Namlı Hıyanet Baronu'nun Amerika'daki tetikçi bir dergide, faize beslediği hırslı tutkusu ile Türkiye'yi şikayet kıvamlı bir yazı yazdığını öğrenince, 1975' te bir seyahatim esnasında Londra' da yaşadığım bir olayı hatırladım
Kültür emperyalizminin, çocukluğumuzdaki ders kitapları vasıtası ile beyin yıkama ameliyesi ne kadar tesirli olmuş ki otuzlu yaşlarımın başında Londra' ya ayak basar basmaz ilk görmek istediğim yerler, kokusuz fakat çamur halinde akan Times Nehri ile Hyde Park'taki Serbest Kürsü denilen köşe olmuştu
Serbest Kürsü' ye geldiğimizde, yarım ay şeklinde 50-60 kişilik taş oturma zemininin karşısına gelen yerde yükselen taştan yapılmış konuşma sütununun arkasına geçtim ve birlikte gezdiğimiz üç doktora öğrencisi Türk arkadaşlara sordum:
- Burada ne konuşursam, serbest midir?:
- Evet, dediler
- Konuştuktan sonra İngiliz kanunları yakama yapışmaz öyle mi?:
- Hayır, dediler, koro halinde.
- Kraliçe yahut İngiltere aleyhinde konuşsam?:
- İşte burada dur, dediler Bu kürsüde iken size kimse dokunmaz. Fakat ayrılınca, beş adım atmadan, yakalarında toplu iğne büyüklüğünde alıcı-vericiler takılı, sivil giyimli gizli polisler kolunuza girer, sizi götürür ve bir daha kolay kolay kimse nerede ve ne olduğunuzu öğrenemeyebilir
Hoş sayılamayacak bu hatıramdan hemen sonra, hafızamın gündemine Türkiye'den iki olay yerleşiverdi
Edebiyat tarlamızın zehirli ayrıkotunun, geçen asrın başında bir buçuk milyon Ermeni'yi katlettiğimiz tarihi iftirasına mukabil, kendisine bir buçuk milyon dolar ve Nobel mükafatının gammazlık ikramiyesi olarak verilişi
Ortaokul öğrenciliğine başladığım 1950' li yılların ikinci yarısından sonra, muhtemelen yarım asır kadar devam eden, ayak takımı ve argo karışımı cehalet lisanını edebiyat makyajı ile yutturan ''İnce Memet'' karalaması, gerici sol kara propagandasının daima birinci sıradan reklamı oldu ve Yaşar Kemal'e Nobel adayı şöhretini doyasıya yaşattı
Senelerce, en hafif kırmızımtrakından en koyu kızılına kadar, şekavet ocağı solun tükenmez gayret ve şirretliğine rağmen, Yaşar Kemal'in Nobel armağanına hasret dolu olarak bu dünyadan göçmesinin yegane sebebi, O'nun Orhan Pamuk çapında kendi milletine büyük iftirayı beceremeyişi ve hıyaneti edebiyat tarlamızın zehirli ayrıkotu halinde kullanamayışıdır.
Görülüyor ki, Vahşi Batı dini ve milli hıyanetine şahit olmadığı hiçbir Müslüman Türk'ün elinden tutmaz, kucaklamaz ve bağrına basmaz
Bugün Hıyanet Baronu, okyanus ötesi cehenneminde milyonlarca dolarlık müstakil köşklerde yaşayabiliyorsa, bu milli ve manevi Hıyanet Taciri'nin bu alakayı kendi dinine, milletine ve devletine düşmanlığı uzak ara ile önde ve başta götürmesindendir
Paralel Çetesi'nin başı, yıllardır Haç ve Siyon Yıldızı iklimlerinde devletimizin, milletimizin ve İslam'ın aleyhinde amansız bir kin ve gayretle çabalamaktadır
Türkiye aleyhinde pahalı beyanatlar verdirmekte Toplantılar yaptırmakta Amerikan Senatosu'ndaki İslam düşmanı Yahudi Senatörlere aleyhimizde nutuklar attırmakta ve İslam düşmanlığının gereği olarak cümlesi ile el ve gönül birliği yapmaktadır
Geçenlerde, İhanet Baronu'nun, bir Amerikan yayın organında faiz sevdasını dile getirdiği Türkiye aleyhinde bir yazısı neşredildi Dünyanın en lüks ve pahalı mahpus rehinesi olan malum Hıyanet Baronu'nun kara leke halindeki bu yazısı eğer Türkiye lehinde olsa idi, bu yayın organı sahifelerini böyle bir yazıya bu denli iştahla açabilir miydi?.. Asla
Hıyanet Baronu, kaç gün evvel, harama el uzatanın, bunu yiğitce itiraf etmesi gerektiğini, tövbesi lazım geldiğini geveliyor Şecaat arzederken Merdi Kıpti misali, haramdan, itiraftan ve tevbeden dem vuruyor da Nedense İslam ve Resulullah düşmanlığından bahsetmeyi hatırlamak dahi istemiyor
Ayol, sattığın hidayetinle aldığın dalaletini ifşa edip, istiğfarla akibetini kurtarmak varken, gözlerini bürümüş kin ve hırsı temizlemek neden aklına gelmiyor?.. Hiç kimsenin avukatı olmayan bu kalem, Hıyanet Baronu'na ihtar ediyor ki, önce temizlen, itiraf ve tevbede bulun, kendini kurtar, sonra başkalarının elini uzattığı helal yahut haramla uğraş
Okyanus ötesi hapishanedeki lüks ve pahalı tutsaklıktan kendini kurtar, vatanına sığın, hıyanetini itiraf et, tövbe ve istiğfarda bulun ve kurtul Aksine, inadın devam edecek olursa; ''Yaşasın hainler için cehennem''.