Hicret Haber / Yaşam
FEQİYE TEYRAN:kelime manası olarak kuşların hocası, üstadı manasına gelen bu kelime, evvel zaman kürt şairlerinden, dengbejlerinden birinin mahlasıdır aynı zamanda.. yaşar kemal in karıncanın su içtiği isimli romanın sekizinci bölümünde masalsı bir şekilde anllattıgı öyküden aktarabilecegim kadarıyla;
feqiye teyran aslında bir kürt emirinin oğludur.. nufuz sahibi olmayı, emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adamıstır.. yıllarca mezopotamya da ayak basmadık yer bırakmaz.. ziyaret etmediği köy, kuşu bulmak için sorulmadık dengbej bırakmaz yörede.. herkes bu anka kuşu hakkında bildiklerini söyler; birçok insan bu kuşu bulmak adına yola çıkmış, harap olmuş, kayıplara karışmıştır.. herkes en iyi dileklerini feqiye sunarak azık verir, giyit verir, yatacak yer verir, ardından iyi dilek ederler..Müküs'ten kanatlanan kuşların piri: Feqiyê TeyranKürt edebiyatının Yunus Emre'si olarak bilinen 16. yüzyıl şairlerinden Feqiye Teyran rivayet edilir ki kuşların dilini öğrenir ve Zümrüt-ü Anka'nın sesini duymak için yollara düşer. Şiirlerini Zümrüt'ü Anka'yı ararken söyleyen şairin şiirleri dilden dile aktarılarak günümüze dek ulaşır. Kürt edebiyatının önemli şairlerinden Feqiye Teyran'ın şiiri kadar hayatı da ilham vericidir. Müküs'ten kanatlanan kuşların piri: Feqiyê Teyran Klasik Kürt şiirine sade bir söylem kazandıran Feqîyê Teyran 1560 yılında, Van'ın Bahçesaray (Müküs) ilçesinde doğmuş ve yine 1640_ta Bahçesaray'da vefat etmiştir. Mezarı da Bahçesaray'da olan Feqîyê Teyran'ın gerçek ismi Muhammed olup bazı kaynaklarda "Mîr Mihê" şeklinde geçer. Müküs beylerinden Şêx Evdila'nın oğlu olan Feqîyê Teyran'ın ailesi asilzadeler olarak adlandırılırdı. Klasik Kürt edebiyatının en önemli ve en tanınan mutasavvıf-şairlerinden biri olan Feqîyê Teyran (1560-1640) gerek şiir dilinin sadeliği ve gerekse de işlediği tasavvufî konulara hâkimiyeti ile klasik Kürt edebiyatında ayırt edici bir yere sahiptir. Özellikle tasavvufî ve irfanî şiirler yazmış olan Feqîyê Teyran'ın eserleri, günümüze kadar hem sözlü hem de yazılı şekilde aktarıla gelmiştir.
feqi yıllarca bu kuşu bulmak adına gezinir, görülmedik kuş bırakmaz mezopotamya'da.. günlerden bir gün mavi bir kuş görür.. her yer maviye kesilir.. sonra apak bir kuş daha görür.. bu kuş başının etrafında üç kez dolaşır.. halka çizer, gözden kaybolur.. ışıl ışıl parlayan, gözleri kör eden kuşları bulur, heybesine alır.. bu kuşlar feqiyi kör etmezler, feqi nin içini ışıkla doldururlar.. mutluluk olur taşar feqi nin yüreği..
insanüstü sabrı sayesinde kuşların akına vakıf olur.. onları anlar, hisseder ve arkadaş olur kuşlarla.. sonunda anka kuşunun sesini duyar.. öyle bir sestir ki, taş kesilir feqi.. yüreği dolar.. hayatında böyle ses duymamıştır.. ancak güneş doğarken duyulabilen kuşun sesini duymaya vakıf olur..
bu ermişlik mertebesi sonrasında dengbej olur, kaval ve saz aranır.. bagdat da aradıgını bulur.. gösterişsiz bir kaval kendisine layık bulunur.. bu sıralarda unü,şöhreti tüm mezopotamya da duyulmuştur.. her gittiği yerde dengbej feqiye teyran diye bilinir.. kaval ile anka kuşunun sesinin etkisiyle dolan yüreği duyulmamış besteler çalar.. dinleyenler put kesilir, kımıldayamaz adeta büyülenirler..
