Toplum, tıpkı insan gibidir. Nasıl ki insan yaşar ve ölür, toplumlarda yaşar ve ölür. Toplumları öldüren en belalı hastalıklardan biri ise aşırı tüketimdir. Bugün yaşamın her alanında şahit olduğumuz lüks ve israf sadece bizim değil, dünyanın pek çok ülkesinin temel sorunlarından biri aslında.
Ülkemizdeki durumu görmemiz açısından bugün sonuçlarına değineceğim “Tüketici İsrafının Boyutlarının İncelenmesi” isimli araştırma Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yaptırılmış ve son derece ilginç bulgular içermekte.
İlgili araştırma raporunda dünya genelinde aç insan sayısının 805 milyon olduğu ve bu insanların gıda masraflarının 30 milyar dolar olduğu belirtilmekte. Buna karşın lüks olarak tanımlanan eşyaların yıllık ticaret hacminin 250 milyar dolar olduğu yine raporda yer alıyor.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde 400 milyon kişi obez ve 1,4 milyar kişi aşırı kilolu iken, 2015 yılına gelindiğinde obez kişi sayısı 700 milyon aşırı kilolu kişi sayısı ise 2,3 milyar seviyesine çıkmış durumda. Yani tüketen insan adım adım tükenen insana dönüşüyor.
Bir yanda obez insanlarını zayıflatmak için yüz milyarlarca dolar harcayan batılı ülkeler diğer yanda yiyecek bir şey bulamadığı için ölen insanlar. Bu yaman çelişki, tükenen şeyin sadece maddi boyutta kalmadığının açık bir göstergesi aslında.
Bugün dünyanın ahvaline baktığınızda tükenen şeyin sadece yer altı ve yer üstü kaynakları olduğunu zannedersek yanılmış oluruz. Evet doğal kaynaklar, tabiat varlıkları, canlı türleri tükeniyor. Ama tüm bu tükenenlerden daha sarsıcı, daha yıkıcı olan insanlığın, değerlerin, paylaşmanın ve birlikte yaşama kültürünün tükeniyor olması.
Toplum olarak bugün ki halimizi görmemiz açısından ilgili araştırmaya göz atmakta fayda var. “Tüketici İsrafının Boyutlarının İncelenmesi” araştırmasına göre ülkemizde;
İnsanların yüzde 8,6'sı ekmeği çöpe atma eğilimi gösteriyor. Bu yaklaşık altı milyon insan demek ve herkesin en az bir ekmeği çöpe attığını düşünsek bile milyonlarca ekmeğin çöpe atılması anlamına gelir.
Akıllı telefon kullananların toplam oranı yüzde 84. Bunda yanlış bir şey yok, teknolojiyi takip etmek güzel elbette. Ama sorun şu ki; üreticiler tarafından ortalama beş-on yıl kullanım süresine göre üretilen akıllı telefonları iki yıl aralığında değiştirenlerin oranı yüzde 24 ve akıllı telefon değişim süresi 3,2 yıl. Aynı araştırmaya göre otomobil sahiplerinin yüzde 10'u otomobillerini iki-üç yıl aralığında değiştiriyor.
Bu sonuçlarla orantılı olarak ülkemizde tasarruf yaptığını belirtenlerin oranı yalnızca yüzde 14. Araştırmaya katılanların yüzde 56'sı gelir yetersizliği nedeniyle yüzde 26'sı ise borçları olduğu için tasarruf yapamadığını ifade etmiş.
TÜİK tarafından yapılan Hane Halkı Tüketim Araştırması' na (2017) göre ülkemizde en az harcama yaptığımız iki alan sağlık ve eğitim. En çok harcama ise kira/konut ve gıda/tüketim alanında yapılıyor. Ne yazık ki yatırımı veya harcamayı da yanlış yere yapıyoruz.
Tüketim ve israf sorunu ne yazık ki sadece bizim değil tüm dünyanın sorunu. Almanya'da bir yılda çöpe atılan gıdanın miktarı 11 milyon ton, İngiltere'de çöpe atılan yiyeceklerin miktarı 7,2 milyon ton.
Her yıl milyarlarca ton gıdanın çöpe atıldığı bir dünya ve bu dünyanın gıda aramak için göç eden yaklaşık bir milyar aç insanı, şu soruyu beraberinde getiriyor. Tüketen Toplum mu Yoksa Tükenen Toplum mu?
Beni en çok düşündüren ise tüketmek üzerine kurulan modern dünyada doğan ve büyüyen çocuklar. Korkarım ki onlarda bu tüketimin daha doğrusu bu tükenişin gelecekteki mağdurları olacaklar…
Vesselam…