PAPAZ BRUNSON BAHANE EDİLİRKEN OYNANAN TİYATRO!
Özlü Söz: Şeytanla gerdeğe girer, cinlerle oynaşırsınız,
Dostunuza dost görünür, düşmanla anlaşırsınız.
Mehmet Çınarlı
ABD bugüne kadar kiminle işbirliği yapmışsa her zaman kendisi kazanmış işbirliği yaptıkları ise daima kaybetmiştir. Erdoğan AKP’yi kurarken rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na birlikte çalışmayı teklif etmişti. Oda “Bugüne kadar Amerika ile kimse kazanmamış hep kaybetmiştir. ABD ile iş yapmak fil ile yatağa girmek gibidir ezilerek çıkarsın” demişti.
Kendi bildiğini okuyan Erdoğan beş kez Amerika’ya giderek istediği desteği almış ve girdiği ilk Kasım 2002 seçimlerini kazanarak o günden bu yana tek başına iktidar koltuğuna oturmuştur.
16 yılı bitirip 17. Yılına giren Erdoğan yönetimindeki AKP iktidarı ne yazık ki bu kadar zaman zarfında istenileni halkına verememiştir. Siyasi ve ekonomik istikrar ne yazık ki iktidar tarafından sağlanamamıştır. Bununu tek sebebi Erdoğan’ın dizginlenemez hırsıdır. İlk yola çıktıklarını yolda buldukları ile değiştirerek mevcut durumun doğmasına yol açmıştır.
Milli Görüş’ten kopardığı ve gömleğini çıkardığı bu mektebin öğrencilerini yolda bir bir bıraktı ve onlardan şimdi hiç kimse yanında değildir. İşin en ilginç yanı da iktidara geldiği günden itibaren kendisini en ağır sözlerle eleştiren ve hakarete varacak sözler sarf eden birçok siyasiyi şimdi yanına alarak yoluna devam etmektedir…
Mustafa Kemal’in hem cumhurbaşkanı hem de CHP’nin başkanı olduğu yapıyı yeniden diriltti ve başkanlık sistemine geçti. Bunları yaparken siyasi maharetini kullandı. Zira bu konuda gerçekten çok mahirdir…
Siyasi güzergahta yoluna devam ederken içte tribünlere çok iyi ajitasyon yaptı. Tarihi geçmişte Osmalıya vurgu yaparak özenti üzerinden meseleyi bugüne taşımada halkı ve destekçilerini iyi motive etti. Ardından Menderes ve Özal’a yapılanları kendisine de yapılacağı algısıyla koruma ve yedirmeme zırhına büründü. Bunlar sağlandıktan sonra F. Gülen olayı ile dış güçlerin ülke üzerinde emelleri olduğu tezini işlerken bir anda sanki bütün dünya ile savaşa girilmiş gibi bir havaya girildi.
Sayısız harcama, yolsuzluk ve alınan dış kredilerin faizlerinin ödenmesi kapıya dayandığında yüzyıllık kurum ve fabrikalar satılmaya başlandı. Ardı sıra akaryakıt ve vergilerin yüksek oluşu ile tarım girdileri sos vermeye başlayınca hububat ve bakliyat ithal edilerek üreticinin ekim yapması baltalandı. Aynı durum hayvancılıkta baş gösterdi. Hasılı tarım ve hayvancılıkta kendine yeten ülke dışa bağımlı hale getirilirken bu defa döviz oyunları kapıyı çaldı. Bütün bunlar ekonomik yapılanmada atılan yanlış adımların ve geleceğe yatırım yapmada hesapların iyi etüt edilmemesi ile karşılarına çıktı.
Muhalefetin bütün çağrılarına kulak tıkayan ve onları dış güçlerle birlikte hareket ediyor algısıyla tabanının saflarını sıklaştırmayı iyi siyaset sayan bu zihniyet en nihayet ayak oyunları ile hem seçim kazanmaya hem de dış güçler diye suçladığı devletlerle perde arkasında oyunlar sergilemeye başladı…
Para kaynakları bittiğinde İngiltere’den kredi talep ettiklerinde onların bazı isteklerini de kabul etmek mecburiyetinde kalmaları ne kadar zorlandıkları ve irtifa kaybettikleri hallerinden belli oluyordu. Medyaya düşen haberlere göre İngiltere Kıbrıs konusunda taviz isterken aynı zamanda HDP’nin de meclise girmesi yönünde taleplerde bulunduğu yazıldı.
