Saadet Partisi'nin İttifakla Seçime Girmesinin Tezahürü!
"Saadet Partisi'nin söylem ve eylemlerinin geniş halk kitlelerince destek bulmasının yanı sıra Temel Karamollaoğlu’nun akilâne söylemlerinin beğenilmesi Saadet Partisi'ne olan güveni yükseltmektedir. Bu açıdan bu seçimlere kilit parti olarak damgasını vuracak olan parti Saadet Partisi'dir. AKP'yi çok iyi tanıyıp tahlil eden Saadet Partisi ve Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu cumhurbaşkanlığı seçiminde ülke meselelerinin iyileştirilmesi ve bozulan ekonominin düzeltilmesi için en ideal adaydır"
Özlü Söz: Devekuşu yüke gelince kanadını, uçmaya gelince ayağını gösterirmiş.
Milli Görüş, Osmanlı Devleti'nin yıkılması ile birlikte İslam coğrafyasında Müslümanların dağılması ve batının yardımı ile işbirlikçi devletlerin inşa edilmesiyle ortaya çıkan ve Müslümanların yeniden siyaset sahnesine çıkması için çalışan siyasi bir organizedir. Sabataist Yahudi kökenlilerin kurduğu bu sistem kendini idare edecek hukuku da batı Hıristiyan Avrupa’sından aldı. İslam hukukunu ve hayat standardını terk ederek batıya yönelen sistem kurulduğu günden bu yana kendisini terk ettiği İslam’a karşı muharip saymaktadır.
Uzun yıllar Müslümanların siyasetle uğraşmasını engelleyen sistemin kurucuları bir de Bediuzzaman Said Nursi’nin kendi siyasetleri için söylediği; “Ben şeytanınve siyasetin şerrinden Allaha sığınırım” sözü ile birçok Müslüman’ı siyasetten soğuttular. Onların amacı Müslümanların siyasetin içinde olmamalarıydı. Siyaset, insanların yaşam koşullarını hak ve adalet ölçüleri içinde yaşayabilmeleri için insanların mükemmel bir şekilde sevk ve idare etme organizesi olduğunu iyi bildikleri için bu gerçeğin Müslümanlar tarafından yapılmasını istememelerinden kaynaklanıyordu.
Erbakan ilk partisini 26 Ocak 1970'te Milli Nizam adıyla kurdu. Sistem bunu kendisine tehlikeli gördü ve 20 Mayıs 1971'de kapatıldı. Daha sonra da 11 Ekim 1972'de Milli Selamet Partisi kuruldu ve genel başkanlığına Süleyman Arif Emre getirildi. MSP'nin kuruluş çalışmaları içinde yer alan Necmettin Erbakan, bu partiye resmen 1973'ün Mayıs ayında katıldı; 20 Ekim 1973'te partinin genel başkanı oldu. 14 Ekim 1973 seçimlerinde MSP 1,2 milyon oy aldı, %11'lik bu oyla 48 milletvekiliyle meclise girdi. Senato seçimleri sonucunda ise 3 senatörlük kazandı.
26 Ocak 1974'te CHP-MSP koalisyonu kuruldu. Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan, din işlerinden sorumlu devlet bakanlığı, içişleri, adalet, ticaret, gıda tarım hayvancılık, sanayi teknoloji bakanlıklarını aldı.
MSP, ahlak, maneviyat ve ağır sanayi partisiydi. Genel Af Kanunu'na 22 milletvekili ret oyu verdi; 141 ve 142 mahkûmları af dışı kaldı. Ecevit, 7 aylık bu koalisyonu, Kıbrıs Harekâtı başarısıyla yürüttü ancak iki parti anlaşamadı, hükümet dağıldı. MSP, soldan sonra sağla koalisyona girdi. 31 Mart 1975'de AP-MSP-MHP-CGP1. MC'yi (milliyetçi cephe) kurdular. Arkasından 77 seçimleri sonunda 2. MC kuruldu. MSP bu koalisyonlarda anahtar parti idi. Ancak genç demokrasiye bir darbe daha vuruldu ve 12 Eylül askeri müdahalesi gerçekleşti. Erbakan ve arkadaşları Konya mitingi sebebiyle yargılandılar ve nihayetinde de beraat ettiler.
MSP, 12 Eylül 1980'e kadar, Türkiye'nin siyasal yaşamında etkin bir rol oynadı. Üç kez koalisyon hükümetlerinde yer aldı. 12 Eylül yönetimi tarafından diğer partilerle birlikte kapatıldı.
Milli Güvenlik Konseyince siyasi partilerin yeniden kurulup faaliyet göstermesine izin verilmesi üzerine 19 Temmuz 1983'te avukat Ali Türkmen başkanlığında Milli Selamet Partisi'nin görüşlerini benimseyen Refah Partisi (RP) kuruldu. Kurucularının Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafından birkaç defa veto edilmesi sebebiyle, kadrosu, kanunların öngördüğü zamanda tamamlanamadığından 1983 seçimlerine katılamadı. Daha sonra kurucu üyeler arasından veto edilmeyen Ahmet Tekdal parti başkanlığına getirildi.
