. Mete Gazoz, hedefi 12’den vurup Olimpiyat Şampiyonu olduğunda Reisimiz onu ilk arayan olmuştur. Boksör kızımız Olimpiyat Şampiyonu olduğunda Reisimiz onu ilk arayan olmuştur. Olimpiyat kafilesini ağırlayarak hepsinin gönlünü almış, bu ülkenin başındaki insanın sporculara nasıl değer verdiğini otaya koymuştur. Cumhurbaşkanlığı kültür-sanat ödülleriyle her sene sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz, sinemacılarımız ödüllendiriliyor. Reisimiz milletimizi başarıya odaklıyor. Nerede ödül töreni varsa, orayı şereflendirerek, ödülleri bizzat kendi elleriyle takdim ediyor. İletişim ödülleri, kültür-sanat ödülleri, spor ödülleri. Ekonomik sivil toplum örgütlerinin kongrelerine katılıyor, onlara üretim, yatırım, istihdam ve ihracat için yol gösteriyor... MÜSİAD’ın genel kuruluna katılarak Türkiye’nin ekonomik vizyonunu ve işadamlarımdan beklentilerini dile getirdi” ifadelerini kullandı.
Sporcularımıza, sanatçılarımıza destek çıktı
Berktaş, sözlerini şöyle bitirdi: “Reisimiz programlarının arasına Milli Maç takvimlerini koyarak, zaman zaman Milli Takımımızın maçlarını izlemektedir. Yenilseler de yenseler de hemen soyunma odalarına gidip onları terik etmekte, gönüllerini almaktadır. Daha önceki siyasetçilerin böyle adetleri var mıydı? Reisimiz sanatçılara özel önem vermektedir. Onları ağırlayarak hal hatır etmektedir. İmparator İbrahim Tatlıses’e yapılan silahlı saldırıdan sonra hastanede ziyaret eden tek liderdir. Bozkırın tezenesi Türk Halk Müziği’nin abdallık geleneğinin son temsilisi Neşet Ertaş babanın cenazesine iştirak etmiş, tabutuna omuz vermiş, daha sonraki süreçte Neşet Ertaş’ın mezarını ziyaret ederek dua eden liderdir. Reisimizin bu halka olan sevdasını sadece hizmet felsefesinden okumayalım. O herkesin yanındadır... Diyarbakır annelerinin yanındadır, eşleri tarafından katledilen kadınlarımızın ailelerinin yanındadır. İstanbul Sözleşmesini kendi ayrıksı hayatları için kullanmak isteyenlerin ise karşısındadır. Reisimiz Yeşilay’cıdır, nerede bir sigara içen vatandaşını görse, cebinden paketini alarak kendisine söz vermesini istemiştir. Hatta kendisini takip eden gazetecilere, sanatçılara bile bunu yapmıştır. Reisimiz, ezilenin yanındadır, hor görülenin yanındadır, sanatçılarımızın, sporcularımızın, kültür elçilerimizin, işçilerimizin, memurlarımızın, emeklilerimizin, asgari ücretlilerimizin yanındadır. İşadamlarımızın, üreticilerimizin, tarım ve hayvancılarımızın, üzüm üreticilerimizin, kayısı üreticilerimizin, fındık üreticilerimizin, ayçiçek buğday üreticilerimizin yanındadır. Geçim darlığı çekenlerimizin yanındadır, fahiş gıda artışlarıyla milletin cebine göz diken zincir marketlerin karşısındadır. Reisimiz memleketteki her problemin çözümünü sağlayan, bu noktada bakanlarını yönlendirerek insanların dertlerini, sıkıntılarını gideren müthiş bir dehaya sahiptir. Böyle bir lider döneminde yaşıyor olmaktan inanın ben çok mutluyum”