Yeni Söz’ün sorularını cevaplayan Türkmen Komutan Firas Paşa, “Batı ‘Size güvenli bir bölge veriyoruz, ülkenizdeki Suriyelileri buraya yerleştirebilirsiniz’ gibi cümlelerle Türkiye’nin taleplerini yerine getirmiş gibi görünüp bu arada Kobani-Haseke-Afrin bağlanmış kanton olacak” uyarısında bulundu.Halep yaklaşık bir aydır kuşatma altında ve Türk halkının büyük bir kısmı bu durumdan habersiz. 300 binden fazla sivil halk kuşatma altında ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Halep’in son durumunu Muntasır Billah Türkmen Tugayı’nın Komutanı olarak sizden öğrenebilir miyiz?Şu an Halep’te kuşatma altındayız. Aslında bizim kuşatma altında iken, rejimin istediği şekilde kaçmak, geri çekilmek gibi bir niyetimiz yok. Kuşatmaya da bu anlamda bizim için çok normal diyebiliriz. Çünkü askeri anlamda ilerleme-gerileme olabilir. Malum Rus uçaklarının ve Şii milislerinin rejime verdiği destek sonucu Halep kuşatma altında şu an. Allah’ın izniyle ilk kuşatmayı nasıl kırdıysak ikinci kuşatmayı da kıracağız ve Halep’i özgürleştirme niyetimiz inşallah gerçekleşecek. Bundan hiç şüphemiz yok, sizin de olmasın. Yalnız şöyle bir şey var ki Halep’te 300 binden fazla sivil halkımız var. Maalesef kuşatmanın en çok etkilediği nokta sivillerin ihtiyaçlarını karşılama sıkıntısı. Mesela çocukların sütü gibi günlük zaruri gıda ihtiyaçların noktasında sıkıntılarla karşı karşıyayız. Ama Allahın izniyle bu çemberi kıracağız. Halep kuşatılmadan önce Türkmenler ağırlıklı olarak Bayırbucak bölgesine yönelmişti. HalbukiHumus’ta da Şam’da da çok ciddi Türkmen katliamları gerçekleşti. Gözler Bayırbucak’ta iken Halep rejim tarafından yavaş yavaş çembere alındı ve Halep kuşatılınca da Fırat Kalkanı Harekatı başladı. Yine Türk basını Halep’in kuzeyine dikkatleri çekmiş durumda. Halep halkı bu kuşatmaya ne kadar dayanabilir mevcut stoklarla?İsterseniz Suriye’deki Türkmen varlığı ile başlayalım. Humus’ta belirttiğiniz gibi Türkmen soykırımı yaşandı. Esad yandaşı Şebbiha Milislerin Türkmen köylerine saldırısı sonucu oradaki Türkmenlerin tamamı köylerinden sürüldü. Birçoğu da şehit edildi. Özellikle de en son Tesnin, Kızhır köylerine yapılan operasyonlarla… Aslında Suriye’deki mesele sadece Türkmenler. Biz olmasak, Batı’nın Ortadoğu’daki çirkin projesi gerçekleşmiş olacak. Bunu neye dayanarak söylüyorum; bizzat yaşadıklarımız bu tezime referanstır. Humus’ta olsun, Şam’da olsun, Tel Abyad’da olsun… Mesela Tel Abyad’da ABD’nin desteklediği PYD tarafından Türkmen köylerinde yaşanan sürügünler buna örnektir. Aslında biz şunu unutmayalım ki PYD ne kadar terörist ise ABD de o kadar teröristtir. Çünkü bir halkı tamamen yok etmeye çalışan ABD’nin projesidir bu. Komutanım, geniş tabloya baktığımızda Birleşmiş Milletler aracılığıyla Türkmen bölgelerinin demografik yapısı değiştirilmeye çalışılıyor. Diğer yandan İran Türkiye’nin yüzüne gülerken, düşman görüntüsü vermesine rağmen PYD’yi ve hatta DAEŞ’i destekliyor. Esad’a desteği ise tüm dünya tarafından biliniyor. Fırat Nehri