İlk olarak 25 Mart 1984'te Ahmet Tekdal başkanlığında yerel seçimlere katıldı. Oyların % 4.44'ünü alarak Urfa ve Van belediye başkanlıklarını kazandı. 28 Eylül 1986'da 11 ildeyapılan milletvekili ara seçimlerine katıldı. Bu seçimlerde % 4.76 oy alabildi. 6 Eylül 1987'de yapılan referandum (halk oylaması) ile bazı eski siyasi parti liderlerine siyaset yapma yasağı kaldırılınca, MSP eski başkanı Necmettin Erbakan Refah Partisi genel başkanlığına seçildi (11 Ekim 1987)
Refah Partisi, Kasım 1987'de yapılan milletvekili erken genel seçimlerine Necmettin Erbakan başkanlığında girdi. Oylarının oranını % 7,16 oranına çıkardı. Ülke genelinde % 10 barajını aşamadığı için milletvekili çıkaramadı. Mart 1989'da yapılan Belediye Başkanlığı (Yerel İdare) Genel Seçimlerin'de Türkiye genelinde toplam oy oranını % 9.8'e çıkardı. Kahramanmaraş, Sivas, Şanlıurfa, Van ve Konya illerinin belediye başkanlıklarını kazandı.
20 Ekim 1991 Milletvekili Erken Genel Seçimi'ne Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi, Islahatçı Demokrasi Partisi üçlü ittifak olarak katıldılar. Anayasaya göre iki ve daha fazla partinin birleşerek seçime katılmalarının yasak olması sebebiyle bu üç partinin ittifakları kâğıt üzerinde resmi bir belgeye dayanmamaktadır. Bunun için IDP ve MÇP partilerinin milletvekili adayları seçime katıldıkları bölgelerden bağımsız aday olarak katılmışlar, fakat her üç parti de birbirinin adaylarına oy vermişlerdir.
20 Ekim 1991 Erken Genel Seçimleri'ne bu şekilde katılan Refah Partisi (RP), Türkiye genelinde kullanılan seçmen oylarının % 16.90'ını alarak TBMM'ye 62 milletvekiliyle girdi. TBMM'de grup kuran dört partiden birisi oldu. Daha sonra Milliyetçi Çalışma Partisi'ne ve Islahatçı Demokrasi Partisi'ne mensup milletvekilleri ayrıldılar. 1994 Yerel Seçimlerin'de büyük bir sıçrama yaptı; yüzde 19.14 oranında oy alarak, İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazandı. 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde yüzde 21.38 oy oranıyla 158 milletvekilliği kazandı ve birinci oldu. Seçimlerden hemen sonra Anavatan Partisi'yle yapılan koalisyon görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı.
Doğru Yol Partisiy'le kurduğu koalisyon hükümeti (Refahyol Hükümeti) 28 Haziran 1996'da TBMM'de güvenoyu aldı, Erbakan da başbakan oldu. Daha sonra Erbakan'ın istifa etmesi üzerine Refahyol hükümeti dağıldı (Haziran 1997).
21 Mayıs 1997'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iktidarda iken RP hakkında, "Lâik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri" gerekçesiyle dava açtı. Refah Partisi, 8 ay süren dava sonunda, 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Necmettin Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'e 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirildi. Kapatılma gerekçesinde, parti görevlilerinin laiklik karşıtı eylemleri, devletin kurucusuna karşı suçlamaları ve başörtüsüyle ilgili siyaseti de kanıtlar arasında sayıldı.
Partinin programları arasında; Türkiye'de manevi kalkınmayı sağlamak, adil düzeni kurmak, ağır sanayiyi gerçekleştirmek, İslam ülkeleriyle olan ilişkileri arttırmak, faizi kaldırmak, Türkiye'nin AT'a (Avrupa Topluluğu- o zamanki adıyla) girmesinin faydasız olduğu gibi dini temelli görüşleri vardı.
Refah Partisi ile ilk defa başbakanlık koltuğuna oturan Erbakan o dönemde çok önemli projelere imza attı. D-8 projesi, Havuz sistemi ve denk bütçe o dönemde atılan önemli ve etkili projelerdi. Bu projeler batı emperyalist güçlerinin hoşuna gitmeyen projeler olduğundan dolayı 11 aylık bir süre sonunda kendi doğrultularındaki partiyi ayak oyunları ile iktidar ortaklığından çektiler.