yıllar sonra babasının konağına döner feqiye teyran.. mezopotaya da adını duyan herkes kendisini dinlemeye gelir.. yıllarca feqiye teyran ın stranları söylenir, çalınır bu yörede.. bu sırada kendisi hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır..
ve sonunda ölüm vakti gelmiştir feqiye teyran için de.. yeryuzunde ne kadar kuş varsa toplanır feqiye teyran olmeden önce.. sonunda kimsenin bakamadığı, ışıldamaktan bembetaz kesmiş bir kuş feqinin yanına gelir.. üç kez başının etrafında döner ve halka yapar.. feqi teyran sonunda hakkın rahmetine kavuşur..
derler ki şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir hz süleyman vardır bir de faqiye teyran..Attar'ın hikayesini hatırlatır Yazmış olduğu şiirlere bakıldığında klasik şairlere has tasavvufî hassasiyetlere sahip olmasıyla beraber, şiirlerinde konuşma diline yakın sade bir dil kullanması, tasavvufî öğeler dışında halk kültüründeki folklorik unsurları da ustaca kullanması Feqîyê Teyran'ı klasik Kürt edebiyatında öne çıkaran önemli bir özelliğidir. Bu nedenle de Divan'ında ya da yazmış olduğu destanlarda, folklora ait çok fazla detay vardır. Bununla beraber şairin mahlasından da anlaşıldığı gibi, Feqîyê Teyran'ın kuşdilini bildiği ve kuşlarla konuşabildiği söylenir. Feriduddin Attar'ın meşhur eseri Mantıku't-Tayr'da geçen "Sîmurg" hikâyesine benzer tarzda "Şêx Sen'an" hikâyesini manzum bir şekilde yazan Feqîyê Teyran'ın kuşlarla konuşamadığı düşünülse bile, tasavvufi gelenek içinde kullanılan kuş metaforundan/temsilinden çok iyi yararlanmış bir şairdir. Kürt edebiyatı içinde farklı bir üslup ve söyleyiş tarzına sahip olan Feqîyê Teyran, özellikle konu seçimi ve seçtiği konuları ustaca işlemesiyle de öne çıkan bir şairdir. Melayê Cizîrî ve Feriduddin Attar'a yakın bir edebi söyleme sahip olduğu görülen şairin Divan'ı dışında, "Şeyh-i Sen'an", "Zembilfiroş" ve "Bersîsê Abid" gibi manzum hikâyeleri de yazdığı görülür. Klasik Kürt edebiyatı alanında uzun zamandır araştırmalar yapan ve iyi çalışmalara imza atmış olan M. Xalid Sadînî'nin Feqîyê Teyran ile ilgili çalışması, yukarıda şair ile ilgili söylenenlerin bilinmesine vesile olmuş değerli bir eser: Feqîyê Teyran -Jîyan, Berhem û Helbestên Wî-(Nûbihar Yayınları, 6.Baskı, Mayıs, 2012). Büyük emeklerin ve ustaca bir çalışmanın sonucunda hazırlanan eserde Feqîyê Teyran'ın şiirlerine ve destanlarına geçmeden önce şair ile ilgili uzun bir giriş bölümü hazırlanmış. Bu bölümde Feqîyê Teyran'ın şiirlerini dayandırdığı klasik Kürt edebiyat geleneği anlatılarak okuyucunun Feqîyê Teyran'ın şiirlerini okumadan önce bu şiirin dünyasını anlaması sağlanmış ve yine aynı şekilde şairin yaşadığı dönem, eserlerinin içerik ve şekli üzerine de akademik analizler yapılmış. Xalid Sadînî, çalışmasını daha çok yazılı kaynaklara dayandırmakla beraber -ki bunlar daha çok medrese ehlinin elinde bulunan elyazması kaynaklardır- Feqîyê Teyran ile ilgili sözlü kültürden de yararlanmış, halk arasında kendisi hakkında söylenen efsane ve menkıbeler de kitaba dâhil edilmiştir. Feqîyê Teyran'ın Divan'ı üzerine yapılan önceki tüm çalışmaların da gözden geçirilip o eserlerdeki