kıyısında Türkiye’nin olduğu cephenin karşısına Almanya, Norveç Özel Timleri gibi akla gelmeyecek kuvvetler yerleşiyor. Bu noktada, Fırat Kalkanı Harekatı sürecinde ve sonrasında Türkmen gruplar PYD’nin karşısında, dolayısı ile ABD’nin ve kuklalarının karşısında durabilir mi?En başta şunu söyleyeyim, söz konusu Halep olunca Rusya ve ABD çok hızlı bir şekilde ortak oldular. Malum Suriye devriminin ilk gününden bugüne dek ABD, Rusya’ya karşıymış gibi bir görüntü verdi. Ama söz konusu Halep olduğunda çok hızlı şekilde toplantılar yaptılar ve aldıkları karar şu idi; “Halep’e ağır bir operasyon.” Yani ortak operasyon kararı. Bunun bahanesi de radikal grupları vurmak. Tıpkı kırsalda DAEŞ bahanesiyle PYD’yi getirip yerleştirmeleri gibi. Gaziantep, Kilis, Hatay ne kadar Türk ise Halep de o kadar Türk’tür. Fırat Kalkanı Harekatı’nın başında TSK var, yanında ÖSO grupları. ÖSO’nun içinde de maalesef azınlık olarak Türkmen grupları var. Bunlar da Türkmen gruplar olarak kabul edilmiş değiller zaten. Bu da işin diğer yüzü. Çünkü ABD öyle istedi. ABD değil Türkmen Birliklerini, Türkmen varlığını dahi istemiyor. ÖSO olarak tanıdı onları ve ÖSO olarak destekledi DAEŞ’e karşı. Ta ki TSK’nın operasyonlarına kadar. TSK devreye girdikten sonra DAEŞ’e karşı gerçek operasyonlar başladı.Fırat Kalkanı Harekatı dördüncü aşamasına geldi şu an. Eğer TSK o bölgeden çekilirse ne olur? Açık ve net biçimde felaket yaşanır. Oradaki Türkmen varlığına karşı ABD emellerine kolayca ulaşmış olur. Bu noktada ben TSK’nın da oradan çekileceğini düşünmüyorum. TSK’nın Türkiye ile Suriye Türkmenleri arasındaki din ve ırk kardeşliğini bir kenara itip gideceğini öngörmüyorum. Biz bunların dışında TSK’nın Halep’in içlerine kadar gelmesini bekliyoruz, temenni ediyoruz. Çünkü dün olduğu gibi bundan sonra da mazlumun yanında, Halep’in yanında olacaklarına da inanıyoruz. TSK Halep kırsalında bulunan Türkmen köylerini DAEŞ’ten temizledi ama dediğiniz gibi bir de Halep var. Sizin Halep için temennileriniz nedir?Belirttiğim gibi Suriye Devrimi süreci, öncesi, sonrası gibi mazlumların yanında yer alan Türk Devleti ve ordusu Halep’i de ihmal etmeyecektir. Temennimiz o yönde. Halep’te 300 binden fazla sivil halkımız var. Stok durumu gibi reel gerçekleri de konuşmak gerekiyor. Biz mücahidler halkın içinden gelmiş olsak dahi savaşı elimizde silahlarla yaşadığımız için açlıkla, yoklukla bir şekilde baş edebiliriz. Ama yaşlı, kadın, çocuk sivillerimizin aç kalması ile sıkıntılar ciddi boyutlara ulaşıyor. Şu an stoklarımız arasında meyve, sebze kesinlikle yok. Bebek mamaları, süt-bez ihtiyaçları ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Yaklaşan kış ile yakıt ihtiyaçları da beliriyor. Şu an sadece STK’lar aracılığı ile gelen kuru gıda stoğumuz var. Halkımız sadece kuru gıda ile idare etmeye çalışıyor ve gerçek bir dram yaşanıyor. Burada yüksek sesle bağırmamız gereken husus şu; bugün Suriye’de varlık gösteren batı ülkeleri ve işbirlikçi Arap ülkeleri, Suriye Devrimini destekler