Miraç, Namaz ve Kudüs
Miraç ile ilgili ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammed’i, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O! Gerçekten, her şeyi işiten, her şeyi gören O'dur.” (İsra 1-2)
Miraç yükselmek yukarı çıkmak demektir. Ama bu yükseliş Allah’a doğru bir yükseliştir. Miraç, Hz. Peygamberin göğe yükselerek Allah’ın huzuruna çıkması olayıdır. Allah’la buluşması, görüşmesi olayıdır. Müminlerin miracı olan beş vakit namaz, Miraç’ta emredilmiştir.
Allah’a yükselişin durak yeri ise Kudüs’tür.
Allah kulu yüce resulü Hz. Muhammed (as)’ı Mescid-i Haram’dan almış çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksa’ya götürmüştür. Çevresi mübarek kılınan Mescid-i Aksa Kudüs’tedir.
Kudüs; kelimesinin aslı, "kuds"dür ve mukaddes, mübarek, her türlü fenalıktan arınma demektir. Allah mübarek kıldığı için adı Kudüs’tür.
Dünya’nın en eski şehirlerinden olan Kudüs; Filistin’in başkentidir. Müslümanlar için kutsal sayılan üç şehirden biridir. Kudüs’ün bir anlamı da barıştır. Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir.
Namaz Miraç olayında beş vakit olarak emredilmiş, Allah resulü Miraç’ta Kudüs’ü ziyaret edip oradan rabbine yükselirken, Kudüs ve Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi olmuştur. Miraç, Kudüs ve Namaz iç içedir.
Bugün 25 Recep Miraç günüdür ve bugün 15 Mayıs Nekbe günüdür. Nekbe; büyük felaket demektir.
Siyonist işgalci İsrail rejimi, bundan tam 67 yıl önce 14 Mayıs 1948 tarihinde kuruldu. Filistin halkı bir gün sonrasını 15 Mayıs’ı “Nekbe” (Büyük Felaket) günü olarak anmaya başladı. 67 yıldır “Nekbe” (Büyük Felaket) ismiyle hafızalarda yer eden bu tarih, aynı zamanda milyonlarca Filistinlinin vatanlarından sürülmesinin başlangıcıdır.
İşgalci İsrail’in kuruluşundan sonra BM'nin 1950 yılında yayımladığı rapora göre, dönemin Filistin nüfusunun yarıdan fazlası vatanını terk etmek zorunda kalarak, mülteci konumuna düştü.
1980 yılına kadar İsrail ile girdikleri tüm savaşları kaybeden Arap ülkeleri 1979 yılında Mısır’ın İsrail ile Camp David anlamasını yapmasından sonra İşgalci İsrail’i meşru bir devlet gibi tanımış İsrail ile her türlü ilişkiyi geliştirmişlerdir. O günden bu yana Filistinlilere yaptığı onca zulme rağmen İsrail’e tek bir mermi sıkmamışlardır.
Siyonist işgalci İsrail 14 Mayıs 1948’de Filistin topraklarını işgal ederek, Filistinliler için Felaket ve kara gün anlamındaki NEKBE’yi başlatmış, ancak 1979 İslam devriminden sonra Filistin mücadelesi İslami bir kimlik kazanmış, direniş tohumları yeşererek Siyonist İsrail’in kabusu olmuştur. Direniş hareketleri bugün işgalci İsrail için kara gün ve felaket günlerinin yaklaştığını müjdelemektedir.
İşgalci İsrail 1982 yılında işgal ettiği Güney Lübnan’dan 2000 yılında çekilmek zorunda kaldı. 1982 yılına kadar girdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen işgalci İsrail 1982 yılından sonra girdiği hiçbir savaşı kazanamadı. Önce 2000 yılında Güney Lübnan’dan daha sonra 2005 yılında 38 yıl işgal ettiği Gazze’den çekilmek zorunda kaldı.
Artık Müslümanların davası ve hedefi Kudüs’ün özgürlüğü olmalıdır. Kudüs özgür olmadan Mekke ve Medine’de özgür olmayacaktır. Kudüs özgür olmadan ümmet özgür olmayacaktır.
Kudüs özgürlüğü davası bir iman davasıdır. Kudüs özgür olmadan Müslümanların Miraç yaşamaları mümkün değildir. Her Müslüman yüreğinde hayalinde Kudüs’ün özgürlüğü idealini taşımalıdır. Yüreğinde böyle bir ideal taşımayan bir Müslüman imanını sorgulamalıdır.
Bugün sürgünler bitmiş Filistin’e dönüş başlamıştır. Bugün Nekbe 15 Mayıs büyük felaket değil büyük dönüş günüdür.
Özgür Kudüs’te buluşmak dileği ile….