eksiklerinin tamamlandığı Xalid Sadînî'nin eserinde akademik kaygı ön planda tutulmuştur. Zira yazarın Feqîyê Teyran' ın Divan'ındaki şiirlerini diğer kaynaklarda geçen benzer varyantlarla mukayese etmesi ve bu varyantların/nüsha farklarının dipnotlarda verilmesi eseri edisyon-kritik tarzda hazırlanan akademik tezlere yaklaştırmıştır. En çok satılan Kürtçe eser Feqîyê Teyran'ın ilahî aşk, hikmet, irfan, vahdet-i vücud, kadın ve tabiat güzelliği gibi temalarda şiirler yazması onu diğer klasik şairler gibi kılar. Fakat özellikle tarikat adabı ve "seyr-i sülûk"u sembolik bir dilde anlatması, bunun yanında sadece gazel ve kaside tarzına mahkûm olmayıp özellikle tarihî hikâye ve meselleri konu edinmesi onun en büyük özelliği. Çünkü diğer dillerdeki klasik edebiyatlarda da görüldüğü gibi Kürtçe'de de nazım, nesri arka plana itmiş, düzyazıdan ziyade şiir revaç görmüştür. Bunu çok iyi fark edebilmiş olan Feqîyê Teyran aruz dışına çıkmamış olsa da nazım şekli olarak klasik Kürt edebiyatında önemli değişiklikler yapmıştır. Belki Türk edebiyatındaki mukabili Yunus Emre ile mukayese edildiğinde daha rahat bir şekilde görüleceği gibi, Feqîyê Teyran konularını tasavvuf dairesi içinde seçmesine rağmen hemen hemen hiç mesnevi tarzında yazmamıştır. Birçok destanı ve uzun aşk hikâyesini yazmış olsa da hiç beyit kullanmamıştır. Daha çok dörtlüklerden oluşturduğu eserlerini günlük dile yakın bir dil ile yazması, şairi toplumun hemen her katmanı tarafından okunur kılmıştır. Tasavvufî hikâye ve mazmunları folklorik tarzda yeniden yazan Feqîyê Teyran'ın "Şêxê Sen'an", "Zembîlfiroş", "Bersîsê Abid" ve "Hespê Reş" hikâyeleri aslında modern romanın işleyebileceği kıvamda tahkiyelerdir. Tasavvuf erkânına göre bir sofînin terbiyesi ve ruhunun hamlıktan kemale erişmesi süreci gibi konularda didaktik bir söylemi tercih ederek bu hikâyeleri yazan şair, Şark'ın ilim ve hikmet birikimini sade ve akıcı bir Kürtçe ile aktarmıştır. Tüm bu önemli özellikleriyle Feqîyê Teyran şiirini hakkıyla çalışmasında sunan Xalid Sadînî, Kürt edebiyatının başyapıtlarından birini yeniden keşfetmemizi sağlamıştır. Bu değerli çalışma sadece Kürt edebiyatını anlamaya yardımcı olmayacak, aynı zamanda Kürtlerin geniş gönül dünyasını, kendi Rabbini incitmemek için kaleden atlayıp beşerî arzulara yenik düşmemeyi öğütleyen Zembîlfiroş'u da bize Kürtçe anlatacak. M. Xalid Sadînî'nin hazırladığı "Feqiyê Teyran, Jiyan, Berhem û Helbestên Wî" (Feqiyê Teyran, Hayatı ve Eserleri)
Klasik Kürt edebiyatının önde gelen şairlerinden olan Feqiyê Teyran, Hakkari’ye bağlı Mûks (günümüzde Van’a bağlı Bahçesaray) ilçesinde doğmuş. Asıl adı Mihemed’dir. Şiirlerinin bazılarında Feqiyê Teyran adının yanı sıra ‘Mîr Mihê, Feqê Têra, Feqê Hêşetê, Feqiyê Gerok, Meksî’ ve ‘Xoce’ adlarını da kullanır. Feqiyê Teyran adının kuşlarla olan yakınlığından, hatta kuşlarla konuştuğundan dolayı kendisine verildiğine inanılır. Feqiyê Teyran, yörenin önde gelen ailelerindendir. Büyük dedesinin Osmanlı Devletinden Mirlik (Beylik) Fermanı aldığı anlatılır. Feqiyê Teyran 16 ve 17. yüzyıllar arasında yaşamıştır. Diğer klasik edebiyatçılardan farklı olarak şiirlerinin