YINON PLANI KARŞISINDA YAPMAMIZ GEREKEN
İsrail oryantasyonlu, Kudüs merkezli yeni Ortadoğu projesinin şekillenmesinde YINON planlı II. SEVR hamlesi ile Ortadoğu’nun geleceği oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye'nin bu kaotik denklemde nerde ve nasıl duracağı ve nasıl bir politika izleyeceği artık daha büyük önem arz ediyor.
Soruna çözüm yeri klozyum nitelikli farsi teatrel miting gösterilerle değil, gerçek manada TBMM’nin acil KUDÜS özel gündemiyle toplanıp hayati önemdeki kararlar almasıdır.
Çünkü Türkiye, konunun birincil derecede tarafıdır. Eğer ki gerekli hamleler yapılmayacak olursa, “Büyük İsrail”( Eretz İsrael) planı adım adım hedefine ulaşacaktır.
Şunu da göz ardı etmemek gerekir ki, İsrail, hedef sınırlarını Kapadokya ve Kayseri’ye kadar öngörmektedir.
Beğenelim veya beğenmeyelim Trump, ABD Büyükelçilik binasını Kudüs'e taşımayı seçim meydanlarında vadetti ve başkan seçildikten sonra tüm tepkilere rağmen inancının gereğini yerine getirdi. Sn. Cumhurbaşkanı ise, iktidarda olmasına ve tüm kesimlerin Filistin konusundaki ortak düşüncesinin gereğini yapması gerekirken, İstanbul'da, Filistin ile Dayanışma Mitingi düzenlemesi ironidir. İktidar, eylem ve söylem değil, karar ittihazı ve icra merciidir.
En kanlı eylemlere ve tüm insanlık açısından iç karartıcı sahnelere konu olan Kudüs'ün ABD tarafından başkent ilan edilmesi ve ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması tüm Müslümanları yakından ilgilendiren önemli bir konudur. Filistin topraklarının korunması adına İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bugün İstanbul'da siyasal konjonktörün hangi özgün kertesine göre tepki ortaya koyacağı malumun ilamıdır.
İktidarın görevi ise; İsrail’i mitingle telin etmek değil, gerekli somut adımları atabilmesidir. Döngüsellik ilkesi ile, yol izlemek ve İsrail ile ‘açık kapı’ politikası gereği bir müddet sonra ikili ilişkileri başa geri sarmalamak hiçbir sonucu olumlu yönde ikame edemez.