- Bölgeye sürekli gidip gelen ve bu bölgede saygınlığı olan STK ve dernekler, bölgeyle devletimiz arasında ilişkileri dahada kuvvetlendirmek için kullanılmalı ve geçiş kolaylığı sağlanmalıdır,
- Osmaniye, Islahiye ve Kahramanmaraş'taki kamplar, bölgeye yakın olan Yayladağ'a toplanmalı ve dağ ile organik bağlarının kesilmesinin önlerine geçilmeli,
- Kamplarda kayıtlı şahış başına küçük de olsa bir miktar para verilmesi (buna yaş, cinsiyet ve mamuliyet gibi kıstaslar getirilebilir) ve günde en az bir öğün sıcak yemek dağıtılması;
- Elektrik ve su vb. giderlerin olmaması sebebiyle çadırkentlere gelen mücahitlerin bölgeye geri dönmedikleri gözlenmekte. Bununla ilgili 20-35 yaş arası gençler geri gönderilmek için motive edilmeli, bu kişilerin çadırkentteki ikametine etki edilebilir zorluklar getirilmeli.
- Çadırkentteki 45 günlük kalmama durumunda iptal süresi minumum 75 güne çıkarılmalı, dağa gidip kalan ailelerin bu stresi yaşamaması gerek.
RÖPORTAJ
07 Ekim 2016 - 15:25
Yavuz Sultan Selim Tugay Komutanı Buda Tarık Önce vatan
Türkmen Dağı Yavuz Sultan Selim Tugay Komutanı Buda Tarık, Türkmen Dağı’nda 60 km sınır hattından ellerinde 5 km’lik bir alan kaldığının altını çizerek, yapılması gerekenleri anlattı.
RÖPORTAJ
07 Ekim 2016 - 15:25
Yeni Söz’den Ahmet Çekin’in sorularını cevaplayan Buda Tarık, Esed rejimini zulmüne daha fazla dayanamadıkları için mücadeleye başladıklarını söyledi.Sayın Tarık Sohta, dağda mücadele ne zaman ve nasıl başladı?Selamün aleyküm. Savaş dağda beş yıl kadar önce başladı. Savaş ilk Dera’da başladı. Sonra Lazkiye’ye oradan Cisirşuğur’a ve Kürt Dağı’na sıçradı ve arkasından Türkmen Dağı’na saldırdılar.Mücadeleye nasıl katıldın ?Aslında Esed’e karşı Türkmen Dağı mücadelesi önce de belirttiğim gibi diğer yerlerden daha sonra başladı.Burada da mücadelenin başlamasının ilk sebebi çevremizdeki insanların Esed’in adamları tarafından zulüm görüyor olması oldu. Çok zulüm gördük ve bizim açımızdan birçok sıkıntı vardı. Öncelikle zulüm yapılıyor olmasına rağmen asi tavır almamak adına çevremizdeki siviller topyekün bir mücadele taraftarı değildi. İşin kötüsü yapılan zulüm gün geçtikçe artıyordu ve bizim teçhizat olarak mücadele gücümüz yoktu. Yine bir gün civar karakollardan birisinde aile çevremizin gördüğü bu zulmün dayanılmaz bir hal almasıyla, ben ve iki akrabam sabaha karşı karakola baskına gittik ve ilk mücadele orada yapıldı. Bu mücadele neticesinde başarı elde ettik. Baskın sonrası karakolda bulunan silah, mermİ, mühimmat gibi ganimetler elde ettik. Daha sonra bizim gibi düşünen arkadaşlar da bizim mücadelemize iştirak etti. Sonrasında çevremizde Esed ile mücadele eden farklı gruplar da ortaya çıktı ve Esed’e karşı Türkmen Dağı mücadelesi böylece vücut bulmuş oldu.Şu an Türkmen Dağı’ndaki durum nedir?En son durum. “Bize karşı operasyon var mı ile bugün operasyona gidecek miyiz” arasında geçiyor aslında hayat. Şu anki durum kötü. Çünkü Türkiye sınırını baz aldığımızda 60 km sınıra mesafe kadar alan elimizde idi. Şu anda o alan 5 km’ye kadar geriledi. Durum çok kötü. Ama biz buradayız. Sabrediyoruz. Çünkü Allah (CC) demiyor mu ayetinde “Allah sabredenlerle beraberdir” diye. İnancımız tamdır ki Rabbim yüzümüze nasılsa bakar.Peki gidişat nasıl, sizce nereye gidiyor?Gidişat yine iyi değil. Suriye’yi bölmeye gidiyorlar. Yani bunu da biz kabul etmeyiz! Buradaki hiçkimse bunu kabul etmez. Biz ve buradaki diğer gruplardan hiçbiri, hiçbir şekilde kabul etmiyor bu bölünmeyi. İlla ki başaracağız Allah’ın izniyle. Biz buna inanıyoruz.Çözüm nasıl olur sizce?Suriye’nin tüm gençleri toplanmalı! Yani hepsi yeniden toplanmalı. Suriye’ye gelip bu mücadeleyi vermeli. Bir an önce ilerlemeye başlamalıyız. Bunun başka çözümü yok. Burada oturmamızla Türkiye’de oturmakla, Lübnan’da Ürdün’de oturmakla çözüm gelmeyecek. Aslında işin aslan payı Türkiye’deki mücahidlerle alakalı olduğu için orası ile ilgili daha net adımlar atılmalı. Bunları sıralamak gerekirse ; Bölgede devletimizin ilişkileri ve irtibatları acilen gözden geçirilip tekrar dizayn edilmeli,