yanı sıra manzum eserler de yazmıştır. Birçok şiiri, medreselerde korunarak günümüze ulaşan divanları aracılığıyla, bugün de biliniyor. Bunun yanı sıra dengbêjlerin anlatımıyla Kürt folklorunun bir parçasına dönüşerek farklı varyasyonlarıyla da olsa günümüze ulaşmış eserleri vardır. Feqiyê Teyran ile Melayê Cizîrî’nin aynı dönemde yaşadığı ve Feqiyê Teyran’ın yaşamının bir döneminde Cizre’de bulunan Medresa Sor’da (Kızıl Medrese) Melayê Cizîrî’den ders aldığı belirtilir. Feqiyê Teyran, “Feqî û Mele” adlı şiirinde Melayê Cizîrî ile yaşadıklarını anlatır. Feqî’nin uzun şiirinde anlattıklarının bir bölümü şöyledir: “Suala min heqirî
Sedefek divê têkin
Îro li Cizîrê
Heqe li Mele kin
Hilak in ji derba tîrê
Çi derman heye lê kin” Feqiyê Teyran’ın halkın bugün bile rahatlıkla anlayabildiği sade bir dili var. Medreselerde köklü bir eğitim almasına ve Arapça ile Farsçayı çok iyi bilmesine karşın, şiirlerinde ısrarla Kürtçenin kurmancî lehçesinin en sade biçimini kullanır. Elbet, Tüm klasik yazarlar gibi Feqiyê Teyran da Arapça ve Farsça’dan etkilenmiş ve yer yer şiirlerinde bu dillerden sözcüklere yer vermiştir. Bunun temel nedenlerinden biri İslamiyetin eğitim, dil ve kültür üzerindeki etkisidir. Kuran’ın dili olması nedeniyle kutsal olarak görülen Arapça, medreselerin birçoğunda Allah’ın dili olarak da benimsenmiş ve bu dilde de eserler verilmiştir. Farsça ise neredeyse bölge halklarının tamamının kültür ve bilim dilidir. Her iki dilin etkisini Feqiyê Teyran’da da görmek mümkün. Ancak Feqî, tüm eserlerini Kürtçenin kurmancî lehçesi ile yazmış, şiirlerinde bu dilden sözcükleri özenle kullanmıştır. Feqiyê Teyran’ın Kürt klasik edebiyatçılarından bir diğer önemli farkı da sürekli halkla iç içe olması, onların acılarını da şiirleştirmiş olmasıdır. Zengin ve tanınmış bir ailenin ferdi olmasına karşın, şiirlerinde halkın acılarını kendi acısı bilmiş, onların çaresizliğini dizelerine dökmüştür. Feqiyê Teyran’ın şiirlerinde Allah ve din temaları da önemli bir yer tutar. Şiirlerinin birçoğunda Allah’a ve peygambere övgü vardır. Aynı zamanda Allah ile kulları, özellikle de bir kul olarak kendisini karşılaştırır. Bu karşılaştırmaların önemli bir çoğunluğunda Allah’a ulaşmak isteği vardır. Feqiyê Teyran’ın şiirlerinin bir bölümünde de sevgi ve aşk vardır. Allah’a olan inancını aşkla dile getirdiği gibi gerçek sevgiliye olan aşk da şiirlerinde kendini gösterir. Sevgililerin hiçbirinin adı şiirlerde geçmez. Ancak bu şiirleri okuyanlar onun kime aşk ile bağlandığını anlayabilir. Feqiyê Teyran’ın günümüze ulaşmış eserleri şunlardır: Qewlê Hepsê Reş, Bersîsê Abîd, Şêxê Sen’an, Kela Dimdim (Dimdim). Bunların yanı sıra her biri kendi başına birer eser olan şiir ve destanları da vardır. Onları da şu şekilde sıralayabiliriz: Ay dilê min, Bi çar kerîman, Çiya anî li deştê kir, Dengbêjê jaran î, Dewran, Dilber, Dilo rabe, Ê bên, Ellah çi zatek ehsen e, Ey av û av, Ez çi bêjim, Feqe û bilbil, Feqe û Mela, Feqiyê Teyran û dîlber, Feqiyê Teyran û evîna dila, Feqiyê Teyran û quling, Feqiyê Teyran û roj, Îro Ji dest hunsa hebîb, Melayê Batê kanê, Mihacir, Qewî îro zeîfhal im, Yar tu yî.