görünüyor olsalar da hepsi karşı durumda. Bunların TSK’ya karşı Fırat Nehri Kıyısına gelmelerinin nedeni tamamen Halep’i gözden çıkarmak. Halep ile Türkiye’nin bağlantısı kesmek için böyle bir planı devreye soktular. ABD Haseke’de, Kobani’de, Fırat Nehri çevresine askeri üsler kurmaya ve bunu hızlandırmaya başladı. Üs kurulumları tamamlanırken ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Artvin’de, ABD’li yetkililer aynı şekilde Suriye / Tel Abyad’da Arap aşiretlerinin iler gelenleri ile görüşmeler yaptılar. Bu arada ABD - Rusya anlaşması tamamlandı biliyorsunuz. Tüm bu olaylar zincirinin ortak hedefi Türkiye ve Türkmenlerin varlığı olabilir mi? Neler söyleyeceksiniz?Yakın zamanda muhalif grupların radikal terör örgütü gibi lanse edilmeleri dikkat çekiyor bu noktada. Bir tek Fetih Ordusu’na nüfus edememişlerdi. ÖSO zaten kendi kontrollerinde. Direkt Pentagon bağlantılı çalışan Hamza Tugayı, 51. Tümen gibi ÖSO’ya bağlı gruplar ABD’nin onay vermediği hiçbir yere silah doğrultmamıştır bugüne kadar. Bunların dışındaki gruplar radikal olarak lanse edilmeye başlandı. Pentagon ile bağlantılı grupları PYD’ye bağlamak gibi bir projesi var şimdi ABD’nin. Biz bu planı daha önce gördük. Mesela Geçici Hükümet planında gördük. Cenevre’ye giden, muhalif sayılan gruplarda görüldüki asıl muhalif grubun Türkmenlerden oluşması gerekirken Türkmenlerin dışında herkes oradaydı. Bütün bu yaşananlar sorunuzda yer alan olaylar zincirine işaret ediyor. Bu anlattığımız olaylarda olup bitenlerle kırsalda olup bitenleri birleştirdiğimizde; masada Türkmen temsilcilerini yok saymaları ve sahada Türkmen Birliklerini tanımamaları asıl hedefi zaten ifşâ etti. Hedef sadece ve sadece Türkmenler! Türkmen köylerimize dikilen gözlerin arkasında ne yazık ki Kürdistan görülüyor. Biz buna, Allah bize güç verdiği müddetçe, izin vermeyeeğiz. ABD-Rusya anlaşmasında dikkat çeken bir husus; Kobani-Haseke-Afrin kantonu arasında Türkmen bölgesinden geçen bir Kürt Koridoru. Bu konuda ne diyeceksiniz?Burada Türkiye’ye “Size güvenli bir bölge veriyoruz, ülkenizdeki Suriyelileri buraya yerleştirebilirsiniz” gibi cümlelerle Türkiye’nin taleplerini yerine getirmiş gibi görünecekler. Bu arada Kobani-Haseke-Afrin bağlanmış kanton olacak. Komutanım çok teşekkür ederiz. Türkiye’ye iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm yetkililere yanık bir Türkmen yüreğiyle sesleniyorum;Halep bir Türk şehridir. Allah’ın izniyle Türk kalmaya da devam edecektir. Daha önce dile getirdiğim gibi Gaziantep ne kadar Türk ise Halep de o kadar Türk’tür.Bugüne kadar batının Türkmenlere karşı birçok oyunun gördük ama unutmayalım ki Allah tuzak kuranların en hayırlsıdır.
RÖPORTAJ
06 Ekim 2016 - 11:38
Firas Paşa Halep Türk şehridir ve öyle kalacaktır
Halep’in Gaziantep, Kilis ve Hatay kadar Türk olduğunun altını çizen Halepli Türkmen gruplardan Muntasır Billah Tugayı Komutanı Firas Paşa, Yeni Söz’den Ahmet Çekin’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
RÖPORTAJ
06 Ekim 2016 - 11:38