Osmanlı İmparatorluğu'nda Anayasa'ya dayalı parlamentolu bir idare kurmak isteyen ve bu yüzden Sultan Abdülaziz'i darbeyle, Sultan V. Murad’ı da kendi elleriyle tahttan indiren Midhat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Mütercim Rüştü Paşa ile anlaşan Sultan II. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876 Perşembe günü tahta çıktı.
Anlaşma, bir anayasa ilanı ve parlamentonun açılması üzerineydi…
Midhat Paşa'nın sadrazamlığa atanmasından dört gün sonra da (19 Aralık 1876) Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kanun-i Esasi ilan edildi. Yapılan seçimlerin ardından 19 Mart 1877’de Meclis-i Mebusan, Sultan II. Abdülhamid tarafından açıldı.
Ancak tarihe 93 Harbi olarak geçen, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın patlak vermesi ve o dönemde askeri ve mali açıdan kötü durumda bulunan Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgiye uğraması üzerine, yeni tahta geçmiş olan Sultan II. Abdülhamid'e mecliste yöneltilen suçlamalar, ilk mecliste Ermeni ve Rumlar başta olmak üzere bölücü-milliyetçi grupların mücadele sahnesine, özerklik ve bağımsızlık taleplerine sahne olmaya başladı.
Rusların Yeşilköy'e kadar ilerlemesi ve artan Rus tehlikesi karşısında II. Abdülhamid, meclisten bir karar alınmasını istediği halde, bu konuda ciddi bir çalışma yapılmadı. Bu sebeple Sultan II. Abdülhamid, meclisteki bazı kişi ve grupların böyle kritik bir zamanda devletin işlerini zorlaştırmaya çalıştıklarını gerekçe göstererek, devletin birlik ve bütünlüğünü korumak için “Ben artık Sultan Mahmud’un izinden gitmeye mecbur olacağım.” diyerek tarihi bir karar aldı.
Anayasa'nın kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak, 13 Şubat 1878’de Meclis-i Mebusan’ı süresiz olarak tatil etti. Devlet idaresini de yavaş yavaş kendi elinde toplamaya başlayarak 33 yıl süren saltanatı boyunca devleti ayakta tutmaya çalıştı. Nitekim tahttan indirilişinden 9 yıl sonra da İstanbul işgal edildi.
Anlaşma, bir anayasa ilanı ve parlamentonun açılması üzerineydi…
Midhat Paşa'nın sadrazamlığa atanmasından dört gün sonra da (19 Aralık 1876) Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kanun-i Esasi ilan edildi. Yapılan seçimlerin ardından 19 Mart 1877’de Meclis-i Mebusan, Sultan II. Abdülhamid tarafından açıldı.
Ancak tarihe 93 Harbi olarak geçen, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın patlak vermesi ve o dönemde askeri ve mali açıdan kötü durumda bulunan Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgiye uğraması üzerine, yeni tahta geçmiş olan Sultan II. Abdülhamid'e mecliste yöneltilen suçlamalar, ilk mecliste Ermeni ve Rumlar başta olmak üzere bölücü-milliyetçi grupların mücadele sahnesine, özerklik ve bağımsızlık taleplerine sahne olmaya başladı.
Rusların Yeşilköy'e kadar ilerlemesi ve artan Rus tehlikesi karşısında II. Abdülhamid, meclisten bir karar alınmasını istediği halde, bu konuda ciddi bir çalışma yapılmadı. Bu sebeple Sultan II. Abdülhamid, meclisteki bazı kişi ve grupların böyle kritik bir zamanda devletin işlerini zorlaştırmaya çalıştıklarını gerekçe göstererek, devletin birlik ve bütünlüğünü korumak için “Ben artık Sultan Mahmud’un izinden gitmeye mecbur olacağım.” diyerek tarihi bir karar aldı.
Anayasa'nın kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak, 13 Şubat 1878’de Meclis-i Mebusan’ı süresiz olarak tatil etti. Devlet idaresini de yavaş yavaş kendi elinde toplamaya başlayarak 33 yıl süren saltanatı boyunca devleti ayakta tutmaya çalıştı. Nitekim tahttan indirilişinden 9 yıl sonra da İstanbul işgal edildi.