feqiye teyran aslında bir kürt emirinin oğludur.. nufuz sahibi olmayı, emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adamıstır.. yıllarca mezopotamya da ayak basmadık yer bırakmaz.. ziyaret etmediği köy, kuşu bulmak için sorulmadık dengbej bırakmaz yörede.. herkes bu anka kuşu hakkında bildiklerini söyler; birçok insan bu kuşu bulmak adına yola çıkmış, harap olmuş, kayıplara karışmıştır.. herkes en iyi dileklerini feqiye sunarak azık verir, giyit verir, yatacak yer verir, ardından iyi dilek ederler..Müküs'ten kanatlanan kuşların piri: Feqiyê TeyranKürt edebiyatının Yunus Emre'si olarak bilinen 16. yüzyıl şairlerinden Feqiye Teyran rivayet edilir ki kuşların dilini öğrenir ve Zümrüt-ü Anka'nın sesini duymak için yollara düşer. Şiirlerini Zümrüt'ü Anka'yı ararken söyleyen şairin şiirleri dilden dile aktarılarak günümüze dek ulaşır. Kürt edebiyatının önemli şairlerinden Feqiye Teyran'ın şiiri kadar hayatı da ilham vericidir. Müküs'ten kanatlanan kuşların piri: Feqiyê Teyran Klasik Kürt şiirine sade bir söylem kazandıran Feqîyê Teyran 1560 yılında, Van'ın Bahçesaray (Müküs) ilçesinde doğmuş ve yine 1640_ta Bahçesaray'da vefat etmiştir. Mezarı da Bahçesaray'da olan Feqîyê Teyran'ın gerçek ismi Muhammed olup bazı kaynaklarda "Mîr Mihê" şeklinde geçer. Müküs beylerinden Şêx Evdila'nın oğlu olan Feqîyê Teyran'ın ailesi asilzadeler olarak adlandırılırdı. Klasik Kürt edebiyatının en önemli ve en tanınan mutasavvıf-şairlerinden biri olan Feqîyê Teyran (1560-1640) gerek şiir dilinin sadeliği ve gerekse de işlediği tasavvufî konulara hâkimiyeti ile klasik Kürt edebiyatında ayırt edici bir yere sahiptir. Özellikle tasavvufî ve irfanî şiirler yazmış olan Feqîyê Teyran'ın eserleri, günümüze kadar hem sözlü hem de yazılı şekilde aktarıla gelmiştir.
feqi yıllarca bu kuşu bulmak adına gezinir, görülmedik kuş bırakmaz mezopotamya'da.. günlerden bir gün mavi bir kuş görür.. her yer maviye kesilir.. sonra apak bir kuş daha görür.. bu kuş başının etrafında üç kez dolaşır.. halka çizer, gözden kaybolur.. ışıl ışıl parlayan, gözleri kör eden kuşları bulur, heybesine alır.. bu kuşlar feqiyi kör etmezler, feqi nin içini ışıkla doldururlar.. mutluluk olur taşar feqi nin yüreği..
insanüstü sabrı sayesinde kuşların akına vakıf olur.. onları anlar, hisseder ve arkadaş olur kuşlarla.. sonunda anka kuşunun sesini duyar.. öyle bir sestir ki, taş kesilir feqi.. yüreği dolar.. hayatında böyle ses duymamıştır.. ancak güneş doğarken duyulabilen kuşun sesini duymaya vakıf olur..
bu ermişlik mertebesi sonrasında dengbej olur, kaval ve saz aranır.. bagdat da aradıgını bulur.. gösterişsiz bir kaval kendisine layık bulunur.. bu sıralarda unü,şöhreti tüm mezopotamya da duyulmuştur.. her gittiği yerde dengbej feqiye teyran diye bilinir.. kaval ile anka kuşunun sesinin etkisiyle dolan yüreği duyulmamış besteler çalar.. dinleyenler put kesilir, kımıldayamaz adeta büyülenirler..
yıllar sonra babasının konağına döner feqiye teyran.. mezopotaya da adını duyan herkes kendisini dinlemeye gelir.. yıllarca feqiye teyran ın stranları söylenir, çalınır bu yörede.. bu sırada kendisi hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır..
