Devlet, dümeni kırılmış, makinesi stop etmek üzere olan gemi misali, şuur dışı, istikametsiz hareket ediyor görünse de, son çırpınışlarında, bir yeniden doğuş, silkeleniş ve kendine geliş hayatiyeti kendini göstermektedir.
Bu toz duman ikliminde bir yandan batmamaya çırpınış, aynı zamanda da ruh ve madde istiklâlini arayış, devlet ve millet olarak hayatiyetimizin canlılığının pürüzsüz işaretleridir.
90 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti onu boğazlamak üzere gelen hıyanete karşı, bugüne kadar böylesine kendisini koruma azmi gösterdiğine tarih şahit olmamıştır.
Bugüne dek, hiçbir tehlike Türkiyede böyle yalçın bir direnişle karşılaşmamış. Hiyaneti anında alabora edici milli iradeye rastlanmamıştır.
Devletimiz 2013 işgal ve içten istila teşebbüslerine karşı kendisini misline az rastlanır bir koruma hisarına almış ve dışarıdan ihanet dopingi ve takviyeli canavara teslim olmayacağını cihana ilân etmiştir...
Siyon-Haçlı ortaklığının Okyanus ötesi cehennemden sevk ve idare ettiği 2013 ihtilâl teşebbüsleri, hiyanet gidabında suç üstü yakalanarak, soylu milletin iradesine kararlı müdaafa hamlesine girmiş. Artık her kafasına esenin Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı ihtilal hülyaları kuramayacağını, yaparsa neticesine katlanması gerektiğini ortaya koymuştur...
Devlet; 2013 Haziran-Aralık ihtilal teşebbüslerinde kuzu postuna bürünmüş canavarı ortaya çıkarmış... ami imamlığı yerine ihtilal liderliğine soyunan, vaazlarında ağlayabilmk için, özel kurs görmüş papazlardan ilham ve hususi dersler alan, uydurma din icatçısı sahte mehdinin foyasına bir bir gün yüzüne çıkarmıştır.
Kaç bin yıllık ruh kökünün tecrübesi Cumhuriyet hükümetinin Başbakanı Erdoğandaki cesaret ve azimle birleşerek Devletimizin ikinci istiklal ve hürriyet harbine azmiyle girmesini temin etmiştir.
Devletimiz, 2013 ihtilallerini önlemekte ve hiyanet güruhu ile ilk çarpışmasında muvaffak olmuş ve hesapta olmayan başka ihanet ve tuzaklar meydana gelmezse zafer hedefine varacak ve ebedi hür yaşayacaktır.
Bu, son hıyanet teşebbüsleri ile Türkiye Cumhuriyet Devletinin ölüm kalım mücadelesi yeniden başlamaktadır ki, asıl yükü taşıyan Erdoğana, merhametin esiri olmamasını, gevşememesini, kavgadan vazgeçmemesini ve bilhassa rehavete kapılmamasını ihtar edicidir... Zira, su uyur, düşman asla uyumaz...
Hürriyet ve istiklalimizin düşmanları, sadece içimizdeki siyon-haçlı devşirmesi çetelerinden ibaret değil... Bugün Cumhuriyet Başbakanının bir asır önce olduğu gibi yedi düvelle savaştığını unutmamak ve ihlas ile alnı secde gören her müslüman Türkün canıyla ve malıyla bu azim cehde katılması ve milli ruh istikametinde doğruda cesur irade sahibi Erdoğanı yalnız bırakmaması milli ve dini haysiyetinin borcudur...
Unutulmasın ki;
Toplu vurdukça sineler, onu top sindiremez...
Türkiye Cumhuriyeti kazanmalıdır...