Partinin kapatılmasından sonra Fazilet Partisi kuruldu ve o da diğer partiler gibi kapatılma akıbetinden kurtulamadı. Ve nihayetinde Saadet Partisi kuruldu ve halen de yoluna devam etmektedir. Ancak bu defa yolunu içinden çıkan ve AKP adlı partiyi kuranlar Milli Görüşün yolunu kesmektedirler. Askeri darbeanayasasının koyduğu %10 barajı indirilmediği gibi Saadet Partisinin meclise girmemesi için de ne yazık ki korunmaktadır. Bir televizyon programında dönemin AKP milletvekili olan Burhan Kuzu; “Biz barajı indirirsek Saadet Partisi meclise girer” demesi onların kimler tarafından böyle davranmaya itildiğinin açık bir göstergesidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bahçeli ile kapalı kapılar ardından karara bağladığı erken genel ve cumhurbaşkanlığı seçimini baskın bir hale getirerek ortaya koydular. Saadet Partisi'nin baraj sorunu olduğunu düşünerek bu seçimde parsayı toplamayı hedef edinen AKP-MHP ittifakı bu defa da MHP’den ayrılarak İYİ partiyi kuran ekibi seçime sokmama gibi bir eğilime giderken CHP’nin bir müdahalesiyle oyunları bozuldu. Ve nihayetinde baraj sorununu ortadan kaldırmak için görüşmelere başlayan muhalefet partileri ittifakta anlaştı. CHP, SP, İYİ ve DP ittifak ederek barajı ortadan kaldıran bir adım attılar. HDP’yi tabanlarının tepkisinden çekinenler bu ittifaka almadılar. Katıldığım Saadet Partisi toplantısında Gn. Bşk. Temel Karamollaoğlu HDP ve HÜDAPAR’ın da bu ittifak alınmasından yanaydı ancak diğer partilerin buna tepki göstermesi ne yazık ki bu ittifakı eksik bıraktı. HDP bu ülkenin gerçeği ve Kürtlerin de siyaset sahnesinde yerlerini alarak siyasette yol almaları ilerisi için elzem bir karar olurdu…
Gelelim AKP’nin Saadet Partisi'ni eleştiri yağmuruna tutmasına. Saadet Partisi'ne karşı tutumu yaptığı %10 barajını korumasıyla kendini belli etti. Hem barajı kaldırmıyor hem de CHP’nin barajı aşması için ittifak yapmasına tepki göstermesi insafla bağdaşır bir tarafı yoktur. CHP, İYİ partinin seçime katılması için 15 vekil vermesini müthiş eleştiren ve öfkelenen AKP’nin oyununun boşa çıkması onları çok ciddi anlamda öfkelendirdi. Özellikle Saadet Partisi'nin baraja takılmadan seçimlere katılması AKP saflarında müthiş bir paniğe yol açması gözlerden kaçmıyor.
Ülke ekonomisinin dibe vurması ve önlenemeyen fiyat artışları ile dövizin dizginlenememesi AKP’nin 16 yıllık icraatlarının kof olduğunu ortaya çıkarması halk tabanında çözülmelere yol açtı. Bakliyatın ekilmemesi ve dış ülkelerden temin edilmesi ile çiftçinin bertaraf edilmesi ülke geleceğini karartmaktadır. Ayrıca et fiyatlarının yüksel olması ve yine dışarıdan et ve hayvan getirtilmesi ülkenin bu sektörünü de çöktürmektedir. 16 yıllık icraatlarının bu şekilde yansımasının yanı sıra erken ve baskın bir seçim ile kendilerin kurtarma yoluna gitme eğilimleri şimdiden seçimleri kaybedeceklerinin göstergesidir.
Saadet Partisi'nin söylem ve eylemlerinin geniş halk kitleleri açısından destek bulmasının yanı sıra Temel Karamollaoğlu’nun akilâne söylemlerinin beğenilmesi Saadet Partisi'ne olan güveni yükseltmektedir. Bu açıdan bu seçimlere kilit parti olarak damgasını vuracak olan parti Saadet Partisi'dir. AKP'yi çok iyi tanıyıp tahlil eden Saadet Partisi ve Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu cumhurbaşkanlığı seçiminde ülke meselelerinin iyileştirilmesi ve bozulan ekonominin düzeltilmesi için en ideal adaydır. Çünkü uzun siyasi hayatının yanı sıra planlama konusundaki uzmanlığı ve Erbakan Hocanın tecrübeleri ile yoğrulmuş olması Türkiye açısından büyük bir şanstır.
İslam Birliği gibi elzem bir projeyi ortay koyan ve bunun için çalışan Milli Görüşün Saadet Partisi'ne yönelmek pek yabana atılacak bir durum değildir. Ümmetin birlik olmadığı ve Suudi gibi bir işbirlikçi rejimin İsrail ile ilişkilere resmiyet kazandırması İslam Birliği'ni zorunlu kılmaktadır.
Selam ve dua ile...