ve sonunda ölüm vakti gelmiştir feqiye teyran için de.. yeryuzunde ne kadar kuş varsa toplanır feqiye teyran olmeden önce.. sonunda kimsenin bakamadığı, ışıldamaktan bembetaz kesmiş bir kuş feqinin yanına gelir.. üç kez başının etrafında döner ve halka yapar.. feqi teyran sonunda hakkın rahmetine kavuşur..
derler ki şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir hz süleyman vardır bir de faqiye teyran..Attar'ın hikayesini hatırlatır Yazmış olduğu şiirlere bakıldığında klasik şairlere has tasavvufî hassasiyetlere sahip olmasıyla beraber, şiirlerinde konuşma diline yakın sade bir dil kullanması, tasavvufî öğeler dışında halk kültüründeki folklorik unsurları da ustaca kullanması Feqîyê Teyran'ı klasik Kürt edebiyatında öne çıkaran önemli bir özelliğidir. Bu nedenle de Divan'ında ya da yazmış olduğu destanlarda, folklora ait çok fazla detay vardır. Bununla beraber şairin mahlasından da anlaşıldığı gibi, Feqîyê Teyran'ın kuşdilini bildiği ve kuşlarla konuşabildiği söylenir. Feriduddin Attar'ın meşhur eseri Mantıku't-Tayr'da geçen "Sîmurg" hikâyesine benzer tarzda "Şêx Sen'an" hikâyesini manzum bir şekilde yazan Feqîyê Teyran'ın kuşlarla konuşamadığı düşünülse bile, tasavvufi gelenek içinde kullanılan kuş metaforundan/temsilinden çok iyi yararlanmış bir şairdir. Kürt edebiyatı içinde farklı bir üslup ve söyleyiş tarzına sahip olan Feqîyê Teyran, özellikle konu seçimi ve seçtiği konuları ustaca işlemesiyle de öne çıkan bir şairdir. Melayê Cizîrî ve Feriduddin Attar'a yakın bir edebi söyleme sahip olduğu görülen şairin Divan'ı dışında, "Şeyh-i Sen'an", "Zembilfiroş" ve "Bersîsê Abid" gibi manzum hikâyeleri de yazdığı görülür. Klasik Kürt edebiyatı alanında uzun zamandır araştırmalar yapan ve iyi çalışmalara imza atmış olan M. Xalid Sadînî'nin Feqîyê Teyran ile ilgili çalışması, yukarıda şair ile ilgili söylenenlerin bilinmesine vesile olmuş değerli bir eser: Feqîyê Teyran -Jîyan, Berhem û Helbestên Wî-(Nûbihar Yayınları, 6.Baskı, Mayıs, 2012). Büyük emeklerin ve ustaca bir çalışmanın sonucunda hazırlanan eserde Feqîyê Teyran'ın şiirlerine ve destanlarına geçmeden önce şair ile ilgili uzun bir giriş bölümü hazırlanmış. Bu bölümde Feqîyê Teyran'ın şiirlerini dayandırdığı klasik Kürt edebiyat geleneği anlatılarak okuyucunun Feqîyê Teyran'ın şiirlerini okumadan önce bu şiirin dünyasını anlaması sağlanmış ve yine aynı şekilde şairin yaşadığı dönem, eserlerinin içerik ve şekli üzerine de akademik analizler yapılmış. Xalid Sadînî, çalışmasını daha çok yazılı kaynaklara dayandırmakla beraber -ki bunlar daha çok medrese ehlinin elinde bulunan elyazması kaynaklardır- Feqîyê Teyran ile ilgili sözlü kültürden de yararlanmış, halk arasında kendisi hakkında söylenen efsane ve menkıbeler de kitaba dâhil edilmiştir. Feqîyê Teyran'ın Divan'ı üzerine yapılan önceki tüm çalışmaların da gözden geçirilip o eserlerdeki eksiklerinin tamamlandığı Xalid Sadînî'nin eserinde akademik kaygı ön planda tutulmuştur. Zira yazarın Feqîyê Teyran' ın Divan'ındaki şiirlerini diğer kaynaklarda geçen benzer