Ağustos'ta bu sütunda neşredilen ve memleketimizde, millî haysiyetimize emanet Müslüman Çeçenlerden şehit edilenler hakkındaki yazımda;son çeyrek asırda, toprağımızın yabancı casus ve ajan provokatörlerin aleni rekabet arenası haline geldiğini
Yabancı tahrik servislerinin istedikleri anda vatan toprağımızın herhangi bir nahiyesinde cirit atabildiklerini Halkı kışkırtabildiklerini
Bizi kâle almadan her menfi plânı zorlanmadan tatbik edebildiklerini ve hedefe varabildiklerini Bizim tek yapabildiğimizin ise, ensemizi kaşıyarak olup bitenleri küllendirmek olduğunu ifade etmiş, manzaraya yanmıştım
Bu yazımda Türkiye'de faili meçhul sınıfından öldürülen Çeçenler üzerinde dururken, bu suikastların arkasında kimlerin olabileceğinin araştırılması icab ettiğini ve komşumuz Rusya Federasyonu'ndan ihtimal çerçevesinde bahsetmiştim
Çoktandır görmediğim, yazılarımın dikkatli takipçilerinden bir dostumla karşılaşıp memleket ahvalinden konuşmaya başlayınca, söz dönüp dolaşıp,
Şehit Çeçenler ve Gezi Parkı ile alâkalı yazılarıma geldi
Gezi Parkı protestoları hakkındaki yazılarıma aynen iştirak ediyor ve bu hadiselerin Amerika, İsrail ve Avrupa Birliği'nin müşterek markası olduğu kanaatini açıklıyor ve; "Çeçenler meselesini tek ihtimal penceresinden görmemek gerektiğini ve bunu düşünmemin başka açılardan da doğru olacağını" ısrarla belirtiyordu
Daha sonra üstünde kafa yordukça dostumun haklılığı beni başka ihtimal pencerelerini aralamağa ve bir de dost peçeli Batılı düşmanlarımız vesilesi ile hadiselere bakmağa başladım
Çeçenlerin direniş ve mücadeleleri, Türkiye'de başlangıçta adetâ komünizmle mücadele kabul edildiğinden, Müslüman Türk cemiyetinde ciddi bir taraf ve dua desteği bulmuştu
hatta resmi plânda Çeçenistan'a gıda ve sağlık yardımı da milletimizin arzu ve gündeminde yer almaktaydı
Zamanla, Osmanlı ve Türklük düşmanı çok zengin bir gösteriş Müslümanı devletin, paraya dayanan alâkası soylu milletimizin dua desteğinin yerini almaya başladı ve bu petrol sarhoşu devlet, kucağına oturduğu Amerika'nın gözlüğü ile olup bitenlere bakmaya koyuldu
Mostar'daki köprümüzü ve tarihi eserlerimizi Sırplara para vererek yıktırdığı söylenen bu petrol zengini Ortadoğu Devleti, bizim Çeçenlerle alâkalı şefkat, merhamet ve dua bağımızı koparmaya çalıştıkça, Çeçenler kan ve gözyaşından kaçarken bizi tercih ettiler Dünyadaki kimsesizlerin sahibi Yüce Osmanlı'nın torunlarına, bize sığınmaya başladılar
Türkiye Cumhuriyeti'nin, komşusu Rusya Federasyonu ile olan komşuluk ve çok yönlü ticari münasebetleri ise son on yıldır zirveye tırmanmakta ve bu vaziyet Batı'yı oldukça telaşlandırmaktadır
Türkiye Rusya Federasyonu dostluğu geliştikçe, Batı için tehlike haline gelmektedir
Bize sığınmış Çeçenleri suikastlere kurban edip, bunu Rusya yaptırıyormuş gibi makyajlayarak Türkiye Rusya Federasyonu dostluk ve işbirliğini bozmaya çalışmak, Batı'nın gönülden heveslendiği bir menfaatli iştir
Bu cinayetleri Washington, Tel Aviv, Brüksel atmosferlerinden araştırmak en doğrusudur Gezi protestosu gibi henüz tazeliğini koruyan Batı markalı kışkırtma plânları göz önünde dururken, Çeçenlerle ilgili suikastların sebeplerini bu üç ayaklı insanlığı idam sehpasında aramak en isabetlisi olacaktır Zira Washington-Tel Aviv-Brüksel'den mürekkep idam sehpası hükmündeki Batı'nın bozuk sicili bizi ona karşı dikkat kesilmeye sevk etmektedir
İkiz kulelerle binlerce Amerikalıyı gözünü kırpmadan öldürebilen derin Amerika'dan her kötülüğü beklemek ve uyanık bulunmak bizim hayat şartımız olmalıdır. Dostumuz Batı varken, başka yerde düşman aramaya lüzum görünmüyor