Seçimlere girildiğinde herkesin beklentisi AKP’nin bu seçimde başkanlıkta ikinci tura kalınacağı eğilimi yönündeydi. Ama seçim yapıldı ve AKP bu defa da ipi göğüslemişti. Gerçi Hüsnü Mahalli 3 Haziran’da yazmış olduğu makalesinde İsrail’den alınan bir yazılım programından söz etmişti ve bu seçimde de bu yazılıma göre sonuçların çıkacağını yazmıştı ama hiç kimse bu konu üzerinde durmadı. Hatta bu yazılım programını 16 Nisan referandumunda da kullandıklarını iddia etmişti. Konu arada kaynadı gitti ve kimse bu konu üzerinde ciddiyetle durmadı.
İşin en ilginç yanı Saadet Partisinde görüldü. Herkes bu seçimlerde Saadet Partisinin kilit parti olacağını beklerken parti tabanı kendi genel başkanları Temel Karamollaoğlu’na oy vermemiş göründü. Oysa bu aklen mümkün değildi. Saadetliler bilge başkan olarak el üstünde tuttuğu genel başkan’a oy vermemeleri akla muhaldi. Yoksa onlarda mı İsrail menşeli yazılıma takılmışlardı…
Seçim öncesi Saadet lideri yaptığı bütün konuşmalarında ekonominin hiç iyi olmadığını ve ekonominin duvara toslayacağını gittiği her yerde dile getirdi. Oysa AKP’li troller Saadet liderini karalamaya ve hakarete varacak sözlerle itham ettiler. Ama Saadet lideri haklı çıktı ve ekonomi gerçekten duvara tosladı…
Papaz Brunson PKK ve Fetö ile ilişkileri olduğundan dolayı hapsedilmişti. Hapisteyken hiç tepki vermeyen ABD başkanı Trump papazın ev hapsine alınmasından sonra tepki vermeye başladı ve derhal serbest bırakılması için baskı yapmaya başladı. Bu tepkilerin ardından ABD ve Türkiye arasında sert beyanatlar art arda geldi. Birden dolar yükseldi ve akabinde Euro ve altın fiyatları tavan yaptı. Erdoğan bütün dikkatleri ABD üzerine çevirerek halkı bu konuda motive etti. Gerçekten de durum öyle miydi?
Seçimlerin erkene alınması söz edildiğinde gerek Erdoğan gerekse başbakan bu konuda “seçimler zamanında yapılacak” diye kesin ifadeler kullanırlardı. Baktık ki Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasının destekçisi Bahçeli birden seçimlerin erkene alınmasını teklif etti ve nihayetinde de iktidar kabul etti ve 24 Haziran’da da seçimler yapıldı. Bu seçimin erkene alınmasının nedeni neydi? Seçimi erkene alma sadece Bahçeliyi kırmamak için miydi acaba? Elbette ki hayır!
Bozuk ekonominin ve yapılması zorunlu olan devalüasyon kabusunun seçimlerden önce patlak vermesi seçimi hem AKP hem de MHP için kaybetmek demekti. ABD bunu önceden uyarı ile tedbir alınması hususunda gerekeni yaptı. İş kalmıştı bu ekonomik istikrarsızlık ve devalüasyona kılıf bulmaya. Buda papaz Brunson hikâyesi ile yerine getirildi.
İlişkilerinin dün başlamadığı ABD ve Türkiye arasında bir anda kopma noktasına getirilmesi çok iyi kurgulanmış bir tiyatronun sergilenmesiydi. Gelecekte geri adımların atılması ile ilişkiler yeniden kurulacak ve Brunson bir kararla serbest bırakıldıktan sonra memleketine gönderilecek…
Olan halkın bu devalüasyonu bu tiyatro ile yemesi ile sonuçlanmasında…
Bakalım gelecekte bu oyunlar ne kadar daha halka yedirilecek…