GERİLİM VE ŞİDDET POLİTİKALARINDAN UZAK DURMAK
Seçime doğru büyük bir hızla ilerlemekte olduğumuz bu günlerde, özellikle itidal yolunda liderlere büyük görevler düşmektedir. Türkiye’de; büyük gerginliğe yol açabilecek ‘tek tipleşme’ yi çağrıştıran politik baskılar istenmeyen sonuçlarla birlikte geçmişte bıraktığımız kronik şiddet meteforunu yeniden ortaya çıkarabilir. Bu nedenle, hiyerarjik düzen içerisinde kalarak toplumu gerilimli politikalardan uzak tutmak politikacıların yapması gereken en önde görevdir.
Karşı politik rakipleri sürklase edebilmek adına sistematik bir politik dil ile belirsizlik anaforu içerisinde ötekileştirerek hedefe varabilme imkânı söz konusu olmasa gerek.
Mimaɾlıkta biɾ mekânı en az geɾeçle öɾtme imkanını sağlayan "jeodezik kubbe" tasarımcısı ünlü mimar ve düşünür Richaɾd Buckminsteɾ Fulleɾ’den yola çıkarak, bu seçimlerin de ‘minimal bir politik gerilim’ ile tamamlanması en büyük temennimizdir.
Yine Fuller’e göre; “Var olan gerçeklikle savaşarak asla bir şeyleri değiştirmek mümkün değildir.” Bu nedenle, karşı rakiplerle savaşmak ve onları ötekileştirerek düşman saflarına sürüklemeye çalışmak politik acziyetin bir sonucu olur.
Ankara’da bayrak asma nedeniyle Saadet Partisi ve MHP’ye mensup gruplar arasında çıkan kavgayı da bu bağlamda ele almak gerekir. Tüm politik unsurların yaşanan bu olaydan büyük dersler çıkararak daha itidalli hareket etmeleri gerekir kanaatini taşıyoruz.
Barışçıl bir atmosfer içerisinde seçimlere gidebilmek ve rakipler arasındaki gerilimleri azaltabilmek amacıyla her türlü çatışma ortamında kaçınmak adına politikaların ve söylemlerin yeniden gözden geçirilmesinde büyük fayda görüyoruz.
Türkiye’nin 12 Eylül öncesini çağrıştıran politikalara artık tahammülü yoktur. Dört bir yanımızın ateş çemberi içerisinde olduğu bir süreçte, gerginliklerin önlenmesi ve krizlerin yönetilmesi büyük ölçüde liderlere düşmektedir. Bu perspektif karşısında politik genel çerçevenin karşılıklı diyalog ve hoşgörü ile oluşturulması halinde taraflar arasında yeni husumetlerin oluşması engellenmiş olur.
Sonuç olarak, Ankara’da bayrak asma krizi ile ortaya çıkan gerilimli ortamın bir daha yaşanmaması amacıyla herkesi sükunete davet eder, Türkiye’nin bu zor süreci de suhuletle atlatacağına olan inancımızı ifade etmek istiyoruz.