Marshall İle Başlayan ABD’nin Türkiye Aşkı
Amerika Birleşik devletlerinin halkı tarafından Türk milletine bir hediyesi yavan süt tozu.
Tarihler 1946 yılını gösterdiği zaman Amerika’nın Missouri gemisi İstanbul’un Karaköy limanına yaklaşıyor ve camii mahyalarında “Welcome” yazıyordu.
Genel ev duvarları boyanıyor, kulüpler ve barlar Amerikan askerlerinin hizmetine giriyor. Bizim Amerika ile dostluğumuz hızla gelişmeye başlıyor. Amerika’ya giden o dönemin Cumhuru reis’i Amerika beyaz sarayına çıkarken Türkiye radyolarından “Cumhurbaşkanımızın beyaz sarayın mukaddes merdivenlerinden şuan çıkıyor” diye anonslar geçiyordu.
Yine 1969 yılında 6. Filo Karaköy limanına yaklaşıyor ve bir kısım Türkiyeli gençler bunun gelişini protesto ederken maalesef milliyetçi ve muhafazakar gençlikte ehveni şer görerek o gençlere karşı 6. Filonun yanında yer alıyordu.
Yıl 1970’ler… Ağrı’nın Patnos ilçesinde ilokul öğrencisiyken süt tozuyla karşılaştım. Teneke kutularında gönderilen süt tozu öğretmenler odasında su ile karıştırılıyor ve öğrencilere veriliyordu. Her öğrenci evinden bir bardak getirmek zorundaydı. Rahmetli babam bizim o sütü içmemizi asla müsaade etmedi. Sütün bozuk bir süt olduğunu, muhakkak ki içinde haram bir şeyin olduğunu söyleyerek bizlere memleketimizin hayvanlarınının sütünü içiriyordu.
Hayvancılıkla geçinen bir şehirde merası ve hayvanı bol olan bir yerde ne için Amerika bize süt tozu içiriyor? Süt tozu ağır ve pis kokmasına rağmen maalesef Batı hayranlığı ve ucuz olma hasebiyle okulda ücretsiz dağıtılması nedenleriyle rağbet gördü ve insanlar adeta bağımlısı oldu.
Yardımlar sadece süt tozuyla sınırlı değildi. Para verildi, bisküvi verildi, margarin verildi, Amerikan bezi verildi, hurda savaş gemileri verildi ve hurda arabalar tanklar verildi. Tarım ülkesinde tereyağ yerine margarin süt yerine süt tozu içiliyor durumuna gelinmişti.
Amerika hayranlığı o kadar ayyuka çıktı ki Amerika dost, müttefik, kardeş; Sovyetler Birliği büyük düşman idi. Halkımız Allah ABD’ye zeval gelmesin diye dua ediyorlardı. Yelkenleri suya indiren bir toplum yaratıldı.
Sonuç olarak Amerika’nın 2. Dünya savaşından kalmış hem gıda hem de hurda araçlarını ülkemize vererek bizim gönlümüzü kazandı. Bu tarihten sonra Anadolu’da ilk kez çocuk felci vakaları görülmeye başladı. Ve sonraları Amerika’dan getirilen çocuk felci aşısı rutin aşılar arasına sokuldu ve bu aşılar bize büyük paralara satıldı.
Evet artık uyanmanın zamanı gelmedi mi? Bize yedirilen o pis yağların ve sütlerin miadı dolmadı mı?
Dünya Müslümanları hatta dünyanın mazlum halkları olarak, Amerika ve onun emperyalizmine karşı yek vücut olalım. Amerika’ya yalvarmayalım cidden dik duralım! Türkiye Müslümanları ve hükümeti olarakta bir an önce habis kanser Amerikan üslerinin, İncirlik, Kisecik ve küreciğin kaldırılmasıyla dik duruşu sergileyebiliriz.
1915’de Çanakkale’de 1916’da Kut’ül Amare’de bunların babaları olan İngilizlere durduğumuz gibi dik duralım.
Allah dik duranlarla beraberdir.