varyantlarla mukayese etmesi ve bu varyantların/nüsha farklarının dipnotlarda verilmesi eseri edisyon-kritik tarzda hazırlanan akademik tezlere yaklaştırmıştır. En çok satılan Kürtçe eser Feqîyê Teyran'ın ilahî aşk, hikmet, irfan, vahdet-i vücud, kadın ve tabiat güzelliği gibi temalarda şiirler yazması onu diğer klasik şairler gibi kılar. Fakat özellikle tarikat adabı ve "seyr-i sülûk"u sembolik bir dilde anlatması, bunun yanında sadece gazel ve kaside tarzına mahkûm olmayıp özellikle tarihî hikâye ve meselleri konu edinmesi onun en büyük özelliği. Çünkü diğer dillerdeki klasik edebiyatlarda da görüldüğü gibi Kürtçe'de de nazım, nesri arka plana itmiş, düzyazıdan ziyade şiir revaç görmüştür. Bunu çok iyi fark edebilmiş olan Feqîyê Teyran aruz dışına çıkmamış olsa da nazım şekli olarak klasik Kürt edebiyatında önemli değişiklikler yapmıştır. Belki Türk edebiyatındaki mukabili Yunus Emre ile mukayese edildiğinde daha rahat bir şekilde görüleceği gibi, Feqîyê Teyran konularını tasavvuf dairesi içinde seçmesine rağmen hemen hemen hiç mesnevi tarzında yazmamıştır. Birçok destanı ve uzun aşk hikâyesini yazmış olsa da hiç beyit kullanmamıştır. Daha çok dörtlüklerden oluşturduğu eserlerini günlük dile yakın bir dil ile yazması, şairi toplumun hemen her katmanı tarafından okunur kılmıştır. Tasavvufî hikâye ve mazmunları folklorik tarzda yeniden yazan Feqîyê Teyran'ın "Şêxê Sen'an", "Zembîlfiroş", "Bersîsê Abid" ve "Hespê Reş" hikâyeleri aslında modern romanın işleyebileceği kıvamda tahkiyelerdir. Tasavvuf erkânına göre bir sofînin terbiyesi ve ruhunun hamlıktan kemale erişmesi süreci gibi konularda didaktik bir söylemi tercih ederek bu hikâyeleri yazan şair, Şark'ın ilim ve hikmet birikimini sade ve akıcı bir Kürtçe ile aktarmıştır. Tüm bu önemli özellikleriyle Feqîyê Teyran şiirini hakkıyla çalışmasında sunan Xalid Sadînî, Kürt edebiyatının başyapıtlarından birini yeniden keşfetmemizi sağlamıştır. Bu değerli çalışma sadece Kürt edebiyatını anlamaya yardımcı olmayacak, aynı zamanda Kürtlerin geniş gönül dünyasını, kendi Rabbini incitmemek için kaleden atlayıp beşerî arzulara yenik düşmemeyi öğütleyen Zembîlfiroş'u da bize Kürtçe anlatacak. M. Xalid Sadînî'nin hazırladığı "Feqiyê Teyran, Jiyan, Berhem û Helbestên Wî" (Feqiyê Teyran, Hayatı ve Eserleri)
Klasik Kürt edebiyatının önde gelen şairlerinden olan Feqiyê Teyran, Hakkari’ye bağlı Mûks (günümüzde Van’a bağlı Bahçesaray) ilçesinde doğmuş. Asıl adı Mihemed’dir. Şiirlerinin bazılarında Feqiyê Teyran adının yanı sıra ‘Mîr Mihê, Feqê Têra, Feqê Hêşetê, Feqiyê Gerok, Meksî’ ve ‘Xoce’ adlarını da kullanır. Feqiyê Teyran adının kuşlarla olan yakınlığından, hatta kuşlarla konuştuğundan dolayı kendisine verildiğine inanılır. Feqiyê Teyran, yörenin önde gelen ailelerindendir. Büyük dedesinin Osmanlı Devletinden Mirlik (Beylik) Fermanı aldığı anlatılır. Feqiyê Teyran 16 ve 17. yüzyıllar arasında yaşamıştır. Diğer klasik edebiyatçılardan farklı olarak şiirlerinin yanı sıra manzum eserler de yazmıştır. Birçok şiiri, medreselerde korunarak günümüze ulaşan divanları aracılığıyla, bugün de biliniyor. Bunun yanı sıra dengbêjlerin anlatımıyla Kürt folklorunun bir parçasına dönüşerek farklı varyasyonlarıyla da olsa günümüze ulaşmış eserleri vardır. Feqiyê Teyran ile Melayê Cizîrî’nin aynı dönemde yaşadığı ve Feqiyê Teyran’ın yaşamının bir döneminde Cizre’de bulunan Medresa Sor’da (Kızıl Medrese) Melayê Cizîrî’den ders aldığı belirtilir. Feqiyê Teyran, “Feqî û Mele” adlı şiirinde Melayê Cizîrî ile yaşadıklarını anlatır. Feqî’nin uzun şiirinde anlattıklarının bir bölümü şöyledir: “Suala min heqirî
Sedefek divê têkin
Îro li Cizîrê
Heqe li Mele kin
Hilak in ji derba tîrê
Çi derman heye lê kin” Feqiyê Teyran’ın halkın bugün bile rahatlıkla anlayabildiği sade bir dili var. Medreselerde köklü bir eğitim almasına ve Arapça ile Farsçayı çok iyi bilmesine karşın, şiirlerinde ısrarla Kürtçenin kurmancî lehçesinin en sade biçimini kullanır. Elbet, Tüm klasik yazarlar gibi Feqiyê Teyran da Arapça ve Farsça’dan etkilenmiş ve yer yer şiirlerinde bu dillerden sözcüklere yer vermiştir. Bunun temel nedenlerinden biri İslamiyetin eğitim, dil ve kültür üzerindeki etkisidir. Kuran’ın dili olması nedeniyle kutsal olarak görülen Arapça, medreselerin birçoğunda Allah’ın dili olarak da benimsenmiş ve bu dilde de eserler verilmiştir. Farsça ise neredeyse bölge halklarının tamamının kültür ve bilim dilidir. Her iki dilin etkisini Feqiyê Teyran’da da görmek mümkün. Ancak Feqî, tüm eserlerini Kürtçenin kurmancî lehçesi ile yazmış, şiirlerinde bu dilden sözcükleri özenle kullanmıştır. Feqiyê Teyran’ın Kürt klasik edebiyatçılarından bir diğer önemli farkı da sürekli halkla iç içe olması, onların acılarını da şiirleştirmiş olmasıdır. Zengin ve tanınmış bir ailenin ferdi olmasına karşın, şiirlerinde halkın acılarını kendi acısı bilmiş, onların çaresizliğini dizelerine dökmüştür. Feqiyê Teyran’ın şiirlerinde Allah ve din temaları da önemli bir yer tutar. Şiirlerinin birçoğunda Allah’a ve peygambere övgü vardır. Aynı zamanda Allah ile kulları, özellikle de bir kul olarak kendisini karşılaştırır. Bu karşılaştırmaların önemli bir çoğunluğunda Allah’a ulaşmak isteği vardır. Feqiyê Teyran’ın şiirlerinin bir bölümünde de sevgi ve aşk vardır. Allah’a olan inancını aşkla dile getirdiği gibi gerçek sevgiliye olan aşk da şiirlerinde kendini gösterir. Sevgililerin hiçbirinin adı şiirlerde geçmez. Ancak bu şiirleri okuyanlar onun kime aşk ile bağlandığını anlayabilir. Feqiyê Teyran’ın günümüze ulaşmış eserleri şunlardır: Qewlê Hepsê Reş, Bersîsê Abîd, Şêxê Sen’an, Kela Dimdim (Dimdim). Bunların yanı sıra her biri kendi başına birer eser olan şiir ve destanları da vardır. Onları da şu şekilde sıralayabiliriz: Ay dilê min, Bi çar kerîman, Çiya anî li deştê kir, Dengbêjê jaran î, Dewran, Dilber, Dilo rabe, Ê bên, Ellah çi zatek ehsen e, Ey av û av, Ez çi bêjim, Feqe û bilbil, Feqe û Mela, Feqiyê Teyran û dîlber, Feqiyê Teyran û evîna dila, Feqiyê Teyran û quling, Feqiyê Teyran û roj, Îro Ji dest hunsa hebîb, Melayê Batê kanê, Mihacir, Qewî îro zeîfhal im, Yar tu yî.